• Sonuç bulunamadı

3.2. Türk Bankacılık Sektörü’nde Risk Yönetimi ve Yasal Düzenlemeler

3.2.10. Basel II’ nin KOBĐ’ler Üzerine Etkileri

Basel II ile birlikte yıllık toplam cirosu 50 Milyon EURO altında olan firmalar KOBĐ olarak nitelendirilecektir. Bununla birlikte KOBĐ’ler iki alt sınıf altında toplanacaktır118;

Perakende KOBĐ : Bir bankadaki nakit ve gayri nakdi kredilerinin toplamı 1 Milyon EURO’nun altında olan KOBĐ’ler o banka için Perakende KOBĐ olarak nitelendirilecektir.

Kurumsal KOBĐ : Bir bankadaki nakit ve gayri nakdi kredilerinin toplamı 1 Milyon EUR0’nun üstünde olan KOBĐ’ler o banka için Kurumsal KOBĐ olarak nitelendirilecektir.

Bu sınıflamadaki önemli nokta KOBĐ niteliğinde olan bir firma bir bankada toplam riskinin 1 Milyon EURO üzerinde olması nedeni ile Kurumsal KOBĐ sınıfına girerken diğer bir bankada 1 Milyon EURO altında kredi kullanması nedeni ile Perakende KOBĐ sınıfına girmesidir.

Mevcut sistemde (Basel I) firmalara verilen krediler risk yapısına bakılmaksızın, teminat yapısı dikkate alınarak büyük oranda %100 risk ağırlığına sahipken Basel II ile birlikte kurumsal portföydeki firmaların risk ağırlığı firmanın kredi notuna göre değişecektir. Risk Ağırlığı bankaların söz konusu firma için karşılık olarak tutacağı sermaye miktarını dolayısıyla banka için getirisiz sermaye miktarını gösterdiğinden risk ağırlığı arttıkça firmanın kullanacağı fonun maliyetinin artması, risk ağırlığı azaldıkça söz konusu fonun maliyetinin azalması kaçınılmazdır. Önemli olan konu; kurumsal portföyde bulunan firmaların daha uygun fiyatla borçlanabilmesi için mutlaka bağımsız uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından verilmiş bir nota sahip olması gerekliliğidir. Aksi takdirde derecelendirilmemiş bu tür firmalar %100 risk ağırlığına tabi olacak ve risk ağırlığı Türkiye’nin risk ağırlığından daha iyi olamayacaktır. Perakende portföyde yer alan firmalar için ise bağımsız uluslararası derecelendirme kuruluşları tarafından derecelendirme notu verilmiş olmaksızın %75 risk ağırlığı uygulanacaktır. Bu durumda derecelendirme notu olmayan bir KOBĐ bir bankadaki riskinin 1 Milyon

118 KOSGEB, “Basel II ve Kobiler” www.kosgeb.gov.tr/Finansman/duyuru.aspx?dID=4 s. 3 (Erişim: 10.04.2009).

EURO üzerinde olması nedeni ile Kurumsal KOBĐ olarak nitelendirilecek, %100 risk ağırlığına tabi olacak ve daha yüksek maliyetle borçlanabilecekken aynı firma diğer bir bankadan 1 Milyon EURO altında kredi kullanıyorsa o bankanın Perakende KOBĐ portföyünde yer alıp derecelendirme notu o bankanın Perakende KOBĐ portföyünde yer alıp derecelendirme notu olmamasına rağmen %75 risk ağırlığına tabi olacak ve daha uygun fiyatla borçlanabilecektir. Tabii bu noktada göz önünde bulundurulması gereken konu uluslararası derecelendirmeye tabi tutulmuş, notu iyi olan ve kurumsal portföy içinde yer alan bir firmanın %20’lere kadar düşebilen risk ağırlığına dahil olması dolayısıyla çok daha uygun fiyatlarla borçlanabilmesidir119.

Bankalarda risk yönetimi kültürünün daha da gelişmesinin, dolaylı olarak bankaların müşterisi konumunda olan reel sektör firmalarını da etkileyecek olması aşikardır. Esasen bilançoları şeffaf olmayan ve yeterince kurumsallaşmamış reel sektör firmalarının bankalarla yaşayabilecekleri sorunlar, Basel-II uygulamasından bağımsız olarak, uluslararası standartlara yükseltilmesi zorunluluğu bulunan risk yönetimi uygulamalarının da doğal ve zaruri bir sonucu olarak görülmelidir.

Basel-II, derecelendirme notu bulunmayan şirketler için mevcut duruma herhangi bir değişiklik getirmemektedir. Ancak, Basel-II ile birlikte yüksek derecelendirme notuna sahip şirketler diğerlerine göre daha avantajlı konuma geçecektir. Çünkü Basel II ile bankalar riske göre fiyatlandırma yapacak ve taşıdıkları risklerini kredi fiyatlarına (KOBĐ maliyetlerine) yansıtacaklardır. Bu hususun, şirketlerde kurumsal yönetişimin artması ve kayıt dışılığın azalması yönünde doğal bir teşvik mekanizması oluşturması beklenmektedir.

Bu süreçte KOBĐ’ler bazı sorunlarla karşılaşabileceklerdir. Bunlar120: • Sermaye :

Güçlü sermaye yapısına sahip KOBĐ’lerin derecelendirme notları nisbeten iyi olacağından daha düşük maliyetli kredi kullanabilme imkanı bulabileceklerdir. Ancak ülkemiz KOBĐ’lerin büyük çoğunluğunda sermaye yetersizliği yaşanmaktadır.

119 KOSGEB, a.g.m., s. 3-4. 120 KOSGEB, a.g.m., s. 4-5.

• Şeffaflık :

Kayıt dışı işlemlerin bulunmasına bağlı olarak derecelendirme doğru sonuç vermeyeceğinden doğru fiyatlarla kredilendirme mümkün olmayacaktır.

• Risk Bazlı Fiyatlandırma ve Teminatlandırma :

Risk bazlı fiyatlandırma, bankanın daha çok risk aldığı ürünlerde ve derecelendirmesi düşük firmalarda daha yüksek fiyatlama yapmasıdır. Kredinin türü ve vadesi de, risk bazlı fiyatlamayı etkileyen diğer etmenlerdendir. Diğer bir etmen ise, firmanın kredilerine karşılık vereceği teminatlardır.

• Derecelendirme notuna bağlı olarak kredi maliyetleri değişiklik göstereceğinden, doğru fiyatlama yapılabilmesini teminen, bilançoların, genel kabul görmüş muhasebe ilkelerine uygun olması gerekmektedir.

Basel II’nin yürürlüğe girmesi, OECD üyeliği ayrıcalığını ortadan kaldıracaktır. Bunun yerine Derecelendirme Şirketleri’nin vereceği kredi dereceleri uygulanacaktır. Banka kredisi veya alternatif finansman kaynağı kullanmak isteyen KOBĐ’ler, derecelendirme notuna sahip olmak zorunda kalacaklardır. Basel-II Kriterleri’nin uygulamaya başlanması ile, işletmenin ve kullanılacak kredinin risk seviyesi, doğrudan kredi maliyetini etkileyecektir. Kredi verilen işletmenin derecelendirme notu düştükçe, banka hem daha çok risk alacak, hem karşılık olarak daha çok sermaye tutacak ve dolayısıyla daha çok kaynağını getiriden mahrum bırakacaktır. Bu durumda firmalara kullandırılacak kredilerin maliyetleri artacaktır121.

KOBĐ’lerin finansman sorunlarının temelinde öz sermaye yapılarının zayıflığı yatmaktadır. Güçlü sermaye yapısına sahip KOBĐ’lere verilecek kredilerin maliyetleri daha düşük olacaktır. Derecelendirmede esas dayanak, finansal raporların şeffaflığıdır. Türkiye’de KOBĐ kategorisine giren veya kurumsal anlamda değerlendirilebilecek pek çok işletmenin finansal tabloları uluslararası standartlarda denetlenmemekte, şirketlerin kurumsallaşmadan uzak olduğu gözlemlenmektedir. Bu da KOBĐ bilançolarının kredilendirmeye uygun olmaması, kayıt dışı işlemlerin bulunması, KOBĐ’lerin derecelendirme aşamasında zorluklar yaşamasına neden

olacaktır. Doğal olarak bilançoları şeffaf olmayan ve yeterince kurumsallaşmamış bu tip işletmeler bankalarla sorunlar yaşayacaktır.Basel II ile KOBĐ’ler, değişime ayak uydurmak, geleceğe yönelik tahminler ve öngörülerde bulunmak, organizasyon yapılarını ve mali tablolarını bu sürece uygun hale getirmek zorunda kalacaklardır. Đyi yönetilen, iyi finanse edilmiş ve gerekli tüm bilgileri (finansal ve niteliksel) zamanında ve yeterli bir şekilde sunarak şeffaflığı sağlayabilen KOBĐ’ler, potansiyel olarak en iyi dereceyi almak suretiyle, en iyi şartlarda kredilendirilme imkanına sahip olacaklardır122.

SONUÇ

Küreselleşme olgusunun giderek yaygınlaşması sonucu uluslararası rekabet çok artmış ve piyasaların entegrasyonu hem ürün çeşitliliğini hem de işlem hacmindeki artışı getirirken doğal olarak risklerde de artış kaçınılmaz olmuştur. Bankacılık da doğası gereği geniş ölçüde risk almayı gerektirdiğinden bankalar için risk ve risk yönetme kavramları her zamankinden daha fazla önem kazanmakta ve risk yönetimi kavramı bankacılık sektörünün ayrılmaz bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Bankalar açısından etkin bir risk yönetiminin hem ulusal hem de uluslararası piyasaların finansal istikrarını korumak için kaçınılmaz olduğu bilinen bir gerçektir.

Bankacılık sektörü, hızlı ekonomik büyüme ve gelişmenin başarılmasında önemli bir araçtır. Bankalar sadece parasal kontrol için bir kanal olmayıp, ekonominin yeniden yapılanmasında ve uzun dönemli sürdürülebilir makro ekonomik istikrarın sağlanmasında etkili olan kurumlardır.

Uluslararası rekabetin artışı, teknolojik ilerleme, klasik bankacılık anlayışının yeni ürün ve hizmetlerle çeşitlenmesi finansal piyasaların en büyük aktörlerinden olan bankaların karşı karşıya oldukları risklerin de farklılaşmasına neden olmuştur. Dolayısıyla bu riskler dikkatli bir şekilde tanımlanmalı, ölçülmeli ve izlenmelidir. Banka üst yönetimleri, kurumsal olarak alınan riskler hakkında daha fazla bilgi edinmeli ve riskin yönetilmesi için gerekli sistemlere sahip olmalıdırlar. Böylece piyasada oluşacak risklerin zararları, bankacılık sektörünü en alt düzeyde etkileyecek ve oluşacak krizlerin zararları minimuma inecektir.

Gelişen piyasaların entegre olması nedeniyle herhangi bir ülkenin finansal piyasalarında meydana gelen krizin diğer ülke piyasalarını da kısa sürede etkileyebilmesi çoğu zaman olduğu gibi risk yönetimi konusunda da uluslararası tarafsız bir düzenleyici kurulun gözetiminde dünya çapında kabul gören bazı standartlar oluşturmayı ve bu standartların geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Bu konuda bilinen en geniş düzenleme, bankalar için özellikle risk yönetimi ve sermaye yeterliliği konularında ortak standartlar geliştiren başlıca kurul olarak BIS ve bünyesindeki Basel Komitesi tarafından oluşturulan Basel Kriterleri’dir.

Bankacılıkta başarılı performans için risk yönetimi gerekli bir şart olsa da yeterli bir şart değildir. Risk yönetimini, her şeyin çözümü ve bütün sorunlara cevap olacak bir yaklaşım veya bir çözüm aracı olarak düşünmemek gerekir. Ama günümüzün modern işletme teorisinin ulaştığı en kapsamlı çözümlerden bir tanesinin de risk yönetimi olduğu bir gerçektir. Çünkü risk yönetimi getiri, sermaye ve riski ilişkilendiren; bunların arasında optimum dengeyi kuran bir yaklaşım, bir yönetim tekniği ve bir yönetim anlayışıdır. Bunun sadece riskin kontrol edilmesi veya azaltılması olarak görülmemesi gerekir. Çünkü günümüzde başta bankalar olmak üzere bütün kurumlar hatta bireyler risk almakta, bu risklerden bir getiri beklemekte bunun için de bazı kaynaklar ayırmaktadır. Burada en doğru kararın verilip verilmediğinin, alınan riskler karşısında yeterli getirinin elde edilip edilmediğinin ve buna ayrılan kaynakları ayırmaya deyip değmediğinin bir şekilde ölçülmesi gerekmektedir. Zaten risk yönetiminin temel felsefesi; riski azaltmak ya da gidermek değil, riski yöneterek getiri ve sermayeyi optimum düzeyde kullanmaktır. Belirli bir sermaye ayırarak risk üstlenilmekte ve getiri de aynı sermaye ile elde edilmeye çalışılmaktadır. Đşte risk yönetimi bu ikisi arasındaki dengeyi gözeten bir yönetim anlayışıdır.

Basel I ile getirilen sermaye yeterliliği düzenlemelerinin eksikliği gündeme gelince, Basel II’nin yürürlüğe girmesi kaçınılmaz hale gelmiş ve yeni düzenleme risk kavramına daha ayrıntılı ve kapsamlı bir şekilde yer vermiştir. Yeni Basel Uslaşısı, uygulamada olan zorunluluklara göre bir takım değişiklikler içermektedir. Basel II metninde bankaların kendi iç risk yönetimi metotlarından daha fazla yararlanma, üst denetim kontrolü ve piyasa disiplini ön plana çıkarılmaktadır. Basel II ile her banka için aynı ölçütlerin kullanılması yerine, değişik yaklaşımları uygulayabilme olanağı ve daha iyi risk yönetimini özendirici sermaye teşvikleri, geniş tabanlı uygulama imkanı yerine ise riske daha duyarlı ölçüm metodları da önerilmektedir. Bankalar, önerilen modellerin orta vadede neler getireceğini çok iyi incelemelidirler. Faydalar yanında ciddi masrafların olması da kaçınılmazdır. Öngörülen faydalar; sermaye ihtiyacının azalması, daha iyi risk yönetimi, üst denetimle olan ilişkilerin iyileştirilmesi ve kredi değerlendirme kurumları tarafından daha iyi algılanma olarak sıralanmaktadır. Öte yandan bu önerilerin bankalara daha

açık finansal bilgilendirme, yeni sistemlerin kurulması ve işlemleri oluşturma maliyeti, sürekli veri toplama masrafları, sürekli sistem geliştirme ve eleman yetiştirme maliyetleri gibi yükler getireceği de açıktır. Bankalar açısından önemli olan, risk yönetim tekniklerinin uygulanmasının getireceği fayda ile bunların maliyeti arasındaki dengenin kurulmasıdır.

Basel II’nin devam eden ve geliştirilen bir süreç olarak algılanması, risk yönetim tekniklerinin devamlı suretle geliştirilmesi, kıdemli yöneticilerin çalışmalara katılımı ve ilgili diğer tüm personelin bu konudaki eğitimi ve kuralları aşmak için yapılan finansal yapılanmaların önlenmesi gibi hususlar düzenleyici otorite tarafından önemsenmelidir.

Türkiye’de de risk yönetimi uluslararası bankacılık sektöründeki gelişmelere bağlı olarak ekonomik yapı içerisinde önemli gündem maddelerinden birini oluşturmuştur. Risk yönetimi, ana sermayeyi riske maruz kalmaktan kurtarmaktadır. Türkiye gibi ülkelerde banka krizlerin temeline inildiğinde, ülkede mevcut olan makro ekonomik dengesizliklerle beraber yetersiz sermaye, iyi bir denetim ve gözetim otoritesinin olmaması ve kötü bir risk yönetimi ortamında gelişen sıcak para hareketlerinin olduğu görülecektir.

Ülkemizde bankalar, yıllarca kamunun borçlanma gereği nedeniyle riskten uzak ve kârlı çalışmışlardır. Ancak geçtiğimiz dönemlerde yaşanan gelişmeler ülkemizde bankaların risksiz ve kârlı faaliyetlerinin sonuna gelindiğini göstermektedir. Kasım 2000 ve Şubat 2001 krizlerinde yaşanan gelişmeler risk yönetimi kavramının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Ülkemizde daha riskli alanlarda faaliyet göstermek durumunda kalan bankalar için risk ve risk yönetimi kavramı her zamankinden daha fazla önem kazanmıştır.

Türk Bankacılık Sektörü’nün sağlıklı bir yapıya kavuşması ancak, risk yönetimi felsefesinin özümsenmesi, piyasa riski ve operasyonel riskin standartlaştırılması, kredi riski yönetiminin geliştirilmesi, iç kontrol ve derecelendirme sistemlerinin kurulması ve düzenleyici otoritenin (BDDK) gözetim ve denetimi ile mümkündür.

BDDK’nın yayınladığı iç yönetmelikler çerçevesinde bankalar bünyelerinde “risk yönetim birimleri” oluşturmaya başlamışlardır. Bu birimlerin bünyesinde piyasa risk yönetim komitesi, kredi risk yönetim komitesi ve operasyonel risk yönetim komitesi yer almaktadır. Bankacılık sektöründe yasal ve idari tedbirlerle düzenlenen yeni risk yönetimi anlayışı sayesinde alınabilecek azami risk sınırlamaları getirilmiş olup, gerek iç gerekse de dış denetimlerle de sıkı önlemler alınmış ve benzer bankacılık krizlerinin bir daha yaşanmaması sağlanmaya çalışılmıştır.

Risk hesaplama yöntemlerinin her birinin farklı zayıf yönleri bulunmaktadır. Bu nedenle bu yöntemlerden sadece birinin kullanılması hatalı olacaktır. Oysa bunların bir bileşiminin kullanılması daha doğru sonuçlar verebilir. Böylece bankacılık sektörü daha sağlıklı ve daha etkin faaliyetlerde bulunabilecektir.

Türk Bankaları, bugüne kadar yaptıklarından daha iyi risk değerlendirmesi yapmayı öğrenmek ve bunu uygulamak zorundadırlar. Bir başka deyişle, bankalar, risk yönetimi alanındaki becerilerini geliştirme zorunluluğuyla karşı karşıya bulunmaktadırlar. Buna karşılık kredi ihtiyacı duyan reel ekonominin aktörleri de çağdaş iş yapmak ve yönetim süreçlerini uygulamaya koymak durumundadırlar. Kayıtlarının daha iyi tutulması, daha şeffaf olmaları, bilgi yönetimini iyi uygulamaları gerekmektedir. Yeni ortama uyum sağladıktan sonra bankacılık sektörüyle reel ekonomi arasındaki ilişkilerin daha sağlıklı bir zeminde süreceği aşikârdır.

Sonuç olarak, risk yönetimi, global gelişmeler ve değişimler çerçevesinde Türkiye’deki makro ekonomik yapı içinde en önemli gündem maddesi olmaya devam edecektir. Türk Bankacılık Sektörü, bu yapı içerisinde sürekli kendini stratejik olarak geliştirmekte ve istikrarlı bir ekonomik yapıya hazırlamaktadır. Bankacılığın özünde risk yönetimi yattığından, riskin tanımlanması, ölçümlenmesi, gözetilmesi ve raporlanması sürekli geliştirilmesi gerekli aktiviteler olarak önem arz etmektedir. Dolayısıyla stratejilerle uyumlu faaliyetlerini, alınan riskleri ve belirlenen risk limitlerini düzenli bir şekilde gözlemleyecek ve değerlendirecek bir risk yönetim sistemine sahip olmak, bankaların gelişen piyasa koşulları ve yasal

düzenlemeler çerçevesinde mevcudiyetlerini sürdürebilmeleri için zorunlu hale gelmiştir.

Uluslararası ve yerel rekabetin arttığı günümüzde, artık riskleri göz ardı ederek yüksek kâr beklentilerinin gerçekleşmeyeceği, aksine taşınan aşırı risklerin mutlaka kontrol altında tutulması gerektiği iyice anlaşılmıştır. Teknolojide yenilikleri ve hızlı değişimleri yakalayabilen ve bunların risklerini ölçerek hazırlıklarını bu doğrultuda yapabilen bankalar, yüksek kazanca giden yolda başarıyla ilerleyeceklerdir.

KAYNAKÇA

Ağaoğlu, Abdülgaffar (Nisan-Mayıs 2000). “Türk Bankacılık Sisteminde Değer Mühendisliği Açısından Risk, Erken Uyarı ve Kalite Yönetiminin Değerlendirilmesi”, Aktif Bankacılık ve Finans Dergisi, No: 10.

Aksel, Kaan, Riske Maruz Değerin Özellikleri, www.makalem.com.

Akyüz, Meltem (1996). Mali Başarısızlık Riskinin Genel Olarak Değerlendirilmesi ve Türk Bankaları Üzerine Bir Deneme, Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Adana.

Alkin, Emre, Tuğrul, Savaş ve Akman Vedat (Mayıs 2001). Bankalarda Risk Yönetimine Giriş, Đstanbul: Çetin Matbaacılık.

Aloğlu, Ziya Tunç (Mart 2005). Bankacılık Sektörünün Karşılaştığı Riskler ve Bankacılık Krizleri Üzerindeki Etkileri, TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Ankara.

Altıntaş, Ayhan (2006). Bankacılıkta Risk Yönetimi ve Sermaye Yeterliliği, Turhan Kitabevi.

Atan, Murat, Risk yönetimi ve Türk Bankacılık Sektöründe Bir Uygulama, Doktora Tezi, Gazi Üniversitesi SBF, Ankara 2002. www.tkgm.gov.tr/turkce/ dosyalar/diğer%5(icerikdetaydh344.pdf. Erişim Tarihi: 20.11.07.

Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu (1998). Türkçe Sözlük, Cilt: 2, Ankara.

Ayan, Ebubekir (2007). Bankacılık Risklerinin Yönetiminde BASEL-II UZLAŞISI, Đstanbul: Beta Basım.

Babuşçu, Şenol (1997). Bankalarda Risk Derecelendirmesi ve Türk Bankacılık Sektörüne Uygulaması, Ankara, SPK Yayınları.

Babuşçu, Şenol (2005). Basel II Düzenlemeleri Çerçevesinde Risk Yönetimi, Ankara: Akademi Consulting&Training.

Basel Yayıncılık Denetim Komitesi (2003). “Đşletme Risklerinin Yönetim ve Denetimi Đçin Sağlam Uygulamalar”, Bankacılar Dergisi, No: 46.

BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu) (31 Mart 2003). Bankaların Sermaye Yeterliliğinin Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine Đlişkin Yönetmelik. www.bddk.org.tr/turkce/mevzuat Erişim Tarihi: 09.07.08.

BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu) (Mart 2003), Bankaların Risklilik Düzeyinin Değerlendirilmesine Đlişkin Açıklama. www.bddk.org.tr Erişim Tarihi: 10.06.08.

BDDK (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu). (Şubat 2001). Bankaların Đç Denetim ve Risk Yönetim Sistemleri Hakkında Yönetmelik, www.bddk.org.tr/turkce/mevzuat. Erişim Tarihi: 25.11.07.

BDDK, (Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu). (Mayıs 2009). Bankacılık Sektörü Basel II Đlerleme Raporu, www.bddk.org.tr/websitesi/turkce/BaselII/ 6399IlerlemeRaporuMay%C4%B1s09.pdf. Erişim Tarihi: 25.06.09.

Bektaş, Zeki (2006). Türk Bankacılık Sisteminde Risk Yönetimi ve Basel II Kriterleri, Yüksek Lisans Tezi, Gazi Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü, Ankara.

Berk, Niyazi (2001). Bankacılıkta Pazara Yönelik Kredi Yönetimi, Đstanbul, Beta Basım.

Bessis, Joel (2002). Risk Management in Baking, Second Edition, England, John Wiley & Sons Ltd.

Bolgün, Evren ve Akçay, Barış (2005). Risk Yönetimi, Gelişmekte Olan ve Türk Finans Piyasasında Entegre Risk Ölçüm ve Yönetim Uygulamaları, Đstanbul. Scala Yayıncılık.

Boyacıoğlu, Melek Acar, Operasyonel Risk ve Yönetimi, www.tbb.org.tr/ turkce/dergi/dergi43/Melek.doc Erişim Tarihi: 27.09.08.

Candan, Hasan ve Özün, Alper (2006) Bankalarda Risk Yönetimi ve Basel II, Đstanbul. Türkiye Đş Bankası Yayınları.

Ceylan, Ali ve Korkmaz Turhan (2000), Sermaye Piyasası ve Menkul Değer Analizi, Bursa, Ekin Kitabevi.

Çakır, Meftun (2007), Basel Standartları ve Standartların KOBĐ’lere Etkileri, Yüksek Lisans Tezi, Akdeniz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Antalya. Çelik, Faik ve Ekinci, Mehmet Behzat, Türkiye’de Bankacılık Krizlerinin

Önlenmesinde Risk Yönetiminin Yetersizliği, Stratejik Bir Yaklaşım, www.makalem.com, Erişim Tarihi: 17.04.08.

Değirmenci, Nihal (Nisan 2003). Sermaye Yeterliliği Konusunda Basel Standartları ve Seçilmiş Bazı Ülkelerdeki Uygulamaların Değerlendirilmesi, TCMB Uzmanlık Yeterlilik Tezi, Ankara.

Dowd, Kevin (1998)Beyond Value at Risk: The New Science of Risk Management, Chichester: John Wiley and Sons.

Eken, Mehmet Fehmi (2004). Bankalarda Risk Yönetimi ve Türkiye Uygulaması, Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Bankacılık ve Sigortacılık Enstitüsü, Đstanbul.

Eratay, Sertan (2003). Kredi Riskinin Tanımı, Ölçümleme Yöntemleri ve Modelleri, www.makalem.com/search/Article/Details.asp?nARTICLE- id=2613. Erişim Tarihi: 21.09.07.

Erdoğan, Ebru Ogan ve Dolgun, Burak, Dünyada ve Türkiye’de Kredi Riski Uygulamaları, www.makalem.com.

Đmir, Buket “Piyasa Riski”, Bankacılar Dergisi, 1999, No: 29.

Jorion, Philippe (October 2002). How Informative Are Var Disclosures? http://goliath.ecnext.com/coms2/summary-0199-2201889-I TM & refeid=2090 Erişim Tarihi: 05.01.09

Karacan, Ali Đhsan (2000). Bankacılık ve Kriz, Đstanbul: Creative Yayıncılık. Kaval, Hasan (2000). Bankalarda Risk Yönetimi, Ankara: Yaklaşım Yayınları. Kılınç, Gonca (Ekim 1991). “Planlama, Uygulama, Kontrol, Aktif-Pasif Yönetimi”,

Bankacılar Dergisi, No: 6.

Korkmaz, Tuba Kale (Temmuz-Ağustos 2004). “Bankalarda Kredi Riski Ölçümünde Alternatif Yöntemler”, Active Bankacılık ve Finans Dergisi, No: 37.

KOSGEB, “Basel II ve Kobiler” www.kosgeb.gov.tr/Finansman/duyuru.aspx?dID=4 Erişim Tarihi: 10.04.2009.

Mandacı, Pınar Evrim (2003). “Türk Bankacılık Sektörünün Taşıdığı Riskler ve Finansal Krizi Aşmada Kullanılan Risk Ölçüm Teknikleri”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, No: 1, Đzmir.

Mazıbaş, Murat (Mart 2006). Bankalarda Operasyonel Risk Veri Tabanının Oluşturulması,www.bddk.org.tr/turkce/yayınlarveraporlar/rapor/arastırma/20 06-3. pdf.

Özyurt, Gülsün, Kredi Türevleri, BDDK Đzleme Dairesi,www.makalem.com. Parasız, Đlker (2007). Modern Bankacılık Teori ve Uygulama, Bursa, Ezgi

Kitabevi Yayınları.

Parasız, Đlker (Ocak 2000). Para, Banka ve Finansal Piyasalar, Bursa, Ezgi Kitabevi Yayınları.

Saker, Selvin (1998). Türk Bankacılık Sisteminde Ticari Bankalarda Fon Yönetim Kararları, Yüksek Lisans Tezi, Uludağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Bursa.

Seyidoğlu, Halil, Uluslararası Finans, Gizem Yayınları, Đstanbul 2001.

Şahin, Hasan (2004). Riske Maruz Değer Hesaplama Yöntemleri, Ankara. Turhan

Benzer Belgeler