• Sonuç bulunamadı

Gelişmekte Olan Ülkelerin Yükseköğretim Kurumlarında Stratejik Planlama

BÖLÜM 2: DÜNYADAKĐ ÜNĐVERSĐTELERDE STRATEJĐK PLANLAMA

2.1. Gelişmekte Olan Ülkelerin Yükseköğretim Kurumlarında Stratejik Planlama

Gelişmekte olan ülkelerin tamamınındaki yükseköğretim kurumlarının SP’yi uygulayıp uygulamadıkları ve uygulayanların uygulama sonuçlarının nasıl olduğunu incelemek tezin amacı dışındadır. Buna ulaşmak mümkün olmadığından, bu konuda yeterli ve geniş malumata sahip son dönemde yapılmış geniş kapsamlı bir uygulamayı ele alan çalışmaya burada yer verilecektir. Çalışma Afganistan, Pakistan, Malavi, Bangladeş, Gana, Güney Afrika, Madagaskar, Mauritius, Gambiya, Etyopya ve Amerika’da uygulanmış olan SP uygulamasını inceleyen bir çalışma olup University of Wisconsin-Madison, Ford Foundation, the Academy for Educational Development, the American Council on Education, the United States Agency for International Development (USAID), the World Bank, the Carnegie Corporation of New York kurumları bu çalışmanın sponsorluğunu yapmışlardır. Ekonomik gelişmenin çok zayıf olduğu temel ihtiyaçların bile yol, su, sağlık, ilk ve orta öğretim gibi tam karşılanamadığı bu tür ülkelerde yükseköğretim hatta yükseköğretimde stratejik planlama öncelikler sıralamasında çok gerilerde kalan bir konu olarak ortaya çıkmaktadır. Muvcut zor şartlara rağmen isimleri zikredilen ülkelerde çalışmalar başlatılmış ve çalışmalar sırasında yaşanan tecrübeler ve sonuçları temelde üç

ülke Afganistan, Madagaskar ve Güney Afrika esas alınarak yayınlanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerden Afganistan, Madagaskar ve Güney Afrika’daki üniversitelerde uygulanmak istenen stratejik planlamanın, planlamayı başlatma ve uygulama sürecinde birçok tepkilerle ve zorluklarla karşılaşılmıştır (Hayward, 2008:5-21).

Üniversiteler SP uygulamasında başarılı olabilmek için öncelikle mevcut durumun resmini çekerek işe başlamak zorunda kalmışlar ve öyle de yapmışlardır. Üniversitelerin ilgili tarafları olan kurum ve kuruluşlar ile kişilerin ve grupların görüşlerine başvurulmuş ve istekleri öğrenilmiş ve tavsiyeleri alınmıştır. Kurumlardan hem hizmet alanların hem hizmet sunanların aynı şekilde fikirlerine başvurulmuş ve beklentileri öğrenilmiştir. Örneğin Afganistan’daki öğrencilerin başlıca problemleri ekonomi, güvenlik, huzur, istikrar alanlarında olduğunu ancak bundan da önemlisinin eğitim olduğunu, bunun çözümü içinde eğitimin teşvik edilmesi gerektiği taraflarca ifade edilmiştir. Madagaskar’da yüksek öğretimdeki sorunlardan bazıları; finansman yetersizliği, statükocu anlayışın olması, eğitim kalitesinin düşüklüğü, alt yapı yetersizliği özelliklede tekniki altyapının hem yetersizliği hemde yenilenememesi, akademisyenlerin kendilerini yenileyememeleri ve açıklığın olmaması olarak sıralanmıştır. Bu sorunların çözüm için başta statüko terkedilmeli, uluslararası standartlar benimsenmeli ve sistemin uluslararası standartlara göre yeniden dizayn edilmesi gereklidir. Güney Afrika’daki üniversitelerde eğitim alabilmede temel faktörlerden birinin insanların renkleri olduğu ortaya konmuştur. 1993 verilerine göre toplumun %77’si siyahlardan %11’i beyazlardan oluştuğu halde üniversitede okuyan öğrencilerin sadece %9’u siyahlardan oluşmakta, bu da ayrımcılık yapıldığının açık bir göstergesi olarak tesbit edilmiştir. Bu şartlar altında gelişmekte olan bu ülkelerde ki üniversitelerde stratejik planlamaya geçilmek istendiğinde birçok zorluklarla karşılaşılmıştır. Karşılaşılan zorluklar değişik sorularla ifade edilebilir. SP uygulanmak istenen ülkelerdeki konuyla ilgili muhatap olan insanların sordukları sorulardan bazıları şöyledir. Niye planlama yapacağız?, Daha önce hiç yapmadık niye bu defa yapacağız?, Plan yapmaya ihtiyaç yok, planlama sistemi daha da merkezileştirecek ve bizim tamamen kontrolümüzden çıkacak öyleyse niye bu sıkıntıyı çekelim?, Bunu yapmaya zaten paramız yok, niye zamanımızı boşa harcayalım?, Bu kadar problem içinde sistemi nereden düzeltmeye başlayacaksın? O kadar acil ihtiyaçlarla kritik istekler arasında

nasıl tercih yapacaksın, öncelikleri nasıl belirleyeceksin? gibi devam edip giden sorularla SP uygulamasıyla değişime evet demeyen insanların engelleyici tavırlarını ortaya koyan durumdur.

Đlk aşama olan tepki sorularından sonra olumsuz yaklaşımlar bazı üniversitelerde artarak devam etmiştir. Bazı üniversitelerin rektörleri kendi üniversitelerinin çıktılarını ve performanslarını dünyanın değişik yerlerindeki üniversitelerle ya da uluslararası standartlarla kıyaslamadan kendi üniversitelerinin çok iyi olduğunu, hatta en iyi olduklarını iddia ederek, değişime ve stratejik planlamaya kendilerinin ihtiyaçlarının olmadığını belirterek bu sürece katılmayı reddetmişlerdir. Akademisyenler maaşlarının azlığını öne sürerek itirazlarda bulunmuş ve değişik yollarla süreç engellenmeye çalışılmıştır. Hatta statüko taraftarları değişime sözlü ve eylemli direniş göstermişler, ağız dalaşları, grevler, eylemli saldırılar, fiziki saldırılar, tehditler gibi bir çok sorunla karşılaşılmıştır. Bu ve benzeri sebeplerle bazı üniversiteler tamamen SP uygulama projesinin dışında kalmayı tercih emişlerdir. Sonuç olarak stratejik planlama süreci değişimi destekleyen taraftarların güçlü olduğu üniversitelerde başlatılabilmiştir (Hawyard, 2008:8-10).

Değişime ihtiyaç hisseden ve bunun gerekliliğine inanan, uluslararası arenada diğer üniversitelerle rekabet etmek zorunda olduğunun farkına varan insanların üniversitelerinde sistem uygulanmaya başlanmıştır. Öncelikle mevcut durum tespiti yapılıp daha sonra amaçlar belirlenmiş daha sonra bunlar arasında öncelikler sıralaması yapılıp uygulamaya geçilmiştir. Uygulama aşamasında üst yönetimin işin tamamen içinde olması hatta orta ve alt kademe yöneticilerinde destek vermeleri sağlanmaya çalışılmıştır. Öğrenciler çalışmalara temsilcileri vasıtasıyla katılıp isteklerini dile getirmişlerdir. Liderliğin ve katılımın sistemin başarısı için önemli olduğu farkedilmiştir. Orta ve alt kademe yöneticilerin katılımı sağlanmaya çalışılırken tecrübeli üst kademe yöneticilerden de istifade edilmiş ve destek alınmıştır. Bütün bunların sağlanabileceği bir yapı oluşturulmuştur. Kurullarda çok ilgili olmayan ya da vakti boşa harcamak isteyen üyeler çıkarılmıştır. Daha sonra bütçe oluşturulup, mali ve diğer kaynak planlamaları yapılmıştır. Gelişmiş ülkelerdeki SP’yi uygulayan üniversitelerden partnerler bulunup eşleştirmeler yapılmıştır. Bu üniversitelerden birçok konuda destekler alınmıştır. Sistemin uygulandığı üniversitelerde bu değişim sayesinde bir çok fayda elde edilmiştir (Hawyard, 2008:10-14;

Barrow, 1996:447-469).

Stratejik planlamanın uygulandığı bu üniversitelerin elde ettikleri faydalardan bazıları şunlardır. Üniversiteler, 1. Mevcut durumlarıyla yüzleştiler, 2. Gelecekleri için plan yaptılar, 3. Değişimi başlattılar, 4. Misyonlarını belirlediler, daha büyük düşünmeyi, toplumu daha iyi anlayabilmeyi, mükemmel birleşme ve bütünleşmeyi, daha kaliteli araştırmanın, öğrenmenin ve öğretmenin ve akademik programların öneminin anlaşılması anlayışını oluşturdular, 5. Planlama ve tartışma kültürünü geliştirerek kaliteyi arttırdılar, katılımı geliştirdiler, yönetim kalitesini yükselttiler, milli gelişmenin sağlanması için yeni bir sorumluluk altına girdiler, 6. Yüksek öğretim kurumlarının gelecekte başarılı olabilmeleri için stratejik planlamanın onlara önemli fayda sağladığını görmüş oldular (Hawyard, 2008:20).

Hawyard’a (2008:20) göre stratejik planlamanın başarıyla uygulanabilmesi için 4 önemli nokta mevcuttur. Bunlar, 1. Kurumlar; Büyük ve önemli değişimleri başarmak için zorlukların altına girmeyi, çok çalışmayı ve zorluklarla mücadele etmeyi taahhüt etmeliler, 2. Hükümetler; Güçlü şekilde maddi destek dahil bu kurumlara her türlü desteği sağlamalılar, 3. Diğerleri (Uluslararası kuruluşlar, sivil toplum örgütleri, yabancı üniversiteler, dünyada daha fazla gelişmiş ülkeler ve milletler); Bu çalışma sürecine destek verme noktasında istekli olmak zorundaırlar, 4. Stratejik planlamayı uygulamak isteyen ülke vatandaşları, dışardan destek alabilmeleri için öncelikle kendilerinin değişim için gerekli olan değişiklikleri üstlenmek ve zorlukların üstesinden gelebilmek noktasında istekli ve gayretli olmak zorundadırlar.

Bu ülkelerdeki uygulamalar göstermektedir ki bir kurumdaki SP uygulamasının başarılı olabilmesi için bazı imkanlara sahip olması gerekir. Kurumlar bu imkanlara sahip olmakla beraber bunların hep birlikte birbirlerini olumlu yönde destekleyecek şekilde ifa etmesini sağlayabilmelidirler. Kurumların SP uygulaması için sahip olması gereken en önemli kaynaklardan birisi gerekli olan finansmanın temini daha sonra maddi ve tekniki bilgi ve desteğin olmasıdır. Uygulama için hem dışardan hemde kurum içinden çalışanların tam desteği gerekmektedir. Değişimi algılayamayan ve sürece engel olmaya çalışan kimseler ya uygulamanın içine çekilmeli yada ikna edilmelidirler eğer ikna olmazlarsa kanun

çerçevesinde yaptırımlar uygulanabilir. Tüm değişim ve dönüşüm uygulamalarıyla elde edilmek istenen faydalar kurumlardaki statükocu zihniyete sahip kimselerin karşı çıkmaları nedeniyle elde edilememiştir. Gelişmekte olan ülkelerin üniversitelerinde SP uygulamasıyla yapılmak istenen değişim ve dönüşümün getireceği faydaları değişimi destekleyenlerin üniversiteleri elde ederlerken değişim karşıtlarının güçlü olduğu yerler o faydaları elde edememişlerdir. SP uygulamasıyla sağlanmak istenen süreç oldukça kompleks bir yapıya sahip olduğundan tüm tarafların yani devlet yöneticilerinin, kurum üst yönetici ve çalışanlarının, hizmet alanlarının ve gelişmiş ülkelerin, bu süreci desteklemeleri başarıya ulaşabilme adına ciddi önem arzetmektedir. Bu taraflardan bazılarının destek verip bazılarının vermemesi yada yeterli desteği vermeye devam etmemeside aynı şekilde başarıya ulaşma konusunu doğrudan etkileyecek faktörler arasındadır. SP uygulamasında görülmektedir ki gelişmekte olan ülkelerin kendilerine özgü sorunlarından dolayı birkısım ciddi düzeyde zorluklarla karşılaşılmıştır. Ancak gelişmiş Avrupa ülkelerinde de sebepleri farklı olsa da yine SP uygulaması esnasında bir kısım zorluklarla karşılaşılmaktadır.