• Sonuç bulunamadı

1.2. TOPLUMSAL DEĞĠġME SÜRECĠNDE KADIN ve ÇALIġAN ANNE

1.3.1. Bireyin GeliĢimi

1.3.1.1. GeliĢimi Etkileyen Faktörler

GeliĢimi Etkileyen Faktörler

Kalıtım Çevre Zaman

Doğum Öncesi Faktörler Doğum Anı Faktörler Doğum Sonrası Faktörler

ġekil 1.5. GeliĢimi Etkileyen Faktörler(Çeküç vd., 2011: 2)

Yakın zamana kadar, genel anlamda geliĢimi etkileyen etmenler konusunda temel olarak 2 etmen üzerinde mutabakata varılmıĢtır. Bu etmenler ise kalıtım ve çevredir Günümüze gelinceye kadar özellikle bazı düĢünürler çevrenin, bazı düĢünürler ise kalıtımın etkinliği üzerinde kutuplaĢmaya gitmiĢtir. Ancak günümüzde etkili olması nedeni ile zaman kavramı, geliĢimi etkileyen 3. etken olarak karĢımıza çıkmaktadır (Koca, 2009: 4). Günümüzde her ikisinin etkisinin olduğuna inanılmasının yanı sıra bir de yeni bir etken olarak zaman etkeni geliĢimi etkileyen faktörlere eklenmiĢtir.

1.3.1.1.1. Kalıtım Etkeni

Bireyin anne ve babasından gelen genleri, genetik yapısını oluĢturur. Anneden gelen 23 kromozon ile babadan gelen 23 kromozon birleĢerek her sağlıklı bireyde 46 kromozon olmuĢtur. Kalıtım yolu ile anne babadan gelen genler; çocuğun boyunu, ten rengini, parmak izini, saç rengini ve Ģeklini… vb özelliklerini oluĢturur (Alkan, 2011: 14). Babadan gelen spermlerin, anne yumurtalılarında döllenmesi ile birlikte oluĢan genetik yapı, kuĢaklardan kuĢaklara gen yolu ile bu Ģekilde geçerek varlığını devam ettirir (Komisyon, 2011: 18). Çocuğa geçen genlerin meydana getirdiği olay geliĢimin kalıtımsal boyutunu meydana getirmektedir (Cirhinlioğlu, 2001: 7).

1.3.1.1.2. Zaman (Kritik Dönem ya da Duyarlı Zaman Aralık) Etkeni

Ġnsan, bir sosyal çevrede meydana gelmektedir. Bu var olan sosyal hayatta yaĢanılan her türlü olay tarihsel zamana bağlı olarak faklılıklar meydana getirebilir (Alkan, 2011: 17). ĠĢte bu noktada zamanın etkisini görmek mümkündür.

Bireyin geliĢimini etkileyen etmenlerden olan zamanı kendi içinde ikiye ayırarak inceleyebiliriz. Zamanın bir bireyin geliĢimine bağlı kısmı, bir de bireyden bağımsız bireyin içinde bulunduğu kısım olarak iki ayrı etmende değerlendirmek mümkündür.

Ġlki kritik zaman olarak adlandırabileceğimiz bireyin geliĢimine bağlı olan kısımdır. KiĢi bazı geliĢimsel özelliklerini bazı geliĢim aralıklarında kolay öğrenebilecektir. ĠĢte bu duruma; kritik zaman ya da duyarlı zaman da denilebilir. Kritik ya da duyarlı zaman olarak bakıldığında, geliĢimde bazı olayların baĢlangıç ve bitiĢ anı o geliĢim özelliğinin kazanılıp kazanılmamasında etkili olduğu düĢünülerek bu etken geliĢimi etkileyen faktörlere eklenmiĢtir (Koca, 2009: 4). Örneğin 1 yaĢ ve 2 yaĢ arasında bebeğin yürümesi gerekmektedir. Bu edinim için bu yaĢ aralıkları kritik zamanı ifade eder.

Kritik dönemle ilgili litaretürlere bakıldığında yapılmıĢ bir çalıĢmadan bahsedilebilir. Litaretürlerde geçen bir araĢtırmada, Hindistan da kurtların yaĢadığı birinde yaĢayan 8 yaĢındaki bir kız çocuğunun hikayesi yer almaktadır. Bu kız 8 yaĢına kadar kurtlarla birlikte hiçbir insanla etkileĢim içine girmeden bu inde yaĢamıĢtır. Bu kız bu inde 8 yaĢında iken araĢtırmacılar tarafından bulunup daha sonra Mitnepar yetimhanesine götürülmüĢtür. ve bu kıza Kamala ismi verilmiĢtir. Bu kız çocuğu görünüm ve biyolojik açıdan insana benzese de hal tutum ve tavırları açısından hayvansı özellikler taĢımaktadır. Psikososyal ve duygusal açıdan insandan farklı özellikler taĢımaktadır. Kamala‟ yı ilk buldukları zaman, Kamala dört ayak üzerine yürüyen etrafını koklayarak hareket eden, yerden eğilerek yemek yiyen, konuĢmayı bilmeyen hayvansı sesler çıkaran bir Ģekilde yaĢamını sürdürmekteydi. Kamala bu yetimhanede her türlü özel ilgi ve eğitime tabi tutulmuĢtur. 17 yaĢına kadar Kamala‟ ya sadece 45 kelime öğretilmiĢtir. Ġki ayak üzerinde yürümeyi ise 3 senelik eğitim sonucunda baĢarabilmiĢtir. Belli geliĢimsel özelliklerin belli dönemlerde öğrenilmesi kolay iken bu dönemin gecikmesi durumunda öğrenilmesi oldukça zordur. ĠĢte bu da

kritik dönemin ya da diğer bir ifade ile duyarlı zamanın etkili olduğunu göstermektedir (Çamlıca, 2007: 44).

Yakın tarihlere kadar bazı davranıĢların belli zamanlarda kazanılacağı bu zamanın dıĢında öğrenilemeyeceği kanısı toplum bilimciler tarafından düĢünülmekte iken bu kanı günümüze doğru reddedilmiĢtir. Yakın zaman araĢtırmalarında elde edilen bilgi, sadece belli davranıĢlar için bazı duyarlı zamanların olduğu noktasındadır. Bu duyarlı zamanların geçmesi halinde sadece iĢler zorlaĢır. Ancak kesinlikle bir daha davranıĢı kazanamayacağı Ģeklindeki görüĢ yanlıĢ olacaktır. Örneğin 1yaĢındaki bebek kutuları Ģekline göre yerleĢtirebilirken, 3 yaĢına kadar bu etkinliği yapmayan çocuğun yapması daha zor olacaktır.

Her yaĢ evresinin kendi geliĢimine uygun olacağı edinimleri vardır. Bunun öncesi ve sonrası çocuğun geliĢimi açısından duyarlı zamanın dıĢında kalması bazı aksaklıklara sebep olurken doğrudan ya da dolaylı yoldan çocuğun sosyalleĢmesini etkileyecektir. Örneğin bir yaĢındaki bebekten tuvalet eğitimin beklenmesi bebeğin ileriki yaĢamında psikolojik olarak sorunlar yaĢamasına sebebiyet verirken aynı zamanda bu durum çocuğun sosyalitesini olumsuz yönde etkileyip dıĢa dönük kiĢilik oluĢumunu engelleyebilecektir (Meggitt, 2013: 29-31). Örneğin; tuvalet eğitimi ortalama olarak 18 aylıkken baĢlanırken, bu bir çocukta 24 ay olabileceği gibi diğer çocukta 16 aylık da olabilir. Bunun için çocuk zorlanmamalıdır. Bebeğin gerekli olan belirtileri bebeğin verip vermediğine bakılmalıdır.

Ġkinci boyutu ise tarihsel zaman boyutudur. Bu zaman olayı çocuğun dıĢında gerçekleĢen bir olaydır. Buna örnek olarak; Çanakkale savaĢı zamanındaki çocukların sosyal yönden göstereceği geliĢim ile günümüzdeki çocukların geliĢimi elbette farklılık gösterecektir. Günümüzde oyun aracı telefon, tablet ve bilgisayar iken savaĢ zamanında ki çocukların oyun araçları ise; silah kılıç… vs dir. Günümüzde çocuğun geliĢiminde çevrenin etkisinin artmasında tarihsel zamanın önemi büyüktür (Meggitt, 2013: 36). Tarihsel zaman çocuğun sosyalleĢme sürecinde oldukça etkili bir noktadır. Ġnsanın içinde bulunduğu tarihsel zaman, insanın her anıını etkiler ve her yönüne rengini verir ( Alkan, 2011: 17). Örneğin, Osmanlı zamanında yaĢayan çocuklarla günümüz Türkiye Cumhuriyetinde yaĢayan çocukların geliĢiminin aynı kefede değerlendirilmesi iki ayrı kulvarı bir araya getirmek gibi bir durum olacaktır.

1.3.1.1.3. Çevre Etkeni

Ġnsanın mekan olarak içinde bulunduğu fiziki çevresi, bir de bu fiziki mekan içerisinde bulunan kiĢilerle iliĢki kurduğu sosyal çevresi insanın her türlü geliĢimini yakından etkilemektedir. Ġnsanın dünyaya geldiği anda onu çevreleyen mekan, onun çevresini oluĢturmaktadır. Bu çevre ile bebek daha anne karnındayken irtibat haline girmeye baĢlayacaktır. Doğum sonrası ise bu çevresindekilerle birlikte kuracağı iliĢkiler, onun sosyal çevresini oluĢturmaktadır (Cirhinlioğlu, 2001 :7).

Ġnsanın içinde bulunduğu ve yer aldığı çevre, geliĢimi açısından oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Ġnsanoğlu daha gözlerini dünyaya açmadan onu sarmalayan bir çevreye sahiptir. ĠĢte buradan hareketle insan gelimini etkileyen dönemlerden bahsetmek araĢtırmamız açısından faydalı olacaktır.

1.3.1.1.3.1. Doğum Öncesi Dönem

Doğum öncesi dönem Ģu Ģekilde açıklanabilir. Bebeğin anne rahmine düĢümünden, dünyaya gözlerini açıncaya kadar ki süreci içine alan bir zaman dilimidir (Çeküç vd., 2011: 17). Yapılan araĢtırmalarda bebeğin daha sonraki yaĢamını ve geliĢimini bu döneminin yakından etkilediği görülmüĢtür. Anne karnında zengin uyaranlar olan bebeğin daha sonraki yaĢamında biliĢsel anlamda ileri düzeyde olduğu yapılan araĢtırmada ortaya koyulmuĢtur (Solter, 2010:23-24).

Annenin doğum öncesi dönemde bebeği ile iliĢki içerisinde olması ilk sosyal iletiĢiminin gerçekleĢtiğinin kanıtı olacaktır. Annenin hamilelik boyunca geçirmiĢ olduğu iniĢ çıkıĢlar, bebeğin sonraki hayatı içinde her türlü hal tutum ve davranıĢlarında etkili olacaktır. Aynı zamanda annenin hamilelik boyu beslenme Ģeklide önemlidir. Bebeğin bedensel ve biliĢsel olarak geliĢimini annenin hamilelikte beslenmesi etkileyecektir. Annenin bilinçli olarak bol vitaminli gıdalar tüketmesi, doğum öncesi için araĢtırma yapması gerekmektedir (Cirhinlioğlu, 2001:7).

Doğum öncesi anne karnında geçen sürece, gebelik dönemi denmektedir. 40. haftalık döneminde anne karnındaki bebek Ģu aĢamalardan evrilerek geliĢmektedir. Zigot Dönemi (Hücre- Dölüt) , Embriyo Dönemi, Fetüs Dönemi (Çeküç vd., 2011: 21).

1.3.1.1.3. 2. Doğum Anı Dönem

Doğum anı genel anlamda kötü olarak anılmaktadır. Ancak bu böyle akıllarda kodlanmak zorunda değildir. Doğum anında gerçekleĢecek her türlü komplikasyonlar hem fiziksel hem de ruhsal anlamda bebeğin ileriki hayatını ilgilendiren sonuçlar doğurabilir (Solter, 2010:23-25). Doğum anının anne için zor olduğu gerçektir. Ancak bu sırada yapılabilecek her hata belki de geri dönüĢü olmayan bebeğin yaĢamını tüm yönlerini etkileyebilecek sonuçlara neden olabilir (Cirhinlioğlu, 2001:8). “Arthur Jonave ve William Emorson gibi uzmanların doğumla ilgili birçok görüşlerinde doğum anında gerçekleşen komplikasyonların bebeğin fizyolojisinde ve piskolojisinde olumsuz etkiler bıraktığı görüşü yer almıştır. Bu komplikasyonlar arasında; doğum anında gerçekleşen oksijen kaybının olması, bebeğin doğum anında ters dönmesi, vakum yoluyla bebeğin doğum yaptırılması gibi olumsuzluklar olarak örneklendirilebilinir” (Akt: Solter, 2010: 25-26). Bebeğin dünyaya geliĢ biçimi ve annenin bu konuda bilinçli olması, doktorlara kendini bilinçsiz bir Ģekilde teslim etmeyip farkındalık ile doktorlarla görüĢmesi bebeğinin ileriki yaĢamı için oldukça etkilidir. Bebeğin anne tarafından kucağa alınması ve güven hissinin bebeğe verilmesi çok önemlidir. Ancak eğer anne bebeğini kucağına alamayacak durumda ise birincil derecede yakın olan baba ve sonrasında anneanneler babaanneler bebeği bu ilk dakikalarda kucaklarına almalıdır (Solter, 2010: 25-26).

1.3.1.1.3. 3. Doğum Sonrası Dönem

Doğum sonrası dönem daha sonraki geliĢim alanlarında detaylı olarak aktarılacaktır. Ancak geliĢimi etkileyen faktörlerin bütünselliği açısından doğum sonrası dönem hakkında bu kısımda kısaca bilgiye yer verilmiĢtir.

Bebek dünyaya gözlerini açar açmaz annenin, babanın yani birincil çevrenin görevleri baĢlamaktadır. Daha en baĢtan sunulacak olan pozitif bir çevrenin bebek için geleceğe açılan umutlu bir bakıĢın baĢlangıcı olacaktır (Solter, 2010: 23). Özellikle bebeğin doğduğu andan 28. güne kadar ki geçen sürece yeni doğan dönemi denmektedir. Bebek dünyaya geldiği andan itibaren yaĢamsal ihtiyaçları olan ve bunun için de yardıma ihtiyaç duyan bir varlıktır. Bebek ilk olarak birincil derecede yanında olan kiĢilerle iliĢki kuracaktır. Bu bağ kurma iĢleminde baĢat gelen kiĢi ise annedir.

Emzirme iĢleminde anne kucağı ve sevgiyle emzirme olayı anne ile bebek arasında kurulan o bağı güçlendirmektedir (Oruç ve Öztürkler, 2011: 83). Anne ile bebek arasında emme refleksiyle ilk bağ kurulmaktadır ve bebeğin ilk sosyal iliĢkisini de bu iĢlem meydana getirmektedir.

Özellikle annenin ilk bir saat içinde bebeği ile bağ kurması çok önemli bir Ģeydir. Bu ilk bir saat bebek ile anne arasında oluĢacak bağ için duyarlı zaman dilimidir. Anne ile bebek arasında kurulan bağın bebek açısından ileriki yaĢamında da oldukça etkili olacağı hususu unutulmamalıdır. Ġlk bir saat içinde annenin göstereceği samimi, sevgi dolu, sıcacık bir kucak, bebek ile yaĢamsal bağın süreklilik arz etmesine ve pozitif, kendine güvenen kiĢiliğin oluĢmasını sağlayacaktır (Solter, 2010:31-34).

Bebeğin doğum sonrası içinde bulunduğu çevre, bebeğin geleceğe dair her türlü yönünü etkileyecek olan çevredir. Ailesinin içinde bulunduğu sosyo ekonomik durumu farkındalık, bilinç düzeyi gibi detaya inebileceğimiz daha birçok durum çocuğun tüm geliĢim alanlarını yakından etkilemektedir (Cirhinlioğlu, 2001: 8).