• Sonuç bulunamadı

2.2. ARAġTIRMA YÖNTEMĠ

3.1.2. Çocuğun SosyalleĢme Sürecine Katkı Sağlayan KiĢi, Kurum ve

3.1.3.6. Cinsel Kimlik OluĢumu

Cinsel kimliğinin oluĢum yılları 1.5 ile 2 yaĢları arasındadır. Bu kimliğin özümsenmesi ise dördüncü yaĢına kadar gerçekleĢmiĢ olacaktır. 2-3 yaĢlarında çocuk kendisinin farkına varmaya, Ģekilsel olarak hangi cinsiyete ait olduğunu anlamaya baĢlayacaktır (Cirhinlioğlu, 2001: 147- 149). Cinsiyete göre kız bebeklerinin baĢtan aĢağıya pembe ile bürünmesi, erkek bebekleri ise maviye bürümesi buna örnektir.

Çocuğun cinsel kimliğin oluĢumunda, rol model alarak öğrenme yöntemi etkili olup özellikle içinde bulunduğu topluma göre Ģekillenmesinde de etkilidir. Bebek günlük yaĢantısı içinde bu oluĢumu içselleĢtirir (Özdoğan, 2000: 223). Ebeveynlerin çocuğun cinsel kimliğinin oluĢumunda etkin rol aldığının bilincinde olması gerekmektedir. Görmek istedikleri Ģekilde davranmaları, çocuğunun sağlam kiĢiliğinin oluĢumuna fayda sağlayacaktır (Çamlıca, 2007: 110). Özellikle çocuk, aile içinde olan hem cinsinin yaptıklarını yapmaya özen gösterir. Örneğin erkek bebeğin arabalarla ilgilenmesi ve “hen” gibi kelimelerle konuĢması gibi

Cinsel geliĢim içgüdüsel olarak içten gelen dürtülerin geliĢimini ifade eder. Ebeveyn 18. Ayından sonra cinsel kimliğinin oluĢtuğunu dikkate alarak çocuğun bu geliĢimini desteklenmelidir.18. ayından sonra bebekte merak duygusu oluĢmaktadır. Bu her türlü geliĢim alanı ile yakından alakalıdır. Bebeğin bu merak duygusunu ebeveyn desteklemeli ve bebeğe ket vurmamalıdır (Gürün, 1984: 18). Ebeveyn olarak bu dönemde çocuğun cinsel kimliğini öğrenmesine fırsat vermeli, çocuğun sorduğu sorulara cevap vermeli, kendisini ifade etmesine imkan sunmalı ve ayıplayarak çocuğun duygularının bastırılmasından ziyade toplumsal kaideler ve geliĢimsel özelliklerini dikkate alarak gerekli açıklama çocuğa anlatılmalıdır (Koca, 2009: 4). Cinsel kimlik toplumun ona atfettikleri ile birlikte toplumsal bir kavram olarak karĢımıza çıkmaktadır.

“Cinsiyet erkek kadın olarak sahip olduğu; genetik, fizyolojik, psikolojik ve biyolojik özellikleridir. Cinsiyet doğa tarafından belirlenirken toplumsal cinsiyet kültür tarafından belirlenir. Toplumsal cinsiyet kadın ve erkeğin kültüre göre tanımlanmasıdır. Diğer bir ifade ile kadınlık ve erkeklik, erke ve kız çocuklarına atfedilen ve onlar tarafından yüklenilen sosyal olarak oluşturulmuş cinsiyet farklarıdır. Bunun anlamı gerek kamu hayatı gerkese de özel hayatın içerisinde kadınlara ve erkekler, kız ve erkek çocuklara atfedilen görevler ve işlevlerin belirlediği toplum içerisindeki cinsiyetler arasında sosyal olarak oluşturulmuş ilişkilerdir.”(Akt: Sayın ve Anzinger, 2012: 7).

Cinsel geliĢim açısından bu dönemde en göze çarpan olay aidipus kompleksidir. Bu çağda erkek çocuk annesine aĢık iken, kız çocuğu da babaya aĢıktır. Hatta hem cinslerine düĢmanlık beslemelerinin yanında bir de suçluluk duyarlar. Bu dönemde cinsel tatmin, haz alma durumu yaĢanmaktadır ve aidipus kompleks döneminde kardeĢler birbirleriyle kıskançlık içindedirler (Karpat,1996: 89).Özelikle 0-5 yaĢ arasında çocuklarda gözlenen bu komplekste kız çocukları babalarına karĢı annelerini kıskanır ve annelerini taklit ederler. Aynı Ģekilde erkek çocuklar da annelerini

babalarına karĢı kıskanarak annesine sürekli gövde gösterisi yapma eğilimi içinde olmaktadırlar.

Cinsel kimliğin oluĢumuna iliĢkin anneler ile görüĢülmüĢtür. Elde edilen veriler Ģu Ģekildedir. ÇalıĢan 13 anne katılımcıdan 12‟inin çocuğun cinsel geliĢimini destekler nitelikte hareket ettiği 1‟inin ise daha henüz çocuğun cinsel geliĢimine iliĢkin herhangi bir Ģeye dikkat etmediği öğrenilmiĢtir. ÇalıĢmayan 13 anne görüĢmeciden ise sadece 4‟ünün bu cinsel kimlik oluĢumuna dikkat ederek katkıda bulunmaya çalıĢtıkları diğer 9‟unun ise bu geliĢim için herhangi bir Ģey yapmadığı öğrenilmiĢtir.

Bu verilerden hareketle Ģu bulguya ulaĢılabilir. ÇalıĢan annelerin çocuklarının cinsel kimlik oluĢuma katkı sağlamak adına dikkat ettikleri, buna iliĢkin çalıĢmayan annelerin ise cinsel kimlik oluĢumunu normal seyrine bırakarak bu sürece herhangi bir katkı sağlamadıkları bulgusuna ulaĢılmıĢtır.

Cinsel kimlik oluĢumuna iliĢkin anne görüĢlerine aĢağıda yer verilmiĢtir.

“ Tabiî ki bebekler aldım. Kız kıyafetleri alarak bak kızım bunlar senin, abininkilere bak bunlar erkek abinin.” (K/2: 36, Evli, Ortaokul, Hizmetli, Gümüşhane, Gümüşhaneli, Yoksul )

“ Cinsel kimliğine uygun alarak oyuncak alıyorum. Beni model alıyor. Ben ne yaparsam oda oyunu yapıyor. Allahtan babasını model almıyor. Yoksa akşama kadar yatıyor.” (K/6: 28, Evli, Lisans, Sosyolog, Gümüşhane, Gümüşhaneli, Yoksul )

“ Bu yaşlarda başladı. Erkek, kız, kızlar kıza, erkekler erkeğe, babasını model alıyor. Bir de yeğenimizi model alıyor.” (K/10: 35, Evl, Lisans, Müdür, Trabzon, Gurbetçi, Zengin )

“ Halen daha külotlu çorap bile olsa altında oturup kalktığında ben dikkat ettiriyorum. Halen bile o anlamıyor. Ama ben dikkat ediyorum.” (K/8: 29, Evli, Lisans, Memur, Ankara, Gurbetçi, Zengin )

“ Yok öyle bir şey yapmadım. Yani he he ilk rol model beni aldı. Ama ben bir şey anlatmadım. Kendi kendine öğrendi.” (K/19: 32, Evli, Lisans, Çalışmayan Anne, Erzurum, Gurbetçi, Yoksul )

Cinsel kimliğin çocuklara yaĢattırılması açısından, çalıĢan annelerin bilinçlilik düzeyinin çalıĢmayan annelere göre daha yüksek olduğu görüĢmeler sırasında elde edilen verilerden hareketle görülmüĢtür. Cinsel kimliğin oluĢumunun insan hayatının

ilerleyen zamanlarında çok önemli olduğu ve ilk etapta bu eğitimin ailede verildiği bilinmektedir. Özellikle kız çocuğu için annenin rol model olması erkek çocuk için de babanın rol model olması önemli bir husustur. Ailenin bu anlamda çocuğun cinsel kimliğinin geliĢimini doğru yönde yönlendirmesi, çocuğun geliĢimsel özelliğini doğru Ģekilde kazanmasına imkan tanıyacaktır. Çocuk görerek öğrenecektir. Ancak deneyimlerken ailenin desteği ile bu edinimi kazanması, çocuğun adaptasyonunu kolaylaĢtırırken aynı zamanda toplumsal öğretileri daha çabuk içselleĢtirmesine katkı sağlamıĢ olacaktır.

EĢinden boĢanmıĢ ya da eĢi vefat etmiĢ kadınların özellikle erkek çocuklarına rol model olmaları açısından durumları daha zor olmuĢtur. Bunla ilgili bir anne görüĢüne aĢağıda yer verilmiĢtir.

“ Dayısı var. Zaten ilgileniyo. Babasıyla telafonla görüşüyorlar. Babası gelip görüyor. Yok. Hayır.” (K/24: 27, Boşanmış, Lise, Çalışmayan Anne, Gümüşhane, Gümüşhaneli, Yoksul)

EĢi olmayan annelerin cinsel kimliğin geliĢimi açısından rol model olacak olan babanın yokluğunu kendi aileleri ile bertaraf etmeye çalıĢtıkları görülmüĢtür.