• Sonuç bulunamadı

GELENEKSEL TİCARETTEN YENİ YAKLAŞIMLARA DOĞRU

Paul Krugman (1999) uluslararası iktisat teorisindeki en önemli beş fikri şöyle sıralar:

• Karşılaştırmalı üstünlükler

• Ticaret hadlerinin karşılıklı talep ile belirlenmesi • Faktör bolluğu ve yoğunluğu arasındaki ilişki

• Yurt içi aksaklıklar ve ticaret politikası arasındaki ilişki • Artan getiriler ve uzmanlaşma

Bu fikirlerden ilk üçü modern uluslararası iktisat teorisinin temellerini oluşturur. Son ikisi ise, yeni dış ticaret teorileri diye bilinen teorilerde hayat bulur (Aydınonat, 2007: 1). Geleneksel uluslar arası ticaretten kopmalarda tam olarak bu teorilerle desteklenmiştir.

Geleneksel teoride dış ticaretin temel sebebi, ülkeler arasındaki faktör donanımları farklılığından kaynaklanan karşılaştırmalı üstünlüklerdir. Dış ticareti açıklamaya yönelik yeni teoriler, geleneksel teorinin temel varsayımları olan ‘ölçeğe göre sabit getiri ve tam rekabet varsayımlarını bırakarak, ölçeğe göre artan getiri ve eksik rekabet piyasaları şartlarında dış ticareti ülkeler arasındaki teknoloji, ölçek ekonomileri ve ürün farklılaşması ile açıklamaktadır.

Literatürde 1970’li yıllardan sonra yapılan çalışmalarda, rekabetçi model bırakılarak dış ticaretin açıklanmasına çalışılmıştır. Bu amaçla, üç farklı yaklaşımın kullanılmasıyla da teorik ilerleme sağlanmıştır. Klasik dış ticaret teorisinden ilk ayrılış, Marshallcı yaklaşımdır. Bu yaklaşımda artan getiri, firmaya tamamen dışsal sayılmış ama tam rekabet varsayımı olduğu gibi korunmuştur. İkinci yaklaşım dış

ticareti bağımsız olarak uygulayan Chamberlin Yaklaşımı’dır. Üçüncü yaklaşım ise, oligopol de Cournot Yaklaşımı ile başlamış ve dış ticaret teorisinde yaygın olarak kullanılmıştır. Günümüz ekonomilerinde benzer faktör yoğunluğuna sahip ülkeler arasında yoğun bir şekilde yapılan ticaret ile (çok sayıda ülkenin aynı cins malları karşılıklı olarak alıp satmaları) dış ticaret yapan firmaların uluslar arası yatırım yaparak çokuluslu üretimi ne şekilde gerçekleştirdiklerini, Klasik teori tam olarak açıklayamamaktadır (Karluk, 2002: 91).

1.4. MODERN ULUSLARARASI İKTİSAT TEORİSİNİN KÖKENİNİ OLUŞTURAN TEORİLER

Bu ayrımda, günümüzün karmaşık dış ticaret ilişkilerini açıklamada önemli bir yeri olan modern dış ticaret teorileri ele alınacaktır (Karluk, 2002: 91). Sonrasında ise, 1980’lerde hayat bulan ve endüstri iktisadını temel alan yeni dış ticaret teorileri açıklanacaktır.

1930’lara gelindiğinde, dış ticaret teorileri alanında hakim yaklaşım, Neoklasik revizyonla teyid edilen, ancak uluslararası emek verimliliğinde farklılık doğuran etkenler üzerinde durmayan ve ülkeler arasında yurtiçi fiyat farklılığının nedenlerini açıklamayan Karşılaştırmalı Üstünlükler Kuramıdır. Karşılaştırmalı Üstünlükler Teori’sinin sözü edilen temel eksiği, iki İsveçli İktisatçı Heckscher (1919) ve Ohlin’in (1933) katkılarına konu olmuştur. Heckscher-Ohlin Teorisine göre, bir ülke hangi üretim faktörüne zengin olarak sahipse, üretimi o faktörü yoğun biçimde gerektiren mallarda karşılaştırmalı üstünlük elde eder. Dolayısıyla uzmanlaştığı bu malları ihraç ederken kıt olan malları ithal eder (Bayraktutan, 2003: 178-179). Modern dış ticaret Teorileri’nin kökenini oluşturan bu teori yine temelini geleneksel uluslararası iktisat teoremlerinden almıştır. Tablo 1’de bu teoriler ve özellikleri açıklanmıştır.

Tablo 1. Modern Uluslararası İktisat Teorisinin Kökenlerini Oluşturan Teoriler

Kaynak: AYDINONAT N, 2007: 2 NOT: Hecscher- Ohlin teoreminin gelişiminde rol oynayan önemli fikirler italik yazı tipi ile vurgulanmıştır. .

Merkantilizm

¾ Kendi Kendini Düzenleyen Bir Mekanizma Olarak Dış Ticaret

¾ Ödemeler Dengesi Analizi

¾ Serbest Ticaret Argümanları

• 18. yy Kuralı

• Serbest Ticaretten Kazancın Nedenleri ƒ Emeğin Uluslar Arası İşbölümü ƒ Teknik İlerleme Klasik Dış Ticaret Teorisinin Ortaya Çıkışı ¾ Ölçek Ekonomileri ¾ Emek-Değer Teorisi

• Emek Değer Teorisine Eleştiriler

¾ Talebin Ticaret Hadlerinin Belirlenmesindeki Rolü

¾ Karşılaştırmalı Maliyetler

¾ Reel Maliyetlere Dayanan Değer Teorisi&Eleştiriler

• Farklı Malların Üretiminde Farklı Faktör Nispetleri Kullanılır.

¾ Faktör Donanımlarındaki Farklılıklar

• Niteliksel Farklılıklar (Üretkenlik Farklılıkları) • Niceliksel Farklılıklar (Nisbi Faktör Bollukları) • Kısmi Uzmanlaşma

Klasik Dış Ticaret Teorisindeki

Gelişmeler

¾ Çok mallı analiz

¾ Dış ticaretin ücretler üstündeki etkisinin belirlenmesi

¾ Malların talep içindeki öneminin dış ticaretten kazançlara etkisi ¾ Ülkelerin nispi büyüklüklerinin dış ticaretten kazançlara etkisi

¾ Transfer maliyetleri

¾ Çok ülkeli analiz

Neo-Klasik İktisat

¾ Karşılıklı bağımlılık fiyat teorisi

¾ Karşılıklı bağımlılık fiyat teorisini dış ticaret analizinde kullanma girişimleri ¾ Dış ticarette genel denge analizi

Faktör donatımı, ülkenin sahip olduğu üretim faktörleri miktarını esas alırken emek ve sermayeyi dikkate alma geleneği sürdürülmektedir. Bu çerçevede, ülkeler emek-zengini ve sermaye- zengini, mallar ise emek-yoğun ve sermaye-yoğun biçiminde ayrıştırılırken ülkelerin, faktör donatımları ve malların, faktör yoğunlukları bakımından farklılaştığı düşünülmektedir. Ayrıca, bir malın üretim fonksiyonunun, dolayısıyla üretim teknolojisinin bütün ülkelerde aynı olduğu ve teknolojik gelişmeyle mümkün olan artan verim ihtimalini dışlayacak şekilde üretimde sabit verim koşullarının geçerli bulunduğu varsayılmaktadır (Bayraktutan, 2003: 178-179).

Analitik geçerliliğini göstermek üzere talep koşulları benzer ülkeler için neoklasik katkılar olan dönüşüm ve kayıtsızlık eğrilerine başvurulan ve faktör donatımı teorisi olarak da nitelenen Heckscher-Ohlin modelinden faktör fiyatları eşitliği, gelir dağılımı ve Rybczynski teoremleri türetilmiştir. Faktör fiyatları eşitliği teoremine göre, uluslararası faktör hareketliliğinin tam olması durumunda faktör piyasalarının sağlayacağı faktör fiyatlarının eşitlenmesi sonucunu faktör mobilizasyonunun olmadığı koşullarda serbest ticaretin ortaya çıkaracağını ileri sürmektedir. İlk olarak Heckscher tarafından temas edilen faktör fiyatlarının serbest ticaretle eşitlenmesi hususunun Ohlin tarafından mutlak eşitlik yerine eşitlik yönünde bir eğilim şeklinde ifade edildiği ve nihayet Samuelson’ın serbest ticaretle faktör fiyatları eşitliğine erişildiğini analitik olarak gösterdiği görülmektedir (Bayraktutan, 2003: 178-179).

Stolper ve Samuelson, Ricardo’dan itibaren yüzyılı aşkın bir süre kabul gören, ‘serbest ticaret, ülkedeki herkesin yararına, korumacılık yine herkesin zararınadır’ düşüncesine karşı çıkarak dış ticaret ilintili gelir dağılımı teorilerini geliştirmişlerdir. Buna göre, serbest ticaret, ihracatçı sektörün yoğun kullandığı (ülkede bol olan) faktörün yararına iken korumacılık, ithal ikameci sektörde yoğun kullanılan (ülkede kıt olan) faktörün lehinedir (Bayraktutan, 2003: 178-179).

Gümrük tarifeleri, ithalata rakip malların fiyatını, ihraç malları fiyatına göre yükselttiği sürece, Stolper-Samuelson teoreminin analitik geçerliliği devam edecektir. Aksine, gümrük tarifeleri, ithalatçının önemi yüzünden ithal malların

fiyatının düşmesine yol açarsa (Metzler paradoksu), bu teori de geçerliliğini kaybeder. Heckscher-Ohlin modelinden türev olan ve faktör arzındaki değişimlerin üretim sonuçlarını analiz eden Rybczynski teoremi yine iki-mallı, iki-faktörlü bir modelde ve tam istihdam koşullarında, faktörlerden birinin arzı artınca bu faktörü yoğun kullanan malda üretim artarken arzı sabit kalan faktörü kullanan malda üretimin, sektörler arası faktör transferi yüzünden azalacağını ortaya koymaktadır. Dış ticaret teorilerinin analitik niteliğini geliştirmesi ve mantıken tutarlılığı nedeniyle uluslararası iktisat literatüründe çok yaygın kabul gören Heckscher-Ohlin modeli ve türev teorilerin bilgi ve ilintili unsurları içermediği gözlenmektedir. Ancak 1950’lerin başından itibaren, bir yandan ampirik testlerin faktör donatımı teorisine duyulan güveni sarsması, öte yandan bilginin toplumsal dönüşümlere ve özellikle üretim sürecine belirgin yansımalarıyla dış ticaret teorileri, önemli açılımlara erişmiştir (Bayraktutan, 2003: 178-179).

1960’lı yıllarda uluslar arası ticareti açıklamaya yönelik yeni teoriler ileri sürüldü. Karşılaştırmalı üstünlüğün kaynakları üzerine alternatif görüşler geliştirildi. Amaç ‘Leontief Paradoksu’nu açıklayabilmekti. Başka bir deyişle Leontief çelişkisinden yola çıkarak Hecksher-Ohlin teorisini genişletmek, alternatif açıklamalar getirmekti.

Ülkelerin belli sektörlerde neden dolayı karşılaştırmalı üstünlüğe sahip oldukları tartışması 1970’li yıllarda da sürdü. Uluslar arası ticaretin açıklanmasında, klasik teorinin değerini bütünüyle yitirmese de yeni değişkenlerle beslenmesinin gerekli olduğu görüşü benimsendi (Dura, 2000: 3).

1.5. ENDÜSTRİ İKTİSADINI TEMEL ALAN YENİ DIŞ TİCARET