• Sonuç bulunamadı

Ölçek Ekonomileri ve Dış Ticaret

1.6. ENDÜSTRİ İKTİSADI VE DIŞ TİCARETTE ÖLÇEK EKONOMİLERİ

1.6.4. Ölçek Ekonomileri ve Dış Ticaret

Klasik iktisadın kurucusu olarak kabul edilen Adam Smith’in ünlü “iş bölümü pazarın genişliği ile sınırlıdır” sözünden başlayarak, ölçek ve ölçek ekonomileri iktisadın önemli konularından biri olmuştur, Smith’e göre büyük pazarlar emeğin ve makinelerin uzmanlaşmasına yol açacak ve bu da birim maliyetlerde önemli düşüşler sağlayacaktır (Ansal ve Çetindamar, a.g.i.s).

Firma bazında ölçek ekonomileri ise, sermaye ve emek yoğunluğu, hedef piyasalar, endüstriye özel vergi ve vergi dışı engeller ve endüstriye özel avantajlarla birlikte endüstrideki firma sayısı ve büyüklüğünü etkilemektedir. Bir endüstrideki rakip firmaların hepsinin aynı büyüklükte olması bir zorunluluk değildir1 Aksine, değişik büyüklükteki firmalar değişik uluslararası stratejileri başarıyla uygulayabilirler. Üretiminden kaynaklanan ölçek ekonomisinin hakim olduğu fakat başka hiç bir içsel veya dışsal değişkenin karar almayı etkilemediği süreçte, iç piyasalarda ve dış piyasalarda rekabet eden firmaların büyüklükleri arasında fark olmaması gerekir. Zira büyüklükleri etkileyen sadece ölçek ekonomileridir ve her bir firma için bireysel optimum büyüklük aslında bütün endüstride tek bir büyüklük

miktarıdır. Eğer firmaların uluslararası piyasalarda rekabet etmesini etkileyen dışsal değişkenler var ise, o durumda iç piyasalara çalışan firmalar ile dış piyasalara çalışan firmaların büyüklükleri arasında fark olmalıdır. Her bir dışsal değişken, optimal firma büyüklüğünü etkilemektedir. Eğer ihracat için minimum bir firma büyüklüğü zorunlu ise, diğer koşullar sabit iken ihracatçı firmalar ihracat yapmayan firmalardan mutlaka daha büyük olacaklardır (Kabasakal ve Görmüş, 2006: 2).

Firmalar ticaretin serbestleşmesini neden sadece birkaç ülkeyi kapsayan bölgesel çapta arzulamaktadırlar? Hangi durumlarda onu hem küresel serbest ticarete hem de korumacılığa tercih edeceklerdir? Bir diğer deyişle, yürüttükleri bölgesel ticaret stratejisinde ne zaman karlarını maksimize edeceklerdir? Yeni uluslar arası ticaret teorisini kullanarak diyebiliriz ki, ölçeğe göre artan getirili firmalar bölgesel serbest ticaret taraftarı olacaktır. Böyle firmalar için, kar maksimizasyonunu sağlayacak optimal üretim seviyesi ancak bölgesel bir pazarın varlığında gerçekleşebilir (www.genbilim.com).

Yeni Uluslararası Ticaret Teorisinden yola çıkılarak, ölçeğe göre artan getirili firmaların bölgesel birlikleri savunması gerektiği öne sürülür. Bu tip firmalar için, kar maksimizasyonunu sağlayan optimal üretim seviyesine ancak, ülke sınırlarını aşan bölgesel pazarlar içerisinde ulaşılabilir. Ticaret politikaları genelde eksik rekabet şartlarının varlığı kabul edilerek oluşturulur. Tam rekabet koşulları içinde bulunmayan endüstriler için tamamen serbest bir ticaret politikası optimal politika olmayabilir. Tam rekabetçi piyasalardaki firmalar için kar maksimizasyonu küresel düzeyde serbest ticaret ortamında sağlanabilir. Ancak, tam rekabet ortamı bulunmayan serbest piyasalarda da, himayeci ticaret politikaları en iyi çözüm değildir (www.genbilim.com).

Ölçek ekonomisi, üretim düzeyleri arttıkça azalan marjinal maliyetle çalışan firmalar anlamına gelmektedir. Bu durumda, bir birim daha üretmenin maliyeti, üretim seviyesi arttıkça düşmektedir. Bu genelde, üretim düzeyi arttıkça verimliliğin de artmasının sonucudur. Ayrıca, üretime başlamadan önce çok büyük tutarlarda sabit maliyetin üstlenilmesi de ölçek ekonomilerine yol açabilir. Bu sabit maliyetler, üretilen her birimle beraber, ortalama üretim maliyetinin düşmesi sonucunu doğurur.

Ancak, ölçek ekonomisi, endüstrinin tam rekabet koşullarında çalışmasına da engel oluşturmaktadır. Zira ölçek ekonomileri, bir endüstri içindeki optimal firma sayısının çok az hatta sadece bir ya da birkaç olmasını gerektirebilmektedir. Bu endüstrilerde optimal üretim düzeyine ulaşmak kar maksimizasyonu için en önemli şartı oluşturmaktadır. Bu nedenle ancak, çok büyük üretim düzeylerine sahip yalnızca birkaç firma sektör verimliliğini sağlayabilecektir. Küçük miktarlarda üretim yapan çok sayıda firma verimli olmayacağı gibi kar maksimizasyonu da sağlanamayacaktır. Çünkü firmalar maliyet eğrilerini minimuma düşürecek üretim düzeylerine ulaşamayacaklardır. Bu yüzden bu tür endüstrilerdeki piyasa yapıları monopolcü ya da oligopolcü olmaya eğilimlidirler. Burada öne sürülen tez, ölçek ekonomili firmaların bölgesel ekonomik birlikleri, himayeciliğe ya da global düzeyde serbest ticarete tercih edecekleridir (www.genbilim.com).

Genel anlamda bakılacak olursa, ölçek ekonomileri uzun dönemle ilişkilidir. Bu dönem üretim faktörlerinin artırılabildiği yani kısa dönemde sabit olarak alınan faktörlerinde değişken hale geldiği durumu ifade eder. Bir başka değişle ölçeğe göre getiri kavramı bütün üretim faktörlerinin aynı oranda değiştirilmesi sonucu gerçekleşen üretim değişimi ile ilişkili bir kavramdır (Koutsoyiannis, 1987: 88). Ölçek ekonomisi endüstrideki çıktının parasal değerinin toplam imalat çıktısına oranlanmasıyla ölçülür. Ölçek değişkeni, ithalat ve ihracat düzeyi ve uzun dönem ortalama maliyet eğrisinin konumu arasındaki ilişkinin kurulmasından ziyade bir endüstride tüketim ve çıktının büyük payı olarak görülebilir. Buda yüksek ihracat performansı için gerekli ölçek ekonomisinin düzeyini vurgular (Yücel, 2006: 54).

İKİNCİ BÖLÜM

ENDÜSTRİYEL İKTİSAT KAPSAMINDA PİYASALARIN

SINIFLANDIRILMASI VE BU AÇIDAN DIŞ TİCARET

TEORİLERİNİN AYRINTILI ANALİZİ

Bu bölümde amaç, Monopolcü Rekabet ve Oligopolistik piyasa yapılarını incelemek ve bu doğrultuda oluşan ticaret teorilerinin ana temalarını açıklamaktır.

Ancak bu incelemeye geçmeden önce bu iki piyasa ve bu bağlamda oluşturulan teoriler arasındaki farklılıkların sunulması gerekmektedir.

2.1. MONOPOLCÜ REKABET PİYASASI VE NİTELİKLERİ

Monopolcü Rekabet Teorisi, Bertrant fiyat rekabeti, yani her firmanın rakip firmanın fiyatlarını veri alarak kar maksimizasyonu yaptığı varsayımına dayanmaktadır. Bir diğer varsayımı da, firmaların ürün farklılaştırması yapabildiğidir. Ürün farklılaştırması varsayımı altında bir firma tarafından üretilen mal, var olan firmaların ürettiği veya piyasaya yeni girecek olan firmaların (potansiyel rakiplerin) üreteceği malların tam ikamesi olmamaktadır. Dolayısıyla bu, firmalara monopolcü bir güç sağlamakta ve her firma negatif eğimli talep eğrisine sahip tekelci firma gibi davranmaktadır. Ürün çeşidi sayısının ve dolayısıyla firma sayısının çok olması ise firmalar arasındaki oligopolistik etkileşimi engellemektedir.

Piyasaya giriş ve çıkış ile ilgili olarak ise, iki alternatif durum söz konusudur. Birincisinde, giriş ve çıkışın sınırlandığı durumda firmaların karı sıfır olmamaktadır.

İkincisi ise, giriş ve çıkışın serbest ve iktisadi karın sıfır olduğu, Chamberlin büyük grup modeli olarak bilinen modeldir ( Akkoyunlu, 1996: 75).