• Sonuç bulunamadı

Geleneksel Baas Dönemi (1963-1966)

2.BÖLÜM: SURİYE’DE DİNİ -ETNİK YAPI VE NUSAYRİLİK

1.SURİYE’NİN ETNİK YAPISI

1. SURİYE’DE BAAS PARTİSİ İKTİDARI

2.2. Geleneksel Baas Dönemi (1963-1966)

8 Mart 1963 darbesiyle Suriye’de ayrılıkçı rejime son verildi ve sivil hükümet devrildi. Yerine Baas Partisi yönetime geldi ve bu durum parti için ilk kez

102 gerçekleşiyordu. Aslında bu darbenin gerçekleşmesinde Baas Partisi’nin sivil kanadının bir etkisi yoktu ancak sonrasında bu sivil üyeler Baas Partisi’nde önemli kadrolara atandılar (Gürson, 2010:60). Ayrılıkçı rejimin uygulamış olduğu Arap birliği ve sosyalizm karşıtı politikalarına rağmen eski kuşak önderlerin tam olarak bu ideolojilerden vazgeçmemiş olmaları ve darbeden hemen sonra bunları uygulamaya koymaları bu dönemin “Geleneksel Baas Dönemi” olarak adlandırılmasına sebep olmuştur. İdeolojik çerçeveden bakıldığında her ne kadar radikalizm odaklı bir yapı geliştirmişlerse de bu döneme klasik anlamda Baasçılık “geleneksellik” damgasını vurmaktaydı. Bu geleneksellik gerek iç politikada gerekse de dış politikada hissedilir düzeydeydi. Aynı zamanda bu dönem Baas Partisi’nin geleneksek evresi, neo-Baas’ın yani Baas Partisi’nin sivil kanadının yavaş yavaş ortaya çıkarak güç kazandığı bir evre olmuştur (Özkoç, 2000:115).

Ayrılıkçı Dönem’de rejime muhalif olan bazı askeri ve siyasi liderler, 8 Mart 1963 darbesi ülküsünde bir araya geldiler. Baas Partisi’nin kendi içindeki ideolojik ihtilaflar bile bu dönemde önemsenmedi. Ayrılıkçı yönetimi sonlandıran yalnızca Baas Partisi değildi. Darbeden hemen sonra yapılan ilk açıklamada sosyalizm veya Baas Partisi ile ilgili herhangi bir duyuru yapılmadı. Darbe planlarında Eflak ve Baas Partisi olabilirdi ancak burada hem darbeyi yapan hem de iktidarı ele geçiren Eflak veya Baas Partisi değil özellikle Alevi azınlıkların kontrolünde olan Askeri Komite’ydi. Darbe gerçekleşirken Askeri Komite’nin on dört üyesinden dördü Aleviydi.Alevi subayların ilerleyen süreçte iktidarı ele geçirmedeki rolleri bu nedenle tesadüf olarak görülmemelidir. Askeri Komite’nin liderleri, başarılı, gerçekçi planları ve askeriyenin içine özenle seçilmiş mezhepdaşları sayesinde iktidardaki konumlarını sağlamlaştırdılar. Bu liderler ve yandaşları, Nasır’cı gruplardan ve bağımsız hareket edenlerden oldukça rahatsızlık duymaktaydılar. Sonunda Askeri Komite, bu kişileri kısa bir zaman dilimi içerisinde ordudan temizlemeyi başardılar.

Bu durum kasıtlıydı veya tesadüftü, bilinmez ancaktasfiye edilenlerin büyük bir kısmı şaşırtıcı derecede Sünniydi (Van Dam, 2000:65).

Bu süreçte Baas Partisi’nin yönetimi ele geçirme süreci, Albay Cesim Alvan liderliğinde birçok Nasır’cı ve bağımsız askerlerin 18 Temmuz 1963’te gerçekleştirdikleri başarısız darbe girişimiyle en üst seviyeye geldi. Bu girişim

103 azınlık mensubu subaylar (çoğunluk Aleviler) tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı.

Aslında bu durumun mezhep boyutu yoktu. Ancak azınlıkların bu denli güç kazanmalarından rahatsız olan Baas’ın Sünni muhalif kesimi, ordudan tasfiye edilen subayların Sünni oldukları gerekçesiyle uzaklaştırıldıkları gibi mezhepsel söylemlerde bulunmaya başladılar. Amaç, Baas rejimini halkın çoğunluğunu oluşturan Sünnilerin gözünde karalamaktı. Bu suçlamalar, Suriye Baas yönetimini mezhepsel ayrımcılık yapmakla itham eden yayın organlarının çıkmasıyla hat safhaya ulaşmıştı.

Baas Partisi bu dönemde, ayrılıkçı rejimin uygulamış olduğu liberal politikaları bitirecek gelişmelere imza atmıştır. 1963 ve 1966 geleneksel Baas döneminde, Baas Partisi’nin radikal kanadı olan ve “Bölgeciler” olarak adlandırılan kesimin de talebi doğrultusunda kamulaştırma işlemleri başlatıldı ve toprak reformu devreye sokuldu. Burada ekonomi ve siyasi politikalarda etkin güç haline gelen Sünni Müslüman elitlerin kontrollerini ellerinden almak ve Arap sosyalizmi etiketi altında devlet kalkınması amaçlanmaktaydı. Bu doğrultuda ayrılıkçı dönemde özelleştirilen bankalar tekrar devletin tekeline girdi. 1964 yılında büyük yabancılara ait petrol şirketi ve daha birçok ticaret kuruluşları kamulaştırıldı. Baas Partisi’in bu uygulamış olduğu kamulaştırma faaliyetleriyle Suriye’de kamu sektörü öncü olmaya başladı. Fakat bu durum Suriye’nin ekonomisinde belirgin bir farklılık oluşturmadı.

Aksine devlet mülkiyetine giren şirketlerdeki üretim düşüşe geçti. Dahası, büyük oranda radikal kesime hitap eden bu değişiklikler nedeniyle Müslüman Sünni elit kesim Baas yönetiminden uzaklaşmaya başladı. Dolayısıyla bütün bu uygulamalar, amacının dışında sonuçlar doğurmuş ve Baas yönetiminin “otoriter” olduğu yönündeki kanaatler yaygınlaştı. Bu dönem Baas Partisi’nin gerek ekonomide gerekse siyasette “tepeden inme” politikalarının uygulandığı bir dönem olmuştur.

Tepeden inme devrim olayı, Suiye’de güçlü olan sınıfın gücünü kırarken orta sınıfın sayısı hızla artmaya başladı. Bu kamulaştırma faaliyetleri, esasında karma bir ekonominin açığa çıkmasına imkân tanıdı. Doğal olarak kentli elit nüfusun desteği büyük bir hızla azalırken Baas Partisi aynı hızla kırsal kesim ve orta sınıfa yöneldi.

Baas Partisi’nin geleneksel evresinde, parti içerisindeki hizipsel mücadele kısa sürede Askeri Komite içinde de hissedilir dereceye ulaşmıştı. Bu dönem devrimci liderleri arasındaki ilk mücadele Sünni Emin el-Hafız ve Alevi Muhammed

104 Umran arasında yaşandı. Umran’ın parti içinde Alevilerin çıkarlarına yönelik yaptığı mezhepçi çalışmalar, Emin el-Hafız tarafından büyük bir tepkiyle karşılandı.

Hafız’ın bu tepkisinin asıl nedeni, Alevilerin ordu içinde bu denli güçlenmelerinin tehlikeli olduğunu düşünmesiydi. Bu ikili çatışmada Salah Cedid ve Hafız Esad Emin el-Hafız tarafını tuttular ve aynı mezhepten olmalarına karşın Umran’ı siyasi arenada yalnız bıraktılar. Askeri Komite’de yaşanan mücadeleler sadece el-Hafız ve Umran ile yeterli kalmayıp sonrasında Sünni Emin el-Hafız ve Alevi Salah Cedit arasında bir çekişme yaşanmıştır. İkinci mücadelede Baas Partisi’nin kurucu üyeleri Eflak ve Bitar tarafı Emin el-Hafız’ı desteklerken Hafız Esad ve Selim Hatum gibi bazı Dürzi subaylar Cedid’i desteklediler. Tüm bu mücadelelerin sonucunda 23 Şubat 1966’da Cedid kanlı bir darbe gerçekleştirerek yönetime el koydu ve iktidarı ele aldı. “Darbeden sonra kentli orta sınıf tan gelen birinci kuşak geleneksel liderler yurt dışına kaçmak zorunda kalırken, ikinci kuşak kırsal tabanlı Baasçı askerler iktidarı tamamen ele geçirdi” (Salık, 2016:49-50).