• Sonuç bulunamadı

41 Şimdiki Zamanın Rivâyeti:

2. teklik kişi Olumlu:

1.1.3.3. Gelecek Zaman İşlevi 1. teklik kişi:

Olumlu:

· yılan ʿḭsāya eyitdi yā rūḥu’l-lāh bu kişiye eyit ki beni terk ėtmez ise anı urub pāre pāre eylerem (62b/1)

· ėy şāh bu kitāba naẓar eyle benüm emrümden vācib olan nesneyi ıṣlāḥ ėdince ve ben istiʿāẕe ėderem (19a/11)

· yā resūlu’l-lāh beni yüklet ve bindür pes resūlu’l-lāh eyitdi ben seni nāḳanuŋ küçügine bindürürem ve ol recül eyitdi nāḳa küçügi ile ben ne işlerem (24a/4)

· ḫınzḭr daḫı arslana eyitdi eger sen baŋa mübāreze ėtmeyesin sibāʿa sen benden ḫavf eyledüŋ dėrem (21a/14)

· eyitdi götürüb beyʿ ėderem ola ki ḥaḳḳ teʿālā baŋa bunuŋ bahāsından çoḳ māl rūzḭ ḳıla (90a/17)

Olumsuz: Örneği yoktur.

50 2. teklik kişi:

Olumlu:

· senüŋ ʿafv ve intiḳāmuŋdan özge nesne bāḳḭ ḳalmamışdur ve sen ṣafḥ ve ʿafva aḳreb ve tez diŋersin ve ʿafv saŋa evlā ve eḥaḳḳdur dėyü medḥ oḳudı (15a /1)

· yanında ḥāżır olanlar bu yalancı ḥekḭmi ḳoġdurub ne eylersin ḥāẕıḳ ḥekḭmler bu derd ki devāʾ ėdemediler (68a /9)

Olumsuz: Örneği yoktur. 3. teklik kişi: Olumlu:

· bu meẕkūrāt ʿabdü müslime ve bende-i müʾmine mevtinden ṣoŋra lāḥiḳ olub ulaşur (16a/10)

Olumsuz: Örneği yoktur. 1. çokluk kişi: Olumlu:

· imām leyṧ eyitdi bu ʿavrat bālı kendü ḥāceti miḳdārınca istedi biz aŋa niʿmetümüz ḳadarınca vėrürüz (22a/10)

· fārisḭdeki güncişk ve türkḭde serçe ve anuŋ envāʿı çoḳdur anlardan ḫavāṣṣını bābında ẕikr ėderüz (101a/2)

Olumsuz: Örneği yoktur.

51

Metinde gelecek zaman işlevinin 2. ve 3. çokluk kişi çekimleri bulunmamaktadır. 1.1.3.4. Duyulan/Farkına VarılanGeçmiş Zaman (Anlatı) İşlevi:

Bu işlevde ek geçmişte gerçekleşen; ancak anlatıcı/konuşucu tarafından görülüp, bizzat tanık olunmamış durum ve oluşlar için kullanılır. Konuşan kişi, bir rivâyetten çok herkes tarafından bilinen; ancak bizzat görmediği bir durumu, olayı nakleder, anlatır. Bu sebeple eke, duyulan/farkına varılan geçmiş zaman –anlatı- işlevi demeyi tercih ettik. 3. teklik kişi:

· ol maʿrūfdur cemʿi nās gelür ʿavrata daḫı insān dėnür insāne dėnmez ʿāmme bunı ıṭlāḳ ėder cevherḭ eydür (2a/14) [ANLATI]

· ḥikāyet olınur be-dürüstḭ şeyṭān ʿaleyhi’l-laʿne yaḥyā bin ẕekeriyyā ʿaleyhime’s-selām ḥażretine mütemeṧṧil olub görindi (7b/8) [ANLATI]

· ibn-i ʿasākir ḥażret-i ʿalḭ rażḭya’l-lāhü ʿanhdan rivāyet ḳılur ki be-dürüstḭ biġāl tenāsül ėder (34a/1) [ANLATI]

· ḥażret-i resūlu’l-lāh ṣallā’l-lāhu ʿaleyhi vessellemden ve resūlu’l-lāh rivāyet ḳılur ḥażret-i ḥaḳḳ-ı celle ve ʿalādan ki ḫudāyiçün nidā ėdüb (11b/7)

[ANLATI]

· ḥikāyet olınur ki be-dürüstḭ behrām-gūr bir gün ṣayd niyyetine şikār-gāha çıḳdı (57a/14) [ANLATI]

· altı ay mürūr ėtdükden ṣoŋra taʿlḭm ve tedrḭb ile kendü nefsi içün ṣayd ve şikār ėtmek teklḭf olınur(16b/16) [ANLATI]

3. çokluk kişi:

· eydürler ki yūnus balıḳ ḳarnında üç gün eglendi (28b/4) [ANLATI]

· asḳanḳūr veril-i ābḭdür nḭl-i mıṣrdan ve baḥr-i ḳulzümden olandur ve eydürler ki ol timsāḥ neslindendür (30a/17) [ANLATI]

52 1.1.4. -(y)AcAK

Tablo 12: -(y)AcAK Ekinin Kişilere Göre Çekimi

Bu ekin asıl işlevi, henüz gerçekleşmemiş bir oluşu ve kılışı bildirmek olsa da bununla beraber fiilin gelecek bir zamanda kesinlikle gerçekleşeceğini de bildirmektir. Osmanlı Türkçesinde “istikbâl eki” olarak bilinen bu ekin Eski Türkçede –DAçI ve –gAy Eski Anadolu Türkçesinde –(y)A, -(y)IsAr, -sA gerek olmak üzere üç şeklini gösteren Bergamalı Kadri (2002: 14), “malûm-ı nefy-i müstakbel” başlığı altında bu şekillerin kullanımlarını örneklerle şöyle açıklar: “bilmeye-bilmeyeler-bilmezsin-bilmeyesiz-bilmeyem-bilmeyevüz. amma o bir vezin dahı ki nefy-i müstakbele râci’dür; bilmeyiser gibi, okımayasar gibi... ve dahı gelse gerek ki dirler bu üslûb-ı ma’nâ hakîkatda nefy-i müstakbele râci’dür; lâkin bu kadar vardur ki müfred degül mürekkebdür (Bergamalı: 2002: 14-15).”

Yukarıda verilen ekler dışında sıfat-fiil kökenli olan –AcAk eki “Eski Anadolu Türkçesinin sonlarına doğru ortaya çıkmış ve önce sıfat-fiil olarak kullanılmış, daha sonraki dönemde şahıs ekleri ile genişletilerek gelecek zaman kipini oluşturmuştur (Korkmaz, 2007a: 624).”

Metnimizde fiil çekim eki olarak –AcAk+dUr şeklinde yalnız gelecek zaman işlevinde iki örnek bulunmaktadır.

Teklik Çokluk

1. kişi -(y)AcAGIm -(y)AcAGIz

2. kişi -(y)AcAKsIn -(y)AcAKsIz

53 1.1.4.1. Gelecek Zaman İşlevi:

· ḥarf-i elifde beyān olınub geçmişdür bir nevʿi yaḥmūrdur ḥarf-i yāda gelecekdür (38b/7)

· kebş ve naʿcenüŋ ḫavāṣṣı kāf ve nūn bāblarında gelecekdür (95b/9)

1.1.5. -sA:

Tablo 13: -sA ekinin Kişilere Göre Çekimi

Günümüz Türkiye Türkçesi gramer kitaplarında “dilek kipleri/tasarlama kipleri” bahsinde dilek-şart/dilek-koşul eki olarak anlatılan -sA ekinin adlandırması ve işlevleri hakkında farklı görüşler vardır. Bazı araştırmacılar -sA ekini dilek-şart/koşul kip eki olarak ele alırken, bazı araştırmacılar şart bildiren -sA ekinin bir zarf-fiil eki olduğunu savunmaktadır.

Kanaatimiz şart, sebep, zaman görevinde kullanıldığında -sA ekinin bir zarf-fiil (gerundium) olduğu yönündedir. Yalnız dilek işlevinde cümlede bitimlik sağlamakta ve tek başına yargı bildirmektedir. Şart görevinde kullanıldığı cümlelerde tek başına bir bitimlilik ve yargı bildirmez; her zaman temel cümlenin tamamlayıcısı olur.

Örneğin:

· (Çok sinirlisin.)Biraz sakin olsan. (Sakin olmanı istiyorum.)

· Hep gülsek, hiç hüzün olmasa yüzlerimizde. (Hep gülelim istiyorum./Hep

gülelim.)

Yukarıda verilen her iki cümlede dilek bildirmektedir. Öncesindeki ve sonrasındaki cümle olmasa da tek başına bir yargı bildirir. Dolayısıyla tek başınayargı bildiren, bitimlilik sağlayabilen ve dilek bildiren -sA eki bu cümlelerde bir kip ekidir.

Teklik Çokluk

1. kişi -sAm -sAvUz; -sAk

2. kişi -sAŋ - sAŋIz

54

Aşağıdaki örneklerde ise şart işlevinde kullanılmıştır: · Biraz sakin olsan, konuşabilirdik.

· Gülse, ben de gülerim.

Biraz sakin olsan...(Ne olurdu? Konuşurduk/konuşabilirdik.)

gülse... (Ne olur?Çok sevinirim/Ben de gülerim.)

Bu cümlede bir dilek söz konusu değildir, karşı tarafın konuşabilmesi diğer kişinin sakin olmasına, sakinleşmesine bağlıdır ya da üçüncü kişinin gülmesi şartıyla birinci kişi gülebilir. Tabii ki vurgu, tonlama -sA ekinin bu cümlelerdeki işlevinin açığa çıkmasında önemlidir. Birinci örnekte çok açık şart bildirirken, ikinci örnekte hem şart hem de -dIğIndA anlamı bulunmaktadır. Yani “O güldüğünde, ben de gülerim.”–sA eki zarf-fiil olarak sadece şart bildirmez zaman da bildirebilir. İki şekilde de -sA eki zarf-fiil görevindedir.

-sA'nın metnimizdeki işlevlerine değinmeden önce bu ekin kip ekleri sınıfına mı yoksa zarf-fiil ekleri sınıfına mı dahil edilmesi konusundaki görüşlere yer vermemiz gerekir: Korkmaz (2007a: 676), dilek-şart kipi başlığı altına aldığı bu eki “bir oluş ve kılışı ‘şart’ veya ‘dilek, istek, niyet’e bağlayan bir tasarlama kipi” olarak tanımlar.

-sA ekinin şart bildirme görevinin, onu diğer tasarlama kiplerinden ayırdığını belirten Korkmaz (2007a: 676) şart bildiren -sA ekinin bulunduğu cümlenin tamlayıcı öge olduğunu yani bir yargı bildirmediğini, bu yüzden de temel cümlenin zarfı olduğunu ifade eder.

Ergin (1993: 299), “şart şekli en tipik bir tasarlama kipidir. Bu kipte fiil şarta bağlandığı için hiçbir hüküm ifade etmez, hiçbir dilek, istek, temenni, zorlama anlatmaz. Yalnız isteksiz, dileksiz mücerret bir tasarlama ifade eder. Şart şeklinin, hiçbir hüküm taşımayan bu karakteri ile bütün fiil kipleri içinde çok farklı bir durumu vardır.” açıklamalarıyla, Korkmaz gibi şart görevli -sA ekinin diğer kip eklerinden ayrıldığı kanaatindedir. Nitekim “bütün fiil çekimleri müstakil cümle yapabildikleri halde şart şekli şart işlevi ile hükümlü müstakil bir cümle değil, ancak hüküm taşımayan bağlı bir cümle kurabilmektedir. Şart şekli bazen istek için de kullanılır. Bu kullanışta şart değil, temenni ifadesi bulunur. Şart şekli bu temenni ifadesi ile hükümlü bir fiil çekimi

55

durumuna girerek müstakil cümle fiili olarak kullanılabilir (Ergin, 1993: 299).” ifadeleriyle görüşünü belirtir.

Bilgegil (1963: 269), dilek bildirdiği takdirde tasarlama kiplerine, şart bildirdiği takdirde haber kiplerine dahil edilmesi gerektiği düşüncesindedir.

Türkyılmaz (1999: 65), Üçok'un -sA ekini yeterlik kipi, temenni siygası olarak adlandırdığını nakleder. (1947: 101) Hatiboğlu (1974: 122), eylem kök veya gövdesinden dilek kipi kurduğunu ifade eder. Gülsevin (1990: 279) ve Karahan'a (1994: 474) göre, “şart bildirdiği sürece –sA eki kip ekleri sınıfına değil, zarf-fiil

(gerundium)sınıfına ait olmalıdır.

Karahan ve Gülsevin gibi araştırmacılar -sA ekinin dilek-şart başlığı altında ele alınan kip ekleri sınıfına dâhil edilmesine karşı çıkarlar. Kip eklerinin yalnız fiillere gelebilir olması, kip ekleri ve zarf-fiil eklerini ayırt etmede yeterli bir ölçek olarak kabul görmemiştir. Bu noktada başka bir ölçeğe ihtiyaç vardır ki o da kip ekleriyle çekimlenmiş fiillerde bulunan yargı/bitimlilik bildirme özelliğidir. (Karahan, 1994: 471) Karahan (1994: 472) bu konuya açıklık getirmek için diğer gramercilerin kip eki ve zarf-fiil tanımlamalarına yer vermiştir:

“Ergin, hareket kipleri hükümlü hareketleri, hâl kipleri (zarf-fiil ekleri) ise hükümsüz hareketleri karşılayan fiil şekilleridir, derken kip ekleri ile zarf fiil ekleri arasındaki bu farka işaret eder (Karahan, 1994: 472).”

Banguoğlu'nun (1990: 40) bu iki ek grubu ile çekimlenmiş fiilleri “bitmiş fiil” ve “bitmemiş fiil” diye ikiye ayırmasındaki hareket noktası da aynıdır (Karahan, 1994: 472).

Açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kip ekleriyle kurulan tüm fiil çekimleri bir yargı/bitimlilik taşır. Bu noktada şart işlevi taşıyan -sA eki alan fiillerin bir yargı/bitimlilik taşımadığı ortadır. -sA eki yalnız dilek işlevi taşıdığı kullanılışlarda kip eki sınıfına dâhil edilmelidir. Şart işlevinde kullanılan -sA ekinin bir yargı/bitimlilik taşımadığı için kip eki olarak adlandırılması doğru değildir (Karahan, 1994: 473-Gülsevin, 1990: 279). Koşul kavramı taşıdığında -sA'nın yer aldığı tümce, bir başka tümcenin koşulunu bildirir. Böylece -sA içinde bulunduğu cümleyi belirtece dönüştürür

56

(Adalı, 1979:61). Karahan (1994: 473), “İlaç içince iyileşirsin.” cümlesindeki “içince” kelimesine gelen -IncA zarf-fiil eki ile “içerse/içse” kelimelerindeki -sA ekinin işlev bakımından birbirine çok yakın olduğunu ve her iki ekin de fiil çekiminde yer almalarına rağmen bir yargı bildirmediklerini ifade eder.

Verilen örnekten ve açıklamadan hareketle -IncA ve -sA ekinin hemen hemen aynı işlevi karşıladığı düşünülürse bu iki ekin aynı ek sınıfına dâhil olduğu, yani her iki ekin de zarf-fiil eki olduğu ortaya çıkmaktadır.

“Nasıl ki -ArAk tarz, -IncA zaman bildiren zarf-fiil ekiyse, -sA eki de şart, zaman, sebep bildiren bir zarf-fiil ekidir (Karahan, 1994: 473).”

Şart işlevli -sA eki zarf-fiil sınıfına dâhil edildiğinde -sA ekinin kişi eki alması durumu açıklık ihtiyacı duyar. Daha başka bir ifadeyle -sA ekinin kişi eki alması onun zarf-fiil ekleri sınıfına dâhil edilmesinde bir engel teşkil eder mi? Bu konuda Karahan, zarf-fiil eklerinin her birinin bir diğerinden farklı özellikler taşıdığını, bu sebeple şart işlevli -sA ekinin kişi eki almasını ekin kendine has bir özelliği olarak kabul edilebileceğini görüşündedir. “Zarf-fiil ekleri her biri yapı bakımından farklılık arz eden eklerdir. Mesela -ıp/-ip eki Eski Türkçede -p şeklinde iken, daha sonra yardımcı ünlüyü bünyesine alarak yapı değiştirmiştir. Hatta bu ek bazı lehçelerde öğrenilen geçmiş zaman eki olarak kullanılır ve şahıs eki alır. Bu özellik diğer zarffiil eklerinde yoktur. -ken eki de sadece i- fiili ile birleşebilir ki bu özellik de diğer zarf-fiil eklerinde görülmez. -ınca/-ince, -dıkça/dikçe, -arak/-erek birden fazla ekin veya şeklin birleşmesinden meydana gelmiş eklerdir. Böyle bir yapı çeşitliliği içinde -sA ekinin de şahıs eki alabilme özelliği bir ayrılık teşkil etmez. Kaldı ki sıfat-fiil eklerinin hal ekleriyle birleşmesinden meydana gelen zarf-fiil şekillerinde de (aldığınızda, gittiğimde) şahıs ifadesi bulunmaktadır (Karahan, 1994: 473).”

Zarf-fiil ekleri konumuz dışında olmasına rağmen şart işlevli -sA ekinin zarf-fiil sınıfına dâhil edilmesi önerisi desteklendiği için zarf-fiil eklerinin kişi eki alıp almadığı konusuna değinmeyi gerekli gördük. Bu tartışmalı konuda Muharrem Ergin ve F. Kadri Timurtaş zarf-fiillerin kişiye bağlı olmadığını savunurken, T. Nejat Gencan ve Tahsin Banguoğlu böyle bir ifadeyle sınırlama getirmemişlerdir. Gülsevin de -sA ekinin kişi eki alıyor olmasını onun gerundium (zarf-fiil) özelliğini taşımasından alıkoymayacağını

57

vurgulamaktadır (Gülsevin 1990: 279). “Gerundiumlar, fiilden türeyen ve cümlenin yükleminin zarfı olan şekillerdir” prensibinden hareket edilince, Türkçe gramerde bugüne kadar fiil kipleri bahsinde dilek-şart başlığı altında işlenen -sA ekinin de aslında gerundiumlar bölümünde işlenmesi gerektiği gerçeği ortaya çıkar (Gülsevin 1990: 279). Develi (1995: 92) Gülsevin ve Karahan’ın görüşlerini –sA ekinin şart, sebep, zaman işlevinde kullanıldığı sürece zarf-fiil eki olduğu görüşlerine katılır; ancak –sA ekinin Gülsevin ve Karahan’ın üzerinde durmadığı, varolan diğer işlevleri noktasında onlardan ayırlır.

-sA ekinin fail-nesne-zaman tamlayıcı-hâl tamlayıcı-yer tamlayıcı gibi işlevlerinin olduğunu, zaman ve hal tamlayıcısı işlevlerinin dışında –sA ekinin zarf-fiil olmadığını 16.-17. yüzyıl Osmanlı metinlerinde tespit ettiği örneklerle izah eder (Develi, 1995: 92).

“Der-saadet’de ne kadar leylek varsa helâk olurıdı. (Dersaadet’deki bütün leylekler ölürdü.) (Fail fonksiyonunda)

Ve eyittiler ki, şehriyâr-ı şitâ elinden her ne gelürse tehir etmesün. (…ve dediler ki Kış Sultanı elinden geleni geciktirmesin.) (Nesne fonksiyonunda)

Kaçan buhar müctemi olup hurûc itse med vâki’ olur. (Buharlar toplanıp çıktığı zaman med gerçekleşir.) (Zaman tamlayıcısı)

Ama yine padişah (bu hususta) emretse <emretmesi halinde> -iyi bir madendir.-bol bol maden çıkarılması mümkündür. (Hâl tamlayıcısı)

Ne mahalle vâsıl olursa ol rüzgâr ile gidilür. (Ulaştığı yere o rüzgârlarla gidilir.) (Yer tamlayıcısı) (Develi, 1995: 92).”

Ayrıca zaman ve hâl fonksiyonlarında kullanıldığında bulunduğu sözcükle kurulan cümlede –sA ekinin zarf görevinde olduğunu kabul eden Develi, -sA ekinin bulunduğu sözcükle kurulan cümlelerde başka işlevler üstlendiğinde zarf olarak görev yapmadığını örneklerle açıklar:

“Kim olsa bu şartlara isyan ederdi. (Herkes)

Kimi görsem sen sanıyorum. (Gördüğüm herkesi, her gördüğümü) Buraya ne zaman gelsem eski günleri hatırlarım. (Her gelişimde)

58

Develi (1995: 93), yukarıdaki cümlelerin birinci unsurlarının yani yardımcı cümlelerin sırasıyla cümlenin faili, nesnesi, zaman ve yer tamlayıcısı fonksiyonunda olduklarını, hiçbir şekilde şart veya sebep ifade etmediğini söyler. Dolayısıyla –sA ekinin bu örneklerden yola çıkarak -dilek bildirdiği işlevi dışında- sadece zarf-fiil eki olmadığı düşüncesindedir. Yukarıda örnek olarak verilen cümlelerde kullanılan –sA ekinin “anlama umûmilik katma ve söz konusu unsurun alanını genişletmek için” kullanıldığını ifade eder. –sA ekiyle kurulmuş şart, sebep, zaman gibi ifade alanlarıyla hiçbir ilgisi olmayan birçok yapının bulunduğunu ve bu eki birkaç işlevinden dolayı zarf-fiil eki olarak adlandırmanın yanlış olacağı görüşündedir (Develi, 1995: 93). Gerek Develi (1995: 93), gerek Korkmaz (2007a: 688) farklı işlevlerinden bahsettikleri –sA ekinin yukarıda verilen açıklamalar dışında özel bir adlandırmasını yapmamışlardır. Günümüz Türkiye Türkçesinden benzer bir örnek veren Korkmaz, bu ve benzeri kullanımları “ya tek kelime olarak ya kelime grubu halinde kullanılan bağlayıcılar” olarak adlandırmıştır:

· Ne olursa olsun, der, torbayı yine koltuğuna asar, usulca evden çıkar. (Korkmaz, 2007a: 689)

Bu ek metnimizde çoğunlukla şart ve zaman işlevinde kullanılmıştır. Metnimize kullanılan –sA eki birkaç örnek dışında kip eki değil; şart ve zaman işlevinden dolayı zarf-fiil ekidir.

Ek, yalnız bir örnekte -sA gerek yapısıyla gelecek zaman işlevinde kullanılmıştır. Bir örnekte de emir işlevinde görülmektedir.

Ekin metnimizdeki kullanımları şunlardır: 1.1.5.1. Gelecek Zaman İşlevi (-sA gerek)

Gelecek zaman, herhangi bir oluşun, kılışın henüz gerçekleşmediğini, gelecekte olacağını veya olmasının istendiği, niyet edildiği durumlar için kullanılır. Gelecek zaman bahsini “ma’lûm-ı nefy-i müstakbel” başlığı altında işleyen Bergamalı Kadri (2002: 15), Müyessiretü’l-Ulûm’da “ve dahı gelse gerek ki dirler bu üslûb-ı ma’nâ hakîkatda nefy-i müstakbele râci’dür; lâkin bu kadar vardur ki müfred degül mürekkebdür.” ifadesiyle –sA gerek yapısının gelecek zaman için kullanıldığını belirtir.

59

Metnimizde gelecek zaman işlevinde kullanılan diğer ekler dışında, bu işlevde kullanılan -AcAk sıfat-fiil eki gibi yine gelecek zaman eki olarak bilinen “–sA gerek” yapısıyla aynı işlevde kullanılan bir örnek vardır:

· bu yalancı ḥekḭmi ḳoġdurub ne eylersin ḥāẕıḳ ḥekḭmler bu derd ki devāʾ

ėdemediler bu yalancı ḥekḭm eylese mi gerekdür dėdiler (68a/10)

Benzer Belgeler