• Sonuç bulunamadı

Yapı denetim kuruluşlarında çalışan denetçi mimar ve mühendislerle kontrol elemanla- rı da göz ardı edilemeyecek sorunlarla karşı karşıyalar. Bugüne kadar asgari ücret, belki de daha altında bir ücretle çalışmak zorunda bı- rakılan meslektaşlarımızın bu durumunun tek çözümünün bakanlık düzeyinde bir çalışmay- la mümkün olacağı düşüncesindeyiz. Nasıl yapı denetim hizmet bedeli yasa hükümlerine göre belirleniyorsa, denetimde görevli denetçi mimar ve mühendisler için de bir asgari ücret tanımlanabilir, hatta tanımlanmalıdır diye düşü- nüyoruz. 17 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe giren 648 sayılı KHK ile daha önce yapı maliye- tinin % 3’ü olan denetim hizmet bedeli % 1,5’a çekilirken mutlaka detaylı bir maliyet hesabı sonucu bu orana ulaşılmıştır diye düşünüyoruz. Ancak merak da ediyoruz. Denetim hizmet ma- liyeti hesaplanırken personel girdisi nasıl belir- lendi?

Denetçi mimar ve mühendisler için planlanan ve bir süre devam eden meslek içi eğitim faali- yetleri bugüne dek ihmal edilmiş, daha sonrada Danıştay’a açılan dava sonucu yasada olmama- sı gerekçesi ile Danıştay’ca iptal edilmiştir. 648 sayılı KHK gereği, eğitimlere ilişkin usul ve esas- ları da kapsayan yönetmelik bakanlıkça bir an önce düzenlenip, ara verilen teknik personelin eğitim programına, ilgili idarelerde çalışan konu ile ilgili mimar ve mühendislerin de dahil edi- lerek tekrar başlatılması, yapı denetimin teknik anlamda çıta yükseltmesini ve insanlarımızın daha güvenli yapılarda huzur içinde yaşamala- rını sağlayacaktır. Ayrıca denetim mühendisle- rimiz ile kamuda çalışan meslektaşlarımızın so- runlara aynı pencereden bakmaları sağlanacak dolayısı ile gereksiz tartışmalar ve zaman kayıp- ları olmayacaktır.

Yapı denetim kuruluşlarının ve denetçi mimar ve mühendislerinin kanun hükümlerine aykı- rı hareketlerinin olması halinde bir yıla kadar ceza almaları hiç de adil olmayan bir uygula- madır. Ne yasada ne de yönetmelikte hangi suça ne kadar ceza verileceği öngörülme- mişken, aynı suça 3 ay ceza alan da var, bir yıl alan da. Tek taraflı uygulanan bu cezalandırma yöntemine kesinlikle karşıyız. Yani suçu işleyen müteahhit veya yapı sahibi 3194 sayılı İmar Kanunu çerçevesinde para cezası ile cezalan- dırılırken, yanlış uygulamayı görmeyen veya On binlerce vatandaşımızı kaybettiğimiz, yüz

binlercesinin sakat kaldığı, milyonlarca dolar ekonomik kaybın yaşandığı 17 Ağustos 1999 depremi, bize sadece fen ve sanat kurallarına göre inşa edilmemiş mühendislik hizmeti gör- memiş yapıların değil, ülkemizdeki köhnemiş, eskimiş ve artık işlemez hale gelmiş olan yapı üretim zihniyetinin de çöktüğünü göstermiştir. Sorunun çözümü yolunda atılan ilk olumlu adım olan 595 sayılı Kanun Hükmünde Ka- rarname, maalesef muhalefetin başvurusu üzerine “mülkiyet hakkı ile ilgili düzenlemelerin

KHK ile yapılamayacağı” gerekçesi ile Anayasa

Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Karar- namenin iptalinden sonra 29.06.2001 tarihin- de kanunlaşan 4708 sayılı kanun yürürlüğe girmiştir. 4708 sayılı kanunun, 10 yıldır eksikleri ve aksaklıkları yönetmeliklerle düzenlenmeye çalışılmış, ancak yasada olması gereken uy- gulamaların yönetmeliklerle düzenlenmeye çalışılması, sık sık iptal kararları ile karşı karşıya kalınmasına neden olmuştur. 2011 Nisan ayın- da 4708 sayılı yasanın tespit edilen eksiklerini giderebileceği düşünülen daha kapsamlı bir ek kanun meclis Genel kuruluna kadar gelmiş, fakat süre yetersizliğinden yeni döneme bıra- kılmıştır.

En son 17 Ağustos 2011 tarihinde yürürlüğe giren 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile yapı denetim sisteminin yetki alanları biraz daha kısıtlanmış, yapı denetim hizmet bedeli de maalesef yarı yarıya azaltılmıştır. Yeni kararname ile en çok tartışılan yasanın 8. maddesindeki ce-

zalar ve merkezi iş dağıtımı göz ardı edilip başka

bir bahara bırakılmış. Bizce çok da acil olmayan düzenlemeler yapılmıştır. 648 sayılı kararname- de “düzenlenecek meslek içi eğitimlere ilişkin usul

ve esaslar bakanlıkça hazırlanan yönetmelikle dü- zenlenir” denmesine rağmen ilgili yönetmeliğin

yayımı halen gerçekleştirilmemiştir.

Sorunlar, işin başında yapı denetim kuruluşu ile yapı sahibi arasında yapılması zorunlu olan de- netim hizmet sözleşmesinde ve denetim firma- sının seçiminde başlar. Çoğunlukla yapı sahibi firma seçimini ve ödenmesi gereken denetim bedelini müteahhit firmaya bıraktığından, sa- mimi ve doğru bir denetim sürecin başında baltalanmış olur. Merkezi iş dağıtımı konusunda bundan dolayı ısrarcıyız.

Sivil toplum kuruluşlarının da katılımı ile gerçekleşecek bu çalıştayda yapı denetim sisteminin çok geniş boyutu ile tartışılacağı açıktır. Çalıştay veya çalıştaylar sonucu 10 yı- lın tecrübesi ile hazırlanacak geniş kapsamlı bir yapı denetim kanununun en kısa sürede yürürlüğe gireceği düşüncesinde ve umu- dundayız.

Özetlemeye çalıştığım mevzuat sorunlarının ve eksiklerin giderildiği yasal düzenleme ta- mamlandığında, işin teknik boyutlarına daha çok zaman ayırma şansına sahip olacağız. Böylece kıt olan ülke kaynakları daha bilinçli kullanılırken insanlarımızın da daha güvenli yapılarda huzur içinde yaşamaları sağlana-

caktır. <

görüp bildirmeyen yapı denetim firması çalı- şanları ile birlikte cezalandırılıyor. Hatta konu ile hiç de ilgisi olmayan yapı denetim firması- nın denetim hizmetlerini yaptığı diğer yapılar da, kapanan yapı denetim firması yüzünden ciddi sıkıntılar çekiyor veya belki de kendisine yeni bir yapı denetim bulamamasından dolayı işine devam edemiyor.

Yapı sahibi veya müteahhit firma ile yapı dene- tim kuruluşu arasında teknik anlamda yaşanan en önemli sorun, proje değişiklikleri esnasın- da yaşanmaktadır. Olması gereken yapılacak değişiklikle ilgili tadilat projelerinin hazırlanıp yapı denetimce ve ilgili idaresince onaylan- dıktan sonra uygulamaya geçilmesidir. Ancak hepimizin de bildiği gibi uygulama maalesef bu şekilde olmuyor. Taşıyıcı sistemi etkileme- yecek. İmalat bir şekilde yapılıyor, ondan sonra da yapı denetim firmasının kararlılığı ile müte- ahhit firmanın veya yapı sahibinin vicdanına kalıyor. Tabii bu arada proje yaptıranla proje müellifi arasında sorun varsa veya bölgede imar iptali gibi bir sorun varsa yapı denetim firmasının başına gelecekleri düşünmek bile istemiyorum.

Bakanlık tarafından 2009-2010 yıllarında ülke genelinde TUS sistemi ile yapı denetim sistemi- nin yerinde incelenmesi sonunda yapı denetim sisteminin vazgeçilmez olduğu sonucu, yapı denetim sisteminin 19 pilot ilden 81 ile yaygın- laştırılmasını sağlamıştır.

648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile il- lerde kurulan İl Yapı Denetim Komisyonları ilgili idareler ile yapı denetim kuruluşları arasında yaşanan mevzuat kaynaklı anlaşmazlıkları ye- rinde daha kısa sürede çözerek önemli bir katkı sağlayacaktır. Ayrıca İl Yapı Denetim Komisyon- larına sivil toplum örgütlerinden üye alınması komisyonun çalışmalarına zenginlik katacağı düşüncesindeyiz.

Kamusal bir hizmet olan yapı denetim sis- teminde Kanun Hükmünde Kararname ile çözümlenemeyen (geçici faaliyet yasaklama

ve e-görevlendirme dediğimiz merkezi dağıtım sistemi gibi) mevzuat sorunlarını da gidere-

bilecek çok geniş kapsamlı bir yapı denetim hakkında kanun tasarısı çalışması bakanlıkça başlatılmıştır. Konu Ankara ve Afyon’da yapı- lan iki ayrı toplantıda sivil toplum kuruluşları- nın da katılımı ile tartışılmıştır. Daha sağlıklı bir sonuç alabilmek amacı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü yakın tarihte “Dünyadaki benzer uygulamala-

rın irdelenerek yeni bir Yapı Denetim sisteminin önerilmesi” ve “Deprem odaklı Kentsel dönü- şümde yapıların deprem dayanımının belir- lenmesi” konularının ele alınacağı bir çalıştay

DOSYA

<

TMMOB Mimarlar Odası, Van