• Sonuç bulunamadı

Gazetenin Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı) ve Liberal Fırkası’na

B- Liberal Fırkası ve Söylemleri

II- Gazetenin Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı) ve Liberal Fırkası’na

Hilâl gazetesi, hem Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı) hem de Liberal Fırkası mensuplarını şahsi menfaatleri için hareket eden kimseler olarak nitelemektedir. Bu kimselerin makam ve mevki elde etmek için başvurmayacakları yol yoktur. Nitekim Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı) Fırkası mensupları, Aleko Paşa zamanında memuriyetten alındıkları ve yerlerine yeni memurlar atandığı için Aleko Paşa ve hükümet aleyhinde çalışmaya başlamışlardır. Yerlerine atanan yeni memurlara da kin ve düşmanlık besleyerek intikam alma peşine düşmüşlerdir. Bu amaçlarını gerçekleştirebilmek için halkın hükümet ve memurlara karşı ayaklanması gerektiğini düşünen bu kimseler bunun için mitingler düzenlemeye başlamışlardır. Fakat, mitinglerde bu amaçlarını gizleyip, “Şarkî Rumeli Vilayeti’nin Bulgaristan ile birleşmesi için çalışıyoruz” diyerek siyasi bir görünüm altında faaliyet

300 Hilâl, 10 Ağustos 1884, nr. 34, s. 1.

göstermişlerdir 301 . Liberal Fırkası mensupları ise, Aleko Paşa zamanında

memuriyetleri ellerinde bulunduran kimseler oldukları için Aleko Paşa ve hükümet yanlısı bir tutum sergilemişler ve Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı)’lara karşıt mitingler düzenlemişlerdir302

. Fakat Aleko Paşa’nın görev süresi bitip, yerine vali olarak atanan Gavril Paşa zamanında memuriyetlerini kaybettiklerinde ise bu sefer kendileri Gavril Paşa ve hükümet aleyhinde faaliyet göstermeye başlamışlardır303. Anlaşılacağı üzere memuriyetini kaybeden ve iktidardan düşen herkes şahsi menfaat hırsıyla vali ve hükümet aleyhinde çalışmaya başlamaktadır. Gazete’nin bu durumla ilgili olarak ve her iki fırkaya bakışını özetleyen şu yorumu dikkat çekicidir:

“Bu cemiyetleri vücuda getirenler, vilayetimiz Hıristiyan ahalisinin büyükleri olmayıp, ağzından çıkanı kulağı duymaz takımdan ve daha doğrusu kendine hükümetçe bir iş bulamayarak haset âleminde yaşayan güruhtan olduklarından bu kabil adamların sözleri herhalde değersiz, kaidesizdir.”304

Yine gazetenin yaptığı bir başka yorumda ise bu fırkalardan: “Bunlar

Avrupa’da asıl meşruta ile idare olunan hükümetlerdeki politika fırkalarını takliden kendilerini Konservatur ve hükümette bulunanları Liberal namlarıyla yad ederek bir takım entrika fırıldakları çevirmek sevdasına düştüler.”305

Rumeli Şarkî’de Liberal ve Konservatur’lukla münasebeti olabilecek meydanda bir mesele olmayıp bu namları ortaya çıkaranların maksad-ı yegâneleri hükümette bulunanları memuriyetlerinden devr kılarak yerlerine kaim olmaktan ibaret olduğundan ve fakat meramlarına nail olmak için yalnız kendilerinin hırs ve t’amları [zevk] kâfi olmayıp buna bütün arâ-yı ahalinin dahi katılması gerekli görüldüğünden bütün sai ve ikdamlarını [gayret ve çaba] o cihete hasr ettiler.

…İstediklerine muvaffak olmak maksadıyla mitingler akd edip, evvela hükümetin ve belediyelerin ve muhakemin idare ve muamelatından bahisle bunların ıslahı ahalinin himmet ve muavenetine muhtaç olduğuna dair müessir nutuklar iradından başladılar. Az sonraları …? kendilerini şiddetle muhib vatan [vatansever]

301 Hilâl, 30 Mart 1884, nr. 16, s. 1. 302 Hilâl, 20 Nisan 1884, nr. 19, s. 1. 303 Hilâl, 10 Ağustos 1884, nr. 34, s. 1. 304 Hilâl, 13 Nisan 1884, nr. 18, s. 1. 305 Hilâl, 6 Nisan 1884, nr. 17, s. 1.

göstermeye çalışıp vatanın temin-i saadet ve selametine mukaddem bulunduklarından dem vurdular. Vel hâsıl diplomat tavrıyla güya idaremizin tanzim ve ıslahı yalnız memleketimizin Bulgaristan Emareti’ne iltihâkıyla mümkün olacakmış gibi bu noktada tevhid-i efkâra çalıştılar…

Vel hâsıl meydanda dönen İttihatçıların ne mitinglerinde ve nede müzakerat ve kararlarında ehemmiyet götürür bir cihet olmayıp bütün gürültü ve patırtılar memuriyete geçip nüfuz ve iktidar sahibi olmak kaziyesidir [dava, mesele]…”306 ifadeleriyle bahsedilmektedir.

Gazete, Konservatur (Muhafazakâr-İttihatçı) ve Liberal Fırkası mensuplarına bakışını bu şekilde anlattıktan sonra, “Ahali bunların gerçek yüzlerini

anlamakla pek tez kendilerinden yüz çevirdiler.”307

ifadesiyle Şarkî Rumeli halkının

fırkalara bakışını da kısaca özetlemiştir.

306 Hilâl, 6 Nisan 1884, nr. 17, s. 1. 307 Hilâl, 6 Nisan 1884, nr. 17, s. 1.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ŞARKÎ RUMELİ’DE MÜSLÜMANLARIN DURUMU

Hilâl gazetesi, Filibe’de yaşayan Müslümanların çektiği sıkıntıları paylaşmayı, onlara yardımcı olmayı ve yol göstermeyi amaçlamış bir gazetedir. Her sayfası ve her sütunu bu amaca hizmet eden makale, yazı ve haberlerle doludur. Gazete, Filibe’nin geleceği açısından en büyük tehlikeyi buradan yapılan göçler olarak görmüş ve hemen her sayısında göçü engellemeye yönelik yazı ve haberlere yer vermiştir.

Gazete, Filibe’de yaşayan Müslümanlara yönelik haksızlıklara ve zulümlere geniş yer vererek, bu zulümleri bütün gücüyle durdurmaya gayret etmiştir. Bahsedilen zulüm ve vahşetlere bakıldığında Bulgarların Müslümanlara karşı acımasız şekilde davrandığı görülmektedir. Nitekim Şarkî Rumeli’ye ışık tutan gazetenin her sayfası buna kanıt gibidir. Yalnız gazete, bu haksızlık ve zulümlerin Bulgarların tamamı tarafından yapılmadığını belirtmekten de geri durmamıştır. Gazete, bunların, Şarkî Rumeli’yi Cenub-i Bulgaristan (Güney Bulgaristan) olarak gören ve kendilerini “Konservatur”(ittihatçı) olarak adlandıran bir kısım komiteci Bulgarlar olduğunu ifade etmiştir308

. Yine gazetede yer alan bir haberde; bunların Hıristiyan ahalinin büyüklerinden olmayıp, ağzından çıkanı kulağı duymaz takımdan ve sözleri değersiz kimseler olduklarından bahsedilmiştir309. Aynı zamanda haksızlık ve zulümlerin hükümetin Dâhilî Nizamnâme hükümlerini adaletle uygulamamasından kaynaklandığını ileri sürmüştür 310 . Gazete, haksızlık ve

zulümlere bu açıdan yaklaşarak, amacının Müslümanlar ile Hıristiyanlar arasında derin düşmanlıklar oluşmasını engelleyerek, birlik ve beraberlik içinde yaşamalarını sağlamak olduğunu göstermiştir. Gazete, yaşananlardan tüm Bulgarları sorumlu tutmayarak düşmanlıkları körüklememiş, kışkırtıcı olmaktan çok gerçekleri objektif bir bakışla yansıtmıştır. Olaylara itidalli yaklaşmıştır. Müslümanlara her zaman itidal,

308 Hilâl, 13 Nisan 1884, nr. 18, s. 1. 309 Hilâl, 13 Nisan 1884, nr. 18, s. 1. 310 Hilâl, 2 Mart 1884, nr.12, s. 1.

birlik ve sabır tavsiye etmiştir. Gazetenin bu yönde yayın yapmasının özünde yine Müslümanların göç etmelerinin önüne geçme düşüncesi yatmaktadır. Gazetede bu doğrultuda yapılan haberlerden birinde şu ifadeler yer almaktadır:

“Malumunuz olduğu üzere köylerde birkaç evin kazaen veyahut farz edelim ki kasten olsun yanmış olmasıyla bunca senelerden beri hoş geçindiğimiz Hıristiyan vatandaşlarımızın umumîyetle aleyhimizde bulunduklarına hüküm olunamaz. Her millette bulunduğu gibi Bulgar ahali meyanında dahi kendini bilmez adamlar var ise de kanuna mugayir hal ve hareketleri vukuunda hükümetin pençe-i mücazatına çarpılır.”311

Gazete bu konu ile ilgili olarak yaptığı bir başka haberde ise:

“Bulgar vatandaşlarımız azim bir muharebeden [93 Harbi] sonra koca bir Berlin Muahedesi ile teşkil eden Rumeli Şarkî Vilayeti’nin öyle kolay kolay Bulgaristan’a iltihâk [katılma] edemeyeceğini ve bu vilayette İslam, Rum, Ermeni, Yahudi vesair milletler dahi sakin olup hukuk ve menafinin yalnız kendilerine ait olmadığını bilmez tanımaz değillerdir”312 diyerek, Şarkî Rumeli Vilayeti’nde Müslümanlar aleyhine yaşanan olumsuzluklardan tüm Bulgar vatandaşların sorumlu tutulamayacağını göstermiştir.

Gazete, bilmektedir ki düşmanlıklar bir kez toplumun tamamına sirâyet

eder ve bunun önü alınamazsa zaten bir arada yaşamanın imkân ve ihtimali kalmayacaktır. Gazete Bulgarlar ve Türklerin Şarkî Rumeli’de birlikte yaşamak zorunda olduklarının bilincindedir ve bu iki toplumun birbirlerine tahammül etmeleri gerektiği yönünde yazılar yayınlamıştır. Bu konuda yayınladığı bir yazıda Müslümanlara şu şekilde seslenmiştir;“…Malumdur ki her müşkülün bir kolayı

vardır. Bugünkü günde cüzi yolsuzlukları nazarımızda büyültüp kendimizi üzmemeliyiz. Zira bunlar çok sürmeyip ortadan kalkar.”313

Zaten, aksi durum

ayrılma olacaktır ki, o zaman Filibe’nin Osmanlı toprağı olarak kalmasını isteyen gazetenin amacı boşa çıkacaktır. Yani gazete, her zaman amacının gerektirdiği şekilde bilinçli ve sorumlu bir yayın politikası takip etmiştir.

311 Hilâl, 13 Nisan 1884, nr. 18, s. 1. 312 Hilâl, 6 Nisan 1884, nr. 17, s. 1. 313 Hilâl, 13 Nisan 1884, nr. 18, s. 1.

I- Müslümanlara Yapılan Muameleler

Gazete, Filibe’de Müslümanlara yapılan her türlü haksızlık ve zulmü sütunlarına taşımıştır. 93 Harbi’nden sonra Şarkî Rumeli’de yaşayan Müslümanlar, Bulgarlar tarafından ağır baskı ve zulümlere maruz bırakılarak göçe zorlanmıştır.

Gazete, Yeni ve Eskizagra’da 314 Müslümanlara yönelik garip garip muameleler, işkenceler yapıldığını belirttikten sonra yaşanan bir olayı şu şekilde ifade etmiştir:

“Ez cümle Cumalı İbrahim Ağa namında bir zat, eşkıyaya ekmek vermek suretiyle muavenette bulunmuş denilen değirmencisi için apansızın tutuklanmış. Geceleyin yatağından kaldırılıp götürülerek aklını kayıp eder surette şiddet ile darb olunmuş ve güya itiraf-ı kabahat etmiş gibi raporat yapılarak aşina olmadığı Bulgar lisanınca diledikleri şeyler yazılmış, itham edilmiş.”315

Gazete, genellikle yaşanan bu tür haksız uygulamaları anlattıktan sonra, olayı kendi açısından değerlendirerek, hükümeti uyarmayı ve Müslümanları bilinçlendirmeyi ihmal etmemiştir. İşte gazetenin yukarıda anlatılan olay ile ilgili yorumu şu şekildedir:

“Farz edelim ki değirmencisi eşkıyaya ekmek vermiş olsun. Bu babda mu- miileyhin talimatı var mıdır? yok mudur? Merkum değirmencinin istücevap ve ispatıyla henüz kesin olmamış iken hasta bir mücrim hakkında böyle cereyanına kanun-u adaletin cevaz göstermediği eza ve cefanın adamcağız hakkında ihtiyar kılınması şayan-ı teessüftür!”316

Gazete bir haberinde, eşkıya çetesi oldukları gerekçesiyle Eskizagra civarında jandarmalar tarafından öldürülen yedi kişinin eşkıyalıkla ilgisi olmayan Bulgaristan Müslümanları olduğunu belirtmiş ve bunların haksız yere öldürüldüklerini vurgulamıştır317

.

Yine, Filibe civarında İbrahim Ağa adında bir Müslüman çiftçinin mahsulünü toplayıp harman yerine nakledeceği sırada, beş Bulgar tarafından

314

Yeni ve Eskizagra; Filibe Sancağı’na bağlı bir kaza. 315 Hilâl, 16 Aralık 1883, nr. 1, s. 1.

316 Hilâl, 16 Aralık 1883, nr. 1, s. 2. 317 Hilâl, 16 Aralık 1883, nr. 1, s. 2.

dövüldüğünü yazdıktan sonra bu Bulgarların beş kişi oldukları halde, dövdükleri çiftçiyi kendilerine saldırdığı iddiasıyla karakola şikâyet ettiklerini ve çiftçinin Filibe’ye gelir gelmez tutuklandığını belirtmektedir. Gazete, bu haberin sonunda İbrahim Ağa için “zavallı adam hem mazlum, hem kabahatli” 318

yorumunu

yapmaktadır.

Peştera kazası Müslümanları, burada görevli jandarma komutanının hırsla Müslümanlara kötü davrandığını, her gün içip sokaklarda sarhoş bir şekilde dolaşırken, “Şarkî Rumeli’yi Bulgaristan’la ben birleştireceğim” naraları attığını, emrindeki askerlerinde bu doğrultuda hareket ettiğini, bunların ahalinin can, mal, ırz ve namusunu koruyacakları yerde bu kutsallara başkalarından önce saldırdığını gazeteye yazdıkları mektupta dile getirmişlerdir. Mektubun devamında, bir Müslüman’ın tütün kaçakçısı denilerek jandarma koğuşunda dipçik darbeleriyle dövüldüğünü, yine bir Müslüman kahvecinin sokak ortasında nefesi kesilinceye kadar dövüldüğünü, Hacı Hafız Süleyman adında toplumda itibar sahibi olan bir adamın oğlunun haksız yere tutuklanıp bir gün hapis edildiğini, iffetli bir Müslüman kadına, gece kapısı kırılarak evine girilip tecavüz edilmek istendiğini, bir Müslüman delikanlının Peştera’ye gelirken öldüresiye dövüldüğünü, Hasan oğlu Hüseyin adında birinin bir jandarma tarafından öldürüldüğünü yazmışlardır. Daha sonra jandarmaların bu zalim davranışlarından dolayı bir çok kez şikâyet edilmelerine rağmen, haklarında bir şey yapılmadığı için bunların günden güne şiddetlerini arttırdıklarından bahsetmişlerdir. Hatta Jandarma komutanının bunları yapanları adliyeye bildireceği yerde, şarap ikram edip, vurun bu vahşilere diyerek birkaç rublede bahşiş verdiğini belirtmişlerdir319

.

Gazete, İslam ahaliye yapılan bu tür zalimce davranışların genellikle jandarmalar ve milis askerler tarafından yapıldığını belirtmekte, bazı Bulgar köylülerinde bunlarla hissiyat noktasında birleştiğini vurgulamaktadır. Jandarmaların Müslümanları köylerinde hapsederek, çoluk çocuğu korkuttuklarını ve İslam ahalinin ekili tarlalarını çiğnediklerini yazmaktadır. Bir haberinde, Filibe civarında Müslümanlara ait on dönüme yakın kavun ve karpuz tarlasının milis askerlerince

318 Hilâl, 11 Eylül 1885, nr. 87, s. 1. 319 Hilâl, 11 Eylül 1885, nr. 87, s. 2.

gece vakti talan edildiğini bildirmektedir. Tarla sahipleri durumu kumandan paşaya şikâyet etmişlerse de, gece vakti yapan askerler tanınmadığından, gazetenin ifadesiyle; yapanların yaptıkları, yine yanlarına kalmıştır320

.

Müslümanların Şarkî Rumeli’de maruz kaldıkları muameleler ile ilgili olarak, İslimye ve Peştera kazalarında Bulgar eşkıyalarının Müslüman tüccarların paralarını gasp ettikleri ve soydukları,321

muhaceretten geri dönenlerin arsalarına Bulgar mektebi inşa edildiği ve bunun bir türlü engellenemediği, 322

askerî eğitimlerde Müslümanlara Bulgar marş ve şarkılarının söylettirildiği,323

Kur’an-ı Kerim okuyan ve ibadet etmek isteyen Müslüman askerlere engel olunduğu,324 Cuma Namazı kılanların hapsedildiği325

ve Müslümanların hayvanlarının çalınmasına Bulgar komiserlerinin müdahale etmediğine326

dair haberler gazeteye yansımıştır. Yine, Bulgar eşkıyalarının saldırıları yüzünden Müslümanların bir yerden bir yere gidemez oldukları,327

Kaza ve köylerde görevli Bulgar komiserlerinin Müslümanların evlerine misafir olup kuzu ve oğlak kestirerek günlerce yiyip içtikleri,328

Bulgar ittihadı üzerine düzenlenen mitinglerde Müslümanlara karşı hakaret ve tehdit içeren nutuklar söylenmesi329 ve vilayet dâhilindeki hükümet konaklarında Müslümanları tahkir edici tiyatrolar oynanması ve bu tiyatrolara memurların katılması330

gazetede sıkça anlatılan zalimane Bulgar muameleleridir. Hilâl gazetesinin, Şarkî Rumeli’de Müslümanlara karşı yapılan haksızlıklarla ilgili olarak en çok üzerinde durduğu konulardan biride mahkemelerin uygulamaları olmuştur. Gazete, pek çok sayısında “Şarkî Rumeli’de Muhakim” başlıklı yazılar yayımlayarak mahkemelerin durumundan ve Müslümanlara yaptığı haksızlıklardan bahsetmiştir. Bu yazılarında genel olarak Şarkî Rumeli

320 Hilâl, 11 Eylül 1885, nr. 87, s. 2. 321 Hilâl, 3 Ağustos 1884, nr. 33, s. 1. 322 Hilâl, 19 Nisan 1885, nr. 69, s. 2. 323 Hilâl, 8 Haziran 1884, nr. 26, s. 1. 324 Hilâl, 15 Haziran 1884, nr. 27, s. 3. 325 Hilâl, 15 Haziran 1884, nr. 27, s. 1. 326 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 35, s. 2. 327 Hilâl, 3 Ağustos 1884, nr. 33, s. 1. 328 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 35, s. 3. 329 Hilâl, 4 Ocak 1885, nr. 54, s. 1. 330 Hilâl, 2 Mart 1884, nr. 12, s. 1.

mahkemelerinin çok esef verici bir durumda olduğunu ifade etmiştir331. Öyleki, bir

kez mahkemelerin muamelesini görenlerin bir daha mahkeme ismini telaffuz etmek istemediklerini belirtmiştir. Çünkü mahkemelere gelen davalardan onda dokuzu yanlış karar ve hükümlerle sonuçlanmaktadır. Gazete, bu durumu;

“Geçen şu beş sene zarfında mahkemelerin verdiği hatalı hükümleri ve yanlış kararları yazacak olsak destur kadar bir kitap olur.”332 sözleriyle ifade etmektedir.

Hilâl’e göre yanlış hüküm ve kararların sebebi, hâkimlerin cahil kimseler arasından seçilmesidir. Zira önceden kuyumculuk ve kunduracılık gibi işlerle uğraşanların hâkim yapılması, verilen kararların tesadüf kabilinde olması sonucunu doğurmaktadır. “Bu hakim efendiler meyanında öylelerini tanıyoruz ki, kanun ne

demek? diye sual olunsa cevap vermekte acze düşerler.”333 ifadesi, mahkemelerin içinde bulunduğu vahim durumu özetlemektedir.

Gazete, mahkemelerin, Bulgarlara ait davaları hemen sonuçlandırırken Müslümanlara ait davaları sürüncemede bıraktığını ifade etmiştir334. Bunun dışında,

hâkim ve kâtiplerin nüfus nispetine aykırı olarak genellikle Bulgarlardan seçilmesi, mahkemelerin resmi iş ve işlemlerinde Bulgarca dışında lisan kullanmaması Müslümanların maruz kaldığı haksız uygulamalardır335

.

Gazetenin, İslimye sancağı ve kazalarındaki mahkeme salonlarında Rusya İmparatoru III. Aleksandr’ın resimleri bulunduğuna dair haberi, mahkemelerin Müslümanlara yaptığı haksız uygulamaların fikri alt yapısını açıklar niteliktedir.

Gazete, mahkemelerin içine düştüğü bu kötü durumdan kurtarılması için hâkimlerin hukuk mahkemelerinde yetişen gençler arasından imtihanla seçilmesi gerektiği tavsiyesinde bulunmuştur. Hâkimlerin, ehliyet ve liyakatlerine göre değil mensup oldukları politik fırkalara göre atandığından şikâyet eden gazete, bu

331 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 35, s. 1. 332 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 35, s. 1. 333 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 34, s. 1. 334 Hilâl, 31 Mayıs 1885, nr. 75, s. 1. 335 Hilâl, 10 Şubat 1884, nr. 9, s. 1.

uygulamanın devam etmesi halinde adaletin tesis edilemeyeceğini belirterek hükümeti uyarmıştır336

.

Şarkî Rumeli Vilayeti’nde Müslümanlara yapılan haksız muameleler bunlarla sınırlı değildir. Memurların nüfus nispeti dikkate alınmayarak çoğunlukla Bulgarlardan seçilmesi,337

memur alımlarında Bulgarca bilmenin şart koşulması,338 maarif bütçesine ayrılan paranın daha çok Bulgar okullarına harcanması, 339

Avrupa’ya gönderilen öğrencilerin Bulgarlardan seçilmesi,340

vilayet veznesinden Bulgaristan ile birleşme amacı taşıyan Bulgar komitelerine paralar tahsis edilmesi341

ve II. Abdülhamid’in tahta çıkışının yıldönümü münasebetiyle Türklerin ev ve okullarına astıkları bayrakların, eli sopalı Bulgarların baskısıyla indirilmesi342

gazeteye yansıyan diğer haksız muamelelerdir.

II- Dâhilî Nizamnâme Hükümlerinin Uygulanması Konusunda Ortaya Çıkan Tartışmalar

Şarkî Rumeli Vilayeti’nin teşkilatı, Berlin Antlaşması’nda imzası bulunan İngiltere, Fransa, Rusya, Avusturya, İtalya ve Osmanlı Devleti’nin temsilcilerinden oluşan Şarkî Rumeli Komisyonu’nun hazırladığı Dâhilî Nizamnâme hükümleri ile tespit edilmiştir.

Vilayetin “anayasa”sı niteliğinde olan 495 esas ve 637 ilave maddeden ibaret Dâhilî Nizamnâme, 15 Mayıs 1879 tarihli bir ferman ile Sultan II. Abdülhamit tarafından ilan edilmiştir343

.

Dâhilî Nizamnâme’de, vilayetin idari taksimatı, meclisleri, vergileri, mahkemeleri, resmî dili, umumî maarifi, memuriyetler, valinin tayini, yetki ve görevleri; müsteşarlık ve müdüriyetler; sancak, kaza, nahiye ve köylerin idaresi;

336 Hilâl, 17 Ağustos 1884, nr. 35, s. 1. 337 Hilâl, 26 Ekim 1884, nr. 44, s. 2. 338 Hilâl, 2 Mart 1884, nr. 12, s. 1. 339 Hilâl, 15 Haziran 1884, nr. 27, s. 1. 340 Hilâl, 15 Haziran 1884, nr. 27, s. 1. 341 Hilâl, 3 Mayıs 1885, nr. 71, s. 1. 342 Hilâl, 8 Haziran 1884, nr. 26, s. 1. 343 M. Aydın, Şarkî Rumeli, s. 32–36.

milis ve jandarma teşkilatının idare ve görevleri ile mezhepler hususu yer almaktadır344

.

Hilâl gazetesi, Dâhilî Nizamnâme’nin vilayette yaşayan tüm ahalinin haklarını koruyan hükümler içerdiği düşüncesindedir. Bu yüzden Dâhilî Nizamnâme’nin gayet adil olduğuna inanmakta ve ona sıkı sıkıya bağlılık göstermektedir. Buna yönelik olarak yayımladığı bir yazısında şu ifadelere yer vermiştir:

“…Vilayetimizin Nizamname-i Esasiyesi [Dâhilî Nizamnâme]vali-i vilayetin ve müdiranın vel hâsıl umum memurinin vazifesini ve ahaliyenin hukuk ve menafisini tayin ve tahdid [sınır çizme] edip bâ’is-i kîl [dedikodu, söylenti] vakayı hiçbir cihet bırakmamıştır…”345

Gazete, Konservatur (Muhafazakâr) Fırkası mensuplarının yaptığı bir mitingle ilgili olarak verdiği haberinde Dâhilî Nizamnâme’ye yaklaşımını şu ifadelerle belirtmiştir:

“Müslümanlar vali kim olursa olsun hangi mezhebe mensup olursa olsun buralara asla ehemmiyet vermeyip yalnız Berlin Muahedenamesi ile vilayetimiz Nizamnâme-i Dâhilî’sinin kendilerine bahş etmiş olduğu hukuk-u siyasîyeden müstefit [yararlanma] olmak gayretindedirler.346

Hilâl gazetesi, Müslümanların Şarkî Rumeli Vilayeti’nde uygulanan kanunlar konusunda bilgisiz olmalarını hak kaybına uğramalarının nedenlerinden biri olarak belirtmiştir. Bu sebeple Dâhilî Nizamnâme hükümleri konusunda Müslümanları bilgilendirmeye çalışmıştır. Müslümanları kanunları öğrenmeye ve onlardan gerektiği şekilde yararlanmaya davet etmiştir. Bununla ilgili olarak yayımladığı bir yazı şu şekildedir;

“Eğer milliyet nokta-i ictimaiyesi merkez ittihaz olunarak vilayetimize ihsan buyrulan imtiyaz-ı idare ile kavanin [kanunlar] ve nizamattan istifadeye gayret olunsa istikbâl [gelecek] temin edilerek perişaniyetle hicretin önü alınmış olur.

344 Dâhilî Nizamnâme’nin hazırlanışı ve esasları için bkz. M. Aydın, Şarkî Rumeli, s. 32–113. 345 Hilâl, 6 Nisan 1884, nr. 17, s. 1.

Ancak milletimizin ahval ve muamelat-ı hükümete kesb-i vukuf ve malumat edemeyişleri kendilerini her türlü istifadeden mahrum ediyor.”347

Hilâl gazetesi, Şarkî Rumeli Müslümanlarının yaşadığı sıkıntıların temel kaynağı olarak Dâhilî Nizamnâme hükümlerine uyulmamasını göstermektedir. Bu yüzden hemen her sayısında Dâhilî Nizamnâme hükümlerine uyulmamasını haber yapmış ve bu konuda hükümeti uyarıcı nitelikte yazılar yayımlamıştır. Gazeteye göre Dâhilî Nizamnâme hükümlerine uyulmaması durumu en çok memuriyetlerin Şarkî Rumeli Vilayeti’nde yaşayan Bulgarlar ve Türkler arasında nüfus nispetinde eşit olarak dağıtılmaması dolayısıyla ortaya çıkmaktadır. Yine gazeteye göre bu durum Şarkî Rumeli Vilayeti’nden Anadolu’ya doğru yapılan Türk göçlerinin başlıca nedenlerinden birini teşkil etmektedir.

Dâhilî Nizamname hükümlerine uyulmamasından dolayı rahatsızlık duyan ve sıkıntılar yaşayan Şarkî Rumeli Müslümanları, bu rahatsızlık ve sıkıntılarını yine kendilerinin sesi olarak gördükleri Hilâl gazetesine yazdıkları mektuplarla dile getirmişlerdir. Hilâl gazetesi de bu mektuplarda dile getirilen sıkıntıları yayımlayarak Müslümanların sesini duyurmaya çalışmış ve yaptığı yorumlarla hükümeti Dâhilî Nizamnâme hükümlerine uyulması konusunda uyarmıştır. Bu konuda gazetede yer alan bir haber “Hâl-i Hazır” başlığıyla yayımlanmış ve haberde şu ifadelere yer verilmiştir;

“Bu hafta zarfında mülhakâtın bazılarından matbaamıza vürûd eden mektuplar hemen müttehidü’l-mâi’l gibidir.

Birinde mevzubahis olan mesele diğerinde aynen görülüyor.

Bunların kâfesinde [hepsi] dâhil vilayette mevcut umûm-i memuriyetlerin Bulgarlara münhasır [ait] olmasından başlayarak memur tayin ve intihabında Nizamnâme-i Dâhilî ahkâmına riayet olunmadığı cihetle bu yüzden hukuk-u İslamiyenin ziya’a uğramakta olduğundan uzun uzadıya bahisler olunuyor.”348

347 Hilâl, 16 Aralık 1883, nr. 1, s. 1. 348 Hilâl, 10 Şubat 1884, nr. 9, s. 1.

Gazete aynı haberin devamında bu konu ile ilgili olarak kendilerine verilen bir varakanın [yazılı belge] birinci sayfada yayımlanacağını belirtmiştir. Gazetenin belirttiği şekilde birinci sayfada yayımlanan varaka şu şekildedir:

Varakadır

“Esbab-ı hicreti öğrenmek merakında bulunanlara arz-ı malumat

Rumeli Şarkî ahali-i İslamiyesini hicrete mecbur eden esbab-ı esasiyeden biride dâhil vilayette memuriyetlerin Bulgarlara münhasır bulunmasıyla İslam hukukunun bu yüzden ziyana uğraması hususudur.

Bu müdde’amı ispat için irâd-ı delaile başlamazdan evvel Nizamnâme-i

Benzer Belgeler