• Sonuç bulunamadı

Gazetecilik Eğitimindeki Sorunların Çözümü İçin Öneriler

5.1. Akademiye Yönelik Bulgular

5.1.3. Gazetecilik Eğitimindeki Sorunların Çözümü İçin Öneriler

Bir önceki soruyla bağlantılı olarak akademisyenlere “Bu sorunların çözümü için ne önerirsiniz?” şeklinde bir soru yöneltilmiştir. Alınan cevaplar şu şekildedir:

Prof. Dr. Ahmet Yalçın KAYA: İlk önce öğrenci sayının azaltılması gerekir.

Bütün iletişim fakültesi bölümleri için geçerlidir bu durum. Gazetecilik yapabilecek öğrencilerin yetenek sınavı ile girmesi gerekmektedir. Yetenek sınavı da olması lazımdır. Bir akademik anlamda başarı sıralanacak ardından da öğrencilerin bu işi yapabilir mi yapamaz mı ona bakılacak. Bu işin yetenek boyutuna da bakmak gerekir. Sadece akademik başarı yeterli değildir. Örneğin aynı şey tıp fakültesi için de geçerli. Akademik anlamda çok başarılı öğrenci tıp fakültesini kazanıyor ama hekimlik yapamaz, cerrah olamaz. Hastaya olağanüstü koşullar altında müdahale edemez.

Prof. Dr. Erkan YÜKSEL: Öncelikle bütünsel bir bakışla konuya

yaklaşmak gerektiğini düşünüyorum. Eğitim sisteminin sistemsel sorunları bir tarafa bırakılarak, Türkiye’deki genel sorunlar bir tarafı bırakılarak gazetecilikteki sorunların çözümüne odaklanmak geçici işlerle palyatif çözümlerle uğraşmak anlamına gelir. İlköğretim ve liseden mezun olmuş, üniversite sınavını başararak gelmiş öğrencilerin niteliğinin artırılması; sisteme, öğrenciye, öğretmene, kişiye, öğrenme ve eğitime ilişkin temel meselelerin halledilmesi ve iyileştirilmesi gerekiyor. Daha sonra öğretim elemanı niteliğini artırmaya yönelik çalışmaların yürütülmesi lazım. Bu anlamda da ciddi sıkıntılar olduğunu düşünüyorum. Nitelik sorununu her alanda yaşadığımız kanaatindeyim. Nicelik anlamında o kadar önemli bir sorun görmüyorum. Temelli ve top yekûn bir ilerlemenin sağlanması hedeflenmeli ve bu arada gazetecilik konusuna da yer verilmeli.

Ülkede gazetecilik alanında da ciddi sıkıntılar ve tartışmalar var. Bunların gazetecilik eğitimine yansıması mutlaka söz konusudur. Bunlar dışında genel bir atalet sorunundan da söz etmeliyim. Kimsenin parmağını kıpırdatıp bir şeyler

yapamadığını, sorumluluk almak istemediğini, yola koyulmadığını, işe başlamadığını gözlemliyorum. Sözde yapılan kimi işleri de göstermelik, niteliksiz ya da vasıfsız, genel olarak bir işe yaramaz çabalar olarak görüyorum. Bu durumu akademik yayınlara yönelik bir eleştiri olarak da değerlendirebilirsiniz verilen derslerin içeriklerine ya da uygulamalarına yönelik olarak da alabilirsiniz. Ne yazık ki son zamanlarda bu tür uygulamaların arttığını ve hatta teşvik edildiğini de gözlemliyorum. Ancak dediğim gibi bu yalnızca bu alana yönelik bir sorun gibi durmuyor. Bunlar dışında kimi tek tük bireysel çabalar olduğunu ve iyi işlerin çıkarıldığını da gözlemliyorum ama ne yazık ki bunların teşvik edilmediğini, arkasının getirilmediğini ya da yeteri kadar desteklenmediğini de düşünüyorum. Hâlbuki çalışan ve üreten insanların önünü açarak, onların ilerlemelerini ve gelişmelerini sağlayarak daha iyi sonuçların alınabileceğine inanıyorum. En küçük bir yanlışın bile oldukça büyük cezalarla karşılanması ya da sonuçlarının ağır olması da bir başka toplumsal sorun. Bunlar gibi küçük küçük, konuşunca akla gelen ya da genel gözlemlere dayanan basit bazı sorunların sayısının daha da fazla olduğunu düşünüyorum.

Prof. Dr. Mustafa ŞEKER: Sorunların bir kısmının çözümü mümkündür.

Fakülte sayısının sınırlanması, yeterli niteliği olmayan bölümlerin kapatılması gibi. Ancak medya sektöründeki krizin ve istihdam sorununun çözümü eğitimcileri aşan bir durumdur. Uzun vadede ülkenin kalkınması, demokrasinin ilerlemesi gibi makro yapısal değişimlerle çözülebilir.

Prof. Dr. Selda AKÇALI: Tespit edilen sorunları giderebilecek çözümler;

daha demokratik bir kültür ve vizyon. Daha az sayıda mezun ve iletişim teknolojilerine daha hızlı bir uyum.

Doç. Dr. Berrin KALSIN: Eğitmenlerin uygulama temelli dersler vermesi

gerekmektedir.

Doç. Dr. Onur BEKİROĞLU: Çözüm yollarından biri iletişim

fakültelerinin sayısını artık daha fazla arttırmamaktadır. Öte yandan, iletişim fakültelerinin ya ana kampüste ya da şehir merkezine yakın yerlerde konuşlandırılması da ayrıca önem taşımaktadır. Çünkü fakülte öğrencilerin öğrencilik hayatları boyunca gerek medya kuruluşları gerekse ajanslar ile iç içe olabilmesi özellikle önem taşır ve işte istihdam noktasında bir avantaj sağlama

potansiyeli doğurur. Bu söylediğim özellikle taşradaki iletişim fakülteleri açısından geçerli bir tespittir.

Öte yandan, medya kuruluşlarına personel alımlarda iletişim fakültesi mezunlarına öncelik tanınmaması bana göre önemli bir handikap. Evet, iletişim ve medyanın doğası mutlak surette iletişim fakültesi mezuniyeti gerektirmeyebilir. Ancak iletişim mezunlarının da diğerlerine göre çok daha “işin içinde” mesleğe başlayacakları da kuşku götürmez bir gerçektir. Örneğin fen bölümü veya muhasebe bölümü bir kişiyi iletişim alanının tam da “içinde” olabilecek bir noktada iletişim mezununa tercih etmek, bana göre yanlış bir yönelim. Eğer böyle ise veya iletişim alanında çalışmak için iletişim müktesebatı kazanmanın bir önemi yoksa; o zaman önüne gelenin iletişim fakültesi açmasının da önüne geçilmesi lazım. Yoksa şu an zaten mezunlar noktasında büyük bir birikim olan bu fakülte mezunlarının ileride çok daha büyük işsiz kitleler üretmesi kaçınılmaz görünmektedir.

Doç. Dr. Yusuf ÖZKIR: Bu sorunların çözümü zor. Çözümsüzlüğü

varsayarak yola devam etmek daha mantıklı.

Dr. Öğretim Üyesi Emre Vadi BALCI: Gazetecilik eğitim müfredatlarının

multidisipliner olarak güncellenmesi ve gazetecilikte kullanılan yeni gerekliliklerin, bu eğitim müfredatlarına dahil edilmesi problemlerin çözüm başlıkları arasında yer alabilir.

Dr. Öğretim Üyesi Enes BAL: Yukarıda sıraladığım üçlü sacayağına

(yerleştirme-eğitim-istihdam) ilişkin olarak atılacak her türlü adım krizin boyutlarının daralması noktasında işlevsel olacaktır. Bir eğitimci olarak kendi alanıma ilişkin konuşacak olursam, öncelikle bu kadar fazla iletişim fakültesine ihtiyaç olduğu kanaatinde değilim. İletişim eğitim verecek fakültelerin sayıları her bölgenin en gelişmiş birkaç iliyle sınırlandırılmalıdır. Diğer küçük illerde açılmış olan fakültelerdeki akademik kadrolar ve teknik teçhizatlar, bölgeyi temsil eden iletişim fakültelerine aktarılarak buraları daha güçlü ve canlı kılacaktır. Ardından müfredat sil baştan yenilenip bugünün gereklerine uygun bir şekilde revize edilmelidir. Elbette altını ısrarla çizdiğim orta öğretimden yüksek öğrenime iletişimcilerin yerleştirilmesi ve lisans eğitiminin ardından alanda istihdam noktasında diploma konusunun düzeltilmesinde ciddi adımların atılması gerekmektedir.

Dr. Öğretim Üyesi Feryade Tokan ŞENOL: Alanda çalışanların şartları

iyileştirilebilir ve gerekli eğitimler özendirici hale getirilebilir. Ancak sorunların çözümünde öğretici odaklı ilerlememek gerekiyor. Toptan bir eğitim devrimi yaşanmalıdır.

Dr. Öğretim Üyesi İnci TARI: Sektörde çalışmış bilfiil bu mesleği yapmış,

değişim anlarında o değişim sürecini yaşamış gazetecilerin ders vermesi bir çözüm olabilir. Ancak iyi gazeteci iyi öğretmen olamayabileceği için bu konuda dikkatli tercihler yapılmalı. Zorunlu staj lisans boyunca 1 kez değil her yaz olabilir ama bunun bir medya kuruluşunda olması şartıyla.

Dr. Öğretim Üyesi Mustafa İŞLİYEN: Bu soruya ikinci sorunun içerisinde

kısmen de olsa cevap verilmiştir.

Dr. Öğretim Üyesi Olcay UÇAK: Gazetecilik mesleğinin yapısına uygun

esnek uygulama ve haber araştırma zamanları ayrılmalı.

Akademisyenlere göre gazetecilik eğitimindeki sorunların çözümü için benzer noktalar ön plana çıkmıştır. Getirilen çözüm önerileri şu şekilde sıralanabilir: Öğrenci sayısı azaltılmalı, öğrenciler fakültelere yerleştirilirken sadece akademik başarı dikkate alınmayıp yetenek sınavı da uygulanmalı, öğretim elemanlarının niteliği arttırılmalı, fakülte sayısı sınırlandırılmalı ve yeterli niteliğe sahip olmayan bölümler kapatılmalı, gelişen iletişim teknolojilerine uygun eğitim verilmeli ve müfredat güncellenmeli, sektörde yer alan kişilerde fakültede ders vermeli, fakülteler ya ana kampüste ya da şehir merkezine yakın yerlerde kurulmalı, medya kuruluşları istihdam noktasında iletişim fakültesi mezunlarına öncelik vermelidir.