• Sonuç bulunamadı

2.3. Güvenlikli Siteler

2.3.2. Güvenlikli Site Olgusu

Kapalı / kapılı konut alanları, sınırlandırılmış yerleşim bölgeleri, korunma adacıkları olarak da adlandırılan güvenlikli siteler (gated communities), güvenlik, mahremiyet, prestij, statü farklılıklarını ortaya koyma arzusu gibi etmenlerden ötürü tercih edilen yaşam alanlarıdır. Güvenlikli siteler; içlerinde barındırdıkları olanaklara, temsil ettikleri sosyal değerlere göre değişmekle beraber, toplumsal tabakalaşmada yeri olan orta, üst-orta ve üst gelir gruplarının barınma alanlarını oluşturmaktadırlar.

Yaşam alanı olarak kabul edilmesinin yanı sıra, ‘tüketilen bir meta’ olarak da kabul dilen güvenlikli siteler, bireylerin söz konusu yerleşim alanlarına yönelik beklentilerine göre farklı hitap şekilleriyle, alıcılarına sunulmaktadır. Blakely ve Snyder’a göre (1997: 38), güvenlikli siteler; yaşam tarzı alanları, elit kesime hitap eden prestij sunma amaçlı konut alanları ve korunaklı / kurtarılmış bölgeler olmak üzere üç farklı biçimde gözlenmektedirler.

Yaşam tarzı alanları, daha çok, türlü sosyal aktiviteleri, spor / kültür hareketliliklerini gerçekleştirmek için geniş alanlar ayırmış, boş zamanı eğlenceli faaliyetlerle geçirmeye olanak tanıyan kompleks yapılardır. Bu konut alanları da kendi içinde; emekli alanları, golf ve boş zaman alanları, banliyö – yeni kent alanı olmak üzere üçe ayrılırlar. Emekli alanları, bilhassa, orta ve üst orta gelir grubu emeklilerin, emekliliklerinin ilk dönemlerinden itibaren, sosyal aktivitelere öncelik veren yeni bir yaşam tarzı oluşturmalarına yönelik yerlerdir (Blakely ve Snyder, 1997: 39).

Şekil 8: Emeklilere Özgü Yaşam Tarzı Alanı(Palencia / Northern St. Johns County)

Golf ve boş zaman alanları olarak kurgulanan site yapısında ise, yaşam alanının merkezini tenis kortları ve golf kulübü teşkil etmektedir. Banliyö – yeni kent alanları ise aslında yeni bir kent alanı anlamına gelmemektedir. Yeni olan şey, bunların sınırlandırılmasıdır. Bu yerleşim alanları; birkaç bin yerleşim konutundan oluşan oldukça geniş bir sahaya hizmet eder konumdadırlar. Ayrıca barınma yerlerinin yanında ticari/endüstriyel yapıları da kapsar vaziyettedirler (Blakely ve Snyder, 1997: 40).

Şekil 9: Golf ve Boş Zaman Alanları Olarak Kurgulanan Yaşam Tarzı Alanı (Victoria Gardens / Bangkok)

Kaynak: http://www.bangkokpost.com .

Elit kesime hitap eden prestij sunma amaçlı konut alanları ise, ABD’deki konut alanları içerisinde en hızlı gelişim gösterenlerden birisidir. Bahse konu konut alanları, yaşam tarzı sitelerinde karşılaşıldığı gibi, boş zaman aktivitelerini, sosyal amaçlı yapıların varlığı öncelemezler. Prestij, farklılık ve sahip olunan zenginliğin yansıtılması, konutların varlığına başlıca sebep oluştururlar (Blakely ve Snyder, 1997: 40- 41).

Şekil 10: Prestij Sunma Amaçlı Konut Alanları (Watersong / Florida)

Kaynak: https://www.perfectfloridavillas.com .

Korunaklı ya da kurtarılmış bölgeler olarak nitelendirilen üçüncü tip güvenlikli konut alanlarında, söz konusu alanlarda yaşayan kişilerin inisiyatifi doğrultusunda, sokakların bariyerlerle çevrilmiş olma veya sokak girişlerine güvenlik görevlisi tahsis edilerek korunma yöntemi mevcuttur. Yaşam tarzı konut alanlarındaki ya da prestij konut alanlarındaki güvenlik amaçlı kapı kavramı, konut alanları kurulurken oluşturulmaktadır. Üçüncü tipte ise, alanların, artan suç baskısı nedeniyle sonradan sınırlarla çevrilip korunması söz konusudur (Blakely ve Snyder, 1997: 99). Korunaklı ya da kurtarılmış bölgeler olarak nitelendirilen konut alanları da kendi içerisinde; erişimin sınırlandırıldığı kent içi alanlar (city perches), erişimin kısıtlandığı kent dışı alanlar (suburb perches) ve kısıtlı erişimi olan alanlar (barricade perches) olmak üzere üçe ayrılmaktadırlar (Blakely ve Snyder, 1997: 42).

Şekil 11: Korunaklı / Kurtarılmış Bölge (Moreno Valley / California)

Kaynak: Sanchez vd., 2005: 290.

Kent üzerine çalışmalarıyla bilinen bir toplumbilimci olan Kurtuluş da, kapalı yerleşimleri üç kısma ayırmıştır. Birincisi; Bahçeşehir örneğinde gözlendiği gibi, on bini aşan nüfusu barındıran, içerisinde hastane, süpermarket, eczane, okul, eğlence yeri vs. bulunduran, dışa kapalılığın çok sert olmadığı ‘alt kent’ niteliğindeki sitelerdir. İkincisi; lüks ve gösterişli apartman blokları, villalardan oluşan, kültürel sermayelerini dönüştürmeye çalışan zenginlerin yer aldığı alt kent özelliği taşımayan yerleşim alanlarıdır. Acarkent örneğinde karşılaşılan bu yerleşkeler, dışarıya radikal bir şekilde kapalı olup, kamusal hizmetleri dışarıdan temin etmektedirler. Üçüncü tip kapalı yerleşimde ise, diğer iki tipe göre daha az sayıda ama daha geniş alanlara yayılan, sahibine maddi getiriden ziyade prestij kazandıran konutlar mevcuttur. Kemer Country ve Beykoz Konakları’nın örnek oluşturduğu bu tipte, sıkı güvenlik önlemlerinin eşlik ettiği yüksek duvarlar, demir kapılar yer alır (Aktaran: Alver, 2013: 87).

Güvenlikli siteler, müstakbel alıcılarına güvenli bir yaşamın yanı sıra, mahremiyeti, prestiji ve toplumsal statülerini somut bir şekilde, çevrelerine yansıtabilecekleri gösterişi vaat etmektedirler. Bu durumun çarpıcı bir örneği Kahire’deki Royal Hills adlı güvenlikli sitede gözlenmektedir. 200 villadan oluşan

sitede, villa tipleri, kraliyet ailesine mensup kadın isimleriyle anılmaktadır. 1100 metrekareden daha geniş alana sahip olan en seçkin konutlar; Kraliçe Victoria ve Kraliçe Elizabeth adlarıyla sunulmakta iken, Mısırlı bir soylu olan Kraliçe Farida’nın ismi verilen konutlar 700 metrekaredir. Yine, 670 metrekarelik konutlara; İran kraliçelerinden Farah’ın, 346 metrekarelik en küçük villalara ise, Ürdün kraliçesi Alia’nın adı verilmiştir (Kuppinger, 2012: 27). Söz konusu isimlendirmeler, pazarlama stratejisi gibi algılanabilecekse de, alıcılar üzerinde tesir oluşturuyor olması,bu konutlara yerleşecek olan insanların kendilerini, ‘krallar / kraliçeler gibi’ hissedişi ve bu hissiyatı dışa vurumu kayda değerdir.

Yine, güvenlikli sitelerin yapımı ve pazarlanmasında, Batılı değerler ile Batılı söylemlere sıklıkla başvurulduğu gözlenmektedir. Porto Rico’da, belediyenin, Amerikan söylemleriyle kent pazarlama çalışması başlatması, inşaat şirketlerini bu söylemlerle yatırım yapmaya teşvik etmesi, Çin’de, Batılı sembollerle oluşturulan güvenlikli sitelerin paket halinde pazarlanması ve markalaştırılması söz konusu duruma verilebilecek örneklerdendir (Tanülkü, 2012: 127).

İnsanlar güvenlikli sitelere; güvenlik sağlama endişesi, sosyokültürel imkânların zenginliği, mahremiyet arzusu, elit gruba dâhil olma isteği, sahip olunan statüyü topluma yansıtma kaygısı, trafik sıkışıklığına maruz kalmama, sosyal çevre oluşturma gibi farklı saiklerin etkisiyle yönelmektedirler. Blakely ve Snyder (1997: 126), güvenlik elde etme arzusunun, insanların kapalı konut yerleşmelerini tercih etmelerinde başat aktör olduğunu belirtmişlerdir. Bu tarz yerleşimleri tercih eden insanların, %70’ine yakını için güvenlik çok önemli bir olgu iken, yalnızca %1’lik bir kesim, güvenliğe önem atfetmemiştir. İçinde yaşanılan zaman ve coğrafyaya göre, toplumun koşullarının değişiyor olması gibi, kişilerin tercihleri de değişmekte ve farklılık göstermektedir. Quintal ve Thompson’un gerçekleştirmiş olduğu çalışmada (2007: 1038) belirtildiği üzere, yaygın görüşün aksine, birçok güvenlikli site sakinini, bu konutlarda oturmaya iten neden, güvenlik olgusundan ziyade, konutların sağlamış olduğu fiyat performansıdır. Sakinlere göre, konutlarına / konut alanlarına ödedikleri ücret ile birçok sosyal faaliyetten yararlanabilmekte oldukları gibi, aynı aktiviteleri 150 metre gibi çok yakın olan bir aktivite merkezinde gerçekleştirmeye kalksalardı, site için bir kereye mahsus peşinen ödedikleri ücretin iki katı ücreti ödemek durumunda kalacaklardı. Çalışmada karşılaşılan ilginç

sonuçlardan biri de, güvenlikli sitede ikamet eden birçok kişinin, başlangıçta, güvenlik hususunda kararsız olduklarıdır. Sakinler, aşırı güvenlik önlemlerinin kişilik bozukluklarına sebebiyet verebileceğini düşünmekte ve mevcut kapıların, güvenlik önlemlerinin, kendilerini dışarıdaki insanlardan korumak için mi, yoksa dışarıdaki insanları kendilerinden korumak için mi söz konusu olduklarını, ilk başlarda ayırt edemediklerini ifade etmiştir. Her şeye rağmen güvenlik imkânları ve lokasyon, güvenlikli sitelerde oturmaya, insanları teşvik eden etmenlerin önemlilerinden olmaya devam etmektedirler.

Güvenlikli sitede ikamet eden bireylerin profili incelendiğinde ise; güvenlikli sitenin yapısına, barındırdığı maddi, manevi, sosyokültürel olanaklara, sitedeki konutların ekonomik durumuna, sitenin bulunduğu mevkiye / semte göre, değişik tabloların ortaya çıktığı gözlenecektir. Örneğin, “ İstanbul’un Nişantaşı semti köklü aileler, kültürel sermaye ve sanat galerileri ile özdeşleştirilirken, Etiler semti ise yeni zenginlerin / sonradan görmelerin, ekonomik sermayenin ve otomobil galerilerinin mekânı olarak tasvir edilmektedir” (Doğan, 2012: 163-164). Kemer Country gibi kimi sitelerde daha homojen bir sosyal doku mevcutken, Etiler sitesi gibi kimi sitelerde ise, ekonomik sermayeye sahip olmasına rağmen, kültürel sermayesi hayli düşük bir kesimin, yüksek kültürel sermaye seviyesindeki insanlarla aynı yerleşim alanını paylaşabildikleri gözlenmektedir (Tanülkü, 2012: 145, Doğan, 2012: 157). Ortaya çıkan bu durum, ‘güvenlikli sitelerde homojen gruplar bir araya gelirler’ savını çürütmektedir. Ekonomik sermayeye sahip olan insanlar arasında dahi maddi varlıkları elde ediş yollarına göre oluşan bir takım farklılıklar söz konusudur. Doğuç’un 2005 yılında gerçekleştirmiş olduğu çalışmada, mülakat yapılan üst orta sınıf mensubu kişiler, illegal yollardan kolayca kazanılan gelirle, emekle kazanılan geliri, birbirinden ayırmışlar ve kendilerinin eğitim ve emekle maddi kazanca eriştiklerini vurgulamışlardır (Aktaran: Tanülkü, 2012: 142).

Blakely ve Snyder’in (1997a: 98), “kapılar her ne kadar insanları bir araya getiriyor gibi görünse de, iş sosyalleşme ve yönetime gelince, bu birlikteliğin sadece fiziksel bir birliktelik olduğu fark edilecektir. Kapalı kapılar ardında yaşayan insanların arasındaki ilişkiler, kapalı olmayan alanlarda yaşayan insanların arasındaki ilişkilerden pek de güçlü değildir” şeklindeki tespitleri dikkat çekicidir. Buna rağmen, daha çok alt gelir gruplarıyla ilişkilendirilen topluluk olma bilinci, üst orta

ya da üst gelir grubuna dâhil güvenlikli site sakini bireylerde de, kendilerinden daha üst bir grubu oluşturan bireylere karşı mevcuttur.

Prof. Dr. Uğur Tanyeli’nin, kapalı konut alanlarını tercih eden insanlarla ilgili tespiti dikkat çekicidir. Tanyeli’ye göre, söz konusu alanlarda yaşayan insanlar esasen, kentin en mobilize bireyleridirler. Ve bu insanlara, hiç de arzu etmedikleri halde kentten kopuk bir yaşam sunulmaktadır. Bu tip insanlar aslında güvenlikli siteleri tercih ediyor gibi görünseler dahi gerçek olan bu değildir. İkamet ettikleri yerlerdeki yüzme havuzu, spor tesisleri gibi olanaklardan da yararlanmadıkları, çocuklarının, bu imkânlardan istifade ettikleri gözlenecektir (Aktaran: Yakışan, 2008: 185-186).

Güvenlikli siteler, konut piyasasında da önemli etkilere neden olmuşlardır. Konut sahibi olmak isteyen insanların, maddi imkânları doğrultusunda, kapalı yerleşim alanlarında oturmayı tercih etmeleri; klasik konutların, varlıklı kesime hitap etme noktasında dezavantajlı duruma düşmelerine sebep olmuş ve konut üreticilerinin büyük kısmının, müşteri taleplerini göz önünde bulundurarak, güvenlikli site tarzı oluşumlara yöneldikleri dikkat çekmiştir.

Benzer Belgeler