• Sonuç bulunamadı

Günlük yaşam becerileri, çocuğun gün içinde insani temel ihtiyaçlarını bir yetişkinin yardımı olmaksızın tek başına yapabilmesini ve bunun sorumluluğunu alma bilinci kazanmasını ifade eder (Mahmoud, 2017: 38).

Gelişim süreçlerinden biri sayılan günlük yaşam becerilerini tanımlarsak; kişinin hayatını özgür ve rahat bir biçimde devam ettirmesi ve kişisel ihtiyaçlarını başkasının yardımı olmadan karşılaması olarak tarif edebiliriz. Bir diğer adıyla, öz bakım becerileri gelişmeyen çocuklar günlük yaşamlarında olumsuz durumlarla karşılaşabilmekte ve bu durumlar karşısında çözüm üretmekte zorlanmaktadır. Günlük yaşam becerisi gelişen bir çocuğun özgüveni de gelişecektir. Günlük ihtiyaçlarını karşılayacak duruma gelmesi ve öz bakım becerilerinin gelişimiyle çocuğun sorumluluk bilinci güçlenir (Kassame,2008: 240).

Sağlıklı hayat sürdürmesi için bir çocuğun, tuvalet, temizlik, sorumluluk ve düzen konularında bilinçlenmesi önemli bir noktadır. Temizlik ve düzen konusunda çocuğa rol model olmak, çocuğun ilk gelişim dönemlerinde bu davranışları edinmesinde ebeveynlerin dikkat etmesini gerektiren önemli bir davranıştır. Her çocukta gelişim süreci farklı olabilmekle birlikte, fizyolojik yeterliğinin tamamlandığı yaş evresinde tuvalet alışkanlığını gecikmeden kazandırabilmek çocuğun kendi bedenini tanımasında, kas kontrolü sağlayarak bedeninde oluşan sindirim fonksiyonlarına duyarlı hale gelmesinde oldukça hassas ve önemli bir süreçtir. Bu süreçte ebeveynlerin destekleyici ve sabredici tutum takınmaları öz bakım davranışının öğrenilmesinde kalıcılık sağlar (Demiriz ve Dinçer, 2000: 58-65).

Öz bakım becerileri arasında, kendi başına yemek yeme davranışının, tüm öz bakım gelişim alanları dikkate alındığında ilk kazanılan davranış yöntemi olduğu söylenebilir. Motor becerilerinin arttığı, anneden bağımsızlığın başladığı ilk dönemlerde çocuklar yemeklerini bireysel çaba ile yemek isterler. Bu davranışın öğrenilmesi ve güçlendirilmesinde annenin tutumu önem kazanır. Anne, sabırlı,

anlayışlı ve destekleyici olduğu takdirde çocuğun bu öz bakım davranışını kazanımı kolay ve kalıcı olacaktır ( Güneyli,1988: 37).

Yemeğini tek başına yiyebilen, tuvalette kimsenin yardımı olmadan ihtiyacını giderebilen, kıyafetlerini kendi başına çıkarıp giyebilen çocuklar ile bu becerileri edinememiş çocukların arasında oldukça belirgin gelişim farkı olduğu görülmektedir (Yalçın ve Diğerleri,2013: 210-213).

Okul öncesi dönem çocuklarının en belirgin özelliklerinden biri, yetişkinin davranışlarına karşı duyduğu büyük ilgidir. Bu sebeple oyun oynarken, yetişkinleri uygularken gördükleri günlük yaşam becerisi faaliyetlerini taklit ederler. Çocuklar, günlük yaşamda yapılan ev temizliğine yardım ederken, sofra kurulumuna yardım ederken bunu büyük bir hevesle yaparlar. Bu etkinliklerin, çocuklara öz bakım becerisi kazandırmada oyuna dönüştürülerek uygulanmasının öğrenmede oldukça etkili bir yöntem olduğu bilinmektedir (Konya,2007:10-16).

2.2.2. Günlük Yaşam Becerisi Kazanımı İle İlgili Yapılan Araştırmalar Erikson’un savunucusu olduğu psiko-sosyal gelişim kuramına göre, 1 ve 3 yaş arasındaki, bağımsızlığa karşı şüphecilik ve utanma tanımlaması yapılan dönemde çocukların yemek yeme, eşyalarını kendi başına düzenleme ve toplama, soyunma ve giyinme gibi davranışlarına teşvik edici şekilde onay verilmelidir. Bu süreç çocuğun sağlıklı büyümesini için doğru yönetilmelidir. Öz bakım kazanımlarını etkin kullanan çocuk, okula başladığında yaşıtlarının bulunduğu ortamlarda öz güven sorunu yaşamaz ( Sanemoğlu,1994: 21-30).

Öz Bakım Yetersizlik Kuramı ‘nın fikir öncüsü sayılan Orem, öz bakımı, kişinin devamlı kontrollü, amaca yönelik ve etkili tutum ve davranışlarının olgunlaşması neticesinde bireysel olarak yapabildiği bakım kazanımı olarak tanımlamıştır. Orem’in kuramında bu kazanım, fiziki yeterlik düzeyi, bireysel merak, yaşam ve eğitim koşulları sonucu edinilen tecrübelerin toplamıdır (Alligood and Tomey, 2002:239- 266).

Öz bakım becerisinin gelişim süreci ile alakalı yapılan uygulamalara en çok katkı sağlayan çalışmaları yapanlardan biri şüphesiz Maria Montessori’dir. Montessori, çocuğu, yetişkinlerin küçük kopyaları olarak değil, bireysel karar verebilen, kendi çabasıyla öğrenmeye yatkın, tek başına önemli bir varlık, küçük aktif bir insan olarak önemser ve tanımlar. Çocuk, zekâ, öz bakım becerisi, psiko-sosyal ve motor gelişimi için beden yapısına uygun hazırlanmış gerçek materyallerle çalıştığında, öğrenme sürecinde çok daha başarılı olur fikrinin en güçlü savunucusudur (Lillard ve Jessen, 2003:80-87).

“Emici zihin” ilkesini temel alan Montessori, erken dönem çocuklukta duyulan, görülen her davranış ve dilin çocuğun zihnine ve bilincine yerleştiğini, doğal öğrenmede emici zihnin baskın olduğunu savunur. Montessori’ ye göre çocuk, doğal olarak yaptığı davranışlar ile yaşam becerileri kazanır. Bunu başaran çocuk, sonraki süreçte daha karışık materyallerle çalıştığında kolaylıkla çözüme ulaşabilecektir. Bu yaklaşım, çocuğun hayatı boyunca ihtiyaç duyacağı becerileri kazanmasında, ona tabii ve sağlıklı bir ortam, hayal gücüne sınır koymayan serbest bir bakış açısı, vizyon sunmaktadır (Britton, 1992: 28-35).

Türkiye’ de 0-6 yaş grubu çocuklarının öz bakım becerilerine yönelik yapılan araştırmaların gereğinden az olduğu görülmektedir. Farklı ülkelerde de günlük yaşam becerilerinin gelişimine yönelik araştırmalar yapılmıştır. Bu çalışmalardan bazıları;

M.E.B.’nın hazırlamış olduğu Okul Öncesi Eğitim Programı’nın müfredatında, diğer gelişim özelikleri için belirlenen kazanım amaçlarının yanında, öz bakım becerilerini de çocuğa kazandırarak ilk okula hazır bulunuşluk durumunu arttırmak temel hedefler arasındadır. Bu kazanım ve göstergeler, hazırlanan müfredatın içeriğinde ayrıntılı olarak belirtilmiştir. Çocuğun beslenme, temizlik, giyinme, kazalardan korunma ve sağlıklı yaşam konusunda farkındalık kazanması, yaşadığı alanda düzen sorumluluğu bilincinin aşılanması vb. bu amaç ve kazanımların içeriğine temel oluşturur (M.E.B. 2013).

Demiriz ve Dinçer (2001: 150) araştırmalarında, 5-6 yaş grubundaki çocukların okul öncesi eğitim alma durumuna göre öz bakım becerisi gelişimini incelemişlerdir.

Araştırmada örneklemi, Ankara’ da okul öncesi eğitim kurumlarına giden ve eğitimi almayan iki farklı gruptaki 513 öğrencinin ebeveynleri oluşturmuştur. Bu çalışmada, öz bakım becerilerine yönelik davranışlar örneklenerek anne babalara çocuklarının bu davranışları hangi sıklıkla yaptıkları sorusu yöneltilmiştir. Toplanan veriler değerlendirilince, okul öncesi eğitimi alan çocuklarda öz bakım becerilerinin kazanımının arttığı sonucuna varılmıştır.

Weir, Cooney ve Diğerleri (2011: 3-44 ), Amerika Birleşik Devletleri’nin iki farklı bölgesinde okul çağında çocuğu olan ebeveyn görüşlerine dayanarak bir çalışma hazırlamışlardır. Bu araştırmada, anne babalara çocuklarının öz bakım becerileri, güvenlik ve sağlık bilgisi yeterlilikleri, okul kurallarına uyumu konularında sorular yöneltilmiş, evde ve okulda oyun yoluyla bu konularda eğitim verilmesinin olumlu etkisinin olup olmadığı sorulmuştur. Araştırmada elde edilen bulgular, oyun yoluyla çocuklara verilen eğitimin öz bakım becerilerini arttırdığı, okul kurallarına uyumlarını kolaylaştırdığı, güvenlik ve sağlık bilgisi kazanımlarına fayda sağladığını göstermiştir. Norveç Anaokulları Birliği (Steinerbarnehageforbundet i Norge, 2008)’nin kabul ettiği ve sonraki yıllarda Norveç Eğitim Bakanlığı’nın daimi hedef planlarına dahil ettiği 0-7 yaş Eğitim Planı’nda çocuklara öz bakım becerileri ve öz güven kazandırmada oyun, drama, doğal yaşam yürüyüşleri ve kampları, müzik ve tiyatro etkinlikleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Öz bakım becerilerinin geliştirilmesi konusuna oldukça önem veren Norveç Eğitim Bakanlığı, bu konuyu okul öncesi eğitim sisteminin en önemli kazanımlarından saymaktadır.

2.3. Oyunun Tanımı ve Oyun Yoluyla Dil Eğitimi