• Sonuç bulunamadı

Güney Anadolu Kıyıları

4. ANTİK ÇAĞDA DOĞU AKDENİZ’DE DENİZ TİCARETİ (M.Ö 3000-M.Ö.5 yüzyıl)

4.1. Bronz Çağda Doğu Akdeniz Ticareti

4.1.5. Güney Anadolu Kıyıları

Bronz çağda Güney Anadolu kıyıları doğudan batıya doğru sırasıyla Kizzuwatna, Tarhundassa ve Lukka Uygarlıklarına sahne olmuştur. (Harita – 6)

4.1.5.1. Kizzuwatna Uygarlığı:

Bronz çağın bu uygarlığı bizim daha sonra Kilikya olarak tanıyacağımız bölgede yer almaktadır. Kizzuwatna devletinden önce bu topraklarda Zalpa Krallığının hüküm sürdüğü bilinmektedir. (Harita – 5 – 7)

Bölgenin orta kısmını teşkil eden Çukurova M.Ö II.binden itibaren çeşitli isimlerle anılmıştır. Kizzuwatna adının etimolojik kökeni M.Ö II.bini başlarından itibaren Doğu Anadolu ve Mezopotamya’da ve sonra da Çukurova’da konuşulan Hurrice’ye kadar geri gitmektedir. Ovalık Kilikya’nın M.Ö I. Binyıldaki ismi Que de Hurrice’dir. Çukurova’nın

Klasik Çağlardaki adı Kilikya’dır. Bronz Çağa tarihlenen Mısır belgelerinde geçen Qode devlerinin de Que- Kizzuwatna ile aynı olduğu sanılmaktadır. Aramice yazıtlarda Kilikya bölgesi Hlkyn olarak geçmektedir.

Adana adını kökeni de, eski Yakındoğu ve Mısır kaynaklarında M.Ö 16. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bilinen Adaniya ve Danuna’dan gelmektedir. Danuna-Adaniya ve Adana’nın aynı yerler olduğu kesinleşmiştir. Grek kaynaklarında bahsedilen Dananoslar’ın Kilikya’nın yerli halkı olduğu da şüphesizdir.

Çukurova günümüzde kuzeyde Toros dağları, doğuda Amanos dağları, batıda Tarsus Ovası’nın bittiği yerde, güneyde ise Akdeniz ile çevrilidir. Bölge, Gülek Boğazı (Pylai Kilikias) ve Göksu vadisi ile İç Anadolu’ya, Bahçe Geçidi (Pylae Amanicae) ile Güneydoğu Anadolu ve Kuzey Suriye ile Mezopotamya’ya ve de Beylan Geçidi ile de Amik ovası, Mezopotamya ve Suriye sahilleriyle bağlantıyı sağlamaktadır.

Kizzuwatna Uygarlığı ile ilgili bilgiler Hitit krallarının verdikleri bilgilerden ve Kizzuwatna kralları ile yaptıkları antlaşmalardan elde edilmiştir.

Kilikya Orta Anadolu ve Ege’yi Doğu Akdeniz sahillerine Kıbrıs ve Mısır ile Kuzey Suriye ve Mezopotamya’ya bağlayan, üzerinden öenmli yolların geçtiği bir yerde bulunmaktaydı. Gülek Geçidi’nin batısında bulunan sahil kesiminin İç Anadolu ile olan ulaşım bağı Kilikya’nın içinden geçmek zorundaydı. Ancak çok öenmli stratajik bir noktada yer alan bu bölge, doğusunda Mezopotamya’ya geçen yolların engelleyecek bir konumda değildi. Çukurova’da Kizzuwatna gibi bağımsız bir devlet varolduğu sürece Hititlerin ne Karaman-Kırobası ve Göksu Vadisi’nde ne de Gülek Geçidi üzerinden Kilikya’ya inmeleri veya geçici olarak inseler bile, ovayı baştan başa aşarak Kuzey Suriye’ye ulaşmaları ve aynı yoldan tekrar geri dönmeleri asla mümkün değildi.131

Hitit Krallığı Doğu Akdeniz ile deniz ticareti ilişkilerini bu bölge üzerinden gerçekleştirmiştir. Kizzuwatna uygarlığı sınırları içinde Ura adında büyük bir liman kenti vardı. Bu kent Hitit, Kizzuwatna, Levant (Yakın Doğu), Mısır ve Kıbrıs ilişkilerinde kilit bölge durumundaydı. Orta Hitit dönemi kralı I. Arnuwanda, Kizzuwatna’nın en önemli liman kenti ve Orta Anadolu’nun Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’e açılan kapısı olan Ura kentiyle de uğraşmış, burada oturan tüccar veya göçebe halkı anlaşmaya benzeyen bir protokolle kendisine bağlamıştır.132 Hitit İmparatorluk döneminde Uralı tüccarlar ticaret alanlarını çok daha alana ve Ugarit’e kadar yaymışlardır. Uralı tüccarlar çalışkanlıklarıyla ünlüdürler. Hitit Kralı IV. Tuthaliya zamanındaki kıtlık yıllarında Kuzey Suriye’den gönderilen tahıl, Hitit

131 Ünal A, 2002, s.125 132 Ünal A, 2002, s.125

devletine Ura limanı üzerinden ulaştırılıyordu. Ugarit metinlerine göre Uralı tüccarlar arasında Ugarit’te birçok mal mülk satın alacak kadar çok zengin olanlar bulunmaktaydı. Bu bilgide bu kentin Bronz Çağı ticaretindeki yerini ispatlar niteliktedir. Uralı tüccarlar Hitit Krallarının koruyuculuğu altında ticaretin tadını çıkarmışlardır.

Ele geçen metinlerde Ura kentinin yerini tam olarak belirtmeye yarayacak bilgiler mevcut değildir. Bununla birlikte Ura, Yumurtalık, Silifke-Taşucu’ndaki Göksu deltası ve Aydıncık ile bir tutulması yönünde kanılar mevcuttur. Bu konu da başka savlarda mevcuttur. Bunlardan birisi de Mersin-Yümüktepe’de olduğudur.

Bölgenin Bronz Çağda Ege dünyası ile de ticari ilişkileri yadsınamız durumdydı. Ege limanlarıyla canlı bir bağlantısı vardır. Bu çağda Batı Anadolu ile ticari ilişkileri de deniz üzerinden gerçekleşmiştir.

M.Ö 2500’den kısa bir süre sonra Troialılar uzak diyarlarla ticaret yapabilecek kadar güvenli ve zengin bir duruma gelmişlerdir. Kilikya ile bağlantıları da büyük ihtimalle deniz üzerinden yürütülmüştür. M.Ö 2400 civarlarında, Kilikya’nın oldukça revaşta olduğu ve kuzeybatı Anadolularca çok rağbet gördüğü bilinmektedir. Kilikya bulunduğu konum itibariyle ticari bir merkez olmaya çok uygundu ve zenginleşmeyi sürdürdü. Ancak M.Ö 2200’den sonra Batı ve Güney Anadolu’nun geri kalanında maddi kültürde bir çöküş yaşandı. Bazı bölgeler M.Ö 1. binyıla kadar yerleşime kucak açamadı. İstila hareketi Kilikya’ya ulaşmadan gücünü yitirmiştir. Bu gölgede M.Ö 2. binyılın başlarına kadar herhangi bir kültür değişikliği olmamıştır. M.Ö 2. bin bilgileri de yukarıda bahsettiğimiz gibi Hitit metinlerine dayanmaktadır.

4.1.5.2. Tarhundassa Uygarlığı:

Tarhundassa Uygarlı, Kizzuwatna Uygarlığı ile Lukka Uygarlığı arasında kalan bölgede yer almaktadır. (Harita – 5 ) Daha sonra Pamphylia olarak tanıyacağımız bölgenin bir bölümünün M.Ö. II. bin yılın ikinci yarısındaki adıdır. Bu tarihten öncesi ise büyük ölçüde bilinmemektedir. Halkının Luvi kökenli olduğu bilinmektedir. Bronz Çağı’n sonlarına tekabül eden Ege göçlerine diğer Doğu Akdeniz uygarlıklarında olduğu gibi sahne olmuştur.

4.1.5.3. Lukka Uygarlığı:

İsim benzerliğinden dolayı dah sonra tanıyacağımız Lykia uygarlığı ile birleştirilen (Harita – 5) bu uygarlığın halkının kökeni Herodot’tan elde edilen bilgilere göre M.Ö. 15.

yüzyıl civarlarında gelen Giritliler’e dayanmaktadır. M.Ö. II. binyıl Hitit metinlerinde isimleri Lugga ya da Rawka olarak geçer. Hititler M.Ö. 14 yüzyılın ortalarında bu topraklarda üstünlük kurmuşsa da ayaklanma gibi sabeplerden dolayı kontrol etmekte zorlanmışlardır. M.Ö. kayıtlarında Lukka topraklarında Dalawa adında bir şehirden söz edilmektedir. Çok büyük bir olasılıkla bu şehir Ksanthos vadisinde bulunan Tlos olmalıdır. Lukka uygarlığının tarihinin M.Ö. II binlere kadar gittiği sanılmaktadır.

Tarhundassa ve Lukka uygarlıklarının konumu açısından en büyük önemleri Doğu Akdeniz deniz ticaretinde önemli bir rota üzerinde bulunmalarıdır. Eski çağ gemileri güvenli bir yolculuk için öncelikle kıyıya yakın seyrediyorlardı. Güney Anadolu kıyılarında bulunan ya da yerleri tespit edilen çok sayıda batık da bunu doğrular niteliktedir.

Benzer Belgeler