• Sonuç bulunamadı

Günahlara Dalma

Belgede KUR AN DA AZAP KAVRAMI (sayfa 88-92)

A. İTİKÂDİ SEBEPLER

3. Günahlara Dalma

3. Günahlara Dalma

Allah'ın buyruklarına aykırı düşen, dinen suç sayılan davranışlar, İslâm kurallarının ve temiz insan fıtratının yapılmamasını emrettiği hususlar Arapça'da günah olarak isimlendirir.

Kur’ân’da günah kavramı; İsm, zenb, isyan, cürm kelimeleriyle de ifade edilmiştir.

İsm, günahın tam karşılık anlamıdır. Zenb (cürm), insanın Allah'ın rızasını kazanmasını engelleyen; isyan, Allah'a itaat etmemek demektir. Günah işlemek, kısmen insanın fıtratında vardır. Aslında insan İslâm fıtratı üzerine dünyaya gelir. Ancak daha sonradan yetişme ortamına ve aldığı eğitime göre başka dinlere de inanabilir, müslüman da olabilir. İnsan, beşer olarak yaratılmıştır. Hak olanı da seçme, batıl olanı da seçme hürriyeti vardır. İnsanın sorumlu olabilmesi için özgür olması gerekiyor. İnsanın itaat etme, Allah’a kulluk yapma görevi olduğu gibi, itaat etmeme, günah işleme hürriyeti de vardır. İyinin ve kötünün anlaşılması için, her ikisinin de ortada imkân dâhilinde olması gerekir. İyi ve güzel, bazen kendilerinin karşıtı olan kötü ve çirkinle tanınabilir. Günahların kişisel, toplumsal, psikolojik, sosyolojik ve hatta çevreyle ilgili zararları vardır. Günah işleme anlayışı; insanı çevreleyen her yerde kargaşaya, huzursuzluğa, felaketlere sebep olur.

Günahlar, ilâhî bereketi azaltır, insandaki iyi duyguları köreltir, çirkinlikleri artırır, hakları ihlal eder, rezilliklere ve yıkımlara sebep olur, iman etmiş kalpleri karartır. Günahlar, insanları korkuya, şüpheciliğe, dengesizliğe, doymazlığa, utanmazlığa sürükler.

Kur’ân’da günah kavramının geçtiği sayısız ayet mevcuttur. Burada konunun anlaşılması için birkaç ayet zikredilebilir; “Hayır! Her kim bir kötülük eder de onun kötülüğü kendisini çepeçevre kuşatırsa, işte o kimseler cehennemliktir. Onlar orada devamlı kalırlar.” 185 “Eğer yasakladığımız büyük günahlardan (kebâirden) kaçınırsanız, sizin küçük günahlarınızı örteriz ve sizi şerefli bir yere sokarız.” 186 “…Birr (her türlü iyilik) ve takvâ (Allah’tan hakkıyla sakınma) hususunda yardımlaşın, ism (günah) ve haddi aşma (düşmanlık) hususunda yardımlaşmayın…” 187 “Allah’ın huzuruna çıkmayı yalanlayanlar gerçekten ziyana uğramışlardır. Nihayet onlara Kıyâmet ansızın gelip çatınca, onlar: Günahlarını sırtlarına yüklenerek diyecekler ki: ‘Hayatta iyi amelleri terk etmemizden dolayı eyvâh bize! Yüklenip taşıdıkları şey ne kötü yüktür.” 188

185 Bakara, 2 / 81.

186 Nisâ, 4 / 31.

187 Mâide, 5 / 2.

188 En’âm, 6 / 31.

83

Günahlar ve Günahkârlarla İlgili Sünnetullah (Allah’ın Değişmez Yasaları) a) Kim Günah ve Kötülük Yaparsa Cezâsını Bulur: Günahların işlenmesi neticesinde uygulanacak cezâ sünnetullah gereği olup bütün yaratıklar için geçerlidir. Tolerans sözkonusu değildir. Allah bu genel kuralı açıklarken:

“ Ne sizin kuruntularınız, ne de Ehl-i kitabın kuruntuları (gerçektir); kim bir kötülük (günah) işlerse onun cezâsını görür ve kendisi için Allah’tan başka dost da, yardımcı da bulumaz” 189 buyurmaktadır. Âyetin lafzı genel olduğundan kâfir ve mü’min herkes kötü ameliyle(günahıyla) cezâ görecektir.

b) Kötülüğün Cezâsı Yapılan Kötülükle Orantılıdır: Bir günah işleyen sadece onun kadar cezâ görür: Cezâ, günahın miktarına göredir. “Kim bir kötülük(günah) işlerse, onun kadar cezâ görür. Kim de kadın veya erkek mü’min olarak faydalı bir iş yaparsa onlar, kendilerine hesapsız rızık verilmek üzere, cennete girerler.” 190

Günah ve kötülüğün miktarına, yani hak ettiği cezânın üzerine yapılan artış, çirkindir, haddi aşmadır, zulümdür. Zulüm ise câiz değildir. Allah kullarına zerre kadar zulmetmez.191 Fakat hak ettiği iyilik(hasene) üzerine yapılan artış, övgüye lâyık bir davranıştır. Zira bu, bir lütuf ve ihsandır.

c) Kötülüğe (Günaha) Rızâ Göstermek Toplumun Genelinin Cezâsını Gerektiren Bir Günahtır: Allah şöyle buyurmaktadır: “ Öyle bir fitneden (günahtan) sakının ki, aranızdan yalnız zulüm(haksızlık) edenlere erişmekle kalmaz. Bilin ki Allah’ın azâbı çetindir.” 192 Bu âyetteki “fitne”nin mânâsı, kötülüklerin toplumda kabul görüp reddedilmemesidir.

d) Günahlar, Sahibini Helâke Sürükler: Allah Teâlâ buyuruyor ki: “Görmediler mi, onlardan önce yeryüzünde size vermediğimiz bütün imkânları kendilerine verdiğimiz, gökten üzerlerine bol bol yağmurlar gönderip evlerinin altlarından ırmaklar akıttığımız nice nesilleri helâk ettik. Biz onları, günahları sebebiyle helâk ettik ve onların peşinden başka nesiller yarattık.” 193 Bu âyetten açıkça anlaşılmaktadır ki, helâk olanları, Allah, işledikleri günahları sebebiyle helâk etmiştir. Bu haberde, genel ve sürekli bir kuralın ifadesi vardır: Günahlar, sahibini helâke sürüklerken, Allah günahkârları günahları sebebiyle helâk etmektedir.

189 Nisâ, 4 / 123.

190 Mü’min, 40 / 40.

191 Bkz. Nisâ, 4 / 40.

192 Enfâl, 8 / 25.

193 En’âm, 6 / 6.

84 e) Günahlar, Musîbetlerin Sebebidir: “ Başınıza gelen belalar, musibetler kazandığınız günahlar yüzündendir.” 194 Yani, ey insanlar! Başınıza gelen bütün hastalık ve diğer felâketler gibi musîbetler, acılar, dertler, kıtlık, deprem ve benzeri nâhoş durumlar, işlediğiniz günahlar sebebiyledir. Fakat (Allah) günahlarınızın çoğunun cezâsını peşinen vermez (belki âhirette de bir kısmını affeder)..

Günaha Uygulanacak Cezâ Türleri

a) Günahkâr Kavimlerin Dünyadayken Cezalandırılması: Cenâb-ı Hak mânevî ve psikolojik türden bir ceza biçimini, hissî ve bedenî olmakla beraber âhiret hayatına bırakarak, günahkâr toplulukları dünyevi çizgide, mânidar olan cezalarla cezalandırmaktadır. Günahkâr kavimlerin dünyadaki cezalandırma yöntemlerinin çeşitleriyle ilgili olarak Kur'ân'da şu bilgilere yer veriliyor:

Allah'ın yakalamasından,195 intikam almasından196 bahsedilmekte, Ankebut suresindeki âyette de günahkâr kavimlerin nasıl cezalandırıldıklarından bir bölüm sunulmaktadır: Taş yağdıran bir kasırgaya tutulma (hâsıb), korkunç gürültüye (sayha) yakalanmak, yere batırılmak (hasf), suda boğulmak (ğarak) gibi...197 Azap ve eş anlamlı kavramlar başlıklı konu incelenecek olursa cezalandırma çeşitlerini daha iyi anlayabiliriz.

Bütün bu cezâ örneklerinde dikkati çeken şey şudur: Cezalandırma fiili, Allah'ın emrindeki tabiat güçleri tarafından îfâ edilmektedir. Böylece bu dünyanın günahkâr insanları, tanığı oldukları tabiat unsurları ile çarpıtılmakta, onların günahkârlıklarına bu güçlerin de gizli bir başkaldırısı bizlere sezdirilmektedir. Bu anlatımların yanı sıra, oldukça çarpıcı bazı bilgilere de rastlanmaktadır. Meselâ peygamberleri yalanlayan ümmetlerin peşpeşe helâk edilmelerinden ve dillerde eğlenilmek için dolaşan masallara çevrilmekten bahsedilir.198 Aynı şekilde günahkâr ümmetlerin masallara çevrilişinin ifâde edilmesinin devamında Sebe' kavmiyle ilgili şu ifâdeye rastlıyoruz: "... Biz onları paramparça ettik!" 199 Âyet-i kerimede, tefrîk kelimesi yerine, bitişik olan bir şeyi parçalamaya tahsis edilmiş olan "temzîk" kelimesinin kullanılması, durumun önemini göstermek maksadıyladır. Öte yandan bize, oraklarla biçilmiş ekinlerle, henüz tütmekte olan sönmüş ateşleri hatırlatarak, günahkâr toplulukların uğratıldığı bir ceza türünü işaret

194 Şûrâ, 42 / 30.

195 Bkz. Enfâl, 8 / 52; Hûd, 11 / 102.

196 Bkz. Â’râf, 7 /136; Rûm, 30 / 47; Zuhruf, 43 / 55.

197 Bkz. Ankebût, 29 / 40.

198 Bkz. Mü'minûn, 23 / 44.

199 Bkz. Sebe' , 19 / 34.

85 eder.200 Bakara suresinin, altmışbeşinci âyetinde yahûdi milletine verilen ürkütücü cezâdan bahsolunmaktadır ki bu da onların maymuna çevrilerek cezalandırılmalarıdır.201

b) Âhirette Cezâlandırma: Kur'ân-ı Kerim, günahkârların Âhiretteki cezalarıyla ilgili olarak, "ahlâkî cezalar" ve "fizik cezalar" olmak üzere iki kategoride ele alınabilir: Mü'minlerin ağzından Allah şöyle buyurur: "Ey Rabbimiz, gerçekten Sen kimi ateşe sokarsan, şüphesiz onu hor ve perişan edersin..." 202

1. Ahlâkî Cezalar: Ahlâkî yönden mahrûmiyet sebebi olan cezalar şunlardır: Kişilerin Allah'ın rahmetinden ümidi kesmeleri,203 Allah'ın onları affetmemesi,204 Allah'ı görmekten mahrum olmaları,205 kıyâmet gününde Allah'ın onlara bakmaması ve onları tezkiye etmemesi,206 orada nasiplerinin olmaması,207 o gün unutulmaları,208 dostsuz ve yardımsız bırakılmaları,209 özür beyan edememeleri,210 şeklinde ifade edilen cezalar uygulanacaktır.

2. Fiziki Cezalar: Son hüküm gününden sonra suçluların katlanacakları fiziki cezalar temel ihtiyaçlardan mahrum kılınmak tarzındadır. Meselâ aç ve susuz olanlar ne açlıklarını ne de susuzluklarnı herhangi bir şeyle gideremezler.211

Cennet ehline olan su talepleri geri çevrilir,212 yiyecek olarak hayvanların dahi yiyemediği bir bitki,213 ya da zakkum ağacı 214 veyahut da yenildiğinde boğazda duran, ne yenilip ne de dışarı atılabilen bir yiyecek215 sunulur. İçecek olarak da erimiş maden tortusu gibi, yüzleri kavuracak kadar da kaynar 216 ve bağırsakları parçalayan,217 bir su; irin,218 irinle beraber kaynar su 219 ve yutulmaya çalışılıp da boğazdan geçmeyen irinli su 220 takdim edilir... Günahkârlar

200 Bkz. Enbiyâ, 21 / 15.

201 Bkz. Bakara, 2 / 65.

202 Âli İmrân, 3 / 192.

203 Bkz. Ankebût, 29 / 23.

204 Bkz. Nisâ, 4 / 137, 168; Muhammed, 47 /34.

205 Bkz. Mutaffifîn, 83 / 15.

206 Bkz. Bakara, 2 / 174.

207 Bkz. Bakara, 2 / 102; Âl-i İmrân, 3 / 77, 176; Şûrâ, 42 / 20.

208 Bkz. Â'râf, 7 / 51; Câsiye, 45 / 34.

209 Bkz. Şûrâ, 42 / 8.

210 Bkz. Mürselât, 77 / 35, 36.

211 Bkz. Nebe' , 78 / 24; A'lâ, 87 / 5.

212 Bkz. Â'râf, 7 / 50.

213 Bkz. Ğâşiye, 88 / 6.

214 Bkz. Sâffât, 37 / 62 – 66.

215 Bkz. Müzzemmil, 73 / 13.

216 Bkz. Sâffât, 37 / 67.

217 Bkz. Muhammed, 47 /15.

218 Bkz. Hakka, 69 / 36.

219 Bkz. Nebe' , 78 / 36.

220 Bkz. İbrâhim, 14 / 16, 17.

86 ise kıskıvrak,221 boyunlarında bukağılar olduğu halde,222 cehenneme atılırlar. Kur'ân-ı Kerim'in âhiret azâbıyla ilgili olarak sunduğu bu sahneler, inanmayan insanlar için söz konusudur.

Allah'a inanmış olanlar için bu türden acılar söz konusu edilmemiş, cehenneme girmeleri halinde bile, orası geçici bir arınma yeri olacak, daha sonra esas yerleri olan cennete gireceklerdir. Allah, iman etmeyen kulları için dünyada maddî ve dünyevî cezalar takdir ederken, ateş türünden bir ceza sözkonusu değildir.

Âhiret hayatında ise, özellikle ateşin odaklık ettiği fiziki ceza söz konusudur. Dikkatlerden kaçmaması gereken bir husus da, ateşin zikredilmediği yerlerde bile, oradaki azabın vâsıtası yine ateşle ilgilidir. Meselâ, inanmayanlar için kaynar su, ateşte pişerek olgunlaşan deriler gibi cezalandırma şekillerini örnek olarak verilebilir.

Belgede KUR AN DA AZAP KAVRAMI (sayfa 88-92)