• Sonuç bulunamadı

1.1 DİN DUYGUSU VE İNANMA İHTİYACI

1.1.69 Kokotlar Mektebi

2.1.1.4 Diğer Dini Unsurlar

2.1.1.4.14 Günah

Dini bakımdan suç sayılan iş veya davranış anlamına gelen günah konusuna çalışmamız ile alakalı romanlarda sıkça değinilmiştir. Romanlarda günah olduğu söylenen fiiller bazen dini temele dayandırılmış, bazen de konuşmacının herhangi bir temele dayandırmaksızın kendi kanaatince yapılanın günah olduğunu ifade etmesi şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

Tutuşmuş Gönüller romanında Lemiye ile Behçet Hilmi’nin şeytana uyup nikâhsız olarak ilişkiye girmeleri ve bu ilişki neticesinde bir çocuğun meydana gelişine yer verilmiştir. Çocuk doğmadan önce Behçet Hilmi ile Lemiye’nin yolları ayrılır ve Lemiye karnında çocukla çaresiz kalır. Girdiği işlerde de bu durumundan dolayı dışlanır. Yer yer kadınların zina ile ilgili konuşmalarında, ilk cümlelere Lemiye örneği ile başlanır ve Lemiye’nin yaptığının hem sosyal hem de dinî açıdan iyi bir durum olmadığına değinilir (s. 215-222-226).

Hüseyin Rahmi’nin bir diğer romanı Ben Deli Miyim’de, Madam Fedrona’nın evinde günahın her nevi işlenmektedir. Nuri ve Şadan da sık sık eğlenmek için bu günah yuvasına gitmektedirler (s. 110). Revan Hanım ile ilgili emeline ulaşamayan, hatta onu Şadan’a kaptıran Nuri, Revan Hanım’a Şadan’ın yaptığı deliliklerden bahseden bir mektup yazar. Ayrıca Şadan’ın artık konakta durmasının kendi güvenliği açısından sakıncalı olduğunu da mektubuna ekler. Ve ona zavallı divane herifi konağından kovmasını tavsiye eder. Çünkü bir gün onu kendisinin koynunda boğulmuş olarak bulacakları yönünde tehdit eder. Buna gerekçe olarak da “kalû beladan” beri Revan’ın kendi karısı olduğu için Nuri ile birlikte olmalarının haram olacağını gösterir. Hallerinin de zani ile zaniye hali olacağını mektubunun sonuna ekler (s. 237). Burada Nuri, Revan Hanım’ı kendi alın yazısı olduğu ve eğer Şadan ile birlikte olmaya devam etmesi halinde zina etmiş olacakları konusunda ikna etmeye uğraşır.

Hüseyin Rahmi, günah konusuna Kokotlar Mektebi romanında da değinmiştir. Roman, hayat kadınlığı yapan kadınların ve onlar için türlü rezillikler yapan erkeklerin durumlarını anlatan bir eserdir. Romanda kokotlar mektebi isimli yerde metreslik yapacak olan kadınlar yetiştirilmekte ve bu mekânda taliplilerine teşhir edilmektedirler. Bu mekânın bir zina evi olduğu da gerek Kokotlar Mektebi’nin işletmecisi Ulviye

146

Melek, gerekse de romandaki diğer kahramanlar tarafından sıklıkla dile getirilmiştir (s. 37).

Cehennemlik romanın konusunu daha çok Ferhunde, Şemsi, Cazibe Hanım ve Muzaffer arasındaki yasak aşk oluşturur. Eşlerini aldatmak suretiyle yaşanan bu aşk günah kelimesiyle ifade edilmiştir (s. 144, 175, 176).

Billur Kalp romanında günah konusunu Sema’nın Muhlis’e yazdığı mektup vesilesiyle okuyucuya sunmuştur yazar Hüseyin Rahmi Gürpınar. Muhlis, Sema ile aralarındaki her şeyin bitmiş olduğunu görür ve ona aşağılayıcı birkaç satır karalar. Sema’nın nasıl kötü bir varlık olduğunu erkenden anladığına mutlu olduğu yönünde cümleler kurar. Mektubunun sonunda da Sema’ya, en azından babasının iffeti için intihar etmesi gerektiğini ve bu haberi duymayı beklediğini yazar. Sema, intiharın Yaradan’a baş kaldırmak olduğunu ve bunun da büyük günah olduğunu ona yazdığı mektupta dile getirir. Ona göre intihar eden kimse Allah’ın yaratma sanatını sorgulamış, yaratış düzenine aykırı hareket etmiş, tabiatın dengesini bozmuş hatta Allah’a isyan etmiş, böylece büyük günaha girmiş olacaktır. Kul Allah’a, sen beni yarattın; fakat eserini bana beğendiremedin. Gönderdiğin evrenden hiç hoşlanmadım. Haksızlık, zorbalık, hainlik, gönül darlığı, aşağılama, kendini beğenmişlik, zulüm, hile dolu bir hayatı sürmenin bir anlamı olmayacağı yönünde sözlerle isyan etmiş olacaktır (s. 287).

Zina günahına yer verilen romanlardan biri de Mahşer’dir. Roman kahramanlarından Nihad ile Muazzez, kalacak ev bulamadıklarından çocukluk arkadaşı Faik’in evinde misafir olurlar. Faik’in babası nikâhsız olarak aynı evde kalacak olan Nihad ve Muazzez’in yanlış bir şey yapmamaları yönünde Nihad’ı uyarır. Kendi evinde bu güne değin hiç haram işlenmediğini dile getirir. Ona cevap olarak da Nihad, Abdi Bey’e endişesini çok iyi anladığını ve kendisine nikâhları kıyılıncaya kadar evlerinde herhangi bir haram teşkil edecek fiiliyatı işlemeyecekleri hususunda teminat verir. Günah işlenmeyeceği konusunda onu ikna etmek için Muazzez ile ayrı yattıklarını da ilave eder (s. 142).

Sevdiği adamı kaybettiği için dengesini yitiren bir kadının hayatının konu edildiği Dikmen Yıldızı romanında da günah konusuna yer verilmiştir. Dikmen Yıldızı’nın sevdiği Tayyareci Murat, Dikmen Yıldızı’nın ailesinin konağına yorgun

147

argın vaziyette gelmiştir. Dikmen Yıldızı’nın annesi, ona yemeğe kadar bir müddet istirahat etmesini tavsiye eder. Ancak Murat yatmak yerine iki kadeh içki içmek istemektedir. Dikmen Yıldızı’nın annesi, içmek için erken olduğu yönünde Murat’ı uyarır. Murat ise askerliğinde, bütün gençliğinde bir damla içki içmediği cevabı ile mukabelede bulunur. Ellisinden sonra olsun kendisine içkiyi yasaklamamalarını ister. Annesinden vaktin içmek için erken olduğu yönündeki hatırlatmaya karşı “bu günahı ellisinden sonra bari yasak etmeyin” (s. 51) der. Dikmen Yıldızı ile sevgilisi Murat bir akşam zaaflarına yenilirler ve evlenmeden önce birlikte olurlar. Bu hallerinin yanlışlığını daha sonra anlayıp durumdan pişman olurlar. Bu pişmanlıklarını dile getirirken de yaptıkları hareketi “günah” olarak telaffuz ederler. (s. 64-65)

Apdullah Ziya Kozanoğlu günah unsurunu işleyen yazarlarımızdandır. Onun, Sencivanoğlu Türk Korsanları Afrika’da romanının başkahramanı Sencivanoğlu ile arkadaşları, Piri Reis’in kellesi karşılığında şart koşulan altınları bulmak için Afrika’ya giderlerken türlü türlü sıkıntılarla karşılaşırlar. Bir keresinde Sencivanoğlu, arkadaşı Kelle’ye saldıran bir su aygırını balta ile öldürdüğünde, orada bulunan zencilerin kendisine taptığını tüccar Cana’dan öğrenir. Buna: “Sümme hâşâ! Bizde, Tanrıdan başkasına tapılmaz. Günahtır. Aslan öldüreceğimi nereden çıkarmışlar” (s. 34) diyerek karşı çıkar ve bu tarz bir düşüncenin günah olduğunu vurgular. Bu şekilde Allah’ı da yüceltmiş olur.

Yasak aşkların konu edildiği Gönül Yuvası romanının başkahramanı Elvan, başka bir adamla evli olmasına rağmen çocukluk aşkı Ziya ile gizliden gizliye aşk maceraları yaşamaktadır. Bazen bu durum vicdanlarının sızlamasına sebep olur. Bu esnada yaptıklarının “günah” olduğunu birbirilerine itiraf ederler (s. 132, 133, 137, 156, 160,163).

Ele aldığımız romanlarda günah olarak daha çok zina unsuru geçtiği görülmüştür.

148