• Sonuç bulunamadı

Günümüz Türk Toplum Yaşantısında Şamanist İzler

Türk toplumunda birçok insanın günlük hayatımıza nereden geldiğini bilmediği birçok alışkanlığın aslında Şamanizm kökeninden geldiğini görmekteyiz. Şamanizm, eski Türk geleneklerini binlerce yıllık Türk kültürünün izlerini günümüze kadar getirmiştir. Türklerin ise kültürlerinin ne denli zengin olduğunu göstermektedir.

Şamanizm’in ruhu Türklerin kök hücrelerine kadar işlemiş. Türklerin Şamanizm’den İslamiyet’e geçişi yüzyıllar öncesine dayansa da günümüzde Şamanizm’den kalan birçok adet ve gelenekleri bulunuyor. O izler arasından neler yok ki, gidenin arkasından su dökmek eski Türklerdeki su kültünün doğurduğu bir adettir. Cami avlularında mum yakılması, ağaçlara bez ve çaput bağlanması da Şamanizm ve Budizm döneminden günümüze aktarılan geleneklerdir. Yine, istenmeyen bir olay duyulduğunda tahtaya elle tokmak gibi üç kere vurulması da, kötülükten korunmak, kötü ruhların duymasını önlemek amacına yönelik eski bir şaman inanışıdır (Özden, 2017, s. 60).

Özden’in dediği gibi günlük yaşantımızda İslam’dan önceki kültür izlerini yani Şamanlığın izlerini taşıdığı ön görülmüştür. Bunlardan bir kısmını ele alacak olursak; nazar, mum yakılması, kurşun dökme, çaput bez bağlamak, mevlit okutulması, eşik kutsallığı, halı kilim desenleri gibi birçok ritüel günlük yaşantımızda yer almaktadır.

Eski Türk inançlarından olan nazar olgusu, kötü ruhlardan korunma ve buna bağlı olarak nazardan hastalanan şaman kişiyi farklı tekniklerle iyileştirmeye çalışmadır. Nazar boncuğundaki mavi rengin kötü ruhlara karşı koruyucu bir renk olduğu da söylenebilir (Demir & Çomak, 2015, s. 175).

Nazar olgusu Anadolu’da çok yaygın bir inançtır. Bazı insanların bakışlarının kötü niyetli olduğunu ve bu bakışların ise insana zarar verdiği düşünülmektedir. Bu bakışlardan ve kötü ruhlardan korunmak amaçlı nazar boncuğu takıldığı ifade edilmektedir.

Mum yakma ve ateş yakma ritüeli Eski Türk inançlarındandır. Bunun kökeni ateşin kutsal kabul edildiği günden bu güne kadar gelmiştir. Ateşe, suya, taşa, türbeye dua edilmesi, buralardan medet beklenmesi Eski Türk inançlarından kalmadır (Şener, 2010, s. 132).

Mum yakılması Şamanizm döneminden günümüze aktarılan bir başka unsurdur. Bu inanç sistemi Anadolu’da da baskın olarak görülmesi yakılan mum ile yakılan yerden medet umulmasından kaynaklanmış olabilir.

“Kurşun dökme de Şaman geleneklerinden kalan bir adettir. Şamanlar bu ritüele “Kut Dökme” anlamına gelen “Kut Kuyma” adını vermişlerdir. İnsana musallat olan kötü ruhların olumsuz etkisini ortadan kaldırmaya yönelik olarak çok eski dönemlerde uygulanan sihir kökenli bir ritüeldi” (Özden, 2017, s. 61).

Kurşun dökme ritüeli, insanların kötü ruhlar tarafından hastalandırıldığı düşünülen ve kötü ruhlardan kurtulması için yapılan bir ritüeldir. Bu ritüel ise kurşunun ateşte eritildikten sonra hastanın başı üzerinde tutulan su dolu kabın içine dökülmesidir. Bu şekilde hastanın kötü ruhlardan kurtulacağı düşünülmektedir.

Çaput/Bez bağlamak; günümüzde Şamanizm’den gelen en bilinen göstergelerden birisi bez veya çaput bağlama geleneğidir. Şaman, davuluna, giysisine renkli bez parçaları bağlanması yoluyla adakta bulunmak, dilek dilemek, kansız adak sayılan en önemli inanç ve geleneklerdendir. Bu Şaman geleneği, günümüzde, Türk coğrafyasında; yatırlara, kutsal sayılan yerlere, bez bağlamak ve bu yolla da adakta bulunma şeklinde varlığını sürdürmektedir (Demir & Çomak, 2015, s. 180).

Şekil 5. Tuva Sayan Dağları yamacında bulunan Kırk Gözeler etrafında fare heykelleri ve kutsal dilek ağacı. “Kam Kültürü Şamanizm”. Özden, D. 2017 İstanbul: Kategori, s. 266 kaynağından alınmıştır.

Çaput ve bez bağlama ritüelinde, Anadolu’da yeniayın görünmesi ile insanlar dilekte bulunurlarmış bunun nedeni ise yeni umut ve başlangıçlara vesile olacağı düşünülürmüş. Bu inanç sistemi ise Türklerin Gök Tanrı inancından kaynaklanmaktadır (Özden, 2017, s. 61). Eskiden, Şamanist Türklerde Ayın koruyucu güce sahip olduğu düşünülmekte idi. Günümüze dek gelen bu ritüel hâlâ varlığını sürdürmektedir.

Düğün, evlenme; Anadolu’da kız isteme geleneği, nişan ve düğün geleneğinin ise, Arap ülkelerinden farklı olduğu bilinmektedir. Eski Türklerde eğlenceler müzikli içkili olurken Arap geleneğinde bu durumun tam tersi olduğu görülmektedir (Şener, 2010, s. 134).

İslam dininde içki içilmesi kesinlikle yasaklanmıştır. Ancak Eski Türk kültüründe içki içilmesi yaygın bir gelenek olarak görülmüştür. Özellikle düğünlerde müzik eşliğinde içki içilmesi geleneği vardır. Şaman geleneğinde de mevlit ve ilahiler sadece Anadolu da uygulanan müzikli anlatımlardır. İslam dininde Kur’an’ın müzikle okunması ise günah olarak kabul edilmiştir.

Mevlit; Şamanizm inancına göre, ölünün evinde dua okunur ve okuma işini Şaman yapar. Şaman, müziksiz ayin yapmaz ve ayin sırasında mutlaka davulu, defi ve kopuzu yanında olur. Bununla birlikte zamanla Mevlit okunması sırasında Kuran’dan ayetlerin okunması, dua ve yakarışlar da törenin bir parçası haline gelmiştir (Demir & Çomak, 2015, s. 185-186).

Eski Türklerde yuğ, ölüyü anmak ve ruhunu dinlendirmek için verilen ziyafete denmektedir. Mevlit okutması sonunda verilen ikramların ölünün de ağzında bulunduğu; yediği düşünülmektedir. Ölünün ardından 40 gün sonra okutulan mevlit, şaman gelenekleri arasından geldiği savunulmaktadır.

Eski Türk inanışına göre 40 sayısının kutsallığı bilinmektedir. Türk destanlarında, hikâyelerde, masallarda 40 sayısı epeyce geçer. 40 sayısı totemcilik döneminden kalma bir inanıştır (Özden, 2017, s. 61).

Eşiğin kutsallığı: Eşiğin kutsal olduğu, kapıdan içeri girilirken eşiğe basılmaması inancı da eski Türk dini olan Şamanlıktan kalma bir semboldür. Eşik, kapıdır. Kapı ise yenidünyalara açılmaktadır. Bu nedenle saygındır ve kutsaldır. Bu gelenek bugün de yaşamaktadır. Kapıdan içeri girilirken sadece kabul edilen mekanlar değil, evlerin de eşikleri çiğnenmez. Anadolu’da düğün ile evlenip yeni evine gelen gelin, yeni evine girerken evin eşiğini evin eşiğini niyaz edip öyle eve girer (Şener, 2010, s. 134).

Şaman kültüründe eşiğin kutsallığı yoğun olarak Anadolu’da da görülmektedir. Eşikten çıkılırken sağ ayağının önde olması da şaman ritüelleri arasındadır. Bunun sebebinin sol ayakla çıkıldığında uğursuzluk olacağı yönünde açıklanmıştır.

“Halı ve Kilim Desenleri: Şaman giysisine ve davulunun üzerine bir takım işaretler; “çapraz, yıldız, üçgen, çizgi, dalga”, bitki “pıtrak, başak” ve hayvan “yılan, kuş, akrep, böcek, kırkayak, koçboynuzu gibi figürleri çizer. Anadolu’daki halı ve kilimlerin üzerinde de aynı çizimler yaşamaktadır” (Demir & Çomak, 2015, s. 185).

Halı, kilim ve şaman giysisine çizilen hayvan figürlerinin hem insanları diğer zararlı hayvanlardan kaçıracağı hem de kötü ruhlardan koruyacağı düşülmektedir. Günümüzde ise hâlâ Türkmen köylerinde dokunan halı ve kilimler de bu izleri görmek mümkündür.

Şekil 6. XV. yüzyıl Anadolu Türk halısından detay; Dünya ağacı ve üzerinde kuşlar . “Türk Mitolojisinin Ana Hatları”. Çoruhlu, Y., 2011, İstanbul: Kabalcı, s. 278. kaynağından alınmıştır.

Günlük yaşamımızda yazılanlar ve benzeri bir dizi özellik her gün yaşanmaktadır. Kültürel özelliklerin farklı kültürler arası etkileşimi kaçınılmazdır. Bu etkileşim ise tek taraflı değil, en

az iki kültür arasında olmuştur. Eski Türk İnanç sisteminin İslamiyet’i etkilediği gibi İslamiyet’in de Eski Türk İnanç Sistemini etkilediği görülmüştür. İşte Anadolu İslamiyet’inin özgünlüğü buradan kaynaklanmaktadır (Şener, 2010, s. 137).

Günümüzde Türklerin inanç sistemlerinden biri olan Alevilik-Bektaşilik geleneği incelendiğinde Türklerin inanç sistemi Şamanizm’den gelen ritüellerle harmanlandığı ve tamamıyla Türk’ e özgün bir hal aldığı görülmektedir.

Kısacası Şamanizm Orta Asya’nın tam orta yerinde Tuva Türklerinin hayatlarında tüm canlılığıyla devam ededursun; Türklerin dünyaya yayılışlarıyla ister Hristiyanlığı, ister İslamiyet’i, ister Yahudiliği seçmiş olsunlar. Şamanizm inançlarının içerisine sinmiş ve hala Türk’ün olduğu her yerde gelenekte yaşamaya devam ediyor (Özden, 2017, s. 63).

Dolayısıyla, bütün bunlar günümüzde geleneklerde, göreneklerde ve ritüellerde şekil bulmuşlardır. Şamanizm anlayışı ve ritüelleri mensuplarının sosyal yaşantısına dair biriktirdiklerinin ve beklentilerinin dışavurumudur. Kısacası bu argümanları günlük yaşantımızın ayrılmaz bir parçası olarak görmek mümkündür.

Benzer Belgeler