• Sonuç bulunamadı

Madam Gülnar’ın İstanbul’a Geliş

Ahmet Mithat İstanbul’a döndükten sonra Avrupa’da Bir Cevelan’ı yayınlar. Kitabının büyük bir kısmında6 Madam Gülnar isimli yabancı bir kadından övgüyle

bahsetmesi dönemin edebiyat çevresinin ilgisini çeker. Merakların giderilmesi ise çok uzun sürmez. Keza Madam Gülnar 1890 senesinde İstanbul’a gelir ve gelir gelmez yaptığı çeviriler Tercüman-ı Hakikat’te yayınlanmaya başlar. Edebiyat dünyasına kısa sürede yaptığı katkılardan dolayı II. Abdülhamid tarafından Şefkat Nişanı alma- ya layık görülür. Tanzimat ile İkinci Meşrutiyet arasında çeviri yapan altı mütercim kadın Türkçeye toplamda on eser çevirirler; bunların beşi Madam Gülnar’a aittir. Bu yönüyle Madam Gülnar, dönemin en çok çeviri yapan kadın mütercimi olmuştur.7

Madam Gülnar’ın yaptığı çeviriler ve telif eserler Johann Strauss tarafından şu şekilde belirlenmiştir: Kar Fırtınası (Puşkin, 1307/1890), Lermontof’un İblisi (Lermontof, 1308/1891), Şair Puşkin (Madam Gülnar, 1308/1891), İslamiyetin Maarife Taalluku ve

Nazar-ı Muarızînde Tebyini (Ataullah Bayezidof, 1308/1891), Redd-i Renan-İslamiyet ve Fünun (Ataullah Bayezidof, 1308/1891), Familya Saâdeti (Tolstoy, 1309/1892), İlyas yahud Hakikat-ı Gına (Tolstoy, 1309/1892), İki Pir (Tolstoy, ?), İnsanın Saâdeti Nedir?

(Tolstoy, ?), Kâğıd Oyunu. Bir Vak’a-i Sahiha (Puşkin, 1309/1892), Rus Edebiyatı

6 Servet-i Fünûn’da yayınlanan 20 Haziran 1307 (m. 2 Temmuz 1891) tarihli yazıya göre Avrupa’da Bir Cevelan’ın beşte biri Madam Gülnar’ı anlatmaktadır “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Olga de Lebedeff”. Servet-i Fünûn. nr. 15, (1891), s. 171. Carter Findley bu kısımların kitabın yaklaşık %60’ına tekabül

ettiğini belirtir Carter V. Findley, “An Ottoman Occidentalist in Europe: Ahmed Midhat Meets Madame Gülnar”. The American Historical Review 103/1 (1998), s. 30.

a Ömer Faruk Akün de benzer olarak, 600’ü aşkın sayfada Madam Gülnar’ın anlatıldığı Avrupa’da Bir Cevelan’dan “Gülnarnâme” şeklinde bahseder Ömer Faruk Akün, TDV İslâm Ansiklopedisi, (İstanbul:

1996), “Gülnar Hanım” maddesi.

7 Ayşe Banu Karadağ, “Tanzimat Dönemi’nden İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne Kadın Çevirmenlerin Çeviri

MADAM GÜLNAR’I YENİDEN KURGULAMAK 151

(Madam Gülnar, 1311/1895).8 1886 yılında Tatarcadan Rusçaya yaptığı Kâbusnâme

(Tatarca çevirmeni Kayyûm Nâsırî) çevirisi Madam Gülnar’ın kayıtlara geçen ilk çevirisidir. Bunlara ek olarak, İstanbul’da bulunduğu dönemlerde Fatma Aliye’nin

Nisvân-ı İslam’ını Fransızcaya çevirmiştir.9

1891 yılında Servet-i Fünûn “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Madam Olga de Le- bedeff” başlıklı, içerisinde Madam Gülnar’ın resminin de bulunduğu övgü dolu bir yazı yayınlar. Bu yazıda, kasımda İstanbul’a gelen Gülnar Hanım’ın mayıs ayında ülkesine geri döndüğü, bu süre zarfında Puşkin, Lermontof gibi isimlerden dört adet tercüme yaptığı belirtilir. Yaptığı tercümelerde düzeltilecek kısımların cüzi boyutlarda olduğu da ayrıca not düşülerek Madam Gülnar’ın Türkçeye olan hâkimiyeti methedi- lir. Maarif memuru Hasib Efendi ve Tercüman-ı Hakikat’in tahrir heyetinde bulunan Ahmet Cevdet’ten Arapça, Farsça ve Osmanlı Türkçesi dersleri alan Madam Gülnar’ın gösterdiği gayret karşısında herkesin hayrete düştüğüne dair övgüler yapılır.10

Servet-i Fünûn’da yer alan makaledeki bir diğer bilgiye göre, Madam Gülnar

eylül ayında bu defa Londra’da gerçekleşecek olan Müsteşrikler Kongresi için İslam ve Osmanlı hakkında makaleler hazırlamaktadır. Bir yandan da Fatma Aliye’nin

Nisvan-ı İslam’ını Fransızcaya çeviren Madam Gülnar’ın, Beyoğlu’nda konakladığı

otelinde önemli edebiyatçılar ile görüşmeler yaptığı bilgisi paylaşılır. Yazıdaki en önemli ayrıntılardan biri ise, Antoloji Oryantal isminde Arapça, Farsça ve Osmanlıca edebiyatın “en parlak ve en hakimane” parçalarını bir araya toplayacak benzeri görül- memiş bir antolojiyi Ahmet Mithat ile birlikte oluşturmayı planladıkları haberidir.11

Kongre için oluşturulacak bu antolojinin Madam Gülnar tarafından tercüme edileceği ve Avrupa’daki emsallerini geride bırakacağı yazılsa da yapılması planlanan pek çok çalışma gibi antolojinin oluşturulması da bu yazının konusu olan ayrılıklar yüzünden gerçekleştirilemez.

8 Johann Strauss, “Ol’ga Lebedeva (Gülnâr Hanım) and her Works in Ottoman Turkish”. Arts, Women and Scholars – Festschrift Hans Georg Majer, ed. S. Prator ve Christoph K. Neumann (İstanbul: Simurg

Kitabevi, 2002), s. 297. Johann Strauss’un bu makalesi Madam Gülnar’ın biyografi si ve eserleri hak- kında yapılmış en detaylı çalışmalardan biridir. Madam Gülnar’ın çevirileri ve İstanbul’dan ayrıldıktan sonraki uğraşları hakkında Rusça kaynakların incelendiği bir diğer makale için bk. Türkan Olcay, “Olga Lebedeva (Madam Gülnar): A Russian Orientalist and Translator Enchants the Ottomans”. Slovo 29/ 2, (Summer 2017) s. 40-71.

9 Akün, a.g.m., s. 247.

10 Servet-i Fünûn, “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Madam Olga de Lebedeff”, s. 172. 11 a.g.m., s. 172.

152 ZEYNEP NUR ŞİMŞEK

“İnsan-ı Kâmil”den “Zavallı Kadın”a

2011 yılında Fatma Samime İnceoğlu ve Zeynep Süslü Berktaş’ın Fazıl ve Feylesof

Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar adı altında yayınladıkları Ahmet Mithat’ın Fatma

Aliye’ye gönderdiği mektuplar, Madam Gülnar’a dair başka kaynaklarda bulunmayan bilgiler içerir. Bu mektuplarda Madam Gülnar’a ait ilk iz, Ahmet Mithat’ın 16 Ekim 1890 tarihli bir mektubunda bulunur. “Osmanlı ve İslam aşığı kâmil kadın” olarak bahsettiği Madam Gülnar’ın İstanbul’a gelişini Fatma Aliye’ye haber veren Ahmet Mithat, ikiliyi görüştürmek istediği yönündeki arzularından bahseder12. Fatma ve Gülnar

Hanımlar çok geçmeden görüşür.13 Madam Gülnar Fatma Aliye’nin evinde kahvaltılara

katılır. Aralarındaki arkadaşlık günler içinde daha da güçlenir.14 Öyle ki, Fatma Aliye

Ahmet Mithat Efendi’den gizlediği şiirlerini Madam Gülnar’a gösterir. Bunun üzerine, bir vesileyle Fatma Aliye’nin şiir yazdığını öğrenen Ahmet Mithat “Ben istemem ki fâzıl kızım Leylâlara, Fitnatlara benzesin! Victor Hugolara benzemesini isterim”15

diyerek manevi kızını şiir yazmama konusunda uyarmayı ihmal etmez.

Ahmet Mithat, Fatma Aliye ile kurduğu yakın ilişkiden dolayı Madam Gülnar’a ne kadar minnettar olduğunu sıklıkla dile getirir. Madam Gülnar’ın gerçekleştirdiği hizmetlerin onu dünya çapında tanınır kılacağını ve böyle bir durumdan duyacağı mutluluğu Fatma Aliye ile mektuplaşmalarında yazar. Yine bu mektuplardan birinde Madam Gülnar’ın Kaliforniya merkezli Union gazetesine yazdığı kendi tabiriyle “Müslümanca” bir yazı sonrasında yaşadığı sevinci şu cümlelerle aktarır:

12 Ahmed Midhat Efendi, Fazıl ve Feylesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, s. 57.

13 Hicri 25.03.1308 (m. 8 Kasım 1890) tarihli Yıldız Esas Evrakı’na kayıtlı bir belgede Madam Gülnar

ve Fatma Aliye’nin evde hususi olarak görüştüklerine dair malumat verilir. Belgede, Rusya kontes ve edibelerinden olan Madam Gülnar’ın aile halkı ile görüştüğü sırada Türkçe, Fatma Aliye ile Fransızca sohbet ettiği belirtilir. Fransızca sohbetin siyasi içerikli olduğuna dair ayrıca not düşülmüştür BA. “Yıldız Esas Evrakı”, (1890). 38-47. 27.04.1309 (m. 30 Kasım 1891) tarihli bir diğer belgede ise, bir sene önceki İstanbul’a gelişinde otelde kaldığı için misafi r kabul edemeyen Madam Gülnar’ın artık Beyoğlu’nda bir konakta yaşamaya başladığından görüştüğü Müslüman aileleri evine davet ettiği ve davetlileri Müslüman olduğunda evine Hıristiyanları kabul etmediği bildirilir. Madam Gülnar tarafından kahvaltıya davet edilen Ahmet Cevdet Paşa ve ailesi davete icabetleri için saraydan müsaade istemek- telerdir “Yıldız Esas Evrakı”, (1891) 79-17. Başkitabet Dairesi’ne gönderilen bu belgeler, Madam Gülnar’ın İstanbul’a geldiği ilk zamanlardan itibaren sarayın gözetiminde olduğunu göstermektedir.

14 Nazan Bekiroğlu’nun incelediği mektuplaşmalardan Madam Gülnar’ın aynı zamanda Nigâr Hanım ile

de yakın bir ilişki içerisinde olduğu anlaşılmaktadır. Nazan Bekiroğlu, “Unutulmuş Bir Müsteşrik: Olga dö Lebedeva/Madam Gülnar”. Dergâh 46, (Aralık 1993), s. 8-10

MADAM GÜLNAR’I YENİDEN KURGULAMAK 153

Ya Rab! Ben ne bahtiyar bir kul imişim ki hikmet-i diniye-i İslâmiyeyi nasârâ vasıtasıyla da neşr ü müdafaa ettiriyorum! Şu kadına Avrupa’da tesadüfümde nev‘i nisvân için umumi olamayacak pek çok etvâr-ı merdânesini! görüp hakikaten beğenmiş idim. Meğer benim gördüğüm, takdir eylediğim dereceden de pek ziyâde imiş. Hem Hıristiyan hem Moskof olmasa idi sizin kadar da onu seviyorum der idim ama o yabancılık mâni oluyor. Lakin sizden sonra bir sevdiğim kadın daha var ise Gülnar’dır demekte asla tereddüdüm yoktur.16 Ahmet Mithat mektubunun devamında asıl çocukları olarak bu iki kadını gördü- ğünü belirtir ve onda bu duyguları yaşattığı için Allah’a şükreder.

Madam Gülnar aracılığıyla Osmanlıyı ve İslam’ı yabancı ülkelerde de müdafaa imkânı bulan Ahmet Mithat, ona karşı duyduğu minneti yazmaya ilerleyen tarihlerde de sürdürür. 31 Ekim 1891 tarihli mektubunda Madam Gülnar’ı hâlâ evlerinde misafi r ettikleri haberini Fatma Aliye’ye verir. Gündüzlerini Fransızca ve Türkçe yazılar ya- zarak geçiren Ahmet Mithat ve Madam Gülnar, akşamlarını ise hep beraber eğlenerek geçirirler. Ahmet Mithat ve ailesi Madam Gülnar’a şark masalları anlatırken Madam Gülnar da onları hiç duymadıkları Avrupa hikâyeleriyle tanıştırır. Madam Gülnar’ı uzun süre evinde misafi r eden Ahmet Mithat, artık o odadayken yanında uzanıp uyu- yabildiğini Fatma Aliye’ye yazarak, aralarındaki ilişkinin ne kadar kuvvetlendiğinden bahseder.17 8-10 Mayıs 1892 tarihli mektuplarda Nisvân-ı İslam’ı çevirmekte olan

Madam Gülnar’ın Şefkat Nişanı almaya layık görülmesinden duyduğu mutluluğu Fatma Aliye ile paylaşır.18