• Sonuç bulunamadı

BA “Yıldız Esas Evrakı”, (1892) Evr Nr 0015 214 001 Kar 15-214.

Fatma Aliye’nin II Abdülhamid’e Mektubu

20 BA “Yıldız Esas Evrakı”, (1892) Evr Nr 0015 214 001 Kar 15-214.

MADAM GÜLNAR’I YENİDEN KURGULAMAK 155

fedakârlığına mecbur olmuştur”21 diyerek nazikçe artık onunla görüşmek istemediğini

söylemelerini ister. Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat’ın gizlediği bir şeyler olduğunu ima ederek Madam Gülnar ile aralarında bir ilişki olduğuna dair çıkan dedikodulara kulak asması Ahmet Mithat’ı oldukça sinirlendirir. Gerekli açıklamayı Faik Paşa’ya yaptığını belirten Ahmet Mithat ancak eşler arasında konuşulacak bu tarz meseleleri Fatma Aliye ile konuşmak istemediğini yazar. Faik Paşa ile görüşen Madam Gülnar’ın Ahmet Mithat’tan söz açıldığında ve onun resmini gördüğünde gözlerinin dolmasını kendisine karşı olan hiddetine bağlar. Aralarında hiçbir ilişki olmadığını ısrarla tek- rarlayarak şu açıklamayı yapar:

Hele bendenize zerre kadar itimâdınız, emniyetiniz var ise emin olunuz ki Gülnar ile söylenilmeyecek hiçbir ama hiçbir münâsebetim olmamıştır ve yoktur ve olması hatı- rımdan bile geçmemiştir... Gülnar benim gençliğime, güzelliğime, elâ gözlerime, kaytan bıyıklarıma aşıktır zannı mutlaka cinnetime hüküm verdirir. Hâsılı kızım bu kadın ile dost olarak görüştük, yine dost olarak münâsebete hitâm verdik.22

Bozulan ilişkilerine rağmen Ahmet Mithat, Madam Gülnar’ın siyasete karışmış olduğuna dair çıkan haberleri doğru bulmaz. Kendisinin de bir aralar bu tarzda şüpheleri olduğu için bizzat Madam Gülnar’a işin aslını sorduğunu ve bu dedikoduların gerçek olmadığını Fatma Aliye’ye yazar. Madam Gülnar’ın “mükemmel âlime olmadığı, pek mükemmel feylesof olmadığı gibi siyâsât iktidarı”nın da hiç olmadığını mektubunda belirtir.23 Birkaç ay öncesine kadar Madam Gülnar’ın tanıştığı en bilgili insanlardan

biri olduğunu söyleyen Ahmet Mithat’ın fi kirlerindeki bu ani değişiklik, aralarında geçen husumetin ciddi boyutlarda olduğunu gösterir niteliktedir.

Ahmet Mithat nedeni tam olarak bilinmeyen bir sebeple Madam Gülnar ile iliş- kisini tamamen sonlandırsa da Fatma Aliye Madam Gülnar ile bir araya gelmeye ve mektuplaşmaya devam eder. Madam Gülnar, bozulan ilişkileri sonrasında Ahmet Mithat’ın arkasından kötü konuşmaya başlar; Fatma Aliye ise bunun bilgisini derhal Ahmet Mithat’a verir. Ahmet Mithat buna karşılık, bir zamanlar kardeş olarak gördüğü ve nasihatler verdiği Madam Gülnar’ın bu nasihatleri yanlış anladığını ve kendisini müstebit zannettiğini dile getirir. Madam Gülnar’ı çocuk mizaçlı olmakla suçlayarak artık onun için yapabileceği hiçbir şeyi yapmayacağını, Madam Gülnar’ın aldığı ikinci dereceden şefkat nişanını terfi ettirmek yolunda teşebbüste bulunduğunu ancak bunun artık mümkün olmayacağını mektubunda ayrıca belirtir.24 Fatma Aliye’ye yazdığı bir

başka mektupta, zamanında Madam Gülnar’ı Avrupa’da İslamiyet lehine yayın ya-

21 Ahmed Midhat Efendi, Fazıl ve Feylesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, s. 98. 22 a.g.e., s. 98-99.

23 a.g.e., s. 99. 24 a.g.e., s. 122.

156 ZEYNEP NUR ŞİMŞEK

pabilmek amacıyla yetiştirmek istediğini, hatta kendisinin de bu teklifi çok sevinerek kabul ettiğini ancak Madam Gülnar’ın yaptığı hatalarla tüm bunları ziyan ettiğini ifade eder.25 Ahmet Mithat’ın bu sözleri, Madam Gülnar’a olan desteğinin arkasında kendi

çıkarlarının olduğunu gösterir.

Fatma Aliye ve Ahmet Mithat arasındaki mektuplaşmalardan Madam Gülnar’ın Ahmet Mithat ile görüşmek istediği, bu amaçla Tercümân-ı Hakikat muharrirlerinden Ahmet Cevdet’i Ahmet Mithat ile görüşmesi için aracı olarak gönderdiği anlaşılmakta- dır. Fatma Aliye’yi Ahmet Mithat ile aralarının bozulmasından sorumlu tutan Madam Gülnar mektupta bahsedilenlere göre Fatma Aliye ile rekabet içerisine girer. Fatma Aliye’nin Ahmet Mithat’ı kendi elinden kaptığını, Ahmet Mithat’ın da Madam Gülnar’a gördürmek istediği işleri daha güzel göreceği için onu tercih ettiğini söylemesi Ahmet Mithat’ın kulağına gelir. Ahmet Mithat bunun üzerine, bir zamanlar “insan-ı kâmil” olarak gördüğü Madam Gülnar’ı “zavallı kadın” şeklinde anmaya başlar.26

1894 yılının mart ayında yapılan mektuplaşmalara göre, Madam Gülnar Fatma Aliye ile iletişimini sürdürürken bir yandan da arkasından dedikodusunu yapıp asılsız haberler yaymaya devam eder. Bu tarihlerde İstanbul’a gelen bir grup Amerikalı, Fatma Aliye ile görüşmek isterler. Ancak bu görüşme gerçekleşmeden önce Amerikalı grup ile aynı otelde kalan Madam Gülnar, onlara Fatma Aliye’nin eserlerini başkalarına yazdırdığı yönünde birtakım sözler sarf eder. Bunun üzerine Ahmet Mithat dayanamaz ve Madam Gülnar’la görüşmeye gider. Madam Gülnar kendisini karşısında gördüğünde Ahmet Mithat’ın anlatmasına göre sevinir, çıldırır, sarılır, öper ve hatta ağlar. Ahmet Mithat sözü bir şekilde Fatma Aliye’ye ve onun hakkında sarf etmiş olduğu sözlere üstü örtülü bir şekilde getirerek Madam Gülnar’ın yaptığı hatayı anlamasını sağlar. Ahmet Mithat’ın ikaz niteliğindeki bu görüşmesinden sonra Madam Gülnar ile bir araya geldiğine dair herhangi bir kayıt yoktur. Aynı yıl Tolstoy ile mektuplaşmalarında Madam Gülnar, İstanbul’da çektiği sıkıntılardan bahseder. Abdülhamid’in tahta ge- çişinden sonra her türlü düşüncenin yasaklandığından, tek bir kelime yüzünden bile gazetelerin kapatıldığından ve kendisinin de sansür yüzünden yayınlayamadığı eserleri olduğundan yakınır.27 Ahmet Mithat ile mektuplaşmalarından anlaşıldığı kadarıyla,

Fatma Aliye Madam Gülnar’la 1896 yılına kadar mektuplaşmaya devam etmiştir.

25 a.g.e., s. 157. 26 a.g.e., s. 193.

MADAM GÜLNAR’I YENİDEN KURGULAMAK 157

Sonuç

Fatma Aliye’nin 1890-94 yılları arasında saray ve Ahmet Mithat ile yaptığı mek- tuplaşmalar Madam Gülnar’ın eksik kalan biyografi sini tamamlama yolunda önemli bilgiler içermektedir. İstanbul’da geçirdiği dönem boyunca Osmanlı edebiyat çevresinin en üretken kadın yazar ve çevirmenlerinden olan Madam Gülnar, kısa süre içerisinde edindiği ünü aynı şekilde kaybetmiş; unutuluşunun nedenleri edebiyat tarihi ve Madam Gülnar biyografi lerinde açıklığa kavuşturulmamıştır. Makalede ele alınan mektuplar, bu durumun ardında birkaç farklı nedenin yattığına dair ipuçları barındırmaktadır. Bunlardan ilki, Madam Gülnar’ın edebiyat dışı emelleri olan bir Rus ajanı olduğuna dair çıkan dedikodulardır. Saraya gönderilen jurnaller, kısa bir süre önce Şefkat Nişanı almaya layık görülen Madam Gülnar’ın saray tarafından izlenmesine neden olmuştur. Fatma Aliye de padişaha gönderdiği mektupta, görünürde yakın bir arkadaşlık ilişkisi kurduğu Madam Gülnar’ın ajan olabileceğine dair imalarda bulunarak çıkan dedikodu- ları desteklemiştir. Fatma Aliye ve Ahmet Mithat arasındaki mektuplaşmalardan Ahmet Mithat’ın Madam Gülnar’ın ajanlığı hakkındaki dedikoduları kesin olarak reddettiği anlaşılmaktadır. Ahmet Mithat’ın sert bir dille reddettiği bir diğer husus, Madam Gülnar ile ilişki yaşadığına dair çıkan dedikodulardır. 1893 yılı itibariyle Madam Gülnar’la olan bağlarını koparan Ahmet Mithat, bu tarihten sonra onun hakkında konuşmaktan imtina etmiştir. Mektuplaşmalara göre, Madam Gülnar’ın kıskançlık yüzünden Fatma Aliye hakkında asılsız iddialarda bulunması Ahmet Mithat’ın Madam Gülnar’a des- teğini kesmesinde önemli bir sebep teşkil etmiştir. Ahmet Mithat’ın Müslüman kadın yazar kimliği ile Fatma Aliye’yi yetiştirmesi sonucunda kendisine duyulan ihtiyacın ortadan kalktığını hisseden Madam Gülnar, bu hislerinde pek de yanılmış sayılmaz. Keza, Fatma Aliye’ye yazdığı bir mektupta Ahmet Mithat, Madam Gülnar’ı Avrupa’da İslam lehine yayın yapması amacıyla desteklediğini açıkça belirtmiştir. Bu yazıda ele alınan mektuplar, edebiyat tarihinin üç önemli ismi arasındaki ilişkinin kopma derecesine gelmesine sebep olan olayları tam olarak açığa çıkarmasa da meseleyi karanlık kalan yönleriyle görebilmek ve bundan sonraki çalışmalarda doğru soruları sorabilmek adına değerli bir kaynak oluşturmaktadır. Ancak, olaylara Madam Gülnar cephesinden bakmak ve belirsizlikleri giderebilmek için Rusça ve Tatarca kaynakların araştırılmasına duyulan ihtiyaç devam etmektedir.

158 ZEYNEP NUR ŞİMŞEK

Ek

Fatma Aliye’nin II. Abdülhamid’e Hitaben Yazdığı Yıldız Esas Evrakı’na Kayıtlı 28 Ha- ziran 1308 Tarihli Belge28

[1] (1) İki ḳışdır şehrimizde iḫtiyār-ı iḳāmet eyleyen Madam Gülnār üç ay soñra yine ‘avdet (2) eylemek üzere pencşenbe günü Odesa’ya müteveccihen ḥareket eylemişdir. Bir Rūsī ḳadınıñ bu ḳadar (3) iḫtiyār-ı maṣraf ve külfet iderek gelüp İstanbul’da zamān geçirmesi evvel emirde ba‘żılarınıñ (4) şübühātını da‘vet eylemiş ise de herkes ile olan güzel mu‘amelesi ve ma‘lūmātı ve kibār ‘ālemine (5) maḥṣūṣ olan ṭavr-ı sādegisi ḫalḳa kendisini sevdirmesi ve Dersa‘ādet’de iḫtiyār-ı iḳāmeti içün (6) īrad eyledigi esbāb ken- disiyle görüşenleri te‘mīn eylemiş idi. Lākin bu esbabıñ her birine (7) bir başḳa ṣūretde söylenmesi ve her def‘a başḳa ḳalıba dönmesi da‘ve-i şübhe olacaḳ mevāddan (8) oldıġı ‘arż ve beyāndan mütaġnīdir. Kendisiniñ esrārına vāḳıf olmuş olmak ẓannında bulunan- lardan (9) ba‘żıları ise onuñ ‘aḳrabāsından birini öldürmüş olan bir nihilistden aḫz-ı s̱ār içün (10) onu aramaḳda bulunduġı ẕehābına uġramışlardır. Daha ilk def‘asında naẓar-ı diḳḳat-i ‘ācize-i (11) celb eylemiş olan bu ḳadınıñ aḥvālini añlamak istedigim içün kendi- sini ürkütmemek üzere hiçbir şey ṣormadım. Kendisi söylemesi içün yalñız ḳurcaladım. Bu cihetle bu ḳadınıñ (12) aġzından epeyce söz alabildim.

(13) Kendisiniñ bu ḳış hiçbir iş göremediġine dāir olan te’essüfātından artıḳ İstanbul’a (14) gelmemesi lāzım gelürken üç ay sonra ‘avdet eyleyecegini söylemesi fi kr ve merāmında pek [2] (15) ziyāde s̱ebātını gösteriyor. Kendisiniñ eñ büyük emeli ḥużūr-ı hümāyūna çıkmaḳ oldığı (16) anlaşılıyor. Ve bu sene daḫī buña nā’il olamadıġından ṭolayı pek çoḳ beyān-ı te’essüf ediyor. (17) Lākin ḳaṭ-‘ı ümīd etmiyor. Kendisiniñ memleketince olan i‘tibārı imparaṭor ve imparaṭoriçe (18) ḥużūrlarına ḳabūl olunması ḥużūr-ı şahāneye ḳabul buyurulmasında müsa‘ide bulunduġını söylüyor (19) idi.

(20) Ṣūretā meşġūliyeti ṣırf ma‘ārif ve edebiyāta munḥaṣır olup siyāsāta aṣlā müdaḫalesi yoḳ gibi (21) göstermekde oldıġı ḥālde Rusya sefāretiyle pek ḳoyu münāsebetde bu- lunuyor. Sefāretiñ her (22) cem‘iyyetinde ḥāżır olduġı gibi pek çoḳ ba‘żen de her gün sefāret-ḫāneye gittigini yine kendisi (23) söylüyor. Epeyce zamāndan berü memleketine müttehī-i ‘azīmet iken ancaḳ bu pencşenbe güni gidebildigine (24) naẓaran bekledigi bir şey olduġı añlaşılıyorsa da ne bekledigi bilinmiyor idi. Nihāyet (25) pencşenbe güni gidebildi. Rusya sefāreti baş tercümānı Mösyö Yuvanof’un da o gün ḥareket (26) eyledigi gazeteler müṭālea‘sından añlaşıldı.

(27) Madam Gülnār’ın aḥvāl-i ḥaḳiḳīyyesi ḫuṣuṣunda her kim ‘ācizelerine bir şey sorsa onuñ (28) haḳḳında bir şey bilmedigimden başḳa bir cevābda bulunmaz isem de velī-ni‘met efendimize ḳalblerimiziñ (29) tamāmıyla açıḳ bulunması vaẓīfe-i ‘ūbūdiyyet oldıġundan ṣūret-i ḫuṣūṣiyyede cariyeleriniñ (30) Mabeyn-i Hümāyūn’a celb olunacaġı baş-muṣāhib

MADAM GÜLNAR’I YENİDEN KURGULAMAK 159

aġa ḳulları ṭarafından tebşīr buyurulmaġla (31) o zamān bu ḳadınıñ aġzından alabilmiş oldıġım sözler ve sır olmaḳ üzere tevdī‘ (32) eyledigi şeyler ve teṣādüfeñ iẓhār eylemiş olduġı ḥāller ḫāk-i pāy-i şahāneye serildikde (33) ẕekāvet-i fevḳa’l-‘āde-i cenāb-ı ḫilāfet- penāhı bunlardan bir ḥükm çıkaracaġından şübhe yoḳtur. (34) Şimdilik bu ḳadınıñ üç ay ṣoñra ‘avdet eylemek üzere ‘azīmet eylediġini ‘arż ile (35) ifā-yı vaẓīfe-i raḳabet olundıġını lisān-ı ṣıdḳ ve iḫlāṣı ile ma‘rūżdur.

fī- 28 Ḥazīrān 308 Cāriyeleri Faṭma ‘Aliye

KAYNAKLAR

, BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 0038 047 001. Kar.38-47, 1890. , BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 00079. Kar.79-17, 1891. , BA. “Yıldız Esas Evrakı”, Evr. Nr. 0015 214 001. Kar.15-214, 1892.

, “Gülnar Hanım Nam-ı Diğer Olga de Lebedeff”. Serveti Fünûn. nr.15, 20 Haziran 1307, s. 170-73, 1891.

Ahmet Mithat Efendi, Avrupa’da Bir Cevelan, haz. Arzu Pala. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2015. , Fazıl ve Fey lesof Kızım Fatma Aliye’ye Mektuplar, haz. Fatma Samime İnceoğlu ve M.

Suat Mertoğlu. İstanbul: Klasik Yayınları, 2011.

Ahmet Rasim, Matbuat Hatıralarından Muharrir, Şair, Edip, İstanbul: Tercüman Yayınları, 1980. Akün, Ömer Faruk, “Gülnar Hanım”. TDV İslâm Ansiklopedisi, c.14. İstanbul, 1996.

Bekiroğlu, Nazan, “Unutulmuş Bir Müsteşrik: Olga dö Lebedeva/Madam Gülnar”. Dergâh, No. 46, Aralık 1993, s. 8-10.

Findley, Carter V., “An Ottoman Occidentalist in Europe: Ahmed Midhat Meets Madame Gülnar”. The American Historical Review, Vol. 103, No. 1, Oxford: Oxford University Press, 1998 s. 15-49.

Karadağ, Ayşe Banu, “Tanzimat Dönemi’nden İkinci Meşrutiyet Dönemi’ne Kadın Çevirmenle- rin Çeviri Tarihimizdeki “Dişil” İzleri”. Humanitas Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, sayı 2, Güz 2013, s. 105-126.

Olcay, Türkan, “Olga Lebedeva (Madam Gülnar): A Russian Orientalist and Translator Enchants the Ottomans”. Slovo, Vol. 29, No. 2, Summer 2017, s. 40-71.

Strauss, Johann, “Ol’ga Lebedeva (Gülnâr Hanım) and her Works in Ottoman Turkish”. Arts,

Women and Scholar s – Festschrift Hans Georg Majer, ed. S. Prator ve Christoph K. Ne-

2019’da İletişim Yayınları’ndan Yalçın Armağan’a ait bir kitap çıktı. İmgenin İcadı:

İkinci Yeni’nin Meşruiyeti1 adı verilen kitap, İkinci Yeni bağlamında imge kavramını

konu alıyor. Üç ana bölüm ve on alt bölümden oluşuyor. 224 sayfalık kitap İkinci Yeni etrafında gelişen imge kavramı tartışmalarını değerlendiriyor. Kitabın sonundaki “Yabancı Asıllı Terim: Tahyîl” başlığı bizim 2015 senesinde yazdığımız bir makaleye itiraz niteliğindedir.2 Dolayısıyla kitap yazarına cevap vermek icap etmiştir.

Yalçın Armağan, yukarıda belirtilen başlık altındaki bölüme “İmge kavramı tartış- malarına Türkiye’de akademisyenler hayli geç denebilecek bir dönemde dâhil olur.” (s. 200) cümlesiyle giriş yapar ve “Kavram konusunda hassas olması gerektiği düşünülen akademisyenler[in]” imge tartışmalarına uzunca bir süre ilgi göstermediğinden yakı- nır. Bunun ardından incelemesinde 1952-83 arası döneme odaklandığını, akademik çalışmaları kitabının dışında bıraktığını belirtir. “Ancak imge hakkında şimdiye kadar yazılmış en kapsamlı akademik makaleden kısaca söz ederek kavramın tanımlanması noktasında yaşanan sorunların ne denli güncel olduğuna işaret edeceğim.” (s. 201) diyerek sözü bizim makalemize getirir. “Kavram konusunda hassas olması gerektiği düşünülen akademisyenler[in]” neden çalışmanın dışında bırakıldığı anlaşılmaz. Gerçi konuya ilgi göstermede geç kaldıkları, kavramın sözlük tanımıyla yetindikleri, yabancı terim sözlüklerine atıf yapmayı yeterli gördükleri gibi bazı sebepler sıralanmıştır. Öy- leyse Armağan, akademik çalışmaları hem odaklandığı 1952-83 arası dönemin dışında kaldıkları hem de yeterli bulmadığı için kitabına almamıştır. Fakat ilk gerekçenin doğru olmadığını anlamak için kitabın içindekiler dizinine bakmak kâfi dir. Zira üçüncü ana bölümün altında verilen tarih aralığı 1981-1998’dir. Dahası “Polonya İşçi Hareketi”

* Doç. Dr., Erzincan Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Türk Dili ve Edebiyat Bölümü. 1 Yalçın Armağan, İmgenin İcadı: İkinci Yeni’nin Meşruiyeti, İletişim Yayınları, İstanbul 2019. 2 Adem Can, “Şiir Üzerine Yapılan Çalışmalarda İmge Terimi”, Yeni Türk Edebiyatı, 12 (Ekim 2015), s.

29-60.

Yeni Türk Edebiyatı, Sayı 21, Nisan 2020, s. 163-173.

BİLİNMEYEN BİR “İMGENİN İCADI”

Adem Can

*