• Sonuç bulunamadı

“UZAK İHTİMAL” FİLMİNİN GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ

3.1.4. Göstergebilim ve Sinema

Göstergebilim içeriğin biçimine yönelik bir etkinliktir (Rifat, 1999: 30). Sinemada biçim çok önemlidir. Gerçeği sunuş biçimi anlamı belirler (Belkaya, 2001:76). Göstergebilimsel çözümleme, medya metinlerindeki söylemi yönlendiren kurallar sistemine odaklanmaktadır. Göstergebilim sinemasal dille sunulmuş biçimleri çözümlemeye çalışarak anlam kazandırır. Bunu yaparken göstergelere dayalı bir çözümleme yolu izler ve görülenin ardındaki gösterileni keşfetmeye çalışır.

Metz’e göre her görüntü, çekim tek bir anlam taşır. Başka görüntülerle olduğunda ise yeni “yan anlam” lar yaratır (Belkaya, 2001: 76). Metz anlamlı bir sinemanın bir koda, bir tür dilbilgisine göndermede bulunmasının gerekliliğini vurgularken, sinema dilinin öncelikle simgesel olması gerektiğini belirtmiştir (Wollen, 1989: 138). Metz’e göre, sinemada gösterenle gösterilen birliktedir. Bundan dolayı da seyirliğin kendi anlamlaması vardır. Böylece seyirliğin kendisi gösterge olmuştur (Büker, 1991: 75).

Sinema hiç kuşkusuz örnek bir gösterge sistemidir. Bir film şeridi üzerindeki hareketli görüntüler belli bir çekim sistemi içerisinde gerçekleşmiş, seslendirilmiş ve müziklendirilmiştir. Sinema toplumsal ve kültürel işlevi taşımakta, toplumsalın içinde yerleşmiş en önemli sanat konumunda bulunmaktadır (Adanır, 1994: 50). Bunu yaparken sinematografik dili kullanır.

Sinematografik dil ise, görüntülerin ve diyalogların ardı ardına sıralanmasıyla oluşan bir iletişim ve göstergeler dizgesidir. Bu dizgelerin anlamlandırılması ve nasıl yaratıldığının çözümlenebilmesi sinema ve göstergebilim ilişkisini ortaya koymaktadır (Küçükcan, 2005: 9). Sinemada her şeyden önce bir dil olgusu olduğundan sinema/göstergebilim ilişkisi kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Sinema göstergebilimcileri genel gösterge kurallarını sinemaya uygulamışlar ve filmde anlamın veya iletinin nasıl olduğunu araştırma yoluna girmişlerdir (Büker, 1985: 7). Bu araştırma sinemanın bir sistem olarak göstergebilim açısından incelenebilir bir alan olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır.

Göstergebilim filmin çekimi ve nasıl çekildiği üzerinde durmaz. Filmi anlamak adına metni okur ve metnin anlamlama sürecini irdeler (Büker, 1985: 50). Bu anlama sürecinde, göstergebilimsel eleştiri, filmsel metnin kendi dışında bir kodlama sistemi tarafından yaratılan simgesel bütün olarak görülmesinin ortadan kalkmasına neden olur (Özden, 2000: 119).

Göstergebilimsel çözümleme filmi yaratmaz. Film zaten yaratılmıştır. Ama sinemanın kodlarını yaratır. Onları açıklar. Nesneler gibi belirler. Aslında bu kodlar filmde üstleri örtülü dururlar. Çözümleme onları ortaya çıkartır (Belkaya, 2001: 80).

Göstergebilimci filmi çekmez, nasıl çekilmesi gerektiğini söylemez; fakat filmi tıpkı seyirci gibi anlamak ister. Bu nedenle üst okuma yapar. Üst dil kullanır. Filmin nasıl anlaşıldığını anlamak ister; metni okur ve metnin anlama sürecinin ne olduğunu açıklar (Akt: Belkaya, 2001: 66-67).

Göstergebilim anlamın bilimidir ve film göstergebilimcileri, bir filmin anlamı nasıl somutlaştırdığını ve bunu seyirciye nasıl gösterdiğini açıklama yeteneğinde, kapsamlı bir model oluşturmayı önermektedir. Göstergebilim, filmin izlenmesini mümkün kılan yasaları belirlemeyi ve tek tek filmlere ya da türlere özel karakterlerini kazandıran belirli anlamlarca kalıplarını ortaya çıkarmayı umut etmektedir. Film alanının kalbinde, sinematografik gerçek durmaktadır ve sinematografik gerçeğin özünde anlamlama süreci vardır. Göstergebilimci doğrudan bu özü araştırmaktadır (Özden, 2000: 121-122).

Kodlar, usa uygun bütün durumlarda ne yapacağımızı bize söyleyen bir kurallar toplamıdır. Kodlar, verili bir toplum ve kültür içinde öğrendiklerimiz, oldukça karmaşık çağrışım kalıplarıdır. Usumuzdaki bu kodlar, iletişim araçlarında bulunan göstergeleri ve simgeleri yorumlama tarzımızı ve yaşam biçimimizi etkilerler (Berger, 1993: 30-32). Sinemasal çözümlemede kod kullanımı ise iletiyi tasarlayan ile iletiyi alan arasında ortak bir kodun varlığının belirlenmesi ile gerçekleşir.

Yönetmen görüntüyü seçerken gösterenleri kendisi belirler. İzleyicinin bu gösterenlerin anlamını kavraması ise toplumsal uzlaşımlardan doğan kodlarla mümkündür.

Anlam yönetmenin yaratıcı gücüne ne kadar dayanırsa dayansın kültürel kodlara bağlıdır. Bu kodlar aracılığı ile yönetmen ile izleyici arasında bağ kurulmakta böylelikle sinemasal anlam ortaya çıkmaktadır (Büker, 1991: 11-12).

Sinema göstergebiliminde anlamın oluşturulması için ortak bir kodun varlığı gerekmektedir. Filmsel kodlar incelenerek, film dilinin veya dil yetisinin kullanımı aracılığıyla ortaya çıkan söylem vasıtasıyla nasıl bir anlamlandırma sisteminin yaratıldığı ortaya çıkmaktadır (Özden, 2000: 124).

Kodların çözülmesi, göstergelerin belirlenmesi ve aralarındaki ilişkiden yola çıkarak anlam bütününün yapısının, diğer bir deyişle gösterge dizgesinin ortaya çıkarılmasıyla gerçekleştirilmektedir (Yıldız, 2005: 426).

Filmlerin dizisel ve dizimsel ilişkiler içinde incelenmesi, temel anlamsal ve yananlamsal malzemenin incelenmesine de olanak sağlamaktadır. Filmde kullanılan nesne öncelikle temel anlam taşımanın yanında ayrıca kendi anlamının dışında dizisel ve dizimsel anlamlar çağrışımsal anlam eşdeyişle yananlam da kazanabilmektedir (Özden, 2000: 126). Filmin içindeki temel anlamsal anlam, izleyici tarafından anlaşılması için çaba sarf edilmesi gerekmeyen anlamı ifade ederken, yananlam ise görülenin ardında verilmek istenen mesajı içermektedir.

Sinemada göstergelerin temel anlamları yanında bir de içinde bulunan bağlama göre renk ve ışık aracılığıyla değişen ruhsal anlamları bulunmaktadır (Adanır, 1994: 48).

Göstergebilim içerisinde ayrıca filmsel anlama süreci içerisinde eğretileme ve düzdeğişmece kavramları da büyük önem taşımaktadır (Özden, 2000: 129). Eğretileme, iki

şey arasındaki benzerliğin kullanılmasıyla bildirilir. Çok yaygın eğretileme biçimlerinden biri benzetmedir. Benzetme “gibi” ya da “kadar” kullanır kıyaslama bildirir. Düzdeğişmecede ise çağrışıma dayalı bir ilişki vardır. Bu çağrışım insanların usunda, doğru bağlantılar yapmayı kolaylaştıran kodların varlığını belirtir. Yaygın bir düzdeğişmece biçimi ise, kapsamlayıştır. Kapsamlayışta bir parça, bütünün yerine geçer ya da tam tersi olur ( Berger, 1993: 29).

Sinema göstergebilimin diğer bir öğesi ise mecaz anlamdır. Mecaz anlam, bir göstergenin gösteren gösterilen ilişkisini birbiriyle yeni bir ilişki içinde sunan mantıksal dönüş olarak görülmektedir. Bu özelliği ile temelanlam ve yananlam arasında birleştirici öğe konumunda bulunmakta, gösterge temelanlamlarının yanında yeni anlamlara açılmaktadır (Monaco, 2005: 165).

Göstergebilim sinema ve televizyona uygulanırken aracın göstergeleri iletmesinin dışında göstergeler olarak işlev gören yönlerine bakıldığında sinemayla ilgili dikkat çeken diğer bir yön ise çekim ölçekleridir.

Aşağıdaki liste, gösteren olarak işlev gören önemli çekim ölçeklerini sıralamakta, tanımlamakta ve her bir çekimle gösterileni belirtmektedir (Berger, 1993: 35).

Tablo-2: Çekim Ölçekleri

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam)

Yakın çekim Yalnızca yüz Samimiyet Orta çekim Bedenin çoğu Kişisel ilişki

Uzun çekim Dekor ve kişiler Bağlam, alan, kamusal uzaklık Genel çekim Kişinin bütün bedeni Toplumsal ilişki

Kaynak: Berger, 1993: 35.

Tablo-3: Kamera Devinimleri ve Kurgu Tekniği

Gösteren Tanım Gösterilen (anlam) Aşağı çevrinme kamera aşağı bakar güç, yetke

Yukarı çevrinme kamera yukarı bakar küçüklük, zayıflık Optik öne kaydırma kamera yaklaşır gözlemleme, odak açılma görüntü boş ekranda başlangıç

belirir

kararma görüntü gider ekran bitiş boş kalır

kesme bir görüntüden diğerine eşzamanlılık, telaş geçilir

silme görüntü ekrandan silinir vurgulu son

Kaynak: Berger, 1993: 35.

Yukarıdaki listeler bir tür sinema ve televizyon dilbilgisini göstermektedir. Aydınlatma yöntemleri, rengin kullanımı, ses etkileri, müzik gibi burada söz edilebilecek diğer malzemeler de vardır. Bunların tümü, televizyon/sinemada gördüklerimizi ve duyduklarımızı yorumlamada bize yardım eden gösterenlerdir. Televizyon ve sinema,

insanlarda izlenimler ve düşünceler oluşturmak için sözlü dili, görsel imgeleri ve sesi kullanan oldukça karmaşık bir araçtır (Berger, 1993: 36).

3.2. “Uzak İhtimal” Filminin Göstergebilimsel Yöntem İle Analizi

20.Yüzyılın kitle iletişim araçlarından biri olan sinema, göstergebilimsel çözümlemeye konu olmuştur. Göstergebilimsel çözümlemeler aracılığı ile filmlerdeki mesajlar izleyicilere kodlanarak iletilir. Bu kodlar çözümlendiğinde filmdeki asıl verilmek istenen mesaj ortaya çıkar.

Bu bölümde “Uzak İhtimal” filminin göstergebilimsel analizi yapılacak, filmdeki gösteren ve gösterilenler bulunup nitel ve nicel bulgular tespit edilecektir. Ayrıca film içinde ne tür dizge ve kodların kullanıldığı bulunup, iletilmek istenen düşünsel ve toplumbilimsel konular ortaya konulmaya çalışılacaktır.