• Sonuç bulunamadı

Film Ne Gibi Düşünsel Yapı ve Toplumbilimsel Konuları İçermektedir?

“UZAK İHTİMAL” FİLMİNİN GÖSTERGEBİLİMSEL ANALİZİ

3.2.7. Filmin Özet

3.2.9.4. Film Ne Gibi Düşünsel Yapı ve Toplumbilimsel Konuları İçermektedir?

Doğum yapmak üzere olan kadının kiliseye gelmesi Hıristiyanlık dininde kilisenin insanlara yardım edişinin sığınılacak güvenilir bir yer oluşunun ifadesidir.

Yolculuğa çıkacak olan Musa’nın gideceği yere eli boş gitmeyip memleketten aldığı lokumlar toplumsal anlamda nezaket kurallarını kapsar. Aldığı şekerden araçtakilere ikram etmesi de yine bu niteliğe girmektedir.

Musa’nın gittiği camide selamlaşma biçimi ve imam İbrahim ile karşılaştığında elini öpme isteği toplumbilimsel konular kapsamına girer.

Yeni gittiği kente alışma sürecinde edinmeye çalıştığı arkadaşlıklar o toplumdan biri olma isteğinin eylemsel boyutunun göstergesidir. Bu Musa’nın egosuna yönelik bir davranıştır. Çünkü Brenner’e göre ego; bireyin çevresiyle olan ilişkilerinde sahip olduğu işlevleri kapsar. Bu arkadaşlıkları edinirken yan komşusuna duyduğu ilgi, Musa için olanaksız bir aşkın oluşumunun temelidir. Çünkü bir camide müezzinlik yapan Musa Müslüman’dır. Yan komşu Clara ise, Hıristiyan dininden rahibe adayı bir bayandır. Toplumsal anlamda farklı dinlerden olan kişilerin birlikteliği kabul edilir bir olgu değildir. Musa’nın bu aşkı içinde tutup ifade edemeyişi ise, Brenner’e göre süperego davranışı olarak görülmektedir. Brenner süperego’nun aklımızın ideal arzuları kadar, ahlaksal değerleri içeren emirleri kapsadığını savunur. Kuşkusuz dürtülerin varlığını doğduğumuzdan bu yana kabul ederiz. Ancak bir yanda çevre kontrolü, diğer yanda da ahlaksal değer ve istekler için aynı şey doğru ve geçerli değildir (Akt: Berger, 1993: 75-76). Bu kapsamda Musa’nın kadına duyduğu aşkı mantıksal ve ahlaksal boyuttan geçirip de itiraf edemeyişi filmin sonunda onu kaybetmesine neden olmuştur. Çünkü toplumbilimsel anlamda bu kabul edilebilir bir ilişki değildir. Ancak, Clara’ya yönelik düşünceleri Musa’yı kendine esir kılmıştır. Düşünsel yapı kapsamında Musa’nın Clara’ya duyduğu onun yaşamını kontrol edebilme dürtüsü Clara’nın İtalya’ya gideceğini öğrendiği akşam sigara yakmak için kullandığı çakmakla gösterilmiştir.

Dichter’e göre insanların çakmak kullanmalarının temel nedeni; hâkim olma ve güçlü olma isteğidir. Çakmak ateşinin görülebilir kısmı çocuk olsun yetişkin olsun her insanda güçlülük duygusu uyandırır. Çakmağı kullanma ve yanma hızını kontrol etmedeki serbestlik, bu gücün hissedilişini arttırır (Akt: Berger, 1993: 70). Aşık olduğu kadının İtalya’ya gidişini engelleyememesi Musa’nın düşünsel yapısında bu konu üzerinde güçlü olma isteği doğurmuştur. Ancak düşünsel ve yaşamsal farklılıkları nedeniyle kendini Clara’ya karşı ifade edemez haldedir.

Aynı durum filmin diğer karakteri olan Yakup için de geçerlidir. Clara’ya babası olduğunu söyleyemeyişi yıllardır aradığı kızına en yakın durumda iken onu yeniden kaybetmesine neden olmuştur.

Nezaretten çıktıktan sonra Musa’nın Yakup’u misafir alması toplumbilimsel anlamda kültürel bir harekettir. Yakup’un hastalığında ona yardım edişi de din ve ırk ayrımı olmadan

insanların hayatı paylaştıklarının göstergesi niteliğindedir. Musa’nın minnet borcunu ödemek için Yakup’u eve getirmesi ardından hastalığı iyileşene kadar ona bakması ve yardımcı olması da bunun temsilidir.

Clara’nın Yakup’a çorba yapıp getirmesi toplumsal bir usuldür. Bunun karşılığında Yakup ve Musa’da Clara’yı yemeğe çağırmışlar ve birlikte Şile’ye gitmişlerdir.

Ancak tüm bu süreçler içinde Musa’nın Clara’ya duyduğu aşkı ifade edemeyişi yanında Yakupu’un da kızı olduğunu söyleyemeyişi her ikisinin de Clara’yı kaybetmelerine neden olmuştur. Her ikisinin de duygularını Clara’ya açıklayamayışı düşünsel anlamı kapsar.

SONUÇ

Bu çalışmada öncelikle Türk sinema tarihinin devlet ve sektörel gelişim süreci anlatılmıştır. Daha sonra dünya sinema tarihi araştırılmıştır. Ulusal sinemanın oluşum sürecinde dünyadaki örnekler incelenmiş, Türk sinemasının ulusallaşma boyutunda dünya sinemasından yola çıkarak nasıl bir yöntem izlemesi gerektiği tespit edilmiştir. Bu kapsamda Türk sinemasının sektörel sorunları belirlenmiş ve bu sorunların üstesinden gelebilme aşamasında önerilerde bulunulmuştur. Bu inceleme sinema politikaları üzerinden yapılmıştır. Politikaların tespiti ardından Türk sinemasında bu politikaların uygulanma aşaması irdelenmiş eksikler tespit edilmiştir.

Ulusal sinema dilinin oluşabilmesi için öncelikle sinema sektör çalışanlarının teknik, içerik, kuramsal, oyunculuk ve türler konusunda eğitilmesi gerektiği konusuna değinilmiştir. Sinema eğitimi olmadan sinema dilinin oluşmayacağı ve ulusal sinema anlayışına uygun yapımlar gerçekleştirilemeyeceği belirlenmiştir.

Ulusaldan evrensele ulaşan yapımların dünya sinema salonlarında izleyici ile buluşması için nasıl bir satış politikasına sahip olması gerektiği anlatılmış, yapımların yabancı ve yerli izleyicilerle buluşma imkanı bulduğu festivallerin önemi üzeride durulmuştur.

Sinema politikaları kapsamında ulusal sinema anlayışının izleyici beğenileri ile örtüştüğü ve izleyici beklentileri doğrultusunda ilerleyebileceği konusu vurgulanmıştır. Bu anlamda izleyicilerin sinema dergilerinde yayınlanan sanatsal bilgi içeren makaleler ile eğitilebileceği önerisinde bulunulmuştur. Böylelikle izleyici beklentilerinin artırılabileceği bu da ulusal sinema anlayışının oluşabileceği tespit edilmiştir.

Türk sinemasının güçlenmesi ve iyi yapımlar ortaya koyması için sektörde çalışan kişilerin sosyal haklarının sağlamlaştırılması gerektiği vurgulanmıştır. Bunun için ise, örgütsel çalışmalar kapsamında sinema emekçilerinin kendi haklarını gözetmeleri gerektiği belirtilmiştir.

Pahalı bir sanat olan sinemanın mali anlamda desteklenmesi gerektiği belirlenmiştir. Bu destek devlet aracılığı ile gerçekleştirilebileceği gibi özel sermayenin de sinema sektörüne kredi sunabileceği önerilmiştir. Ayrıca salonlarda film gösterimlerinden alınan rüsum vergisinin sinema sektörüne geri dönüşümlü olarak değerlendirilmesi gerektiği üzerine durulmuştur.

Yabancı filmlerin yerli filmlere oranla daha fazla izleyici ile buluştuğu ülkemizde bu durumun dağıtım şirketleriyle ilgisi anlatılmış, izleyicinin yerli yapımlara da ilgi duyması

adına yabancı yapımlara kota uygulaması öngörülmüştür. Yabancı filmlerin yerlileştirilmesi bağlamında sektörde çalışanlara iş imkanları doğduğu üzerinde de fikir bildirilmiştir.

Pahalı ve yorucu bir süreçten sonra meydana gelen sinema filmlerinin gösterimi sırasında sektör üreticilerinin haklarının göz ardı edilmemesi gerektiği emeğe değer verilmesi kapsamında telif haklarının yasal boyutlara ulaştırılması gerekliliğinden bahsedilmiştir. Yasal boyutlara ulaşan telif haklarının ise ihlal edilmeyip denetlenmesi zorunluluğu getirilmelidir görüşü sunulmuştur.

Bu çalışmada sinema arşivi konusuna da değinilmiştir. Ülkemizde ulusal sinema anlayışının sinema tarihinin ve sinema yapıtlarının korunması gerektiğinden yola çıkılmış, bu anlamda var olan sinema arşiv sisteminin nasıl çalıştığı hakkında bilgi verilmiştir. Bu sistemin yeterli olmadığı tespit edilmiş, ulusal sinema arşivinin nasıl özellikte olması gerektiği dünya sinema örnekleriyle anlatılmış, ulusal sinema arşiv sisteminin nasıl kurulması gerektiği hakkında önerilerde bulunulmuştur.

20.Yüzyılın kitle iletişim araçlarından biri olan sinema, göstergebilimsel çözümlemeye konu olmuştur. Göstergebilimsel çözümlemeler aracılığı ile filmlerdeki mesajların izleyicilere kodlanarak nasıl iletildiği anlatılmıştır. Bu kodlar çözümlendiğinde filmdeki asıl verilmek istenen mesaj ortaya çıktığı vurgulanmış, göstergebilimsel çözümleme yönteminin tanımı yapılıp, tarihsel boyutu ile anlatılarak sinema ve dilbilim ilişkisi üzerinde durulmuştur. Göstergebilime dayalı bu anlatımdan sonra “Uzak İhtimal” filminin göstergebilimsel çözümlemesi yapılmıştır. Göstergeler tespit edilmiş, dizge ve kodlar belirlenip düşünsel ve toplumbilimsel konular üzerinden değerlendirme yapılmıştır.

Bu esnada filmin içinde saklı olan gösteren gösterilen ilişkisi tespit edilmiştir. Bu ilişki kapsamında gök gürültüsü, renkler, film içinde kullanılan nesne ve bu nesnelere yüklenen anlamlar üzerinde durulmuştur.

Sinema yapımlarının devlet tarafından desteklendiği ve bu desteği kapsayan yasa ve yönetmelikler çerçevesinde sinemacılara ne türden haklar verildiği anlatılmıştır. Kültür Bakanlığı’nca verilen sinema destek kredilerinin geri ödemeleri konusu anlatılmıştır. Kredilerin verilmesini belirleyen kurulun yapısı ve işleyişi anlatılmış, destek şartları üzerinde durulmuştur. Avrupa Sinema Destek Fonu olan Eurimages’in Türk sinemasına sunduğu destekler anlatılmıştır.

Sinema politikalarının 2000 sonrası Türk sinemasında uygulanma durumunu tespit için Uzak İhtimal filmi incelenmiştir. Öncelikle filmin bakanlıktan aldığı destek ve bu desteğin filmin oluşum sürecindeki etkisi üzerinde tartışılmıştır. Daha sonra Uzak İhtimal filmi üzerinde göstergebilimsel analiz yöntemi uygulanmış, yönetmenin filmi oluştururken

vermek istediği mesaj göstergeler ve kodlar çözümlenerek tespit edilmiştir. Film, toplumbilimsel ve düşünsel yapı boyutunda da incelenmiştir.

Birinci bölümde tespit edilen sinema politikalarının Uzak İhtimal filmi üzerinde değerlendirilmesi yapılmıştır. 9 Ekim 2009’da vizyona giren film, sinema politikaları kapsamında değerlendirilmiştir. Böylelikle ulusal sinema anlayışına giden yolda uyulması gereken politikaların sektörde ne denli uygulandığı tespit edilmiştir.

Bu tespit sırasında Türkiye’deki sinema eğitiminin geliştirilmesi gerektiği belirlenmiştir. Bu gelişimin okullar, devlet ve sektör tarafından desteklenmesi önerilmiştir.

Ekonominin sinema filmlerinin oluşum sürecinde ne denli önemli bir durum olduğu vurgulanmış, yönetmenlerin filmlerini yapım aşamasında karşılaştıkları ekonomik zorluklar ve bu zorlukların giderilmesi konusunda çözüm önerileri sunulmuştur.

Türk filmlerinin ulusal ve uluslar arası festivallere katılması ile elde ettiği gelişim ve bunun Türk sinemasına yansıması anlatılmıştır. Türk sinemasının festivaller aracılığı ile dünya tarafından tanınan bir boyuta ulaştığı belirlenmiştir.

İlk filmini yapan genç yönetmenlerin satış ve pazarlama konusunda desteklenmesi hususuna değilmiştir.

Sinema örgütlerinin aktif hale gelmesi ve birlikte hareket etmesi ile sinema sektöründeki çalışma şartlarının düzenlenmesi konusunda önemli bir rol oynayacakları belirlenmiştir. Bu şekilde telif haklarından sosyal haklara kadar, sinemacıların önünün açılabileceği vurgulanmıştır.

Her yönetmen filminin beğenilmesini ister. Gişe başarısı ise filmin giderlerini karşılayabilmek ve bir sonraki projeye başlayabilmek için önemli bir parasal kaynaktır. Gişe başarısının yolu izleyici beğenisinden geçer.

Sonuç olarak, bu çalışmada izleyiciye sunulacak nitelikli filmlerin çeşitli kaynaklarca desteklenmesinin hem ulusal sinemanın doğru ilerlemesini hem de izleyici beklentilerinin geliştirilmesini sağlayıcı etken teşkil ettiği vurgulanmış ve bu durumun nasıl yapılması gerektiği anlatılmıştır.

KAYNAKÇA