• Sonuç bulunamadı

B. Bilim Kurgunun Şimdi'si

VI. GÖSTERGEBİLİM

Fransızca linguistique sözcüğü anlamına gelen Türkçe'de ise dilbilim olarak kullanılan sözcük örnek alınarak, göstergebilim sözcüğü üretilmiştir. Göstergebilim sözcüğünün Fransızcadaki karşılığı "Semiotique ya da semiologie" olarak ifade edilmektedir. Bu terim genel bir bakışla "göstergeleri inceleyen bilim dalı" ya da "göstergelerin bilimsel incelemesi" olarak tanımlanmaktadır. Günümüzde ise etkinlik alanı, "gösterge" ve "bilim" sözcüklerinin ihtiva ettiği anlamdan daha geniş bir boyut kazanmıştır (Rıfat, 2018).

Dil, on binlerce sözcük, kavram, terim, yüz binlerce deyimden oluşan ve bunların dilbilgisi kurallarıyla biraraya gelerek oluşturduğu büyük bir sistemdir. Dilyetisi ise, dile ait sözcük, kavram, deyim, terim gibi dil argümanlarını her an yineleyen ve kullanan bireye özgü bir özelliktir. İnsanlar;sözlü dilyetisi ve yazılı dilyetisi olmak üzere iki ayrı dilyetisinden yararlanmaktadırlar. Dilyetisinin tasarım özelliği akılcı, mantıklıve insan tarafından önceden planlanabilen yönlerinden kaynaklanmaktadır. Dilyetisinin sadece edebi sanatlar içerisinde ortaya çıkabileceğini öne süren Georges Cohen-Sat, bu sorunu ilk kez 1919 yılında dilbilimsel bir şekilde yaptığı filmoloji araştırmaları çerçevesinde ele almıştır. Cohen-Sat'a göre, dilyetisi konusunda öykülü film ile dilyetisi biçimsel açıdan, sözcüklerden oluşan dilsel göstergelerle, imgelerden oluşan filmsel göstergeler birbirlerine benzemediklerinden bu dışavurum biçimleri arasında bir benzerlik kurulamaz. XX. yüzyılda Ferdinand deSaussure, Avrupa’da toplumsal yaşamdaki mevcut göstergeleri incelemek üzere "Semiologie" yani göstergebilimini ortaya koymuş ve bu tanımı göstergeler mantığı olarak açımlamıştır. Aynı tarihlerde A.B.D.'de Charles Sanders Pierce "Semiotique" adlı çalışmasında göstergelerin mantıksal işlevi ile ilgili incelemeler yapmıştır. “Gösterge bu çalışmalarda, dış dünyadan gelip insan zihnini uyaran ve orada bir şeyler canlanmasına sebep olan her şey”, diye tanımlanarak daha geniş bir kavram olarak ele alınmıştır. Saussure ve Peirce, yalnızca konuşulan ya da yazılan dili değil, dil dışı gösterge sistemlerini de kapsayan bir disiplin

oluşturmaya çalışmışlardır. Bu isimler, göstergebilim inceleme sahasını kendilerince bir tür dil oluşturdukları kabul edilen dilin ötesindeki gösterge sistemlerine taşımış ve bu sayede dilbilim ağırlıklı göstergebilimin sınırlarını genişletmişlerdir. Bu süreçte sinema ile ciddi bir şekilde ilgilenen kuramcılar, sinemanın dilyetisine benzediği oranda bir sanat dalına dönüşebildiğini farketmişlerdir (Adanır, 2016: 15).

Göstergebilim, metnin içinde yapılandırılmış anlamlı söz dizgelerini göstergeler aracılığıyla okumak, gösterilen kodlara anlam yüklemek, dizi, dizim, metafor, metonimi ile metinlerarası ilişkileri yorumlamak, değerlendirmek, sembolik olarak yerleştirilen görseller, nesnelerin ima ettiği anlamların altında yatan ideoloji ve kültürü arama yaklaşımlarıdır. Göstergelerdeki, gösteren ve gösterilen bağıntısında göstergeler benzeşimle birbirlerini çağrıştırabilmekte, metafor- eğretileme ya da metonimi- düzdeğiştirmece ile benzeşime sahip olabilmektedir. Metafor bir benzetme olarak, iki şey arasında benzerlik ilişkisi kurmaktadır. Reklamda gözlüğün ne kadar hafif olduğunu anlatabilmek için kuş tüyü üzerinde duran bir gözlük göstermek metafora örnek teşkil edebilir. Metonimi ise, bir bütünün parça ile temsil edilmesidir. Mehmetçik kelimesinin Türk ordusunu temsil etmesi metonimiye örnek olarak verilebilir. Göstergelerde göstergelerin nesnel olarak olduğu gibi ortaya çıkması düzanlam olarak ifade edilirken, ima edilen anlamlar yan anlam olarak tanımlanmaktadır. Filmlerde düzanlam görüntü ve ses ile oluşmakta, yananlamda farklı kodlar devreye girebilmektedir. Saussure gösteren/gösterilen ilişkisini ortaya koyarken, Peirce üçlü ayırım yaparak; gösterge, nesnesi ve yorumlayanı Saussure'ün yöntemine eklemiştir. Böylece yorumlayan anlamlandırma sürecine katılmakta ve onu etkilemektedir. Gösterge ile nesne arasındaki bağıntıyı yorumlayıcı sağlamaktadır. Göstergelerde ikon - görüntüsel gösterge görsel göstergeler olarak ifade edilmekte ve dili kullanmadan ileti aktarmaktadırlar. Simge ise, evrensel bir kavram olarak uzlaşmaya bağlı, soyut ve sayılamayan bir gösterilene gönderme yapan görsel biçimdir. Zeytin dalı (barış), terazi (adalet) simgeye örnek olarak gösterilebilir (Parsa, 2014: 3, 4, 5).Roland Barthes ise göstergebilimde düzanlam ve yananlam kuramını ortaya kaymuştur. Anlamlama konusu bu anlamları kapsamaktadır. Düz anlamlar göstergenin neyi temsil ettiğini ifade ederken evrensellik içerir ve yanlış anlaşılma gibi bir durum barındırmazlar. Yananlamlar

ise, göstergenin nasıl temsil edildiğini ortaya koyarken, kültürel ve toplumsal motifler içerir ve her insan tarafından farklı yorumlanabilirler. Barthes'a göre gösterge, gösteren ve gösterilenden oluşmaktadır. Gösteren biçimi, gösterilen içeriği oluşturmaktadır. Gösterge, alıcısının gösterilenden anladığı şeyin tamamıdır. Gösteren ise sadece aracı olarak tanımlanarak okumalar açısından her insanda farklılık göstermektedir. Barthes "Mytologies" isimli eserinde mitlerin kültürel olarak çok geniş anlamlar taşıdığını ve baskın sınıfın ideolojilerine hizmet eden karmaşık ama iyi biçimlenmiş dizgeler olduğunu ifade etmektedir (Barthes, 2016'dan aktaran Karaman, 2017: 47,50).

Alttaki başlıkta yer aldığı gibi; Bilimkurgu sinemasında doğanın değişimi üzerine örneklem olarak alınacak olan filmler üstteki tanımları içeren göstergebilimsel analiz yöntemiyle incelenecek, "Ati'nin Dünyası" isimli filmin ön hazırlık sürecinde senaryonun oluşmasında yine aynı yöntem dikkate alınarak çalışılacaktır.

Göstergebilim bugün bile kendi kuramlarını ve yöntemlerini tekrar ele almakta ve tartışmaktadır. Bu bilimdalında kuramlar bir bütün halinde birleştirilememiş ve çok sayıda farklı okullar ortaya çıkarak görüş ayrılıkları ortaya çıkmıştır. Peirce'nin ve Saussure'un kuramlarının da incelenen sistemleri biraraya getirmede yeterli olmadığı ortaya çıkmıştır. Göstergebilimcilerden bir kısmı bu süreçte sistemler ve sistemleri oluşturan öğeler üzerinde araştırma yaparken öğelerin kendisini incelemeyi bırakmışlardır. Ahmet Özgür'e göre, Göstergebilim günümüzde göstergelerin bilimi yahut anlamlama bilimi, neyi amaçlarsa amaçlasın paradoksal bir konumda olmaktan kurtulamamıştır. Bu bağlamda eksiksiz bir gösterge kuramı yoktur. Bundan sebep göstergebilim evrim sürecine devam edecektir ve bu yapısıyla da kazandığı dinamizm onu ilginç ve güncel kalmaya devam ettirecektir. Genel olarak göstergebilimin gelişimi sürecinde farklı yaklaşımlar ortaya koyulsa da temelde tüm yaklaşımlar hemen her alandaki göstergeleri çözebilme amacı gütmektedir.

Filmlerdeki çözümleme seçilen filmin akışı ile birlikte yorumlanması biçimiyle uygulanacaktır. Bu bağlamda seçilen filmler Sausseure'ün gösterge anlayışıdoğrultusundagöstergebilimde anlamlandırmaya yarayan belirti, simge, metafor, metonimi kavramları baz alınarakve Barthes'in anlamlandırma yöntemi kullanılarak analiz edilecektir. Göstergebilim yöntemi temel alınarak uygulanacak

bu analizler filmin genelindeki göstergeler perspektifinden doğanın değişiminde etken olan göstergelere odaklanacaktır.

VII.

BİLİMKURGU SİNEMASINDA DOĞANIN DEĞİŞİMİ