• Sonuç bulunamadı

1.8 Tükenmişlik ile İş Stresi Arasındaki İlişki

2.3.3 Örgütsel Stres Kaynakları

2.3.3.1 Görev Yapısına İlişkin Stres Kaynakları

Görev yapısı örgütlerin iskeletidir ve örgüt fonksiyonlarının görevlere bölünmesi, bu görevlerin birimlerde bütünleştirilmesi, birimlerin yönetimini kolaylaştıracak şekilde basamaklandırılması ile oluşur. Görev, işletmelerde bir

çalışanın üretim süresi boyunca yapacağı eylem ve işlemlere denir (Başaran, 1982, Aktaran: Pehlivan 2000).

Örgütlerde görev yapılarının farklı olması dolayısıyla bu yapılardan kaynaklanan stres faktörleri de farklılaşabilmektedir. İşletmeler kendilerine uygun görev yapıları oluştururlar, her yapı kendine has bazı özelliklere sahiptir. Bu sebeple görev yapılarının farklılığı değişik stres unsurlarının meydana gelmesine sebep olmaktadır. İş yükünün fazla olması, yapılan işin sıkıcı olması, çalışanın işten aldığı ücretin yetersiz olması, işyerinde yükselme olanağı, çalışanın işyerinde çalışma saatlerinin fazla olması, çalışma koşulları ve işyerinin kalabalık olması çalışanlarda stres oluşturan örgütsel faktörlerdir (Pehlivan, 2000: 50).

Çalışanlara olması gerekenden ya da yapabileceklerinden daha fazla iş verilmesi aşırı iş yükü olarak adlandırılır. Her insan normalden ya da kendi kapasitesinden fazla iş ile karşılaştığında gerginlik yaşar. Bireyler yapabileceklerinin üzerinde iş ile karşılaştığı zamanlarda veya sahip olduğu niteliklerin verilen işi yapmaya yeterli olmadığı durumlarda stres yaşarlar. Genel olarak fazla iş yükü olarak adlandırılan bu durumlar bireylerde gerginlik oluşturarak stresin meydana gelmesine sebep olmaktadır. Ayrıca sürekli tekrar eden, farklı unsurlar barındırmayan ve tek düze şekilde yapılan işler de çalışanların stres yaşamasına sebep olmaktadır. Monotonluk veya sıkıcılık olarak nitelendirilen bu durum bireylerin işten tatmin olmamasına sebep olmaktadır. Tatminsizlik sonucunda ise birey stres yaşamaktadır.

Bireyler hayatlarını devam ettirebilmek için çalışıp para kazanırlar. Yani insanların çalışmalarının temel sebebi para kazanmaktır. Yaptıkları işin karşılığında işveren tarafından çalışana ödenen paraya ücret adı verilmektedir. Çalışanlar işyerinden kazandıkları ücreti yetersiz gördükleri zaman mutsuzluk ve tatminsizlik yaşarlar. Beklentilerin altında kalan ücret seviyesi bireylerde strese sebep olmaktadır. İnsanlar hem hayatlarını devam ettirecek düzeyde hem de yaptıkları işin hakkı olarak düşündükleri düzeyde ücret almayı isterler. Bu düzeyden daha düşük olan ücret tatminsizliğe, hayal kırıklığına ve dolayısıyla da strese sebep olacaktır. Ücret ile birlikte çalışanlarda stres yaratan bir başka görev yapısı ise işyerindeki yükselme olanağıdır. Herkes çalıştığı iş yerinde daha yüksek mevkilere çıkma arzusu içindedir. İşinde gösterdiği performans ve sahip olduğu yetenekler sonucunda arzu ettiği

konuma getirilmeyen çalışanlar stres yaşayabilmektedirler. Yükselme konusu çift yönlü olarak stres yaratma durumundadır. Bir açıdan arzu ettiği konuma yükselemeyen kişi haksızlık yaşadığını ve yükselemediği için kazanabileceği maddi ve maddi olmayan unsurlardan mahrum kalma duygusu sebebiyle stres yaşarken, diğer açıdan görevde yükselen çalışanlar ise yeni görevine uyum sağlama aşamasında gösterdiği çaba sebebiyle stres yaşamaktadır (Pehlivan, 2000: 55-56).

Günümüzde önemli çalışma sorunlarından bir tanesi de normalden fazla çalışmadır. Günlük normal çalışma süresi olarak kabul gören sekiz saat çoğunlukla bireylere yeterli gelmemektedir. Fazla mesai, fazladan gönüllü çalışma gibi yöntemlerle yetmeyen süreler telafi edilme yoluna gidilmektedir. Bu çalışma sürelerini uzatmaktadır. Aşırı çalışma çoğunlukla kişinin yapması gereken işin fazla olmasından veya verilen iş için yeterli kapasiteye sahip olmamasından dolayı olmaktadır. Her iki durum da strese sebep olmaktadır (Baltaş ve Baltaş, 2012: 90). Yeni çalışma şekillerinin hayata geçirilmesi, bireylerin de çalışma esaslarında değişikliğe sebep olmuştur. Çağrıya dayalı çalışma, evde çalışma, tele çalışma gibi yöntemler sebebiyle artık çalışanlar 24 saat çalışma olarak adlandırılabilecek ve çalışanlar tarafından tehdit olarak algılanabilecek bir durumdadırlar. Bilgisayar, cep telefonu ve benzer teknolojik cihazlar sebebiyle çalışanlar işlerini her yerde yapabilir bir duruma gelmişlerdir. Bu durum bir esneklik gibi algılanıyor olmasına rağmen kişileri çalışmaya bağımlı hale getirdiği de görülmektedir. Bu durum çalışanlarda hem fiziksel hem de psikolojik olarak yorgunluğa sebep olmakta ve bunun sonucunda bireyler yoğun stres yaşayabilmekte ve depresyona girebilmektedirler (Keser, 2014: 61).

İşyerindeki fiziki çalışma koşullarının da strese sebep olabileceği de bilinmektedir. Gürültü, aydınlatma ve sıcaklık gibi fiziki çalışma koşulları bireylerin stres yaşamasında etkilidirler. Normal olarak değerlendirilen ses düzeyi olan 50 desibelin üzerindeki seviye gürültü olarak adlandırılmaktadır. Gürültülü iş ortamında çalışanlar daha fazla gerginlik yaşamakta ve daha çatışmacı bir yapıya bürünmektedirler. Aynı zamanda gürültülü yerde çalışanlar etkili iletişim kuramamaktadırlar. Bunların hepsi kişilerde stresin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bireylerin çalıştıkları ortamın yeterli düzeyde aydınlatılması gerekmektedir. Yetersiz veya çok fazla olan ışık düzeyi iş kazası riskini artırmakta ve

çalışanların iş ortamında zorlanmasına sebep olmaktadır. Uygun olmayan aydınlatma yorgunluk, sıkılma, dikkat dağılması ve moralsizlik gibi durumlara sebep olarak stresin meydana gelmesine yol açmaktadır (Özkalp ve Kırel, 2005: 381-382). Bunlarla birlikte iş ortamındaki sıcaklığın düşük ya da yüksek olması da çalışanlara psikolojik baskı yaratmaktadır. Fazla sıcaklık bireylerde sinir, yorgunluk, düşük verim, kaza ve baş ağrısına yol açabilmektedir (Sabuncuoğlu ve Tüz, 2001: 304). İşyerindeki ısı ile ilgili problemler sonucunda da çalışanlar gerilim ve stres yaşayabilmektedirler.

Görev yapısına ilişkin stres unsurlarından biri de kalabalıktır. Çalışanlar işyerlerinin kalabalık olmasından dolayı iki farklı açıdan etkilenebilmektedirler. Bunlardan ilki kalabalık ile birlikte ortaya çıkan gürültüdür. Kalabalığın işyerindeki gürültü düzeyini arttırması çalışanları olumsuz etkilemektedir. İkincisi ise kalabalık işyerlerinde gizlilik ve bireye özgülük olmamaktadır. Bunun sonucunda kendini engellenmiş ve kısıtlanmış hisseden çalışanlar stres yaşayabilmektedirler (Pehlivan, 2000: 60).