• Sonuç bulunamadı

B. ULUSLARARASI DÜZENLEMELER

10. Göçmen İşçinin Hukukî Statüsü Hakkında Avrupa Sözleşmesi

Göçmen İşçilerin Hukukî Statüsü Hakkında Avrupa Sözleşmesi, Avrupa Konseyi tarafından 24 Kasım 1977 tarihinde kabul edilmiştir. Türkiye de Konsey üyesi devletlerden biri olarak bu sözleşmeyi imzalamıştır249.

Sözleşmenin 1. maddesine göre göçmen işçi, taraf devletlerden biri tarafından ülkesinde ücretli bir iş görmek üzere yerleşmesine izin verilmiş olan diğer bir taraf devlet vatandaşıdır250. Görüldüğü üzere işçinin bu sözleşme hükümlerinden faydalanabilmesi için, hem taraf devlet vatandaşı olması hem de çalışmak için gittiği ülkenin başka bir taraf devletin ülkesi olması gerekir.

Sözleşmenin 4. maddesine göre her taraf devlet göçmen işçiye, vatandaşı olduğu taraf devlet ülkesinden çıkış hakkı ve çalışmasına izin verildikten ve gerekli belgeleri aldıktan sonra ücretli iş aldığı taraf devlet ülkesine giriş hakkı verir. Ancak bu haklar mevzuat gereğince yapılmış, ulusal güvenlik, kamu düzeni, kamu sağlığı ve ahlakı açısından gerekli kısıtlamalara tabi tutulabilir.

249 25.12.1979 tarih ve 2257 sayılı Kanun (RG. 06.01.1980-16861) ile onaylanması uygun bulunmuş ve 27.01.1981 tarih ve 17233 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

250 1. madde: “Bu sözleşmede kullanılan «Göçmen İşçi» terimi, Âkit taraflardan biri tarafından, ülkesinde, ücretli bir iş görmek üzere yerleşmesine izin verilmiş olan diğer bir Âkit ülkenin yurttaşlarını anlatır. Bu sözleşme aşağıdaki kişileri kapsamına almaz: a) Sınır işçileri, b) Sanatçılar, (kısa süreler için tutulmuş diğer gösteri elamanları ve sporcular ile serbest meslek sahipleri, c) Deniz adamları, d) Staj yapanlar, e) Mevsimlik işçiler, (Mevsimlik işçiler, bir Âkit taraf ülkesinde mevsim özellikleri dolayısıyla istihdam edilmiş belli bir süre veya belli bir iş için yapılmış sözleşme esaslarına göre iş verilmiş diğer bir Âkit taraf vatandaşlarıdır.) f) Bir Âkit tarafın kendi ülkesi dışında üstlendiği ve tescil ettirdiği merkezden yürüttüğü belli bir iş için istihdam ettiği diğer Âkit taraflar vatandaşları olan işçiler.”

76 Sözleşme ile göçmen işçinin çalışmak için gittiği ülke ve vatandaşı olduğu ülke dışındaki taraf devletlere de yükümlülükler getirilmiştir. 7. maddeye göre göçmen işçiler ve aileleri, işçi alan bir ülkeye giderken veya bu ülkeden dönüşte, taraf devletlerden bir başka ülkenin topraklarından transit geçmek durumundaysalar, toprağından geçilen devlet makamları yolculuğun kolaylaştırılması ve idarî gecikme ve güçlüklerin engellenmesi için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür.

Sözleşmenin 9. maddesinde ise göçmen işçilerin ikamet izinleri detaylı olarak düzenlenmiştir. Şöyle ki: Ulusal mevzuat hükümlerince gerekliyse her taraf devlet, sözleşmede belirtilen koşullarla ülkesinde ücretli işe girmeye hak tanınan işçilere ikamet izni vermekle yükümlüdür. Eğer ikamet izninin uzatılması gerekliyse kural, çalışma izninin süresi kadar uzatılmasıdır. Çalışma izni süreye bağlı değilse ve ikamet izni gerekliyse kural olarak ikamet izni verilir ve bu iznin en az bir yıl süreyle yenilenmesi gerekir. Bu iznin verilmesi ya ücretsiz ya da ancak idarî giderleri kapsayan bir miktara tabi olmalıdır. Bahsedilen bu hükümler göçmen işçinin yanında bulunması kabul edilen aile bireyleri için de uygulanır. Bir göçmen işçi, hastalık, kaza veya iradesi dışında herhangi bir nedenle çalışamaz duruma gelmişse ve bu durum yetkili makamlarca onaylanmışsa, kendisinin kabul eden ülkede en az 5 ay kalması için izin verilir.

Yine 9. maddeye göre göçmen işçiye ve aile üyelerine verilen ikamet izinleri, ulusal güvenlik, kamu düzeni ve ahlak sebepleriyle, kamu sağlığının korunması için resmi sağlık yetkililerince alınması gerektiği söylenen önlemlerin sonucun ne olacağı bildirdiği halde alınmaması sebebiyle ve iznin geçerli olması için yerine getirilmesi gerekli bir temel koşulun yerine getirilmemesi sebebiyle geri alınabilir. Bu hallerde, göçmen işçiye o ülke mevzuatına uygun şekilde, idarî makamlara ve yargı organlarına başvurma hakkı tanınır.

77 2. BÖLÜM

YABANCILARIN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ VE TÜRKİYE’DE İKAMETİ

I. YABANCILARIN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ

Devletlerin ülkesel egemenlik251 yetkisi, her devlete ülkesindeki kişi ve şeyler üzerinde hâkimiyet kurma hakkını verir ve bu hak yalnızca o devletin vatandaşları üzerinde değil aynı zamanda ülkesinde bulunan yabancılar üzerinde de kullanılır252. Buna bağlı olarak, her devletin ülkesinde bulunan yabancıların hukukî statüsü ve hak ve yükümlülükleri ile ilgili dilediği şekilde düzenleme yapma serbestisi bulunmaktadır. Bu serbestinin sınırını ise çalışmamızın önceki bölümünde yer vermiş olduğumuz uluslararası andlaşmalar ve hukukun genel ilkeleri oluşturmaktadır.

Bir devletin egemenlik yetkisine bağlı olarak ülkesine giriş yapacak olan yabancılar hakkında da kurallar koyma hakkı bulunmaktadır253. Hatta devletlerin, yabancıları ülkesine kabul etme zorunluluğunun olmadığı da uluslararası hukukça

251 Egemenlik kavramının üzerinde uzlaşılmış net bir tanımı bulunmamaktadır. Doktrinde bu kavram için farklı tanımlar yapılmaktadır. İba egemenliği, “Ülke içinde yaşayan insan topluluğunun iradelerine üstün, asli ve en yüksek iktidar gücü” olarak tanımlamaktadır (Şeref İba, Anayasa Hukuku ve Siyasal Kurumlar, 2. Bası, Turhan Kitabevi, Ankara, 2008, s. 53).

Egemenlik kavramını ilk inceleyen ve tanımlayan düşünür Jean Bodin’e göre egemenlik, sınırsız, mutlak, tek, bölünmez ve devredilmezdir (Turhan, s. 37). Bodin’e göre egemenlik, bir devletin mutlak ve daimi gücüdür, yani en yüksek emretme gücüdür (Jean Bodin, Bodin: On Sovereignty-Four chapters from the Six Books of the Commanwealth, edited and translated by Julian H.

Franklin, Seventh Printing, Cambridge University Press, Cambridge, 1992, s. 1).

Soysal, egemenliğin en kısa olarak “devlet içinde en yüksek irade” diye tanımlansa bile, hemen arkasından "iç" ve "dış" egemenlik tartışmalarının geleceğini belirtmektedir (Mümtaz Soysal, Değişen Egemenlik ve Meşruluk, Anayasa Yargısı Dergisi, C. 20, 2003, s. 171). Teziç ise, iç ve dış egemenliği şöyle tanımlamaktadır: “İç egemenlik, devletin ülke sınırları içinde bütün sosyal ve siyasal gruplara karşı olan üstünlüğünü ifade eder. (…)Dış egemenlik, devletin başkaca bir devlete bağımlı olmadığını, öteki devletlerle hukuken eşit olduğunu ifade eder.” (Teziç, s. 121, 122).

252 Bilgin Tiryakioğlu, “Türk Hukukunda Yabancıların Oturma ve Çalışma Hakkı”, AÜHFD, C. 46, S. 1-4, 1997, s. 69; Çelikel, Gelgel, s. 1; Çiçekli, Yabancılar ve Mülteci Hukuku, s. 29; Pazarcı, s.

153.

253 Hélène Lambert, The Position of Aliens in Relation to the European Convention on Human Rights, No. 8, Council of Europe Publishing, 2006, s. 11; Tekinalp, s. 18; Vedat Seviğ, “Yabancı Gerçek Kişilerin Giriş, Çıkış, İkamet ve Seyahatleri”, İÜHFM, C. 43, S. 1-4, 1977, s. 370.

78 kabul görmektedir254. Ancak, Seviğ’e göre uluslararası hukuk devletlere, ülkeye giriş hususunda şu iki zıt ilke arasında denge kurma sorumluluğunu yükler: “Bir yandan milletlerarası yaşam ilişkilerini kurma ve sürdürmeyi kolaylaştırma ilkesi, öbür yandan devletin kendi bekası ve kendi uyruklarının yararı ilkesi”255. Devletlerin yabancıların ülkeye girişine ilişkin iç hukuktaki düzenlemeleri bu iki ilke çerçevesinde şekillenir. İlk ilkeye uymak adına yabancılara ülkeye giriş hakkı tanınırken, ikinci ilkeyi gerçekleştirebilmek için ülkeye giriş izne tabi tutulur ya da belirli hallerde engellenir256.

Bir yabancının, vatandaşı olmadığı bir devlet ülkesindeki haklardan yararlanabilmesi için kural olarak o ülkede bulunması ve o ülkeye yasal olarak giriş yapmış olması gerekir257. Dolayısıyla yabancıların Türkiye’de ikametleri ile ilgili düzenlemelere geçmeden önce, yabancıların Türkiye’ye giriş haklarını hangi şartlar dâhilinde kullanabildiklerinin incelenmesi gerekmektedir.

Yabancıların Türkiye’ye girişleri YUKK’dan önce, Pasaport Kanunu ile düzenlenmekteydi. YUKK’un yürürlüğe girmesi258 ile birlikte Pasaport Kanunu’nun pek çok hükmü yürürlükten kalkmıştır259. Şu an Türkiye’ye giriş hususunda YUKK hükümleri ve Pasaport Kanunu’nun yürürlükte olan hükümleri birlikte uygulanmaktadır.

Yabancıların ve Türk vatandaşlarının Türkiye’ye girebilmesi ve Türkiye’den çıkabilmesi için kanunla öngörülmüş olan şartları yerine getirmiş olmaları gerekir.

YUKK m. 5’e göre; “Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış, sınır kapılarından,

254 Aybay, Dardağan Kibar, s. 105; Çelikel, Gelgel, s. 81 (dn. 95); Çiçekli, Yabancılar ve Mülteci Hukuku, s. 75.

255 Seviğ, s. 367,368.

256 Seviğ, s. 368.

257 Aybay, Dardağan Kibar, s. 45.

258 YUKK’un idarî teşkilata ilişkin olan hükümleri (122. maddesi, 123. maddesinin birinci, ikinci, beşinci ve yedinci fıkraları ile 124. maddesi hariç olmak üzere Beşinci Kısmı) yayımı tarihinde yani 11.04.2013 tarihinde, diğer hükümleri ise yayımı tarihinden bir yıl sonra yani 11.04.2014 tarihinde yürürlüğe girmiştir (YUKK m. 125).

259 Pasaport Kanunu’nun 4, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 24, 25, 26, 28, 29, 32, 33, 35, 36, 38 ve ek 5. maddeleri, 5. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları ile 34. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi yürürlükten kaldırılmıştır (YUKK m. 124).

79 geçerli pasaport veya pasaport yerine geçen belgelerle yapılır”260. Aynı şekilde Pasaport Kanunu’na göre; “Türk vatandaşları ve yabancılar İçişleri Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca tayin olunan yolcu giriş-çıkış kapılarından Türkiye'ye girip çıkabilirler”.

Bu hükümlere göre yasal olarak Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış yapabilmenin şartlarından ilki giriş-çıkışların mutlaka sınır kapılarından yapılmış olmasıdır. Sınır kapısı YUKK m. 3/1-o’ya göre “Bakanlar Kurulu kararıyla Türkiye’ye giriş ve Türkiye’den çıkış için belirlenen sınır geçiş noktasını” ifade etmektedir. İkinci şart ise giriş ve çıkışlarda pasaport ya da pasaport yerine geçen belge gösterilmesidir. Yukarıda bahsedilen kurallar yalnızca yabancılar bakımından değil aynı zamanda vatandaşlar bakımından da uygulanmaktadır261 (PK m. 1/1, m.

2/1).

Yabancılar bakımından yukarıdaki iki şartın gerçekleştirilmiş olması, Türkiye’ye giriş için mutlak bir hak vermez262. Yabancının Türkiye’ye girişi bu şartların varlığına rağmen engellenebilir (YUKK m. 7, m. 9). Aynı zamanda, yabancının Türkiye’ye giriş için kural olarak (vize muafiyeti bulunmuyorsa) vize almış olması gerekir. Vatandaşların ise ülkeye girişi engellenemez ve vize mecburiyetleri bulunmamaktadır. Ülkeye girişin engellenmesi ve vize mecburiyeti konularında çalışmamızın devamında detaylı bilgi verilecektir.