• Sonuç bulunamadı

1.2. GÖÇMEN, SIĞINMACI, MÜLTECİ KAVRAMLARI VE TANIMLARI

1.2.1. Göçmen

Göçmen kavramının tarihsel bir yükü vardır ve dolayısıyla çok farklı deneyimleri ve davranışları içinde barındırmaktadır (Standing, 2017:155). Kavram, genel olarak göç edenler için kullanılan bir tanımlamadır. Ancak göçmenler daha çok eğitim ve ekonomik sebeplerle göç edenlerdir. Göçmenlik statüsünün en önemli özelliği ise göçe neden olabilecek bir zorlamanın olmamasıdır. Bu konuda Aktaş ve Öztekin (2017: 221)’nin aktardığına göre “göçmen, ülkesinde zulme uğrayacağından haklı sebeplerle korktuğu için değil, eğitim ve çalışma gibi nedenlerle ayrılan kişilerdir.” (BİA, 2015’ten alıntı).Yani göçmen, göç edeceğine karar verdiğinde, kendisini herhangi bir sebepten dolayı bu duruma mecbur bırakabilecek bir olgu ortada bulunmamaktadır.

BM göçmeni; sebepleri, gönüllü olup olmaması, göç yolları, düzenli veya düzensiz olması fark etmeksizin yabancı bir ülkede bir yıldan fazla ikamet eden bir

34

birey olarak tanımlamaktadır. Dolayısıyla göçmen terimi daha çok kişinin maddi ve sosyal açıdan koşullarını iyileştirmek ile hem kendisi hem de aile fertlerinin beklentilerini geliştirmek amacıyla bir başka ülke veya bölgeye hareket etmesi durumda sahip olduğu bir isimlendirmedir (Adıgüzel, 2018: 4-5).

Avrupa Birliği (AB) ise göçmeni, vatandaşı olduğu yerin dışında herhangi bir yerde istemli ya da istemsiz şekilde bir yılı aşkın bir süre olacak şekilde kalma amacıyla yer değiştiren kişi olarak tanımlamaktadır (Özdal, 2018: 11).

Diğer bir tanımlamada ise “göçmen, ‘kişisel rahatlık’ amacıyla ve dışarıdan herhangi bir zorlama unsuru olmaksızın ilgili kişinin hür iradesiyle göç etmeye karar verdiği durumları kapsadığı kabul edilmektedir.” (Göç Terimleri Sözlüğü, 2009: 22). Yine göçmen, “kendi ülkesinden ayrılarak yerleşmek için başka ülkeye giden (kimse, aile veya topluluk), muhacir” olarak da tanımlanmaktadır (TDK, 2019). Göçmen sıfatı taşıyan birey veya bireylerin yapmış olduğu göç sonucunda taşıdıkları ‘göçmen’ statüsünün sonraki aşamalarda değişim gösterme durumu mevcut olabilmektedir. Örneğin “daha çok ekonomik amaçlı olarak yaşam kalitesini iyileştirmek niyetiyle mutat ikamet yerini değiştirerek göç eden bireyler için ekonomik göçmen tabiri kullanılırken, herhangi bir ülkeye yasadışı olarak giriş yapan, yasal giriş yaptıktan sonra vizesinin geçerlilik süresi dolan, giriş koşullarını ihlal ederek giren veya ev sahibi ülkede sahip olduğu hukuki statüden yoksun bireyler için de düzensiz göçmen tabiri kullanılır” (Adıgüzel, 2018: 5). Özellikle düzensiz göçmen pozisyonuna düşen ilgili kişi, ülke içerisinde herhangi bir yerde ilgili birimlerce yakalandığı takdirde sınır dışı işlemleri yapılarak sınır dışı edilir. Ekonomik göçmen statüsünde bulunan bireyler ise, tanımdan da anlaşıldığı üzere, yaşam kalitesini geliştirmek amacıyla göç edenlerdir. İlgili tanımın kullanım amacı ise, herhangi bir zulümden kaçan mülteciler ile bu statüde yer alan göçmenlerin arasına bir fark koymaktır.

Göçmen statüsü konusunda Edwards’ın ifadesine göre göçmenler, doğrudan bir zulüm ya da ölüm tehdidi nedeniyle değil, iş bularak veya bazı durumlarda eğitim, aile birleşimi veya başka nedenlerle yaşamlarını iyileştirmek için göç etme tercihinde bulunanlardır. Söz konusu göçmenler, evlerine güvenli bir şekilde dönemeyen mültecilerin aksine, dönmek istediklerinde kendi hükümetlerinin korumasını almaya devam etmektedirler (Edwards, 2015).

35

2006 yılında Resmi Gazete’de yayımlanan 5543 nolu İskân Kanunu’nda göçmen terimi şu şekilde geçmektedir: “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye’ye gelip bu kanun gereğince kabul olunandır.” (İskân Kanunu, 2006: md. 3/d). Kanunda ayrıca farklı göçmen türleri de verilmiştir. Örneğin serbest göçmen, Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye’ye gelip, devlet eliyle iskân edilmelerini istememek şartıyla yurda kabul edilenler; iskânlı göçmen, Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, özel kanunlarla yurt dışından getirilen ve bu kanun hükümlerine göre taşınmaz verilerek iskânları sağlananlar; münferit göçmen, Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yurdumuza yerleşmek amacıyla bir aile olarak gelenler; toplu göçmen, Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, iki ülke arasında yapılan anlaşmaya göre yurdumuza yerleşmek amacıyla toplu olarak gelen ailelerdir (İskân Kanunu, 2006: md. 3/e-f-g-ğ).

İskân Kanunu’nun 4. maddesinde hangi kişi veya kişilerin göçmen sıfatı taşıyamayacağı da belirtilmiştir. Kanuna göre; “Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olmayan yabancılar ile Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı bulunup da sınır dışı edilenler ve güvenlik bakımından Türkiye’ye gelmeleri uygun görülmeyenler göçmen olarak kabul edilemezler.” (İskân Kanunu, 2006: md. 4).

Ağır ve Sezik (2015: 102)’in aktardığına göre, Türkiye’de özellikle 2013 yılına kadar Bakanlar Kurulu Kararnamesi ve bazı durumlar için çıkarılan özel kanunlarla sadece belli ülkelerden gelenler göçmen kategorisi içerisinde yer almışlardır. Bunun dışında ülkeye yasadışı yollarla giriş yapanlar ‘kaçak’ olarak adlandırılmışlardır (Başak, 2011:5’ten alıntı).

Uluslararası literatürde olduğu gibi Türkiye’de de genel bir göçmen tanımı bulunmamaktadır. Ancak bununla birlikte göçmenler arasında gönüllü hareket edenler, uzun veya kısa dönemler için göç eden işçiler ve göç etmeye zorlanan sığınmacılar, mülteciler, ekonomik mülteciler, ekolojik göçmenler şeklinde bir ayırım yapılmaktadır (Özdal, 2018: 12). Göçmen pozisyonunda bulunan birey veya bireylerin vatandaşı olduğu ülkeden ayrılırken, göç ettiği sürede yolu üzerindeki herhangi bir ülkeden geçerken, gitmeyi planladığı ülkeye giriş yaparken veya gittiği (göç ettiği) ülkede

36

bulunduğu süre zarfında ilgili ülkenin yasalarına uyması veya uymaması durumuna göre yasal ya da yasadışı olarak nitelendirilme durumu olabilir (Zhanadilova, 2018: 117).