• Sonuç bulunamadı

Frig ve Lidya Devletleri Dönemi (M.Ö 8-6 Yüzyıl)

II. BÖLÜM

3. Frig ve Lidya Devletleri Dönemi (M.Ö 8-6 Yüzyıl)

M.Ö. 1200’lü yıllarda Deniz Kavimleri Göçü ve Ege Göçleri adıyla anılan bir göç dalgası meydana gelmiştir. Bu göç sırasında Balkanlar üzerinden hareket edip Anadolu’ya gelen kavimler arasında olan Frigler, Hitit Devleti’nin yıkılmasında etkili olmuştur. Şunu belirtmek gerekir ki söz konusu göçler, deniz kavimlerinin ani ve kısa süren göçlerinden farklı olarak, kısa sürede başlayıp bitmemiş, yavaş yavaş gerçekleşen istilalar şeklinde olmuştur (Eroğlu, 2014: 43). Anadolu’da Ege Göçleri’nin yaşandığı dönemden M.Ö. 8. yüzyıla yani Frig Devleti’nin kuruluşuna kadar geçen yaklaşık 400 yıllık dönem, döneme ait yazılı kaynakların olmaması dolayısı ile “Karanlık Çağ” olarak nitelendirilmektedir (Tekin, 2007: 20; Bahar, 2011b: 174). Bununla birlikte Karanlık Çağ ile ilgili öngörüde bulunulmasını sağlayan bir kısım arkeolojik malzeme mevcuttur. Kuzeyde Boğazköy ve güneyde Hatunsaray-Zoldere yerleşmelerinde olduğu gibi bazı yerleşmelerde Demir Çağı’nın başlarına tarihlenebilecek buluntular ortaya çıkmıştır (Bahar, 2011b: 174).

Frigler, M.Ö. 8-7.yüzyıllarda Yeni Asur zamanında Que adı verilen Çukurova’yı ve Hilakku denilen Mersin-Silifke civarını ele geçirip zaman zaman Toros Dağlarını aşmayı başarmışlardır. Bu sırada Frig Kralı Midas, Orta Anadolu’da hüküm süren Tabal Krallığı’nı da arkasına alarak M.Ö. 712-709 yılları arasında Silifke yakınındaki Hurrua’da Asur kralı Sargon’la üç defa savaş yapmış ve sonunda yenilerek Konya civarına kaçmıştır. Bu dönemde Beyşehir çevresinin Frig siyasal ve kültürel etkisinde olduğu anlaşılmaktadır. Beyşehir Yeşildağ’daki kayaya oyulmuş basamaklar Friglerin kaya işçiliği ve inanç sistemini yansıtmaktadır (Bahar, 2018: 592).

M.Ö. 9. yüzyılın sonlarından itibaren Kuzey Pisidia’nın, Büyük Frigya’nın (Phrygia Paroreios) hâkimiyeti altında kalmasından dolayı, Frig etkilerinin Kuzey Pisidia’da Hıristiyanlığın başlangıcına dek sürmüş olabileceği, A.S. Hall tarafından Neo-Frig

68

yazıtlarının incelenmesi sonucu ileri sürülmektedir. Nitekim Frig dilinin/alfabesinin özellikle M.S. 280 yılından itibaren Asia ve Galatia’da yoğun şekilde kullanımı Kuzeybatı Pisidia’nın Frig yönetiminde olduğunu açıkça göstermektedir. Kuzeybatı Pisidia’nın Frig sınırları içerisinde kaldığı süre boyunca Frig etkilerine maruz kalması kaçınılmazdır (Hürmüzlü- Kortholt ve Tanrıver, 2016: 30).

Yüzey araştırmaları sonucunda ele geçen arkeolojik ve epigrafik verilerden bölgede, Frig ve Lidya etkisinin Helenistik ve Roma İmparatorluk Dönemleri’nde de devam ettiği anlaşılmaktadır. Ortaya çıkarılan mezar yazıtlarından ve tiplerinden yola çıkılarak Pisidia Bölgesi kenti Tymandos’un (Yassıören-Yassıviran) özellikle Frig ve Lidyalıların yönetimi ve etkisi altında kaldığı savunulabilir. Yukarıda da belirtildiği gibi, Ptolemaios’un “Frigya Pisidyası” adı altında yaptığı sınıflandırma Kuzeybatı Pisidia’nın bir dönem Frigya’ya ait olduğunu veya bölgede güçlü bir Frig etkisinin hüküm sürdüğünü göstermektedir. Bahsedilen mezar stellerinin, seramik buluntuların, tümülüslerin ve kaya mezarlarının yayılım alanlarının Frigya ve Galatya’nın yanı sıra Frigya’nın güney kesimine komşu olan Kuzey ve Kuzeybatı Pisidia’da yer aldığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla adı geçen arkeolojik kalıntılar Tymandos kentinde Pisidia’lı unsurların dışında dışarıdan gelen kültürlerin de birbirleri ile etkileşimine örnek teşkil etmektedir. Kuzeybatı Pisidia’nın Frig ve Lidya bölgelerinden etkilenerek kendi kültürel kimliğine uyarladığı unsurlar, Tymandos kentinde devamlılık göstermiştir. Tymandos kentinin Güney Frigya’ya sınır ve Lidya ile yakın konumundan dolayı neredeyse iç içe yaşadıkları bu kültürlere ait özel isimler gibi mezar geleneklerini de sürdürdüğü görülmektedir (Tanrıver, 2018: 712-719).

Mehmet Özsait’in Eğirdir Gölü’nün kuzey kesiminde bulunan Hoyran Gölü civarında yaptığı yüzey araştırmaları sonucunda tespit ettiği Frig tipi kaya mezarları Kuzeybatı Pisidia’daki Frig etkisinin somut örnekleridir. Yine Mehmet Özsait’in başkanlığında Isparta Arkeoloji Müzesi’nin desteğiyle Isparta Keçiborlu’da yapılan araştırmalar neticesinde, Frig sınır hattı boyunca bir yay çizen Aydoğmuş (I, II, III), Kaplanlı, İncesu ve Çukurören kaya mezarları ortaya çıkarılmıştır. Kuzeybatı Pisidia’da keşfedilen kaya mezarlarının yoğun olarak toplandığı bölgenin, Frigya Bölgesi olduğu açıktır. Kuzeybatı Pisidia’da bulunan kaya mezarlarının konumları itibari ile de Frigya ile etkileşimlerinin olması kaçınılmazdır. Kuzeybatı Pisidia’da, Apollonia (Uluborlu) ve Tymandos kentlerinde çok sayıda “kapı tipi mezar stelleri” ortaya çıkarılmıştır. Bu tip mezar stelleri ile ilgili olarak M. Waelkens, kapı betimli mezar stellerinin yayılım alanının Frigya ve Galatya Bölgesi’nde Friglerin yaşadığı

69

bölgelerle benzediğini ancak Mysia, Lydia, Bithynia ve Pisidia’nın sınır kentlerinde de görüldüğünü ifade etmektedir (Tanrıver, 2018: 717-718).

Özellikle Frigya Bölgesi’nde oldukça yaygın görülen Appas isminin içerisinde sessiz harflerin yan yana (-ππ) kullanılmış olması bu ismin Frigya’ya özgü olduğunu açıklamaktadır. İsmin, Bithynia, Mysia, Lykia, Lykaonia ve Karia Bölgeleri’nde de kullanılması Frigya’nın buralardaki etkisini göstermektedir. Babis isminin, Lidya, Frig ve Pisidia bölgelerinde sıklıkla kullanılmış olduğu bilinmektedir. İsim, özellikle Frigya Bölgesi’nde kullanılan Babeis isminin bir versiyonudur. Kuzeybatı Pisidia kentlerinin, Frigyalılardan etkilenerek Babis ismini yerel dillerine uyarladıkları anlaşılmaktadır. Epigrafik veriler, Tymandos kentinde Frig ve Lidya kültürlerinin etkilerinin mezar stellerinde yer alan isimler ile de sürdüğüne işaret etmektedir. Appas, Babis ve Menneas isimlerine çoğunlukla Frigya’da rastlanırken Lidya ve Pisidia bölgelerinde de bu isimlerle karşılaşılmaktadır. Özellikle Babeis ismi, hem Frigya hem de Pisidia’da yoğun şekilde görülmektedir (Tanrıver, 2018: 714-716).

Pisidia bölgesindeki Frig ve Lidya varlığını gösteren diğer arkeolojik kalıntılar seramiklerdir. Söz konusu seramikler, Pisidia’da birçok merkezde (Pınarbaşı, Seydiler Höyük, Panemoteichos ve Uylupınar) ele geçmiştir. 2012 yılında E. Dökü başkanlığında yapılan yüzey araştırması sırasında toplanan seramiklerin arasında, büyük olasılıkla Frigya’dan ithal edilmiş ya da yoğun Frigya etkisiyle üretilmiş tek parçanın varlığından söz edilmektedir. Yarım Ada’da bulunmuş boyalı mimari terrakotalar ile Yarışlı Gölü ve Düver arasında Frig seramiğinin bulunması M. Özsait tarafından, Frigler’in güneyde egemenlik alanlarının Pisidia’nın batı kesimine kadar ulaştığı şeklinde yorumlanmıştır. Bilge Hürmüzlü başkanlığında, 2008 yılında başlayan Isparta Arkeolojik Yüzey Araştırması sonucu, Tymandos kentinin yaklaşık olarak 10 km kuzeyinde yer alan Ulaş Tepe ile Demirliönü Mevkii’nde “black on red” ve “streaked ware” olarak adlandırılan ve M.Ö. 7. ve 6. yüzyılda üretilmiş olduğu belirlenen Frigya-Lidya tipi seramik parçalarına rastlanmıştır. M. Özsait’in 1984-1985 yıllarında, Gönen Höyükte yaptığı yüzey araştırması sonucunda da az sayıda Frig tipi seramik ele geçmiştir. Bölgede 1970’li yıllardan bu yana yapılan yüzey araştırmalarında Pınarbaşı, Seydiler Höyük, Panemoteichos ve Tymandos gibi yerleşmelerden Frig ve Lidya seramiklerinin ve metal buluntuların ele geçtiği bilinmektedir. Seramik ve metal buluntuların, Kuzeybatı Pisidia Bölgesi’nin kültürel kimliğinin anlaşılması ve kentlerin tarihsel gelişiminin izlenmesi açısından önemli ipuçları sunduğu görülmektedir (Hürmüzlü-Kortholt ve Tanrıver, 2016: 37-43).

70

Güneyde Suğla ve Beyşehir havzalarının da bulunduğu bölgede yer alan Frig Krallığı M.Ö. 7. yüzyılın başlarında Kimmer saldırıları sonucu yıkılmıştır. Bu dönemden sonra batıda Friglerin yerini Lidyalılar almıştır (Bahar, 2011b: 177). Bölgedeki Lidya varlığı da Friglerle benzer bir durum göstermektedir. M.Ö. 8-6. yüzyıllar arasında hüküm süren Lidyalıların başkenti Manisa Salihli’deki Sardes şehriydi. Lidya Krallığı’nın güneydoğu sınırı Pisidia Bölgesi’nin belirli bir kesimini oluşturan Beyşehir, Bozkır ve Hadim gibi yerleri kapsamaktaydı. Yeni Babil kralı Neriglissar M.Ö. 539 yılında Hilakku’ya bir sefer yapmıştır. Bu sefer sırasında Hilakku kralı Appuaşu, Yeni Babillilerin Ludu adını verdikleri kuzeydeki Hadim, Bozkır ve Taşkent tarafına kaçmıştır. Bu durum adı geçen yerlerin o dönemde Lidya hakimiyeti altında olduğuna işaret etmektedir (Bahar, 2018: 593). Herodotos, “Pisidya” adından söz etmemekle birlikte Halys (Kızılırmak) Irmağı’nın batısında kalan bölgenin, Kroisos döneminde Lidya yönetiminde olduğunu söylemektedir(Heredotos,V.52). Herodotos’un verdiği bu bilgi Pisidia Bölgesi’nin, Persler’in Anadolu’yu ele geçirdikleri döneme kadar Lidya egemenliğinde olduğuna işaret etmektedir (Hürmüzlü-Kortholt ve Tanrıver, 2016: 30).

Pisidia Bölgesi’nde Lidyalıların varlığını gösteren bir kısım tümülüs mezarlar tespit edilmiştir. Burdur Gölü çevresinde, 50 civarında, Uylupınar Köyü yakınlarında ise 6 adet Lidya tipi tümülüs saptanmıştır. Bu tümülüslerin etrafında, tespit edilen kaçak kazı izlerinin yanı sıra, Lidya tipi seramiklerin tarihlendirilmesi tümülüsün Lidya özelliği gösterdiğinin anlaşılması bakımından önemli olmuştur. 2008 yılında yapılan yüzey araştırması sonucunda Ulaş Tepe Gençali ve Demirliönü-Büyükkabaca köyleri arasında çok sayıda kayaya oyulmuş mezar bulunmuştur. Ulaş Tepe mezarlarının Geç Lidya Dönemi’ne ait olan Bin Tepeler’deki mezarlar ile benzerlikler taşıması Kuzeybatı Pisidia’da Lidya kültür etkisinin olduğunu göstermektedir. Büyükkabaca Beldesi’nin güneybatısında Yassıören Kasabası yakınındaki Tymandos kenti çevresinde yürütülen yüzey araştırmalarında Lidya tipinde olan Delipınar Tümülüsleri ve yine Büyükkabaca’nın kuzeydoğusundaki Gençali Köyü’nde Çeştepe Tümülüsleri ortaya çıkarılmıştır. Gölhisar İlçesi, Yamadı Gölü çevresinde ise, yükseklikleri 1 m ile 7.8 m arasında değişen yüzün üstünde Lidya tipi tümülüs saptanmıştır. 2005 yılında, Bademli Üç Tümülüsler’de yapılan kurtarma kazısında, 30 m çapında, 15 m yüksekliğinde bir tümülüs açığa çıkarılmış ve 2006 yılında boyutları daha küçük olan tümülüslerde çalışmalar gerçekleştirilmiştir (Hürmüzlü-Kortholt ve Tanrıver, 2016: 38-40).

Kuzeybatı Pisidia’da son yıllarda yürütülen çalışmalar sonucunda, bölgenin sürekli olarak Frig-Lidya örneğinde olduğu üzere, farklı güçlerin hakimiyetine girdiği

71

anlaşılmaktadır. Bunun sonucunda ortaya çıkan kültürel etkileşimde, bölgenin coğrafi konumunun ne kadar önemli olduğu görülmektedir. Bu etkileşim alanı, bölge kentlerinin tarihsel süreçte, sürekli ve önemli bir yere sahip olmasını sağlamıştır. Kuzeybatı Pisidia Bölgesi’nin çoğunlukla Frigya ve Lidya bölgeleri ile iletişimde ve etkileşimde olduğu açıktır. Elde edilen mezar yazıtları ve tipleri Kuzeybatı Pisidia Bölgesi kentlerinin önce Friglerin, sonrasında ise Lidyalılar’ın yönetimi ve etkisi altında kaldığını göstermektedir (Hürmüzlü- Kortholt ve Tanrıver, 2016: 30-41).

Benzer Belgeler