• Sonuç bulunamadı

II. BÖLÜM

2.1. Neolitik Dönem Yerleşimleri

2.1.3. Findos Höyük

Büyükgökçeli’nin 2 km güneybatısında, Isparta-Eğirdir karayolunun 100 m güneydoğusunda, doğu-batı yönünde 125 m kuzey-güney yönünde 200 m ve mevcut yüksekliği 3 m kadardır. 1911 yılında H. A. Ormerod tarafından görülen Findos Höyük’e, K. Bittel, T. Özgüç ve J. Mellaart çalışmalarında yer vermişlerdir. Özsait 1984 yılı

33

araştırmalarında, Isparta ovasında yer alan Findos Höyük’te incelemeler yapmıştır. Findos Höyük’te 1996-1997 yıllarına gelinceye kadar buluntuya rastlanmamıştır. Üzüm Bağlarıyla kaplı olan Findos Höyük yüzeyinde Hacılar VI keramikleriyle benzer özellikler gösteren Son Neolitik Çağ yerleşmesine monokrom keramikler dikkat çeker (Özsait, 1998: 79).

2.1.4.Çayköprü

Kumdanlı’nın 3 km güneybatısında, Gökçeali Köyü’nün 500 m kuzeybatısında, Eleksu Deresi'nin 100 m kadar güneydoğusunda yer alır. 1986 yılında M. Özsait ve ekibi tarafından gerçekleştirilen yüzey araştrımasında tespit edilmiştir. 1997 yılı araştırmalarında Hacılar VI ile çağdaş monokrom Son Neolitik Çağ yerleşmesine ait ince cidarlı, açkılı, iyi işçilik gösteren keramikler bulunmuştur. (Özsait, 1998: 81; http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=4535&html=ages_detail_t.html&la yout=web, Erişim Tarihi: 19.09.2017).

2.1.5.Gölde

Burdur il merkezinin yaklaşık 30 km güneyinde; eski adı Gölde olan Yeşildağ Köyü’nün içindedir. Höyük, Kestel Dağı’nın güneybatı uzantılarından 1.550 m kotunda olan Kızıltepe’nin eteklerinde bulunmaktadır. Yüksek dağlarla çevrili platonun üstündedir. Höyüğün ismi Özsait tarafından, Yeşildağ Köyü'nün eski ismi olan Gölde verilmiştir(http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1104&html=ages_detail _t.html&layout=web, Erişim Tarihi: 19.09.2017).

Höyük yüzeyinde, Hacılar Geç Neolitik Çağ katlarında (IX -VI) olduğu gibi ince cidarlı iyi perdahlanmış ve iyi pişirilmiş devetüyü, kırmızı ve kahverengi astarlı monokrom keramikler, tutamaklar, obsidyen ve çakmaktaşından dilgi, çekirdek ve çeşitli tipte kazıyıcı aletler bulunmuştur. Buradaki keramikler daha önce tespit edilen Düden höyüğün monokrom keramikleri ile aynı teknik ve formdadır. Yüzey buluntularına dayanarak höyüğün Geç Neolitik Çağdan sonra terkedildiğini tahmin edilmektedir (Özsait, 1984: 208).

2.1.6. İlyas I

Burdur il merkezinin batı-kuzeybatısında, İlyasköy Köyü'nün 3 km doğusundadır. Höyük, geniş tabanlı Karacakaya Tepesi'nin üzerindedir. Burdur Gölü'nün üçüncü sekisi

üzerinde yer alan höyüğün boyutları verilmemektedir

(http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1430&html=ages_detail_t.html&l ayout=web, Erişim Tarihi: 19.09.2017). Burdur gölünün üçüncü terası üzerindeki bu tepenin yüzeyinde kuvvetli bir Son Neolitik Çağ yerleşmesine tanıklık eden keramikler bulunmuştur.

34

Boyalı ve monokrom olan bu keramikler son derece iyi bir teknik ve işçilik gösterirler. Özellikle boya bezemeli parçalar içinde değişik bezemeli olanları da vardır (Özsait, 1985: 396;http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=1430&html=ages_detail_t.htm l&layout=web, Erişim Tarihi: 19.09.2017).

2.1.7. Teknepınar

Isparta ili, Yalvaç ilçesi’nin 10 km kuzeybatısında, Sücüllü Köyü'nün 5.8 km batısında yer almaktadır. 1985-86 yıllarında, M. Özsait’in Yalvaç yöresinde; tarihöncesi yerleşme yerlerini saptamaya yönelik araştırmasında tespit edilmiştir. Son Neolitik Çağ'ı işaret eden çanak çömlek parçaları konusunda ayrıntılı bilgi verilmemektedir. Özsait, Teknepınar Höyüğü'nün, Isparta il sınırları içinde, en kuzeydeki Son Neolitik Çağ veren yerleşme yeri olduğunu bilim dünyasına duyurmuştur. Bu yerin Son Neolitik-İlk Kalkolitik Çağ buluntularını, Göller Yöresi'ndeki, Gölde, Höyücek, Keçili ve Düden gibi höyüklerdeki aynı çağa ait buluntulara benzetmektedir. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer almaktadır (Özsait, 1987: 261-262; http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2835&html=ages_detail_t.html&la yout=web, Erişim Tarihi: 19.09.2017).

2.1.8. Yağca-Taş Höyük

Antalya il merkezinin kuzeybatısında, Korkuteli İlçesi'nin kuzeydoğusunda, Yalınlıgediği Köyü'nün 700 m kuzeydoğusunda, Yağca Mevkii'nde yer almaktadır. Doğu-batı yönlerinde 150 m kuzey-güney yönünde ise 200 m boyutunda 150 m yüksekliğindeki geniş bir sırtın üst kısmında Taş Höyük adlı tepedir. 1993 yılında M. Özsait tarafından gerçekleştirilen Antalya-Korkuteli yöresi yüzey araştırmasında bulunmuştur (http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=3116&html=ages_detail_t.html&l ayout=web, Erişim Tarihi: 11.09.2017). Keramikler Son Neolitik Çağ - İlk Kalkolitik Çağ yerleşmesinin varlığına tanıklık etmektedir. Keramiklerin hemen hepsinin hamurları koyu devetüyü renkli, ince taşçık katkılı ve iyi pişirilmiştir. İç ve dış yüzeyleri de açık kahverengi boya astarlı ve iyi açkılıdır.Yerleşme Son Neolitik Çağ - İlk Kalkolitik Çağ'dan sonra terk edilmiştir (Özsait, 1994: 486-487).

2.1.9. Kuruçay

“Kuruçay Höyüğü Burdur il merkezinin 15 km güneybatısında, Burdur Gölü batı ucu yakınlarında yer alır. Aynı adı taşıyan köyün sınırları içindeki höyük yaklaşık 100 m çapında ve 8 m yüksekliktedir” (Duru, 2002: 105).

35

Kuruçay’daki ilk araştırma, 1964 yılında Miss Judith Birmingham tarafından yapılmıştır.Birminghan bu araştırma sırasında höyüğü gezip yüzeyden malzeme de toplamıştır. Daha sonra Burdur Müzesi ve 1972-74 ve 75 yıllarında ise İ.Ü. İlkçağ Tarihi'nden M. Özsait bölgedeki araştırmaları sırasında Kuruçay'ı da ziyaret ederek, malzeme toplaması yapmıştır(http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2026&html=ages_detail _t.html&layout=web, Erişim Tarihi: 13.09.2017; Duru, 1994: 1). İlk kazı çalışmaları 1978 yılında Refik Duru tarafından gerçekleştirilmiştir (Güleç ve Pelin, 1998: 347). 1978-88 yılları arasında R. Duru başkanlığında kazı çalışması devam etmiştir (Duru, 1994: 2).

“1978-1988 yılları arasında kazıların yapıldığı yerleşmede 13 yapı katı görülür. Ana

toprak üzerinde en eski yerleşme olan 13. Yapı katı, Neolitik Çağ’ın höyükteki en erken dönemini temsil eder. Ele geçirilen buluntular arasında yörenin daha geç dönemlerinde üretilmiş, yüksek kaliteli boyalı çanak çömleğin öncüsü niteliğinde, boya bezemeli kap parçaları vardır” (Duru, 2002: 105).

Kuruçay’ın en erken neolitik buluntuları 13. yapı katı ile 12. yapı katlarıdır. Birden fazla mimarlık evresi içeren ve oldukça uzun bir yaşam süresini belgeleyen bu yapı katının, iki ara mimarlık evresine ayrılabileceğini ve bu evrelerin de kendi içinde bazı alt evrelere bölünebileceğini saptanmıştır. 12. Katın iki yapılaşma basamağını 12 alt ve 12 üst olarak isimlendirilmiştir (Duru, 1994: 9).

12 alt evresinin 1. evi höyükte en eski yapı olarak tahmin edilmektedir. Taş temelleri 1 ile 10 m kalınlıkta değişen bu evin 3 duvarı sağlam durumda kalmış, kuzey duvar bulunamamıştır. Batı duvarın temeli iri ve gözenekli taşlarla yapılmışken, doğu duvar orta boy toplama taşlarla örülmüştür. Güney duvar da özensiz yapılmış ve duvarın iki yüzünde, göreceli olarak irice ve düzenli taşlar kullanılmış bunların arası küçük çakıllar ve toprakla doldurulmuştur. Yamuk dörtgen planlı 1. evin uzunluğu, içten içe 8.50 m, genişlik güneyde 4.50 m kuzeyde 5.30 m’dir. Uzun duvarların iç taraflarında karşılıklı birer küçük çıkıntı var gibidir. Odanın tabanında sıva saptanamamış tabanda ise irice çakıllardan bir döşeme vardır. Bu ilk yapıya bir süre sonra 2 numaralı ev eklenmiştir. Yeni evin batı duvarı 1. evin doğu duvarına yapıştırılmış ve 2. evin temeli, eski evin temellerinin 20-30 cm kadar yukarısında kalmıştır. Bu evin doğu kesimindeki köşeler yuvarlatılmış ve kavisli bir görünüm almıştır. Evin kapısı batı duvardadır. Kapı aralığı taş temel kesilmiş ve eşiğe çakıl taşı döşenmiştir. Evlerin kalın duvarları, birbirine yapışık konumlandırılmıştır (Duru, 1994: 10). Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından hazırlanmış tescilli arkeolojik sit alanları listesinde yer

36

almaktadır(http://www.tayproject.org/TAYages.fm$Retrieve?CagNo=2026&html=ages_detai l_t.html&layout=web, Erişim Tarihi: 13.09.2017).

13. yapı katının çanak çömlekleri kaba hamurlu, iyi pişirilmemiş, gevrek, özensiz açkılı mallardan oluşur. Biçimlerde ise kapanan ağızlı, S profilli çanaklar geniş karınlı, hafif boyunlu çömlekler egemendir (Duru, 1990: 83). 12. katın çanak çömleklerinde 13. Kata oranla kapsamlı değişikliklerin yapılmadığı görülür (Duru, 1994a: 33). Kırmızı ve bej astarlı mallar mevcuttur. Bej astarlılar üzerine yapılan boya bezekler geometrik bant bezek ve fantastik olmak üzere iki ana grupta toplanır (Duru, 1989b: 58; Duru, 1990: 83). Biçimlerde çeşitlenme gözlenir, 13. kattaki kimi formlar devam ederken, dikine ip delikli tutamaklar, yatay delikli, ortaları basılmış, yandan bakıldığında hayvan başını hatırlatan tutamaklar ve yalancı kulplar görülmeye başlar. 12. katın yeni evresinde yeni biçimlerle birlikte kabartma bezeli parçalar ortaya çıkar (Duru, 1990: 84). 11. Son Neolitik katın çanak çömleği, kırmızı boya astarlı ve iyi açkılı bölgenin tipik çanak çömleğiyle bilinir. Açkılama, boyama ve pişirmede en yüksek kaliteye ulaşılmıştır (Duru, 1989b: 58; Duru, 1994a: 39). Boyalıların yanında kaba yapım, açkısız ve boya astarsız bir başka grup da mevcuttur ki bunların formları da diğerlerinden farklıdır (Duru, 1987a: 75; Duru, 1989b: 58; Duru, 1994a: 39). Genel hatlarıyla Son Neolitik çanak çömlekçiliği; İlk Neolitik çanak çömlek geleneğinin devamıdır (Duru, 1994a 40).

2.1.10. Bademağacı

“Bademağacı Burdur Bölgesi’nin güney sınırı yakınlarında Antalya-Burdur karayolunun Toros Dağlarının aştığı Çubuk Beli’nin kuzeyinde yer alır. Yaklaşık 200X100 m boyutlarında oval biçimli höyük 9 m yüksekliktedir” ( Duru, 2002: 105; Duru,1995: 69).

1993 yılında başlanılan kazı çalışmaları Bademağacı’nda en eski yerleşim tabakasının İlk Neolitik Çağ’ın başlarına tarihlendiğini gösterir. Yaklaşık İ.Ö. 7 bin yıllarında başlayıp İ.Ö. 5 bin 500 lere kadar devam eden bu sürece ait arkeolojik bulgular Burdur Bölgesi neolitiğinin çıkış yerinin bu kesim olduğu konusunda bazı ip uçları vermektedir.(Duru, 2002: 105).

ENÇ çanak çömlek konusundaki 6. ve 5. yapı katlarından edilinen bilgiye göre; “ENÇ'nin en erken bu iki yapı katının çanak çömleği, açık renkte hamurlu, açkılı, orta

derecede pişmiş bir maldır. Biçim açısından en yaygın kaplar, dik veya hafif içbükey kenarlı çanaklar ve kaselerdir. Kaplardaki en ayırıcı niteliklerinden biri de, dudakların üst kenarının düz olarak kesilmesidir. Boyundan dudaklara geçiş dik açıyla olmaktadır. Bu düz dudakların

37

yanında, normal yuvarlatılmış dudaklı profiller de vardır. Bu katlarda tutamaklı hiçbir kap parçası ele geçirilmemiştir. Dipler düzdür. Süslemeli parça bulunmamıştır. ENÇ 4 çanak çömleğinde, eski tabakaların düz dudaklıları azalmış, hafif S profilli kaplar çoğalmış, dikine ip delikli top tutamaklar başlamıştır. Kap biçimlerinde bir zenginleşme gözlenmektedir. Kazı alanının bazı yerlerinde, ENÇ 3 katına ait birkaç tüm kap ele geçirilmiştir” (Duru,1999: 111).

Bademağacı'nda ENÇ yerleşmesi olan 3. katın genel yerleşim şeması Anadolu'nun diğer yörelerindeki çağdaş ENÇ yerleşmelerinden, örneğin Çatal Höyük'ten farklı sonuçlar vermiştir. Bademağacı ENÇ yerleşmeleri Burdur yöresindeki tüm Neolitik yerleşmeler hem mimarlık hem çömlekçilik açısından Anadolu'daki çağdaşlarından önemli bir farklılık sergiler. Bu husus Göller Bölgesi neolitiğinin orijininin, diğer bölgelerden, özellikle de doğu komşusu Konya Ovası neolitiğinkinden ayrı olması ile açıklanabilir (Duru, 2001: 99).

“1995 yılı kazı döneminde Erken Neolitik Çağ'a (ENÇ) ait bir yapı ortaya çıkarılmış,

hiç bozulmadan günümüze kadar gelen, dıştan dışa yaklaşık 7x5 m ölçüsündeki, dikdörtgen planlı ve tek odalı bu yapının duvarları 40-45 cm kalınlıktadır. Duvar, temelin en alt düzeyinden başlayarak kerpiçten örülmüştür. Odanın köşeleri içte yuvarlatılmış yuvarlak köşeli bir yapı haline gelmiştir. Bu evin 3.5 m doğusunda bir başka yapının duvarları açılmıştır. Bu ikinci evin kuzeyinde bir üçüncü yapının daha olması ihtimali yüksektir. Bu yapıların bazılarının köşeleri de yuvarlatılmıştır” (Duru, 1997: 44).

“ENÇ 3. Yapı Katı'nın mimarlığı çok iyi durumda günümüze kadar gelmiştir. Ele

geçen kalıntılar, bu dönemde höyükte yoğun şekilde yerleşildiğine işaret etmektedir. Geçen yıl büyük bölümü açılan 3. katın tek odalı yapısının doğusundaki gelişmeleri izlemek üzere yapılan çalışmalarda, iki yapı daha ortaya çıkartıldı. Bazı duvarları bozulmuş halde olan bu yapılar da dikdörtgen planlı ve tek odalıdır. Evlerde kapılar uzun duvarlarının ortalarına açılmıştır ve kapıların karşısına gelen duvarların önüne, yalaklı, yuvarlak planlı iri fırınlar yerleştirilmiştir. Yapıların iç döşemeleri konusunda fazla bilgi edinilememişse de, odaların içinde ocakların ve işlik yerlerinin bulunduğu saptanmıştır” (Duru, 1998: 114).

Bademağacı ENÇ evlerindeki fırınlarda genellikle kül yalağı yoktur. Fırının iki yanında ağaç dikmelerin bulunduğu, yuvalarından anlaşılmaktadır. Evin tabanı bastırılmış topraktandır. Yapının içinde çanak çömlek dahil hemen hiçbir taşınabilir eşya bulunmamıştır. Ev yıkılmadan önce, boşaltılmış olmalıdır. (Duru, 2003: 320).

38

Mimari bakımdan Bademağacı'nın ENÇ yerleşmesi ile Höyücek tapınak dönemi ve Hacılar'ın GNÇ yerleşmeleri arasında yakın benzerlikler vardır. Bademağacı'nın ENÇ çanak çömleklerinde çok görülen dikey ip delikli tüp tutamaklar ve S profiller, Höyücek, Hacılar ve Kuruçay'da da benzer şekillerde tekrarlanmışlardır (Duru, 1997: 45).

Bu ortak hususlar yanında, Bademağacı ile Burdur bölgesinin daha kuzey kesimlerinin Neolitik yerleşmelerinin arkeolojik bulguları arasında bazı aykırılıklar da vardır. Örneğin odaların iç köşelerinin, hatta bazen dış köşelerinin yuvarlatılması uygulaması, sadece Bademağacı'na özgü bir özelliktir. Bir diğer aykırılık, Hacılar ve Kuruçay gibi Burdur bölgesinin önemli Neolitik merkezlerinin krem üzerine kırmızı boya bezemeli çanak çömleğinden hiç bir parçanın Bademağacı’nda bulunmamış olmasıdır. Bugün için, Bademağacı Neolitik katlarının Batı Anadolu'nun bu kesiminin Neolitik gelişimi içindeki yeri kesin olarak bilinemiyor Ancak Höyücek tapınak dönemi ile benzerliklerinin çokluğu, bu iki merkezin çağdaş olduğunu ve bu dönemin ENÇ olarak nitelendirilebileceğini gösteriyor olmalıdır. Kesin tarihleme yapılmak istenirse, bu dönemin Hacılar VI ve Kuruçay II yerleşmelerinden hemen önceye, Höyücek tapınak dönemi ile birlikte M.Ö. 7. bin yılının son çeyreği içine ait olduğu söylenebilir (Duru, 1997: 45-46).

“ENÇ buluntuları arasındaki bir diğer eser, bu dönem yapılarından birinin tabanı

üzerinde in situ bulunmuş obsidiyen ok ucu'dur. İki yüzlü, baskıyla yonga çıkartılarak şekillendirilen ve Konya Ovası ENÇ’si için çok tipik olan bu türden uçlar, Burdur bölgesine yabancıdır. Ucun tam paralelleri Çatal Höyük Vl-Vll katlarında, Suberde'de (Akeramik katları), Köşk Höyük'te ve Mersin Yümüktepe'rıin en erken katlarında ele geçmiştir. Konya kültür bölgesinden ithal edildiğini tahmin ettiğimiz bu uç nedeniyle, Bademağacı'nın bu yapı katının Çatal Höyük VI ve VII katlarıyla çağdaş olduğunu söylemek mümkündür. Ayrıca bu buluntu, Konya Ovası ile Burdur bölgesi arasında Neolitik Çağ'daki ilişkileri belgeleyen bir eser olarak ayrı bir öneme sahiptir. Neolitik katmanlarda ele geçen küçük buluntular arasında kemik kaşıklar, kilden bir ana tanrıça idolü ve kilden baskı mühürleri de vardır. İTÇ küçük buluntu açısından fakirdir. İTÇ’nin bölge için yaygın ve karakteristik olan kalın kenarlı, iyi açkılı tabakları, kaseleri ve gaga ağızlı testicikleri, bu yıl da örnekler vermiştir”

(Duru, 1998: 116).

2.1.11.Höyücek

Höyücek Burdur iline bağlı Bucak ilçesinin 7 km batısında, Burdur Antalya kara yolu üzerinde, küçük ve alçak bir höyüktür (Duru, 1991: 87).

39

“Höyücek çapı 90 m ye ulaşan ve ova seviyesinden 3.5 m ye yükselen küçük ve

gösterişsiz bir höyüktür. Höyücek’te 1989-1992 yılları arasında yapılan kazılar burada ilk yerleşimin Neolitik Çağ’da İ.Ö 6900-6700 tarihlerinde başladığını gösteriyor” (Duru, 2002:

105).

Höyücek’te bulunan keramikler bol ve çeşitlidir. Bulunanların büyük çoğunluğu ilk kez Höyücek'te tanınan değişik bir türü oluşturmaktadır. Bulunan keramiklerde hamur koyu kahve veya gri renkte ve kapların ağızlarına yakın kesimlerinde, içte, dışta veya hem içte hem dışta olmak üzere dikine kalınca kabartmalar bulunmaktadır. Bu kabartmaların belirli aralarla tekrar ettiği anlaşılmıştır. Diğer özgün keramik türleri arasında, ağızların iç tarafına dolu irice tutamakların yerleştirildiği tabak veya çanaklarla üzerinde gerçek kabartma süslemenin bulunduğu mallar önemli bir yer tutar. Kabartmalar karın üzerinde veya kapların ağızlarına yakın kesimlerinde yer almaktadır ve insan betimleri, hayvan başı-boynuzu gibi figüratif, ya da anlamı belirsiz şekiller halindedir (Duru, 1991: 88-89).

AYE (Alt yapı evresi) çanak çömleği, üst katların keramiğinden çok farklıdır. Bu evre keramiğinin hamuru çoğu kez kahverenginin tonlarındadır. Kaplar iyi açkılanmış ve pişirilmişlerdir. Biçim şekilleri da değişiktir. S profilli, dikine ip delikli silindirik veya parmak delikli tutamaklar, kalınlaştınlmış yuvarlak veya oval dipIi derin kaseler ve çömlekler çoğunluktadır. Bu katın tapınağı içinde çok değişik biçimlerde bazı kaplara da rastlanmıştır. Bunlar arasında 'böbrek biçimli' kap ile kendinden kapaklı çömlekler sayabilir (Duru, 1993: 149).

1990 yılı çalışmalarında I. yapı katının çok bozuk ve parçalar halindeki duvarları ele geçmiştir. Birbirine paralel olan bu küçük duvar parçalarının birbiriyle ilişkisi ve ait oldukları yapılar konusunda bilgi edinmek zordur. Sadece çukurun orta kesimlerindeki iki paralel duvar arasında, zemini kerpiç döşeli ve sıvalı bir alan vardır ve burada çok sayıda pişmiş topraktan insan figürini, idol ve değişik türde eser ele geçmiştir. Buluntuların niteliklerini değerlendirerek, bu alanın kutsal bir alan, bir adak yeri olabileceğini düşünülmüş ve buraya 1. Kutsal Alan adı verilmiştir. 1. Kutsal Alan’ın 5 m kadar doğusunda benzer buluntular veren ikinci bir kutsal alan daha vardır (Duru, 1992: 155).

II. katın, biri bütünüyle, diğeri kısmen olmak üzere, iki yapısı ortaya çıkmıştır. Birinci ev 11.5 x 8.5 m ölçülerinde ve iki odalıdır. Duvarlar ortalama 1 m kalınlıktadır ve taş temel olmaksızın en alt sıradan itibaren, normal biçimli kerpiçler ile kaplumbağa sırtı biçimli bir tür kerpiçle örülmüştür. Evin büyük odasının tabanında sert bir sıva tabakası vardır ve ortadaki

40

birkaç yassı taş, büyük olasılıkla bir ağaç dikmenin basması için konulmuştur.Evin ikinci odası, büyük odadan ince bir duvarla ayrılmıştır ve arada kapı yoktur. Bölme duvarın ortalarında, önceleri bir geçidin olduğu ve buranın sonradan doldurularak kapatıldığı görülmüştür. II. katın bir bölümü kazılan ikinci yapısı, tranşenin batı kenarındadır. Yapının 80 cm kalınlıktaki dış duvarlarında, normal biçimdeki kerpiçlerle plano-konvex kerpiçler birarada kullanılmıştır. Yapının, içindeki bazı taşınmaz eşya ve küçük buluntular nedeniyle, dinsel işlevli olduğu düşünülmüş ve ‘Tapınak’ olarak isimlendirilmiştir. Tapınağın iç döşemenin sadece bir kısmı anlaşılabilmiştir. Kuzeydoğu köşede küçük bir hücre ile ona yapışık durumda, beş basamaklı minyatür bir merdiven vardır (Duru, 1992: 155-156).

AYE’nin mimarlık yöntemleri, Höyücek'in kuşuçumu 35 km kadar daha kuzeyindeki Hacılar Geç Neolitik (GNÇ) yerleşmeleri ile yakın benzerlik göstermektedir. Ancak bu evrenin çanak çömlek repertuvan ve diğer küçük buluntuları, Hacılar ve Kuruçay'dan tanımlanmaktadır (Duru, 1993: 150). “Höyüğümüzdeki en son yerleşim dönemi Kutsal Alanlar Dönemi'dir. KAD'da belirli yerlerde ve toplu halde, çok sayıda ana tanrıça figürin ve idolü bulunmuştur. Höyücek'in bu evrede de kutsal bir merkez olduğu akla gelmektedir (Duru, 1994: 99).

Tapınak Dönemi’ne ait yapı kompleksinin bir yangın sonucu tahrip olduğu ve tepenin bir süre terk edildiği tahmin edilir. Tekrar yerleşilen Höyücek’in kutsal yer olma özelliğini Neolitik Çağ’ın sonlarına kadar koruduğu söylenebilir (Duru, 2002: 105).

41 3. KALKOLİTİK DÖNEM

Benzer Belgeler