• Sonuç bulunamadı

2.1.2. Tüketici DavranıĢ Modelleri

2.1.2.1. Klasik (Açıklayıcı) DavranıĢ Modelleri

2.1.2.1.3. Freud Modeli

Ġnsan davranıĢlarını duygusal açıdan inceleyen ve nöroloji alanında uzman bir hekim olan Sigmund Freud (1856-1939) (Ceyhan, 2019, s. 6), kiĢilik denilen olguyu bireyin duyguları tarafından oluĢturduğu görüĢünü ileri sürmüĢtür (Erdoğan, 1991, s. 253-254). Modern psikolojinin kurucusu olarak kabul edilen Freud 1900‘lü yılların ilk yarısında insan davranıĢlarının altında bastırılmıĢ duygular ve çatıĢmalar olduğunu savunan ―Psikoanalitik YaklaĢım‖ düĢüncesinin ortaya atılmasına önderlik etmiĢtir. Bu yaklaĢıma göre, insanın düĢünce ve davranıĢların çoğu bilinç dıĢı süreçler tarafından yönlendirilmektedir (Çapan, 2012, s. 121). KiĢinin davranıĢını bilinçdıĢı olarak güdülenmiĢ dürtüler olarak adlandırılan içgüdülerle açıklamaya çalıĢan Freud da, diğer çağdaĢları gibi evrim kuramından etkilenmiĢtir (Kayaoğlu, 2019, s. 50).

Psikolojik faktörlere ağırlık veren Freud modeli, insanın kendi ruhunda ve ruhunun derinliklerinde barındırdığı duygulara her zaman karĢı çıkmayacağını savunmuĢtur. Freud‘ a göre insan dünyaya kendi baĢına tatmin edemeyeceği

61

duygularla yüklü olarak gelmektedir (Ġslamoğlu vd., 2006, s. 48; Nakip, Varinli ve Gülmez, 2012, s. 93; Yıldırım, 2010, s. 20). Söz konusu duygular insanın ilkel içgüdüleridir. Doğumundan ölümüne kadar bu içgüdülerini çok değiĢik biçimlerde tatmin etmeye çalıĢan insanın bu süreç içinde ruhsal yapısı karmaĢıklaĢmaktadır (Dilek, 2018, s. 14).

Freud‘a göre bireyin davranıĢlarını belirleyen Ģey, bilinçaltı güdülerdir. Güdüler, farkında olmadan bireyin davranıĢlarını etkilemektedir. Psikoanalitik kurama göre davranıĢlar, içgüdüsel dürtülerle sosyal engeller arasındaki çatıĢma sonucu ortaya çıkmaktadır (Özkalp, 2019, s. 33). Kuramda ayrıca erken çocukluk yaĢantılarının ve bilinçdıĢı yaĢantıların kiĢinin duygusal tepki ve davranıĢlarını etkilediği vurgulanmıĢtır. Freud‘a göre insan, ruhunda ve ruhunun derinliklerinde barınan istek ve ihtiyaçlara her zaman karĢı koyamamaktadır (Ġslamoğlu ve AltunıĢık, 2013, s. 27-28). Freud‘a göre birey, çocukluğundan itibaren diğer insanların onayını almak için cinsellik ve saldırganlık dürtülerini baskılamaktadır. Ruhsal hastalıkların tedavisinde rüyaların yorumu, hipnoz, ve serbest çağrıĢım gibi yöntemler uygulayan Freud, pek çok hastanın bu yöntemlerle iyileĢtiğini gözlemlemiĢtir (Çapan, 2012, s. 121).

Freud, yıllarca süren gözlem ve psikiyatrik sorunlar ve bilinçdıĢı dürtülerle ilgili yaptığı öncü çalıĢmalar sonucunda birçok hastanın probleminin fiziksel değil psikolojik temelli oluğunu keĢfetmiĢtir (Ceyhan, 2019, s. 6). Bir insanı anlamak için zihnin bilinçaltı yapısının ve içeriğinin anlaĢılması gerektiğini ifade eden Freud‘a göre kiĢilik ya da benlik üç kısımdan oluĢmaktadır: Ġd, Ego ve Süper ego. Freud‘ a göre, insan davranıĢlarını belirleyen bu üç benliktir (Cengiz, 2019, s. 115). Ġd, kiĢiliğin biyolojik, ego psikolojik ve süper ego ise toplumsal parçasını oluĢturmaktadır (Dilek, 2018, s. 15). KiĢi bu üç benlik aracılığı ile çevresi ile iliĢki ve etkileĢimini yönetmektedir (ĠĢcan, 2012, s. 207).

İd: Ġlkel benlik, alt benlik, bilinçaltı ya da libido olarak da adlandırılan id

çocukluk döneminden beri tatmin edilmemiĢ içgüdülerin barınağıdır (Ġslamoğlu ve AltunıĢık, 2013, s. 27). Diğer bir ifadeyle id, insanın ihtiyaç, istek ve arzularıdır. Birey bunları genellikle belirli kural, düzenlemelerin ve değer yargılarının bulunduğu toplumda açıklayamaz (Tokol, 2010, s. 83). Bireyin farklı sebeplerle tatmin edemediği bu duygular bilinçaltında gizlenmektedir. Fakat bireyin bilinçaltında yer edinen bu duyguları her zaman kontrol etmesi ya da söküp atması da mümkün

62

olmamaktadır (Ġslamoğlu vd., 2006, s. 48). Ġlkel benlikteki söz konusu duygular rüyalar, dil sürçmeleri, resim veya görüntüyü algılama ve yorumlama gibi değiĢik biçimlerde zaman zaman ortaya çıkmaktadır (Nakip, Varinli ve Gülmez, 2012, s. 93; Dilek, 2018, s. 15).

Ġd, insanların doğuĢtan gelen dürtü Ģeklindeki en temel ihtiyaçları, istek ve duyguları (açlık ve seks gibi) kontrol etmektedir (Tunçkan, 2012, s. 152). Örneğin açlık nedeniyle bireyin belirli davranıĢlar sergilemesi, bilinçsiz uyarıcılara karĢı yine bilinçsiz tepkiler vermesi, id ile ilgilidir (Erdoğan, 1991, s. 254). Hazzı temel alan id Freud‘a göre, ayıp, günah ve suç gibi soyo-kültürel sınırlamalardan etkilenmemektedir (Yıldırım, 2010, s. 20). Birey bilinçaltındaki istek ve ihtiyaçlarının anında ve tam olarak doyurulmasını istemektedir. Bireyin yüzyıllar boyu geliĢen doğal dürtü ve hislerini temsil eden id, bireysel, mantıksız ve bencildir (ĠĢcan, 2012, s. 206).

Ego: Ġd‘i dengeleyen ego diğer bir deyiĢle benlik veya bilinç, bilinçaltını

denetim altında tutmak ve onun ihtiyaç ve isteklerini karĢılamak için çabalayan kısımdır. Ego, id‘in akıl hocası konumundadır. Ġstek ve ihtiyaçlarını anında karĢılamak isteyen id‘i baskılayan ego, onun isteklerini koĢulların uygunluğunu gözeterek karĢılamaktadır (Cengiz, 2019, s. 115).

Freud‘ a göre ego insanın bilinçli bir arabulucusu durumundadır. Ġlkel benlik ve üst benlik arasında uzlaĢtırıcı rol oynayan Ego, id‘in taleplerini süper egoya paralel bir hale getirmeye çalıĢan bilinçli bir kontrol merkezidir (Erdoğan, 1991, s. 255; Korkmaz vd., 2009, s. 245). Diğer bir ifadeyle, benlik; ilkel benlik ve üst benlik arasında denge kurmaya çalıĢmaktadır (Ġslamoğlu ve AltunıĢık, 2013, s. 27-28). Ġlkel benlik kiĢiye ne yapmak istediğini; üst benlik, ne yapması gerektiğini söylemektedir (Nakip, Varinli ve Gülmez, 2012, s. 93). KiĢiliğin rasyonel ve pratik tarafı olan ego ise, gerçek yaĢamda sürekli olarak id ile süper ego arasındaki anlaĢmazlığı çözmek için çalıĢmaktadır (Tokol, 2010, s. 83). Özetlenecek olursa; ego kiĢinin gerçekçi, mantıklı ve hoĢgörülü tarafıdır. Ego, arabuluculuk görevini etkin bir Ģekilde yerine getirdiğinde kiĢi davranıĢlarında tutarlılık gösterirken, aksi durum da ise bireyde zihinsel gerilim ve çatıĢma ortaya çıkmaktadır (ĠĢcan, 2012, s. 206). Bu durumda kiĢide davranıĢ bozukluklarına yol açmaktadır (Ġslamoğlu vd., 2006, s. 48).

63

Süper ego: Üst benlik veya bilinç üstü olarak da adlandırılan süper ego; kiĢiliğin en son geliĢen parçasıdır. KiĢinin tatmin edilmemiĢ ihtiyaçlarını, hoĢgörülü kanallara aktarmaktadır (Nakip, Varinli ve Gülmez, 2012, s. 93). KiĢi için neyin uygun neyin uygun olmadığını gösteren üst benlik, ülkü, vicdan ve ahlaki değerler gibi üst değerler taĢımaktadır (Ġslamoğlu ve AltunıĢık, 2013, s. 27-28). Freud‘ a göre süper ego id‘in tam tersidir. Üst benlik, yaĢadığı ve iliĢkide bulunduğu kültürel ortamlardan (aile, öğretmen, toplum) kazandığı iyi özellikleri ve düĢünceleri içermektedir (Erdoğan, 1991, s. 254). Süper ego, bireyin davranıĢlarını çevresinden edindiği bu bilgilere sergilemesini sağlamaktadır (Ġslamoğlu vd., 2006, s. 48).

Süper ego, id‘in dürtülerini yönetemese de onun kabul edilemez davranıĢlarını kısıtlandırmaktadır (Tunçkan, 2012, s. 152). Bilinç üstü suçluluk ve utanma duygusu duymaksızın, kiĢinin ihtiyaç ve isteklerini toplumun onay vereceği Ģekilde gidermesine yardımcı olmaktadır (Korkmaz vd., 2009, s. 245). YaĢadığı çevrenin var olan değer yargılarını benimseyen üst benlik, toplumun kabul etmediği davranıĢları cezalandırıp, kabul ettiği davranıĢları ödüllendirerek zamanla geliĢmekte ve kiĢiyi kontrolü altına almaktadır (Yıldırım, 2010, s. 20). Söz konusu ödül ve ceza sistemi aile ortamında anne ve baba tarafından çocuğa kazandırılmaktadır (Dilek, 2018, s. 15).

Freud, id ile süper ego arasındaki çatıĢmanın dengelenmesi için ego karĢılaĢtığı iç çatıĢmaların çözümlemesine yardımcı olmakta ve davranıĢın anlaĢılmasına kaktı sağlamaktadır. Savunma mekanizmalarının bilinmesi ise kiĢinin rasyonel olmayan pek çok davranıĢının anlaĢılmasına yardımcı olacağı düĢünülmektedir. Günlük yaĢantıda ―yüceltme, bastırma, yadsıma (inkâr), yansıtma, karĢıt tepki oluĢturma, gerileme, yalıtma (izolasyon) ve yapma bozma‖ olarak adlandırılan bazı savunma mekanizmaları ego tarafından sıklıkla kullanılmaktadır (ĠĢcan, 2012, s. 207). Ġd ve süper ego arasında ortaya çıkan çatıĢma bireyde kaygı yaratmaktadır. KiĢinin bu süreçle nasıl baĢ ettiği veya hangi savunma mekanizmasını kullandığı ise onların kiĢiliklerine göre farklılık göstermektedir (Cengiz, 2019, s. 115).

Bazı mallar ve durumlar için geçerli olan Freud‘ un benlik modelinin, tek baĢına satın alma davranıĢını açıklamaya ve tahmin etmeye yetmediği düĢünülmektedir. Bu modele yöneltilen en önemli eleĢtiri bireyin yaptığı satın almaları fizyolojik ihtiyaçlara bağlı olarak açıklaması, bireyin psikolojik ve

64

sosyolojik ihtiyaçlarını göz ardı etmesidir. Bu nedenle tüketici davranıĢına tam, anlaĢılır ve tahmin gücü olan bir yapı kazandıramaması nedeniyle, bu modeli temel alarak araĢtırma yapılmasının güçlüğü ise modelin en büyük eksikliği olarak görülmektedir (Güdü Demirbulat ve Saatcı, 2015, s. 139).

Freud modeli pazarlama açısından incelendiğinde; tüketicilere, satın almayı gerçekleĢtirmeleri için toplumca benimsenen akılcı nedenler gösterilmesi ve bunu yaparken tüketicilerin bilinçaltındaki rüya, umut ve korku gibi bazı duygularına hitap edilmesi gerekmektedir (Yıldırım, 2010, s. 21). Ayrıca satın alınacak mal ve hizmetlerin iĢlevsel ve ekonomik özelliklerinin yanı sıra simgesel (sembolik) özellikleri de tüketicinin kararını etkilemektedir (Tunçkan, 2012, s. 152). Buradan hareketle Freud‘ un Psikoanalitik modeli, tüketici araĢtırmalarının gerçekleĢtirilirken tüketici davranıĢlarının motivasyon araĢtırmaları aracılığı ile tahmin edilmesi gerektiğini göstermesi açısından önem arz etmektedir. (Korkmaz vd., 2009, s. 245).