• Sonuç bulunamadı

Fredric Jameson ve Yeni Bir Harita Đhtiyacı

Postmodernist teorinin başat metinlerinden biri olan“Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı”61 isimli makalesiyle Jameson; oldukça kapsamlı bir şekilde geç kapitalizim olarak tanımladığı günümüz kapitalizmini açıklarken, bilişsel harita kavramından ve yeni bir kartografi ihtiyacından söz etmektedir. Jameson öncelikle geç kapitalizmin kültürel alan üzerindeki özerklik kavramına ilişkin tahrip edici etkisini sorgular. Fakat bu özerkliğin pre-kapitalist süreçten itibaren süre gelen dönüşümle tamamen kaybolduğunu söylemenin yersiz olduğundan bahseder.

“Tam tersine: ısrarla belirtmeliyiz ki, özerk bir kültür alanının yok olması daha ziyade patlama şeklinde düşünülmelidir: Kültür toplumsal alanın tamamına öylesine yayılmıştır ki, artık iktisadi değer ve devlet iktidarından uygulamalara ve bizzat ruhun yapısına kadar-toplumsal hayatımızdaki her şeyin ve henüz kuramsallaştırılmamış bir anlamda “kültürel” olduğunu söyleyebiliriz.

...Yadsıma, muhalefet ve isyan sloganlarında eleştiriye ve yansıtmaya kadar uzanan bu fikirler ne kadar farklı olursa olsun, hepsinin de paylaştığı tek ve temelde mekansal bir ön varsayım vardı, ki bunu aynı derecede köklü 'eleştirel mesafe' formülüyle özetleyebiliriz. Bugün solda geçerli hiçbir kültürel siyaset yoktur ki, asgari bir estetik mesafe anlayışından, kültürel eylemi sermayenin yekpare varlığının dışında konumlandırıp sonra da ondan sermayeye karşı saldırılar için bir Arşimet noktası olarak yararlanmanın

60 Shelley Walia, Edward Said ve Tarih Yazımı, Çev: Gürol Koca, Everest Yay., Đstanbul, 2004, s. 17

33

olabilirliğinden vazgeçebilmiş olsun. Ne var ki, yukarıdaki açıklamamız, postmodernizmin yeni olarak yarlanmanın olabilirliğinden vazgeçebilmiş olsun. Ne var ki, yukarıdaki açıkmamız, postmodernizmin yeni mekanında genelde mesafenin (özelde de eleştirel mesafe'nin) kesin olarak ortadan kaldırılmış olduğuna işaret etmekte Postmodernizmin dolu ve tamamen kaplanmış hacimlerine, artık postmodern olan vücudumuzun mekansal koordinatlardan ve pratikte (hele hele teoride) mesafe koyma yeteneğinden yoksun kaldığı bir ölçüde, dalmış durumdayız.”62

Artık Postmodernizm ile gerçek anı'nın tam da bütün bu olağanüstü moral

bozucu ve iç karartıcı özgün yeni global mekan olduğunu kabul etmeliyiz.”63O halde bütün bu yeni mesafelerin tarifini yapmak için yeni bir kayıt estetiği gerekmekte. Bu kayıt özellikle günümüz sanatındaki sosyopolitik ve coğrafi mesafelere odaklanırken, merkezi bir burjuvazinin estetiğinde elit bir odak almanın dışında bölgelere de ulaşmak durumundadır. Burada Jameson, modernizmin reddettiği pedagojik ve didaktik yönü sanat pratiği için geri çağırmayı önemser. Bu noktada farkındalık ve mesafeler için yeni bir kültür-pedagojisi ilişkisini gündeme getirir. Bu olan biteni okumak ve yerli yerine yerleştirmek için gerekli unsurlardan biridir.

Jameson'un önerisi olan kültürel model: “...aynı şekilde siyasal sanat ve

kültürün çok değişik şekillerde olan bilişsel ve pedagojik boyutlarını öne çıkarmaktır. Ne var ki artık geçmişte kalan tarihsel durumlar ve ikilemler temelinde geliştirilmiş olan estetik uygulamalara dönemeyiz.”64

“Burada oluşturulan mekan anlayışıysa, kendi durumumuza uygun bir siyasal kültür modelinin mekansal konuları ister istemez temel örgütlenme kaygısı olarak göz önünde bulundurmak zorunda olduğuna işaret etmektedir. Bu nedenle, bu yeni (ve hipotenik) kültürel formun estetiğini, bazı şekincelerle bir “bilişsel harita” çıkartma estetiği diye tanımlayacağım...”65

Jameson bu haritalama pratiğini Kevin Lynch referanslarından hareketle gündeme getirmiştir. Lynch' in çalışması olan The Image of The City'i örnekleyen

62 Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı, Postmodernizm, Der: Necmi Zeka, Kıyı Yay., Đstanbul, 1990, s. 109

63 y.a.g.e, s. 110 64 y.a.g.e,, s. 111 65 y.a.g.e., s. 111, 112

34 Jameson, yazarın betimlediği yabancılaşmış kent imgesinin, insanların konumlarını, kentsel totaliteyi haritalamayadırları bir mekan olduğunu belirtir.

“...bunun en göze çarpan örnekleri, Jersey City'deki gibi, geleneksel işaretlerden (anıtlar, merkezler, doğal sınırlar, inşa edilmiş perspektifler v.b.) hiçbirinin geçerli olmadığı grid'lerdir. O halde, geleneksel kentte yabancılaşmanın ortadan kaldırılması, bir yer hissinin yeniden kazanılmasını ve akılda kalıcı, bireysel öznenin hareketli, değişken yörüngeler doğrultusunda tekrar tekrar haritalayabileceği esnek bir bütünlüğün inşasını veya yeniden-inşasını söz konusu etmektedir.”66

Jameson'un üzerinde durduğu, Lynch' in kendi konusuna odakladığı harita pratiğini, genişletmek, günümüzün kültürel ve sanatsal alanlarının artık daha geniş ve bazı ulusal ve global mekanları kapsar şekilde oluşu ile ilişkilendirerek bu mekanlar üzerine yansıtmaktır. Bu haliyle Lynch' in önermeleri bizim açımızdan daha da anlam kazanmaya başlayacaktır.

“Bilişssel harita, sözcüğün o eski anlamıyla taklitçi sayılmaz; aslında, ortaya attığı teorik konular temsil analizimizi daha yüksek ve çok daha karmaşık bir düzeyde yenilememize olanak vermektedir...Kuşkusuz, fiziksel kentte günlük yaşamın dar çerçevesi içinde bilişsel haritadan beklenen tam da bu: bireysel özne açısından, o daha geniş, ve tam olarak temsil edilemez totalitenin, yani tam olarak kent yapısının bütünlüğünün durumsal bir temsilini mümkün kılmak.”67

Bu bağlamda kültürel verinin görünürlüğü ve sınıflandırılma problemi açısından eski bilindik kartografi yöntemleri ve teoriler işlemeyecekmiş gibi duruyor. Jameson' un altını çizdiği nokta bu. Özellikle güncel sanatın görünürlük politikaları içerisinde lokal, yerel üretimlerin gündeme gelmesi; bu kaydı zor ve merkezil sermayelerin uzağında kalmış bölgelerdeki üretimlerin belgelenmesindeki zorlukları da problem etmeyi gerektirir. En azından bu durum problem edinilecek ve önemsenecek bir arguman olarak karşımıza çıkmıştır ve artık yeni haritaların çizilme vakti gelir. Kartografi bu noktada yeniden gündeme gelir. Sözü edilen şey toplumsal bir kartografidir:

66 Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı, Postmodernizm, Der: Necmi Zeka, Kıyı Yay., Đstanbul, 1990, s. 112

35

“Bu noktada geniş anlamıyla bilişsel harita çıkarma, varoluşsal verilerin (öznenin ampirik konumunun) coğrafi bütünlüğün, yaşanmamış, soyut kavramlarıyla koordine edilmesini gerektirmeye başlar.

...kartografinin üçüncü bir boyutu daha ortaya çıkar ki bu boyut da, derhal bizim bugün temsili kodların doğası diye adlandıracağımız şeyi, çeşitli medyaların asli yapılarını, daha naif taklitçi harita anlayışlarına bizzat temsilin dilleri gibi yepyeni bir temel sorunun müdahalesini ve özellikle de eğilimli mekanın düz şemalara aktarılmasına ilişkin çözümsüz ikilemi gündeme getirir; ve işte bu noktada da, (tam da haritacılığın çeşitli tarihsel anlarında bilimsel derleme, veya daha iyisi diyalektik bir gelişme kaydedilebileceğinin ortaya çıktığı sırada.) doğru harita diye bir şeyin olmayacağı açıklık kazanır.”68

“Şimdi, bütün bunları Althusser' yen ideoloji tanımının çok farklı sorunsalına aktarırken, iki noktayı vurgulamak gerekiyor. Birincisi, Althusser' yen kavram artık bu uzmanlaşmış coğrafi ve kartografik konuları toplumsal mekan terimleriyle – örneğin toplumsal sınıf ve ulusal ya da Uluslar arası bağlam terimleriyle, hepimizi yerel ulusal ve Uluslar arasını gerçeklikleriyle ilişkimizi ister istemez bilişsel olarak da haritalamamız terimleriyle yeniden düşünmemize olanak vermekte.”69

Ama problemi bu şekilde formüle etmek aynı zamanda haritacılıkta, postmodernist veya çok uluslu anın burada tartışmamızın konusunu oluşturan son derece global mekanı tarafından daha şiddetlenmiş ve özgün biçimlerde gündeme getirilen zorluklar ile yüz yüze gelmemiz anlamına gelir.

Jameson' un burada söz ettiği şey Lacancı ve Althusseryen bir bakıştır. Tarihselci bir bakış bu 'tanım'a şunu eklemek isteyebilir: böyle bir koordinasyon, canlı ve işlev gören ideolojilerin üretilmesi, farklı tarihsel durumlara göre değişiklik gösterir ama her şeyden önce, bunun tamamen imkansız olduğu tarihsel durumlar da olabilir.

“Ne var ki, kartografi konusunda parantez, bireysel medya ya da dillerin kod ve kapasitelerinin gerçekten temsili bir diyalektiğini nihayet ortaya koyarak, şu ana kadar Lacanyen simgesel boyutunun ihmal edilmiş olduğuna dikkatimizi çekmektedir. Bir bilişsel harita çıkarma estetiği-bireysel öznenin,

68 Fredric Jameson, Postmodernizm ya da Geç Kapitalizmin Kültürel Mantığı, Postmodernizm, Der: Necmi Zeka, Kıyı Yay., Đstanbul, 1990, s. 114

36

global sistemdeki yerini daha yoğun yeni bir şekilde hissedebilmesini sağlamak için uğraşan pedagojik bir siyasal kültür-ister istemez, bu artık muazzam derecede karmaşık temsili diyalektiğe saygı göstermek ve onu gereğice ele alabilmek için radikal ölçüde yeni formlar bulmak zorunda olacaktır.”70

Yeni siyasal sanat, çok uluslu sermayenin dünya mekanına dayanmak ve aynı zamanda da bu mekanı temsil etmenin, bireysel ve kolektif özneler olarak konumumuzu tekrar kavramaya başlamamızı ve bugün gerek mekansal gerek toplumsal kargaşamız tarafından etkisiz bırakılmış olan eylem ve mücadele yeteneğimizi yeniden kazanmamızı sağlayabilecek.