• Sonuç bulunamadı

1.5. Kurumsal Yönetim İlkelerinin Hayata Geçirilmesinde Rol

1.5.4. Finansal Raporlama ve Bağımsız Dış Denetim

Genel olarak mali tabloların denetimi yerine, bağımsız dış denetim kavramı kullanılmakta olup, bunun nedeni olarak da, söz konusu denetimi gerçekleştiren kişilerin işletmede görev yapan kişiler değil, dışarıdan gelen ve bu işte uzmanlaşmış kişiler olması dolayısıyladır (Kaval, 2008:10).

Bağımsız dış denetim süreci, işletmenin mali tabloları ile ilgilenen hissedarların ve işletmenin taraflarının gerek duyduğu mali tabloların, dışarıdan bağımsız bir dış denetçiye inceletilmesidir. Söz konusu bağımsız denetçi, mali tabloları, belirli yasal düzenlemelere uygunluk gösterip göstermediğini ve

finansal bilgilerin doğruyu yansıtıp yansıtmadığını

denetlemektedir (Porter et al., 2003: 5).

Genel itibariyle bağımsız dış denetimin bazı özellikleri söz konusudur. Bunlar (Bozkurt, 2006: 28):

• Söz konusu tabloları denetleyen kişiler, işletmelerden tamamen bağımsızdır.

• Denetim yapıldıktan sonra tek bir görüş

bildirilmektedir. Denetim yapılırken tek tek hatalar ayıklanmaya çalışılmamaktadır.

60

Dilek COŞKUN ERDOĞAN

• Denetçi, denetimi gerçekleştirdikten sonra görüşünü belirli bir gerekçe ile sunmaktadır. Ancak güvenilir bir görüş bildirmesi, söz konusu tabloların tamamen güvenilir olduğunu göstermemektedir.

• Bağımsız dış denetimin en büyük amacı, işletmelerin mali tablolarının güvenilir olduğunu göstermeye çalışmaktır.

• Aynı zamanda, bu denetim yolu ile, mali tablolardaki yanlış beyanlar ortadan kaldırılmaya çalışılmaktadır. Bağımsız denetçi tarafından denetlenen mali tablolar, denetçi tarafından ilgili kişilere sunulduğundan ortaya çıkabilecek riskler ve yanlışlıklar, bağımsız dış denetim süreci olarak adlandırılmaktadır (SPK, Seri X: No:22). Bağımsız denetçi, denetim faaliyetini gerçekleştirirken, önemli yanlışlarla ilgilenmekte ancak genel olarak mali tablolardaki önemli olmayan yanlışlıklardan sorumlu değildir (SPK, Seri X: No:22).

Finansal raporlama ise, yatırımcıların ve işletme ilgili olan diğer tarafların ihtiyaç duydukları bilgilerin karşılanmasıdır. Finansal tablolar ile işletmeler geleceğe yönelik kararlar almakta ve geçmişte verilmiş olan kararlar analiz edilmektedir (Gücenme Gençoğlu, Özerhan ve Karabınar, 2013: 1).

İşletmelerin dış denetçiler tarafından denetlenmesi ise, finansal raporlar sayesinde olabilmektedir. İşletme yıllık ya da dönemlik olarak hazırladığı finansal raporları, denetçilere sunmaktadır.

II. B

Ö

LÜM

K

UR

UMS

AL Y

Ö

NE

TİM ANLA

YIŞININ GELİŞİMİ VE

YAP

ILAN Y

A

SAL D

Ü

ZENLEMELER

63 Bist 100 Üzerine Bir Araştırma • II. Bölüm

2.1. Kurumsal Yönetim Anlayışının Dünya'daki Gelişimi 1930'lı yıllarda yaşan ekonomik buhran, Amerika Birleşik Devletleri'nde kurumsal yönetim kavramının ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır. Aynı zamanda, 1970'li yıllardaki petrol krizi ve yolsuzluklar ve 1980'li yılların sonunda İngiltere'deki yaşanan iflaslar dünyada kurumsal yönetim alanında çalışmaların başlaması için temel oluşturmuştur (www.icdenetimmerkezi.com, 12.11.2014). Bu bağlamda, 19. yy'dan bu yana Avrupa, ABD ve Japonya'da kurumsal yönetim ile ilgili çalışmaların yapıldığı gözlenebilmesine karşın, kurumsal yönetim olgusunun 1980'lerde yaygın bir şekilde ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Kurumsal yönetim özellikle 1990'larda bireysel ve kurumsal yatırımcılar, hissedarlar, yöneticiler ve finansal piyasalar ile finansla ilgilenenlerin için önemli bir kavram haline gelmiştir (Gürbüz ve Ergincan, 2004: 5). 1997-1998 Doğu Asya finansal krizinin gerçekleşmesi ile tüm gözler kurumsal yönetime çevrilmiştir (Oman, 2001: 12).

1990'larda kurumsal yönetim yapısının oluşmasında etkili olan gelişmeler vardır. Bu gelişmeler (Aysan, 2007: 75):

• Demir Perde'nin kalkması, 1989, • Berlin Duvarı'nın yıkılması, 1989,

• Dünya ticaretinin bloklaşması, AB, Çin, ABD, NAFTA, • Özelleştirme akımı, 1985-2000,

• Ekonomilerin liberalleşmesi, kapitalizmin yaygınlaşması • Küreselleşmenin hızlanması,

• Özel kesim işletmelerinin önem kazanması,

• 1997-1998 Uzak-Doğu'dan çıkan Dünya Ekonomik

64 65

Dilek COŞKUN ERDOĞAN Bist 100 Üzerine Bir Araştırma • II. Bölüm

• Bunalım içinde ortaya çıkan yolsuzluklar,

• Ve büyük iflasların şokları şeklinde sıralanabilmektedir. Bu etmenlere bağlı olarak, kurumsal yönetim ile ilgili olarak dünyada yapılan çalışmalar şu şekilde sıralanmaktadır (www.icdenetimmerkezi.com, 12.14.2014):

• 1992 yılı Cadbury Raporu'nun yayınlanması, • 1995 yılında Greenbury Raporu'nun yayınlanması, • 1998 yılında Hampel Raporu'nun yayınlanması,

• 1999 yılında OECD Kuurmsal Yönetim İlkeleri'nin

yayınlanması,

• 2002 yılında Sarbanex-Oxley Yasası'nın yayınlanması,

• 2003 Higgs Raporunun yayınlanması,

• 2003 Birleşik Kod'un yayınlanması,

• 2004 yılında OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri'nin

güncellenerek geliştirilmesi,

• 2014 yılında OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri'nin

güncellenmesi.

1995 ve 1996 yıllarında Barings ve Sumitono gibi uluslararası finansal aracılık şirketlerindeki finansal muhasebeleştirmedeki olumsuzluklar, yönetimdeki yetersizlikler nedeniyle meydana gelen ve faaliyet içerisinde bulundukları diğer gelişmiş pazarlarda da görülen sistematik krizler görülmüştür. OECD 1999 yılında bu krizlerden sonra kurumsal yönetim ile ilgili ilkeleri tüm dünyaya ilan etmiştir (Kurt ve Kayacan, 2006: 25). Ancak ABD'de Enron ve WorldCom, İngiltere'de Marconi ve son dönemde Hollanda'da Royal Ahold gibi şirket skandalları, kurumsal yönetimin finansal anlamda çok fazla dikkat çekmesine neden olmuş ve bu olaylar ile kurumsal

yönetim daha çok tartışılmaya başlanmıştır (Bauner, Günster and Otten, 2003: 2). Enron skandalı, kurumsal yönetimde bir hayli gelişmiş olan ABD'de, yüksek miktarlarda finansal kayıplara, binlerce hissedarda ve çalışanlarda sıkıntıya neden olmuştur (Mccarthy and Puffer, 2002: 19). Enron'un iflas etmesi, Arthur Andersen gibi dünyanın en önemli muhasebe şirketlerinden birinin çökmesi kurumsal yönetim alanında değişimi başlatan önemli etkilerdir. Söz konusu olaydan sonra ABD'de ve diğer gelişmiş ülkelerde kurumsal yönetim ile ilgili kanunlar çıkarılıp ilkeler belirlenmeye başlanmış ve Sermaye Piyasası Kurulları ve Borsalar, Düzenleyici ve Denetleyici Kurullar kurumsal yönetim ile ilgili çalışmalar yaparak uygulamaları değiştirmeye başlamıştır (Aysan, 2007: 37).

Aynı zamanda son dönemdeki şirket skandalları hakkında dikkat edilmesi gereken en önemli şey 2000'li yılların başındaki krizden bu yana aralıksız şiddeti azalmadan devam etmekte olduğudur. Bu skandallar her ölçekteki tüm sektörlerde görülmektedir. Bunlar: ImClone (2001), Tyco (2002), WorldCom (2002), Adelphia (2002), HealthSouth (2002), Qwest (2002), NYSE (2003), Parmalat (2003), Marsh and McLennan (2004), AIG (2005), Krispy Kreme (2005), and Fannie Mae (2006) (Harshbarger and Jois, 2007: 8).

Yaşanan finansal skandallar neticesinde, hem kamunun hem de medyanın ilgisi kurumsal yönetim üzerine yoğunlaşmaya başlamıştır. Bu sürecin bir sonucu olarak da kurumsal yönetime dair bir çok önemli rapor yayınlanmıştır. Bunlara örnek olarak, Amerika’da Sarbanes Oxley, Avrupa Birliği’nde Cadburry Komisyonu, OECD kurumsal yönetim ilkeleri gösterilebilmektedir. (Bhasin, 2012: 11-1). Bu kapsamda kurumsal yönetim yapısı üzerinde dünyada en çok dikkat çeken raporlar ve düzenlemeler aşağıda incelenmiştir.

66 67

Dilek COŞKUN ERDOĞAN Bist 100 Üzerine Bir Araştırma • II. Bölüm

2.2. Dünya'da Kurumsal Yönetim Alanında Yapılan