• Sonuç bulunamadı

Filmin İkonografik Yapısı

I. BÖLÜM

2.2. Tekno-Noir Filmler ve Özellikleri

3.2.1.3. Filmin İkonografik Yapısı

Terminatör, bir bilim kurgu filminde bulunabilecek pek çok türsel uylaşıma sahiptir. Bunlar arasında zaman yolculuğu, görsel efektler, makyajlar, yapay zeka, yüksek teknoloji ürünü cihaz ve silahlar, distopik bir gelecekle robotlar ve cyborglar bulunmaktadır. Filmin açılış sekansı dışında gelecekte geçen görüntüler

bulunmamaktadır. Yani pek çok bilim kurgu filminin aksine perdede sürekli olarak teknolojik oyuncaklar, uzay gemileri, ışın silahları, robot orduları vb. gibi ikonografik öğeler görünmez. Film 1984’te geçtiğinden, tek bilim kurgu nesnesi Terminatör’ün kendisidir. Bu anlamda bilim kurgudan daha çok kara film ikonografisi görülmektedir.

Reese'in geçmişe geldikten sonra kendini bulduğu ortam mekansal olarak kara filmleri hatırlatmaktadır. Sisler içerisindeki pis bir sokak, karanlık, düşük ışıklandırma, ıslak caddeler. Bu sahnedeki kara filme ait ikonografik öğeler bununla da sınırlı kalmaz. Reese’in kendine hemen bir trençkot bulmasıyla en önemli kara film ikonografilerinden birisi filme dahil olmuştur. Dar, pis, sisli ve karanlık sokaklardaki kovalamaca sahnesiyle beraber kara filme ait diğer önemli türsel uylaşımlar bu sekansta karşımıza çıkmaktadır.

Resim 15: Karanlık sokaklar, yüksek kontrastlı ışıklandırma gibi kara film öğeleri ilk sahnelerden itibaren göze çarpmaktadır.

Film ikonografik olarak kara filmleri ve bilim kurgu filmlerini daha ilk dakikalarda harmanlamaktadır. Gelecekte geçen ilk sekans, geleneksel bir bilim kurgu filmi görüntüsü sergilerken, Reese’in gelmesiyle birlikte kara film ikonografisi perdeye yansımaya başlamıştır.

Filmin geneline hakim olan karanlık ton, gece çekimleri ve düşük ışıklandırma kaynaklarını kara filmden almaktadır. Sıkça tercih edilen aktüel kamera

kullanımı kara filme ve Yeni Dalga'ya ait bir gelenektir. Chiaroscuro aydınlatması, yüksek kontrast, şiddet, gece, metropol, kirli sokaklar ve gölgeler kara filme ait diğer uylaşımlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Terminatör, tüm bu uylaşım ve temaları bilim kurguyla harmanlayarak tıpkı öncülü olan Bıçak Sırtı (1982) gibi ortaya melez bir tür koymaktadır.

Resim 16: Teknoloji korkusu filmde net bir şekilde hissedilmektedir.

Terminatör’ün tekno-noir filmlere ait tüm uylaşımları taşıdığı görülmektedir.

Film anlatı, karakter ve ikonografik açıdan tüm türsel kodları takip etmiştir. Bilim kurgu ve kara film özelliklerini birlikte taşıyan Terminatör, türün diğer filmlerindeki gibi teknofobik bir anlatı yaratarak dönemin kaygılarını perdeye yansıtmıştır.

3.2.2 Minority Report (Azınlık Raporu)

Yönetmenliğini Steven Spielberg’in yaptığı ve Philip K. Dick’in kısa hikayesinden uyarlanan film 2054 yılında geçmektedir. Başrolde Tom Cruise’un yer aldığı filmde, Önsuç Departmanı adındaki bir kurum sayesinde cinayetler önceden bilinmekte ve engellenebilmektedir. Bu cinayetleri kahin adı verilen üç kişi görmektedir. Kahinler sayesinde polisler cinayetler daha işlenmeden katili yakalamaktadır. Bir gün, Önsuç Departmanı’nda çalışan John Anderton kahinlerin kendisinin karıştığı bir cinayeti önceden gördüğünü fark eder. Neler olup bittiğini

anlamayan Anderton, olayın gizemini çözmek ve suçsuz olduğunu kanıtlamak için kaçar.

3.2.2.1. Filmin Anlatı Yapısı

Bir cinayetin görüntüleriyle başlayan filmin ilk sekansı adeta teknolojinin yüceliğini ortaya koymaktadır. Kahinler bir cinayeti öngörür ve Önsuç Departmanı cinayeti engellemek için harekete geçer. John Anderton kahinlerinden gelen görüntüleri büyük bir ekrana yansıtarak cinayetin nerede işleneceğini çözmeye çalışmaktadır. Tüm sekans boyuca teknoloji üzerine kurulu bu sistemin ne kadar iyi işlediği adeta bir gösteri biçiminde sunulmaktadır. Filmin kahramanı John Anderton cinayetin yerini keşfettikten sonra polisler bir çeşit uçan gemiyi andıran araçla olay gider ve cinayeti son anda engeller. Sistem kusursuz işlemektedir. Çıkan haberlerde cinayetlerin tamamen durdurulduğundan bahsedilmektedir. Film ilk sekansıyla teknolojiye karşı bir güven tesis etmektedir. Kahinlerin vizyonları teknolojiyle birleşmiş ve sokaklar cinayetten arındırılmıştır.

Filmin ilerleyen bölümlerinde ise aslında işlerin göründüğü gibi olmadığı ve insanların boş yere hapsedildikleri ortaya çıkacaktır. Film, tekno-noir anlatılarına uygun olarak teknolojinin aslında güvenilmez olduğuna vurgu yapmaktadır.

Filmde başlarda Önsuç Departmanı her ne kadar kahraman gibi görünse de toplum nezdinde tartışmalı bir pozisyonda yer almaktadır. Önsuç Departmanı’nın geleceğiyle ilgili bir halk oylaması yapılacaktır ve Adalet Bakanlığından müfettiş Danny Witwer Önsuç’u denetlemekle görevlidir. İnançlı biri olan Witwer bütün sürece şüpheyle yaklaşmaktadır. Burada kahinlerin metafizik güçlere sahip olduğu açıklanır. Metafizik bilimle birleşmiş ve ortaya Önsuç çıkmıştır. Kahinlerin her ne kadar metafizik güçleri olsa da bilimsel ve teknolojik faktörler sürece dahil edilmediği sürece güçleri anlamsızdır. Onları bu kadar özel kılan teknolojidir. Witwer kahinlerin bir mucize olduğunu düşünmektedir. Onun için kahinlerin varlığı ilahi bir gücün göstergesidir. Bu noktada Witwer’ın sözleri oldukça önemlidir. Bilimin mucizeleri elimizden aldığını söylemektedir. Kahinlerin gelişi ise bilim ve teknolojiye karşı ilahi olanın zaferi ve kanıtıdır. Bazı insanlar kahinleri tanrısallaştırmaktadır. Kahinlerin tutulduğu yere de tapınak denilmektedir. Anderton her ne kadar bunun bir takma isim olduğunu söylese de Witwer onlara yaptıkları işin polislikten çok rahipliği andırdığını belirtmektedir. Anderton’ın meslektaşları bu

yoruma katılmaktadır. Kahinler sayesinde geleceği önceden görebilen bu ekip olacak olanı engelleme gücüne sahiptir. Film bu noktada olayın metafizik boyutunu iyice ön plana çıkarmaktadır. Süreç her ne kadar bilimsel ve teknolojik faktörlere ihtiyaç duysa da yapılan iş kesinlikle ilahi bir boyuta sahiptir. Kahin, tapınak, rahip gibi sözcüklerin zikredildiği bu sekans bilim ve teknolojinin karşısına inancı koymaktadır. Bilimin ve teknolojinin tüm değerlerimizi ve inançlarımızı sarstığı bir dünyada kahinlerin gelişi ilahi bir mucizedir. Film teknolojiye karşılık geleneksel inanç ve değerlerin önemini hatırlatmakta teknolojinin bizden götürdüklerine dikkat çekmektedir. Daha sonra suç önleme sisteminin hatalı olduğunun ortaya çıkmasıyla bilim ve teknolojinin yanılabileceği gösterilmektedir.

Anderton filmin bir yerinde hapishaneye gitmektedir. Burada kahin Agatha’nın ona gösterdiği cinayetin dosyasını aramaktadır ama veriler silinmiştir. Sadece dijital olarak tutulan verilere karşı güvensizliğin vurgulandığı bu sahne, dijital ortamın kağıt kaleme kıyasla daha çok tercih edilmeye başlandığı günümüz dünyası için teknofobik açıdan önemlidir. 6

Tüm Tekno-noir filmlerde bulunan teknoloji karşıtlığı bu filmde de açıkça görülmektedir.

Bir diğer örnek Anderton’ın arabayla kaçma sahnesidir. Filmde arabalar yatay ve dikey yollarda kendi başlarına gidebilen araçlardır. Film, yüksek teknolojili bu akıllı arabaların hiç de güvenilir olmadıklarını hemen gösterir. Polis ekipleri aracın kontrolünü uzaktan ele geçirip aracı geri döndürmektedir. Anderton mecburen aracından atlar. Yine bu sahne, kendi başına gidebilen arabalar üzerine çalışmaların olduğu günümüz dünyası açısından önemlidir. İnternet benzeri sistemler ile birbirine bağlı olan bir trafikte her şey mümkündür. Bir bilgisayar korsanının başkasının bilgisayarına sızması gibi insanların arabalarını kontrol etmek, onlara kaza yaptırmak mümkündür. Film, bu tip dijital güvensizliği sürekli olarak vurgulamaktadır.

Anderton filmin bir yerinde ameliyat olur. Ameliyattan sonraki sekans teknolojinin günlük hayatı ne ölçüde işgal ettiğini göstermek bakımından oldukça önemlidir. Polis Anderton’ın bulunduğu binaya mekanik küçük örümcekler salar. Bu örümcekler binadaki herkesin gözünü tarayıp suçluları tespit edebilmektedir. Bu örümcekleri durdurmak mümkün değildir. Havalandırma ve kapı altları gibi

noktalardan sızan örümcekler özel hayatı aniden ihlal etmektedir. İnsanlar bu duruma alışkındır ve gözlerini örümceklere taratıp günlük işlerine hiçbir şey olmamış gibi devam ederler. Hatta kavga eden bir çift kavgaya göz taraması için ara verdikten sonra devam etmektedir. Örümcekler teknolojik bir dünyada özel hayatın olmadığını vurgulamak açısından önem taşımaktadır. Kişinin kendisini kuşatan ve takip eden teknolojiden saklaması mümkün değildir. Teknoloji havalandırmalardan, kapı altlarından sızıp ve kişiyi mutlaka yakalamaktadır.

Filmin sonlarına doğru Anderton ve Agatha bir kehanetle gösterilen cinayet yerine giderler. Anderton kurbanı öldürmeyeceğini, adamı tanımadığını belirtmektedir. Ancak yatağın üzerinde bir sürü çocuk fotoğrafı bulur ve oğlunu bu adamın kaçırdığını düşünür. Yine de onu öldürmez. Adam ona plan gereği ölmesi gerektiğini söyler ve Anderton tuzak kurulduğu ortaya çıkar. Kurban kaza eseri öldükten sonra polisler olay yerine gelir. Bu sahne dedektiflerin olay yerini yorumlayamadığı göstermesi bakımından önemlidir. Filmde daha önceki sahnelerde dedektiflerin artık eski yöntemlerle çalışmadığı, kahinler sayesinde cinayetlerin önceden çözüldüğü belirtilmiştir. Yeni sisteme göre artık eski dedektiflere gerek kalmamıştır. Mevcut dedektifler cinayet yerini incelemeyi bilmemektedir. Bir tek önceden cinayet masasında çalışmış olan Witwer olayın ayarlandığını ve Anderton’a tuzak kurulduğunu anlar. Teknolojinin getirdiği kolaylık eski yöntemleri yok etmiştir. Dedektifler gerçek bir dedektif olmaktan çıkmıştır. Teknoloji olmadan onlar birer hiçtir. Teknolojinin hayatımızı kolaylaştırırken bildiklerimizi ortadan kaldırdığına dikkat çeken film, geleneksel yöntemleri teknolojik yöntemlere tercih etmektedir.

Filmin karmaşık olay örgüsü çözülürken Anderton’a tuzak kuran kişinin Önsuç’u kuran Lamar Burgess olduğu ortaya çıkar. Lamar Agatha’nın annesini öldürmüş ve bu görüntüleri kahinlerin görüntü kayıt sistemlerinden silmiştir. Yönetici pozisyonunda birisinin suçlu olduğunun ortaya çıkması kara film anlatısı için şaşırtıcı değildir. Yozlaşmanın her yerde ve her kurumda yer aldığı noir dünyasında özellikle şirketler, devletler ve toplumun üst katmanlarında yer alan bireyler güvenilmezdir. Yeni kara filmlerde sıkça kullanılan bu karmaşık olay örgüsü pek çok filmde karşımıza çıkmaktadır. Ortada bir gizem bulunmaktadır ve bir

dedektif olan ya da dedektif gibi hareket eden filmin kahramanı bu gizemi çözmekle yükümlüdür.

Anderton’un suçsuzluğunun ortaya çıkmasıyla film sona ermektedir. Filmin sonunda Anderton eski eşiyle barışmaktadır. Artık değişen ve hologram görüntülerine olan bağımlılığını aşmış olan Anderton, oğlunun kaybının getirdiği acıyı da yenmiştir. Eşi hamiledir ve tekrar bir aile olurlar. Kahinler bir adaya götürülmüştür. Kahinler burada doğanın içinde bir kabinde yaşamaktadır. Film boyunca bağlı oldukları kablolardan ve tüplerden kurtulan kahinler artık normal insanlar gibi yaşamaktadır. Yaşadıkları yer her türlü teknolojiden uzaktır. Teknoloji ve bilimden kaçan kahinler doğaya sığınmıştır. Baştan sona bilim ve teknolojiyle ilerleyen film, en sonunda tüm bunların alternatifi ve daha iyisi olarak doğayı sunmakta ve bu görüntülerle sonlanmaktadır. Tekno-noir filmlerdeki anlatı yapısına uygun olarak bu film de teknolojiye karşı sığınılması gereken yer olarak doğayı göstermektedir.

3.2.2.2 Filmin Karakterleri

Filmde Önsuç ekipleri adeta birer kahramandır. Tüm cinayetleri engelleyen bu ekipler şehri daha güvenli bir hale getirmiştir. Ancak onların da kusurları bulunmaktadır. Anderton karşımıza gece ıssız sokaklarda koşarken çıkar. Anderton bir uyuşturucu bağımlısıdır ve kör bir satıcıdan alışveriş yapmaktadır. Anderton kara film karakterlerinde olduğu gibi dış dünyaya yabancı ve izole bir şekilde burada yaşamaktadır. Oğlunun kaybıyla yıkıma uğrayan Anderton oğlundan ve eski eşinden kalan görüntülerle kendini avutmaktadır. Geçmişe saplanıp kalan Anderton olanları unutamamaktadır. Dairesinde uyuşturucu kullanıp oğlunun hologram görüntülerini izler. Hologramın gerçeğe yakın üç boyutlu görüntüsü ona oğlu adeta yanındaymış hissi yaşatmaktadır. Uyuşturucu kullanarak bu hissi daha da arttırmak ve oğlunun yanı başında olduğuna inanmak istemektedir. Kullandığı uyuşturucu mekanik bir aletle alınmaktadır. Teknoloji uyuşturucu kullanımı için bir araç konumundadır. Hologram teknolojisinin kişiye sevdiklerini adeta yanındaymış gibi göstermesi dikkat çekicidir. Onlar hemen karşınızdadır ama dokunamazsınız. Sahne adeta sanal olanın asla gerçeğin yerini tutmayacağını ifade etmektedir. Hatta Anderton görüntüye dokunmaya çalışır ama eli hologramın içinden geçip gider. Bu tip bir

teknoloji her ne kadar iyiymiş gibi gözükse de aslında hüzün vericidir. Hologram görüntüsü Anderton’a zarar vermektedir. Bağlı olduğu bu teknoloji geçmişi unutmasına engel olmaktadır. Anderton’ın uyuşturucuya ve hologram anılarına olan bağımlılığı tekno-noir kahramanların teknolojiye olan bağımlılığına örnektir.

Diğer tekno-noir karakterler gibi Anderton’da topluma yabancılaşmıştır. Yalnız bir hayat süren Anderton uyuşturucuda teselli aramakta ve zihnen geçmişte yaşamaktadır.

Filmin bir yerinde hapishaneye gidip kayıtları inceleyen Anderton kayıtların silindiğini keşfeder. Bu durum kara film karakterlerinin bir olayın içine çekilmelerine önemli bir örnektir. Filmdeki gizemli ve karmaşık olayları başlatacak olan şeyi Anderton kendi başına keşfetmemiş kahin ona yol göstermiştir. Bundan sonra Anderton kara film karakterleri gibi kendini büyük bir komplonun içinde bulacaktır.

Önsuç Departmanında kahinler cinayetleri öngörmektedir. Anderton cinayeti işleyecek olanın kendisi olduğunu öğrenir. Ne olduğuna anlam veremeyen Anderton binadan kaçar. Bu nokta Anderton’un o çok güvendiği cinayet engelleme sistemine olan inancını ilk kez sarsması bakımından önemlidir. Tekno-noir filmlerde kahramanlar teknolojiye karşı bir mücadele içerisindedir. Bu noktada Anderton’ın teknolojiyle olan mücadelesi başlamıştır. Film boyunca içine düştüğü komplodan kurtulup hatalı olan teknolojik cinayet önleme sistemini yok etmeye çalışacaktır.

Anderton’ın kahinleri yaratan bilim insanı Dr. Hineman’ı ziyaret etmesiyle karşımıza Dr. Frankenstein’ı hatırlatan bir karakter çıkmaktadır. Dr. Hineman da tıpkı Dr. Frankenstein gibi yarattığı şeyle gurur duymamaktadır. Anderton’a kahinlerin genetik biliminin bir ürünü olduğunu açıklar. Dr. Hineman Önsuç sistemini çökertmek istemektedir. Kahinlerin sapkın bir bilimin ürünü olduğunu iddia etmektedir. Dr. Hineman kara bilim kurgularda görmeye alışkın olduğumuz bir bilim insanı portresi çizmektedir. Burada Dr. Hineman her ne kadar kötü bir bilim insanı olarak gösterilmese bile kendisi yarattığı şeyden memnun değildir. Doğayla iç içe yaşamaktadır ve teknolojiden uzak bir hayat sürdüğü izlenimi vermektedir. Dr. Frankenstein’ın yaratığını yarattıktan sonra kendi bilimsel araç ve gereçlerinden tiksinmesini andıran bir şekilde bilimden uzaklaşmıştır. Doğanın ve doğal olanın bilimsel ve teknolojik olan tercih edilmesi bilim kurgu filmlerinde sıkça

işlenmektedir. Dr. Hineman karakteri tekno-noir filmlerde bilim insanlarının olumsuz olarak yansıtılmasına bir örnektir.

3.2.2.3. Filmin İkonografik Yapısı

Film, bilim kurguyla yeni kara filmlerin görsel estetiğini başarılı bir biçimde harmanlamaktadır. Özellikle aydınlatma kara filmlerde kullanılan görsel stile oldukça yakındır. Filmde yüksek kontrast kullanılmaktadır. Karakterlerin aydınlatılmasının düşük anahtar ışıkla yapıldığı pek çok sahne bulunmaktadır. Kullanılan yüksek alan derinliği, sıra dışı kamera açıları ve yakın çekimler kara filmlerde görmeye alıştığımız yöntemlerdir.

Issız, karanlık ve yağışlı sokaklar tam olarak kara film şehirlerini yansıtmaktadır. Özellikle yağmur bu tip filmlerde sıkça kullanılmaktadır. Filmde her ne kadar cinayetler sona erse de suç yok olmamıştır. Anderton’ın apartmanı diğer tekno-noir filmlerdeki apartmanlara benzemektedir. Bıçak Sırtı gibi diğer tekno-noir filmlerde de görülen bu apartmanlar teknolojik olarak donanımlı olmasına rağmen ev sıcaklığından yoksun mekanlardır.

Filmdeki en dikkat çekici teknolojilerden birisi göz okuma cihazlardır. Filmde insanların gözleri kimlik kartı işlevi görmektedir. Çalıştıkları binalara ve evlerine gözlerini okutarak girerler. Anderton metroda yürürken her tarafındaki hologram reklamlar tarafından kuşatılır. Reklamlar kişiye ismiyle seslenmektedir. Tam anlamıyla kişiye özel reklamın olduğu filmde bu reklamlar bir kuşatılmışlık hissi yaratmaktadır. Metroya binerken de göz okuma cihazı bulunmaktadır. Bu şehirde bu cihazlardan kaçınmanın bir yolu yoktur. Günümüzde her bir sokakta onlarca kamera olduğu düşünüldüğünde bu görüntü aslında hiç de yabancı değildir. Teknolojiyle yaratılan görsel kuşatılmış içinde bireyin saklanma ihtimali bulunmamaktadır. Tekno-noir filmler geleceğin şehirlerini perdeye yansıtırken tüm şehri saran devasa reklam panolarını sürekli olarak kullanmaktadır. Şirketlerin devletlerden bile güçlü olduğu tekno-noir anlatılarda görsel bir kuşatılmışlık bulunmaktadır. İnsanlar devasa gökdelenlerin ve reklam panolarının altında adeta ezilmiştir. Her yerde tüketim kültürüne ait imgeler bulunmaktadır.

Resim 17: Reklamlar Anderton’a ismiyle seslenmektedir.

Azınlık Raporu’ndaki türe ait diğer filmlerde görülen benzer ikonografik

öğeler bununla sınırlı değildir. Anderton’ın gözlerini değiştirmek için geçirdiği operasyon Brazil’in son sahnelerindeki işkenceyi andırmaktadır. Operasyonu yapan Dr. Solomon Eddie tam anlamıyla çılgın bilim insanı imajı çizmektedir. Her iki filmde de eğik açılar ve karakterin başının teknolojik bir alete sıkıştırılması gibi noktalar ortaktır.

Şehrin banliyö kısımlarını gördüğümüz bu sahneler tekno-noir filmlerdeki zengin ve fakir kontrastını göstermesi açısından önem taşımaktadır. Yönetim ve hükümet binalarının son teknolojiyle donatıldığı ve sert, beyaz ışıkla aydınlatıldığı filmde toplumun alt kesimindekiler izbe ve karanlık dairelerde yaşamaktadır. Benzer zıtlıklar pek çok filmde bulunmaktadır.

Resim 18: İki tekno-noir filmden birbirine benzeyen sahneler. Yukarıda Brazil aşağıda Azınlık Raporu

Anderton Agatha’yı Önsuç Departmanı’ndan kaçırdıktan sonra sanal gerçeklik teknolojisiyle tüm fantezilerin gerçek olduğu bir yere götürür. Burada arkadaşının yardımıyla Agatha’nın zihnindeki görüntüleri izleyecektir. Sanal gerçeklik sayesinden insanlar gerçekte asla yapamayacakları şeyleri yapabilmekte, asla olamayacakları kişiler olabilmektedir. Bu teknoloji olumsuz olarak sunulmaktadır. İnsanlar sanal gerçeklik sayesinde sanal fuhuş yapmakta ve nefret ettikleri öldürme hayallerini gerçekleştirmektedir. Sanal gerçeklik, insanın en karanlık düşlerini uygulamasını sağlayan bir teknoloji olarak sunulmaktadır. Günümüzde yaygınlaşmaya başlayan bu teknolojinin temsili dikkat çekicidir. The

hapistir. Bu tip filmlerde sanal evrenlerin olumsuz olarak sunulmasıyla sıkça karşılaşılmaktadır. Sanal gerçeklik gözlükleri ya da sanal evrenler ikonografik açıdan tam anlamıyla bilim kurgu anlatılarına aittir.

Filmde mahkumların tutulduğu yer tam anlamıyla teknolojik bir hapishanedir. Burada Önsuç tarafından yakalanan mahkumlar bulunmaktadır. Mahkumlar telefon kabini büyüklüğünde, parmaklıkları dahi olmayan bir cihaza bağlıdır. Ayakta ve bilinçsiz şekilde durmaktadırlar. Gözlerinin önündeki bir ekranda yakalanmasalar işleyecekleri suçun görüntüleri akmaktadır. Kimseyi öldürmemiş olsalar da cinayetten mahkum olan bu insanların kıpırdamaya dahi hakkı yoktur. Film, teknolojik bir hapishanenin ne kadar insanlık dışı olabileceğini göstermektedir. Filmdeki teknoloji mahkumları oldukları yerde tutabilmektedir. Bu mahkumların kaçabilme imkanı yoktur. Mahkumlar yakalandıkları an başlarına taça benzeyen bir hale takılmaktadır. Bu hale kişinin bilincini kapatmaktadır. Filmde ürkütücü bir nesne olarak sunulan bu nesne insanın teknolojiyi kullanarak başkalarını ne kadar kolay etkisiz hale getirebileceğini göstermektedir. Küçücük teknolojik bir alet insanın zihnini mahkum edebilmektedir. Bu sahnelerde olduğu gibi filmin tamamı bilim kurgu filmlerinde görülen cihaz ve oyuncaklarla doludur.

Resim19: Filmdeki hapishane teknolojiyle yaratılan esareti net bir şekilde vurgulamaktadır.

Film, bilim kurgu türüne ait ikonografik öğelerden fazlasıyla faydalanmaktadır. Sürücüsüz arabalar, sırtlarındaki cihazlarla uçabilen polisler, göz taraması yapan örümcekler fütüristik şehir gibi pek çok öğe bulunmaktadır. Film,

tekno-noir anlatısına uygun olarak bunları birer nimet değil, tam tersine birer tehdit olarak sunmaktadır.

Resim 20: Anderton’ın apartmanı diğer tekno-noir filmlerde de sıkça görülmektedir. Kullanılan ışıklandırma kara film atmosferini göstermektedir.

Filmin anlatı, karakter ve ikonografi gibi türsel yapıları incelendiğinde tekno- noir filmlerde ortak bulunan tüm yapıları taşıdığı görülmektedir. Bir tür filmi olmanın yapısına uygun olarak Azınlık Raporu da türün diğer filmlerinde bulunan türsel uylaşımları tekrar ederek teknoloji kaygısını perdeye yansıtmaktadır.

Benzer Belgeler