• Sonuç bulunamadı

Filistin-Suriye Cephesi’nde Etkili Diğer İsimler

2.6 Filistin Suriye Cephesinde Karşımıza Çıkan Diğer Yahudiler

2.6.4 Filistin-Suriye Cephesi’nde Etkili Diğer İsimler

Yukarıda isimlerini verdiklerimizin yanında yine bu cephede de etkili olduklarını bilinen ancak haklarında detaylı bilgiye sahip olmadığımız birçok isim vardır. Bunlardan biri Ephraim Cohen Reiss’dir. 1863 yılında Kudüs’te dünya’ya geldiği bilinen Cohen, İsrail Eğitim Sistemi’nin kurucu isimlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Rotschild’lerin bursu ile Avrupa’ya eğitim almaya gitmiştir. İlk etapta Almanya’da eğitime başlayarak daha sonra İngiltere’ye geçmiştir. Eğitim sonunda Filistin’e dönerek bilim ve sanatın bir arada okutulduğu yirmi yedi üniversitenin açılmasına ön ayak olmuştur. Sonrasında arkadaşı Ben Yehuda ile birlikte mordern İbranice üzerine kafa yormuştur. Nitekim 1912 yılına gelindiğinde Filistin’de büyük çoğunluk onun sayesinde İbranice’ye hâkim hale gelmiştir.298 Cohen, Amerikanın İstanbul Büyükelçisi Morgenthau ile görüşmeler yürüterek, Siyonist çevrenin savaş boyunca Yahudiler için ihtiyçlarını karşılmasını sağlamıştır. Ancak bütün bu yardımlar Osmanlı Askerinden kaçırılarak yürütülmüştür.299 Yardım grubu içerisinde Arthur Ruppin, Aaron Aaronsohn, Nissim Elyasar gibi isimler de bulunmaktadır. Savaşın ilk yıllarında bunlar Alman Cephesi olarak adlandırılmış olsa da menfaatleri uğurunda her iki tarafta da görülen isimlerdir.300 İsmi oldukça sık geçen fakat hakkında fazla bilgi bulmanın zor olduğu bir diğer şahısta Meir Dizengoff’tur. 25 Şubat 1861 tarihinde dünyaya gelen Dizengoff, politeknik bir okuldan mezun olmuştur.

296 Antebi, a.g.e., s. 414.

297 Genel anlamda bütün bilgiler yukarıda verilen kaynaklardan alınmıştır ancak ilginç şahsiyeti nedeniyle ve savaş esnasında faal olması sebebiyle araştırılmaya değer şahsiyetler arasındadır. Bu nedenle okunması gereken kaynaklar arasında bkz.: Etan Bloom; On The

German Origins Of Hebrew Culture: The Repression Of The Nationalist Role Of Arthur Ruppin. The Father Of Jewish Settlement İn The Land Of İsrael.

298 Joshua Blau; The Renaissance Of Modern Hebrew Standard Arabic, California University Press, USA 1981, s. 43.

299 Friedmann, a.g.e., s. 370-375.

300 Alisa Meyuhas; Between Sepharad And Jerusalem: History, İdentity And Memory Of The

100 1890’lı yıllarda Dizengoff’un Paris’te üniversite eğitimi aldığını

görmekteyiz. Meir Dizengoff’a Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin-Suriye topraklarına Albert Antebi ile sıkça fikir alışverişi yaparken ve Yahudilere nasıl yardım edilebileceğini tartışırken rastlamaktayız. Antebi’nin Osmanlı Ordusu’nda görev aldığı zamanlarda onu ‘Üniformasız Asker, Taçsız Kral’ olarak niteleyecek kadar sevdiğini belirtmiştir. Meir Dizengoff, Albert Antebi ile birlikte Cemal Paşa’nın Yahudiler için çıkartmış olduğu sürgün kararını değiştirmek üzere konuşmaya giden tek isimdir. Konuşma esnasında hiddetlenen Cemal Paşa’nın “Size sömürgelerinizi oluşturacağınız

hükümdara ait toprakları mı vermem lazım? Kültürel ve dini özerklik mi vereyim? Osmanlı egemenliği altında Siyonist programın yürütülmesi için size yardım mı edeyim?” Sözlerine karşın Antebi: “Eğer yaparsanız Sayın Bakanım, sizi Siyonist örgütün başkanı ilan edeceğim ve kendimi de onun en sadık sekreteri yapacağım.” sözleriyle cevap vermiştir. Görüşme sonucunda

Bursa sürgünü Tiberya sürgününe dönüşmüş ve sadece iki haftaya indirgenmiştir. Bunun üzerine Meir Dizengoff: “İşte hatırı sayılı

insanlarımız tatilde olacaklar ve bir kez daha İsrailoğulları sudan kurtulmuştur”301 cümlesiyle sevincini Albert’e dile getirmiştir. Konuşmanın dikkat çekici yanlarından biri de Albert Antebi’nin bu konuşma sonucunda Siyasi ve Ekonomik Danışma Komitesi Üyeliği unvanını almış olmasıdır. Meir Dizengoff, Rotschildler tarafından tanınan ve ziyaret edilen isimlerden biridir. Savaş sonrasında 1921 yılında daha sonra sık sık yapacağı Tel Aviv’in Belediye Başkanlığı vazifesine atanmıştır.302 23 Eylül 1936 tarihinde Filistin’de vefat etmiştir. Bu isimler arasında yer alan bir diğer isim Haim Aharon Valero’dur. Valero’nun 1845’te dünyaya geldiği ve 1923’te hayatını kaybettiği bilinmektedir. 1848 yılında babası’nın kurduğu Valero Bank, banka olmanın yanında Osmanlı topraklarında Yahudi topluluğunun hayatını kolaylaştırmayı kendine hedef edinen bir kuruluş halinde yaşatılmıştır.303 Temel anlamda Yahudi toplumunda toprak alımı ve toprak işlemek üzere destek vermiştir. Aharon’un ailesi XV. yüzyılda İspanya’dan kovulmuş olan Sefaradlardandır. Babası İstanbul’da dünya’ya gelmiş ancak her Yahudi’nin olduğu gibi gözleri Kudüs’e doğru yaşamıştır. Nihayet 1830 yılında Baba Jacob Ailesi ile birlikte Filistin’e göç etmiştir. Aharon Valero Fransızca, Arapça, Türkçe, İbranice ve Ladino dillerini öğrenmiştir. Henüz 15 yaşında iken babasının yanında bankada çalışmaya başlamıştır. Babası ve abisinin ölümü ile birlikte bankanın müdürü olmuştur. Aharam’ın başında bulunduğu Valero Bank, Birinci Dünya Savaşı esnasında birçok devletin konsoloslarına bankacılık yapmıştır. Daha önemlisi Osmanlı yönetiminin bölgede temsilcilerinin bankacılığını üstlenmiştir.304 Aharon sadece Osmanlı yöneticileri ile sınırlı kalmamıştır. Avusturya, Rusya ve Almanya yöneticilerinden de temsilcileri müşteri olarak barındırmıştır. En önemli vazifesi Paris, Londra ve Viyana’da bulunan Rotschildlere bağlı olarak çalışmış olmasıdır. Aharon Valero, Birinci Dünya Savaşı sırasında

301Bu görüşmeler ve konuşmalar için bkz.: Antebi, a.g.e., s. 289-312. 302 Friedman, a.g.e., s. 350-371.

303 Ruth Kark and Joseph Glass; Sephardi Entrepreneurs in Jerusalem/ The Valero Family,

Seven Generations in Jerusalem 1800-1948, English Edition, Gefen Puıblishing House, İsrail

2007. s. 132, 165.

101 Avrupa’dan Filistin-Suriye bölgesinde bulunan Yahudilere gönderilmiş

paraları, bankası üzerinden teslim alarak gerekli yerlere ulaştırmıştır. Valero Rotschild ailesi ile ileri derecede irtibatli şahıslardandır. Osmanlı vatandaşı olması sebebiyle Rotschild adına Osmanlı topraklarında hareket edebilmesi onun için kolay olmuştur.305 Özellikle Birinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere, Fransa cephesine yakın duran Rotschild’lere raporlar sunarak hedeflenen Yahudi devleti için çalışmıştır.

İsmi oldukça az zikredilen bir diğer şahsiyet Boris Schatz’tır. 22 Aralık 1866 tarihinde dünyaya gelen Schatz, Rus topraklarında eğitimini tamamlamıştır. Çizim alanında eğitim alarak kendini geliştirmştir. Daha sonra Yahudi heykel tıraşlarla tanışarak bu alana da merak salmıştır. Schatz, okulu biter bitmez Moskova ve Warsova gibi şehirlerde çizim ve heykel dersi vermeye başlamıştır. Yeteneği keşfedildiği günden itibaren Yahudi okullarında sanat alanında öğretmen olarak göreve başlamıştır. Bulgar Prensi I. Ferdinand’ın 1895’te daveti üzerine Sofya’ya geçmiştir. Onun yolculukları hayatı boyunca sürmüştür. Bulgaristan’dan Amerika’ya gittiği, oradan da Berlin’e gittiği bilinmektedir. Ancak Berlin’e geçişi onun hayatında bir dönüm noktası olmuştur. Burada Ephraim Moses Lilien, Otto Warburg, Franz Oppenheim gibi Filistin topraklarına, Yahudilere devlet kurulması gerektiğini savunan ve bunun için çalışan Siyonist liderlerle tanışmıştır.306 Bu tanışmanın ardından hangi sebepten olduğu bilinmemekle birlikte Filistin’e geçmiştir. Schatz burada ‘Bezalel Okulunu’ kurmuş ve sanat dersleri vermeye başlamıştır. Eğitim içeriğinde Amerika ve Avrupa gibi çeşitli ülkelerde araştırmalar yapma faaliyetlerinde yer almıştır. Bu faaliyetlerin Birinci Dünya Savaşı gibi kritik bir zamanda devam etmesi oldukça ilgi çekicidir. Netice olarak Schatz’ın Jacob Jabobson, Chaim Weizmann, Franz Oppenheim, Otto Warbourg gibi Siyonist davaya hizmet eden insanlar ile görüşmesi Birinci Dünya Savaşı esnasında gerçekleşmiştir.307 21 Eylül 1915 tarihinde Cemal Paşa’nın danışmanı ile birlikte Bezalel Okulu’nu ziyaret ettiği ve Boris Schatz ile fotoğraf çektirdiği bilinmektedir. Schatz

“İsraillilerin Sanat Babası” unvanını almıştır. 1935 yılında hayatını

kaybetmiştir. Bu cephede etkili olan bir başka isim, önceki cephelerde de adı geçmiş olan Curt Prüfer’dir.

Yukarıda sayılan isimler şüphesiz bu cephede görev almış bütün Yahudi isimler değildir. Ancak daha önce de dile getirildiği üzere Filistin- Suriye Cephesi’ne ilişkin bilgiler bulmak oldukça zordur. Bunun nedeni ise Yahudilerin burada genel olarak gizli casuslar halinde hareket etmiş olmalarıdır. Örneğin sadece İngiliz ordusundaki Yahudilerin sayısı 50 bin kişi olarak verilmiştir. Bunlar arasında bir taraftan Osmanlı Ordusu içerisinde bulunan Yahudi askerlere destek veren onları eğiten Rotschild ailesi fertleri de yer almıştır. Onlara ek olarak Sassoon ve Montefiore gibi isimleri subay olarak İngiliz ordusunda görmekteyiz. Her ne kadar Yahudiler için kabul

305 Kark, Ruth and Glass, a.g.e., s. 132, 165. 306 Boris Schatz 1866-1932, Jewish Virtual Library, https://www.jewishvirtuallibrary.org/boris-schatz 307 Antebi, a.g.e., s. 443.

102 edilmez bir durum olsa’da, Evelyn Achille de Rotschild de asker olarak

İngiliz Kraliyet Ordusu’na katılmıştır. Öncelikle Mısır’a gitmiş daha sonra ise Çanakkale Cephesi’ne geçmiştir. Nitekim 1917 yılında Gazze Savaşında yaralanıp ölmüştür. Burada anlatmak istenilen şey, özellikle bu bölgeler için, hangi Yahudi’nin hangi taraf için savaştığını anlamanın zor olduğudur. Çanakkale Cephesi’nde James Armand de Rotschild gibi birçok Yahudi banker kurulan Yahudi Lejyonu’nu finanse etmiştir. Ancak bu finansörlerin aynı zamanda Alman Ordusunda birçok önemli ismi de finanse ettiği, burs verdiği, okuttuğu ve bizzat görüştüğü bilinmektedir. Bu nedenle olayları iyi analiz edebilmek son derece önemlidir.