• Sonuç bulunamadı

6. ENDÜSTRİ ÜRÜNLERİ TASARIMI VE MODA TASARIMI

7.2 Moda Tasarımı Kapsamında Ayakkabı Tasarımının Yeri

7.2.1 Moda Tasarımcılarının Ayakkabı Tasarımları

7.2.1.3 Ferragamo

1930’ların önemli bir ayakkabı tasarımcı – zanaatkarı da İtalyan Salvatore Ferragamo’dur. Ferragamo’nun, Perugia’dan farkı, sürekli teknik deneyler yapıyor olmasıdır. Tasarımlarının çoğu, yirminci yüzyılın klasikleri arasına girmiştir. Tarzları ve tasarım özellikleri, bu ayakkabıları yalnızca kiç (kitsch) olmaktan kurtarmıştır. 1898 yılında, yoksulluk içinde dünyaya gelen Ferragamo, 16 yaşında Amerika Birleşik Devletleri’ne göç etmiş, Hollywood’daki en gözde film stüdyolarına ayakkabılar yapmaya başlamıştır. (McDowell, 1998).

Şekil 7.31: Ferragamo’nun ayakkabı tabanlarını kontrol etmesi. (O’Keeffe, 1996) Ferragamo, ayakkabı tasarımlarında göze hitap etmek kadar ayakları da incitmemeyi önemli bir kriter olarak ele alıp, University of Southern California’da anatomi çalışmalarına başlamıştır. Ferragamo, bir ayakkabının ayağa nasıl en iyi şekilde oturacağını bulmak için deneysel çalışmalar yapmıştır. Eğitim aldığı dönemlerde, bu problemle ilgili ilk ipucunu bulmuştur. Vücudun ağırlığının, ayağın eklemlerine dağılımını incelemeye başlamış ve insanların, ayakta dik durdukları zaman, vücutlarının ağırlığının ayaklarının yayına düştüğünü keşfetmiştir. Bu bilgiyi baz alarak, ayak yayını destekleyen yeni ayakkabı kalıplarını yapmıştır. Bu kalıplarla üretilmiş ayakkabılar, ayağı, ters çalışan bir sarkaç gibi hareket etmesine olanak sağlamıştır. Böylelikle, Ferragamo, ayakkabının estetik ve kullanım işlevini dengeleme kaygılarıyla salt bir stilistten öte gitmiştir (Designboom, 2006). O’Keeffe’ye (1996) göre Ferragamo’nun tasarımlarıyla tarihte ilk defa kadın ayakkabıları hem şık hem de rahat olmuştur.

Şekil 7.32 : Dolgu topuk ve süet sayalı ayakkabı, 1942 (O’Keeffe, 1996) Ferragamo, 1929 yılında İtalya’ya geri dönmüştür. Yenilikçi yaklaşımıyla ün salan tasarımcı İkinci Dünya Savaşı’ndan kaynaklanan, deriye konan ambargo gibi zorluklarla karşı karşıya gelmiştir. Bu durum, sonraları, hayal gücü yüksek olan tasarımcıyı farklı malzemeler kullanmaya yöneltmiştir. Mantar tabanlı ayakkabılara selofan, balık derisi ve kanvas malzemelerini denemiştir. Savaş yılları esnasında, mantar dolgu topuklu ayakkabılar en popüler ayakkabı modası olmuştur. Ferragamo’nun bir ayakkabı tasarımcısı olarak büyük ünü savaştan sonra yayılmıştır. Ayakkabıları, sürekli gündemde önemli bir yere sahip olmuştur. Greta Garbo’dan Windsor Düşesi’ne kadar pek çok ünlü insana onlarca ayakkabı tasarlamıştır. Tek üretimlik ayakkabılarının çoğunda büyük bir özgünlük olmasına rağmen, Ferragamo, bir moda başlatıcısı olmadığını, ancak, modanın mevcut sınırları içerisinde disiplinli bir şekilde çalışan bir zanaatkar olduğunu belirtmiştir. 1947’de Neiman Marcus ödülünü kazanmıştır (McDowell, 1998).

Salvatore Ferragamo’nun ayakkabı tasarlarken, diğer olası yaratıcı alanlardan etkilenmesini incelemek oldukça ilginçtir. Tasarımcının, ayakkabı stilleri, sanat, tasarım ve mimari dünyasının imajları ve örneklerinden esinlerle doludur. Ferragamo, değişik tarzlarda topuk ve platformu, yuvarlatılmış katmanları sıkıştırarak, bir heykel gibi yontarak, boyayarak, antik mozaik tekniklerini kullanıp küçük cam aynalarla süsleyerek yapmıştır. Bazı tasarımlarını da, pirinç rendelerini çiçeksi kıvrımların biçiminde oluşturup platform topuğa çivileyerek yapmıştır. Zamanının moda aksesuarlarından ziyade, daha çok mobilyayla, evde kullanılan ürünlerle, New York’taki Chrysler binası gibi çağdaş mimariyle veya çok renkli neon ışıklarının kullanıldığı sinema girişleriyle özdeşleştirilebilecek ayrıntılar tasarlamıştır. Tasarımcının ayakkabıları, küçültülmüş ölçekte birer mimari örneğidir. Bazı ayakkabılarının aerodinamik biçimleri ise, otomobillerin ve uçakların aerodinamik yapılarının küçük ölçekli hallerinin izlenimini vermektedir. Şekil

7.34’te görüldüğü gibi, tasarımlarını yaparken aksonometrik ve kesit perspektifleriyle ölçekli çizimler yapmıştır. Ferragamo, tek bir parça üzerinde çalışan zanaatkardan ya da couturier’den öte olmuştur. Endüstriyelleşmenin üstesinden gelebilmiştir. Ağırlıkların ve ölçülerin dengesini sağlayan simetriler oluşturabilmek için her ayrıntıyı çok dikkatli bir şekilde çalışmıştır. İtalya’da meydana gelmiş olan hazır giyim endüstrisini önceden sezmiş ve hazırlıklı davranmıştır (Designboom, 2006).

Şekil 7.33 : Sahne için tasarlanmış heykelsi bir platform (O’Keeffe, 1996)

Ferragamo, yeniden üretilebilecek her fikrinin patentini almıştır. Özellikle savaş sonrası ekonominin yeniden canlandığı dönemler, patent başvuruları için çok verimli dönemler olmuştur. Ferragamo, 40 yıl içinde, 20.000’den fazla ayakkabı tasarımı üretmiş, bunlardan 350 tanesinin patentini almıştır. Bu patentler Roma’daki devlet arşivinde korunmaktadır (O’Keeffe, 1996).

McDowell’ın (1998) da belirttiği gibi, Ferragamo’nun ayakkabılarının kalitesi, insan ayağını iyi idrak etmesine dayanmıştır. Bu idrakı sayesinde tasarımlarıyla ilgili fantezilerini törpülemiş, ayağın ihtiyacı olan konforu göz önünde bulundurmuştur. Böylelikle, hem özel yapım ayakkabı tasarımlarında, hem seri üretim için olan tasarımlarında başarıyı yakalamıştır. Salvatore Ferragao’nun ismini taşıyan ayakkabı markası günümüz moda dünyasında önemli bir yere sahiptir.

Şekil 7.35: Ferragamo koleksiyonundan bir sandalet (Neiman Marcus, 200) Görüldüğü gibi, Ferragamo’nun ayakkabı tasarımına yaklaşımında ayakkabının estetiği kadar ayakkabının rahatlığı ve temel kullanım işlevi de önemli bir yere sahip olmuştur. Her ne kadar Ferragamo’nun tasarımları yoğunluklu olarak bir ayakkabı iskeletinin çevresinde oluşturulan farklı stil ve dekorlar şeklinde olsa da, tasarımcı insan ayağı ile ilgili pek çok araştırma yapmış, hatta bu konuda eğitim almıştır. Çalışmalarını ayağa en iyi oturan ayakkabıyı bulmaya adamıştır. Bu anlamda Ferragamo, diğer moda tasarımcılarından farklı bir konuma sahiptir. Bu tarz tekniğe yönelik çalışmalar diğer moda tasarımcılarında görülmemektedir. Ayrıca Ferragamo’nun yaptığı tasarımların patentini alması da literatüre geçmiş (McDowell, 1989; O’Keeffe, 1996; Designboom, 2006) ve bu özelliği de onu diğer moda tasarımcılarından ayırmıştır.