• Sonuç bulunamadı

46Araştırma Yöntem

FERDANE TOPRAKKAYA ÇİMEN TEMA Eğitim Kurumları

Problem Durumu

Montessori eğitiminin temeli çocuğa bağımsız olmayı sağlamak ve çocuğun gelişimini destekleyen en uygun çevreyi hazırlamaktır. Montessori, ilk olarak çocuğun gelişmesine ilişkin özellikleri belirlemiş ve sonra bu özelliklere uygun yöntem ve materyali geliştirmiştir. Çalışmalarında bu materyalleri kullanarak eğitilmeleri için çocukların çeşitli alanlarda gelişmelerini hedef almıştır. Bu alanlar; günlük yaşam, öz bakım, duyular, matematik, dil, coğrafya, biyoloji, botanik, tarih ve kültür, resim, müzik, bilim ve doğa, nezaket ve davranış, spor ve iletişimdir.’Her çocuk özeldir’ sözünden yola çıkarak Maria Montessori her çocuğun, kendine özgü bir gelişime sahip, bireysel bir kişilik olduğunu ve kendi kapasitesi doğrultusunda öğrenebileceğini vurgular. Montessori bilgiyi ezberden kurtarıp, her yaşta çocuğun anlayabileceği bir düzeyde somutlaştırmış ve bunu bütünlük içinde aktaracak bir yöntem ve materyaller dizisi geliştirmiştir.Montessori’nin geliştirdiği çocuk eğitim yaklaşımı; çocuğu ruhsal ve fiziksel açıdan olumlu yönde etkileyen, çocuğun duyu, hareket ve dil eğitimine önem veren, sosyal, duygusal, bedensel yönden önemli katkıları ve yararları olan, çocuğun ilköğretime hazır bulunuşluğunu destekleyici etkileri olabilecek bir yöntemdir.Montessori’ye göre; ana rahminde gelişim sürecini tamamlayıp dünyaya gelen bebek, 0-3 yaş arasında “ruhsal embriyo”dur. Küçük çocukta bilinçsiz bir zihinsel aşama vardır ve bu “emici zihin” olarak adlandırılır. Emici zihin istekli bir çabayla değil, duyarlı dönem olarak adlandırılan iç duyarlılıkların rehberliğine göre kurulur ve bu duyarlılıklar sadece belirli bir zaman için sürer. Emici zihin 0-6 yaş arasında aktif olan doğal bir süreçtir. İyisiyle kötüsüyle bu süreçte çocuk her şeyi doğal bir akış içerisinde öğrenmeye eğilim gösterir.Çocuklar 7 yaş itibariyle bilinçli zihin dönemine giriş yaparlar ve bu dönemde çocuklar emici zihinde depoladıkları bilgileri işledikleri bir döneme geçiş yapmışlardır. Arka bellekte (amigdala) depolanan tüm bilgiler 7 yaş sonrasında gerekli olduğu zamanlarda işlenmek üzere ön belleğe taşınacaktır. Bu nedenle emici zihin dönemi daha aktif bir öğrenimle geçiren çocuklarda okul döneminde akademik anlamda daha başarılı olduğu saptanmıştır. Bu nedenle okul öncesi eğitimi büyük önem taşımaktadır.Montessori eğitimi uygulamaları içerisinde bulunan; günlük yaşam becerileri etkinlikleri, duyu eğitimi etkinlikleri, matematik etkinlikleri, dil geliştirici etkinlikler ve kozmik öğrenme etkinlikleri, çocuğu tam anlamıyla hayata ve ilköğretime hazırlamayı amaçlamaktadır.Montessori yöntemi, çocuklara kendi kendini kontrol etme ve hatalarını kendi kendilerine bulma şansını vermektedir. Öğretmen çocuğun hatasını söylememekte, ona doğru yolu bulması için rehberlik etmektedir. Montessori materyalleri çocukların yaptıkları hataları kendilerinin bulabilmesi ve düzeltebilmesi dikkate alınarak hazırlanmıştır (Hata kontrolü). Bu da çocuğun dikkatini konu üzerinde daha fazla toplamasına neden olmaktadır.Materyallerin bu özellikleri, dikkat toplama eğitiminin temelini oluştur. Dikkat toplama eğitiminin temeli, çocuğun yaptığı hatayı kendisinin bulması ve düzeltmesidir. Dikkati toplamada ve yoğunlaştırmada; çocuğun ilgisi, öğrenme ortamı ve ortamda bulunan fiziksel uyaranlar büyük önem taşımaktadır.Montessori yönteminde çocuklar etkinliklere ilgileri doğrultusunda yönelirler. Çocuk çalışmak istediği materyali kendisi belirlemekte ve böylece çocuk ilgi duyduğu bir çalışmaya daha kolay yoğunlaşabilmekte dikkatini daha uzun süre toplayabilmektedir.Montessori yönteminde öğrenme ortamının belirgin özelliklerinden biri, bu ortamda sade renklerin hâkim olması ve eşyaların bu renklerle uyum içinde olmasıdır. Böyle bir ortamdan, çocukların dikkat toplama becerileri olumlu olarak etkilenmekte ve desteklemektedir. Montessori yönteminde özel olarak hazırlanan materyalleri kullanan çocuklar boyut, renk, şekil, doku gibi görsel benzerlik ve farklılıkları ayırt etmeyi öğrenmektedir.Dikkat gelişiminde ise ayırt etme önemli bir yere sahiptir.Karma yaş eğitim yöntemi ile çocuk çocuktan öğrenir ilkesini tam anlamıyla uygulanmaktadır. Böylelikle çocuklarda ki liderlik vasıfları gelişmekte, öz güvenleri yükselmekte ve 3-6yaş arası çocuklarda gözlemlenen taklit etme özelliği olumlu yönde kullanılarak bilgi akışı doğal bir süreç içerisinde çocuğa sunulmaktadır.Yani öğretilmek istenilen bilgi dayatmacı bir model içerisinde eğitmenin sunumu ile değil yaşamın doğal akışı içerisinde ilgi ve deneyimleri doğrultusunda sunulmaktadır.

Araştırma Yöntemi

Araştırmada, nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması yöntemi kullanılmıştır.Nitel araştırmanın bir diğer temel özelliği ise, bilginin inşa edilmesi sürecinde izlediği yoldur. Nitel araştırma, bilgiye tümevarım yöntembilimini kullanarak ulaşmaya çalışmaktadır. Bu anlayışın gelişmesinde en önemli katkı Glaser ve Strauss’tan gelmiştir. Glaser ve Strauss (1967) kuramın, araştırma sürecinde sistematik olarak elde edilmiş olan verilere dayalı olarak keşfedilmesini önermişlerdir. Yazarlar ortaya attıkları bu kurama “yerleşik kuram” (grounded theory) ismini vermişlerdir. Kurama bu ismin verilmesindeki temel gerekçe, bilginin, sosyal gerçekliğin içerisinde saklı olduğuna dair varsayımdır. Araştırmacının temel rolü, sosyal gerçekliğin içerisinde yerleşik (grounded) olarak duran bu bilgiyi, araştırma sürecinde toplamış olduğu verileri analiz etmek suretiyle keşfetmek ve ortaya çıkartmaktır. Diğer bir deyişle yerleşik kuram, belirli bir denence olmaksızın araştırma alanına gidilmesi, bu alanda ne olduğunun betimlenmesi, gözleme dayalı olarak neden öyle olduğunun açıklanması ve bunun formüle edilmesi süreçlerinden oluşmaktadır (Balcı, 2005).

Durum çalışması araştırılan konunun derinlemesine incelenmesine imkan tanır. Montessori Eğitiminin çeşitli konularını anlamada özellikle ne, nasıl, niçin soruları yöneltildiğinde tercih edilen bir yöntemdir(Çepni, 2012;Yin 2003;Yılmaz, 2015) Araştırma da, ele alınan durum; Tarihi süreç içerisinde Montessori eğitiminin genel özellikleri, uygulamaları, sonuçları ve mevcut durumdur.Araştırma, verileri, veri toplama yöntemlerinden biri olan “doküman incelemesi yöntemi” kullanılmıştır. Erken çocukluk okul öncesi eğitiminde Montessori Metodunun tarihi gelişimi ve mevcut uygulamaları ile ilkeleri ve prensipleri gözden geçirilerek, değerlendirilmiştir. Dökümanlar, nitel olarak yürütülen araştırmalarda başvurulan önemli veri kaynaklarıdır. Döküman incelemesi, araştırmanın konusu ile ilgili bilgi içeren materyallerin (yazılı ve elektronik) analizidir (Aktaş, 2015). Araştırma konusuyla ilgili yazılı ve elektronik kaynak malzemeler ve eserler. Araştırmanın amacı doğrultusunda toplanmış, çözümlenmiş ve yorumlanmıştır.

Beklenen/Geçici Sonuçlar

Sonuç olarak Montessori eğitim yönteminin geleneksel eğitim yöntemlerine oranla öz bakım, ince motor gelişimi, psikososyal gelişim, matematik, dil, fen, ilköğretime hazırlık gibi alanlarda bireye fayda sağladığı gözlemlenmiştir. Ayrıca yaratıcı ve yenilikçi düşünme, problem çözme yeteneği, entelektüel düşünce gibi alanlarda da gelişimlerine fayda sağladığı görülmektedir. Dikkatin polarizasyonu ilkesi gereğince uygulanan montessori materyal çalışmaları sonucunda 3-6 yaş arası çocuklarda dikkat ve konsantrasyon sürelerini arttırdığı gözlemlenmektedir. Aynı zamanda erken çocukluk dönemindeki okul öncesi çocuklarında otokontrol mekanizmalarının gelişmesini sağlamaktadır. kendi kendine yetebilen, öz güveni yüksek, araştırma ve geliştirme kabiliyeti kuvvetli, bilginin kaynağına ulaşma konusunda beceri sahibi bireyler yetiştirilmesini sağladığı gözlemlenmektedir. Montessori eğitimi almış çocukların hayal gücü yüksek, estetik bakış açısına sahip, yaratıcı ve eleştirel düşünme kabiliyetine sahip oldukları gözlemlenmektedir.

Anahtar Kelimeler: Montessori, Montessori Eğitimi, Maria Montessori, Okul Öncesi Eğitimi, Alternatif Eğitim, Montessori

Metodu, Montessori Eğitim Metodu

Kaynakça

veri toplamada kullanılan kaynak yayınlar;

Çocuğun Keşfi, Maria Montessori: Kaknüs yayınevi. Çocuğunuz Hakkında Bilmeniz Gerekenler, Maria Montessori: Kaknüs yayınevi.

Çocukluğun Sırrı, Maria Montessori: Kaknüs yayınevi. Emici Zihin, Maria Montessori: Kaknüs yayınevi. Çocuk eğitimi, Maria Montessori: özgür yayınları.

çocuk eğitim sanatı, emel çakıroğlu wilbrant: aura yayıncılık okul öncesi eğitimde montessori yaklaşımı, Emel Çakıroğlu Wilbrant: kök yayıncılık montessori metodu, Eylem Korkmaz: siyam kitap yayıncılık montessori modern bir yaklaşım, Paula Polk Lillard: Kaknüs Yayınları sınıfta montessori, Paula Polk Lillard: Kaknüs Yayınları

yazılı ve elektronik kaynaklar ile elde edilen araştırma, tez ve alan yazıları aşağıdaki gibidir. Röhrs (1994). Tzuo (2007). Hope Gazza (2009). Lillard (2008). Glenn (2003). Jacobson (2007). Wills (2006).

Rathunde & Csikszentmihalya, (2005). akt. Holfester, (2008).

Bower (2006).

Koçyiğit ve Kayılı (2009). Yiğit’in (2008).

78

Prendergast (1969).

Koçyiğit, Kayılı ve Erbay (2010). Çepni, 2012. Yin,2003. Yılmaz, 2015. Aktaş, 2015. Glaser ve Strauss (1967). Balcı, (2005).

(11581) MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programının Çevre Eğitimi Kavramı Açısından İncelenmesi

HATİCE BEKİR REMZİ AYDIN

Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi

Problem Durumu

Çevre canlıların var olduğu, insanlar ile diğer canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı etkileşim içinde bulundukları ortamı ifade etmektedir. Çevre eğitimi ise, globalleşen dünyada hızla gelişen teknoloji, tüketicilik ve şehirleşmenin ekolojik denge üzerindeki olumsuz etkilerinin önüne geçilmesi açısından kritik bir önem taşımaktadır (Kandır, Yurt, Cevher Kalburan, 2012). Bakker’a (2006) göre, ekolojik dengenin sağlanması ancak davranışlar ile gerçekleşebilir. Davranış da belli bir farkındalık düzeyi gerektirir. Bu farkındalık ise, bireyin çevreye karşı tutumlarına bağlıdır. Lubomira (2004), tüm sosyal gruplar ve nesiller için kitlesel ölçekte yürütülen çevre eğitiminin, insanlığın korunması ve dünyanın geleceği için tek şans olarak kabul edilen çevresel tutum değişikliğini sağlamanın en etkili yolu olduğunu belirtmiştir.

Çevre eğitimin temel amacı çevreye karşı duyarlılığın geliştirilmesi ve bu yönde çevre koruma davranışının bireylere kazandırılmasıdır. Hayat boyu edindiğimiz değerler ve alışkanlıklar yaşamımızın ilk yıllarında oluşmaya başladığından ve etkisini hayatımızın sonuna kadar hissettiğimizden dolayı çevre eğitiminin bireylere verilmesine ilk çocukluk yıllarından itibaren başlamak gerekmektedir. Çünkü çevreye karşı geliştirilen olumlu davranış, tutum ve çevresel bilginin oluşumunda okul öncesi dönemden itibaren verilen sistemli bir çevre eğitiminin etkisi büyüktür (Basile, 2000; Yoleri, 2012). Erken çocukluk yıllarında verilecek çevre eğitimi çocuğun doğaya karşılı saygılı, duyarlı bir yetişkin olmasına ek olarak gelişiminin bütüncül olarak desteklenmesi adına da önemlidir (Yayla Ceylan ve Ülker, 2014). Başka bir açıdan ise çevre gibi, güncel bir konunun okul öncesi programında yer alması çok yönlü gelişmeyi hedefleyen okul önce eğitimin kalitesini de artıracaktır (Gülay ve Önder, 2011). Günümüzde uygulanan bir çok okul öncesi eğitim programı kapsamında çevre eğitiminin öneminin vurgulandığı görülmektedir. Montessori, çocuğun kendini keşfetmesi ve özgür hareket edebilmesi için doğadaki düzeni, uyumu ve güzellikleri fark edip bundan mutluluk duyması gerektiğini belirtmiştir (Temel ve Toran, 2011). Ülkemizde uygulanan 2013 Milli Eğitim Balanlığı (MEB) Okul Öncesi Eğitim Programı’nda çocuğun çevresini tanıması ve korumasına yönelik kazanım ve göstergeler bulunmaktadır (Ogelman ve Güngör, 2015).

İlgili alan yazın incelendiğinde, MEB 2006 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın çevre eğitimi açısından analiz edildiği belirlenmiştir (Gülay ve Ekici, 2010). Ancak MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın okul öncesi eğitimi programının çevre eğitimi açısından analiz edildiği herhangi bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bunların yanında, bu çalışmayla okul öncesi eğitimde çevre eğitimin önemine dikkat çekileceği düşünülmektedir. Tüm bu nedenlerden dolayı bu çalışma kapsamında MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramlar açısından incelenmesi amaçlanmıştır.

Araştırma Yöntemi

Çalışmada bir nitel araştırma yöntemi olan doküman incelemesi deseni kullanılmıştır. Doküman incelemesi, araştırılması hedeflenen olgu ve olgular hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin analizini kapsamaktadır (Yıldırım ve Şimşek, 2013). Doküman analizi, diğer araştırma metotlarına göre daha az zaman alması, daha az maliyetli olması ve detaylı incelemelere fırsat vermesi yönüyle işlevseldir (Bowen 2009). Doküman incelenmesinin tercih edilmesinin sebebi, çalışma yapılacak MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın veri sağlamada temel kaynak olmasıdır.

MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın incelenmesi için araştırmacılar tarafından konu ile ilgili uzman görüşüne başvurarak bir kontrol listesi hazırlanacaktır. Bu kontrol listesinde, okul öncesi eğitim programının içeriği gözden geçirilmiş, program giriş, kazanımlar, öğrenme süreci ve değerlendirme boyutlarına ayrılmış ve bu boyutlar incelenecek temel başlıklar olarak ele alınacaktır. Programda ele alınmış olan her başlık çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramlar açısından incelenecektir. Programın giriş, öğrenme süreci ve değerlendirme başlıkları için ayrı birer tablo doldurulacaktır. Programın kazanımlar başlığının ele alındığı tabloda ise gelişim alanları tabloya sütunlar şeklinde eklenerek gelişim alanlarına göre kazanımların çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramlar açısından incelenmesi sağlanacaktır. Kontrol listesindeki ilgili yerlere programdan doğrudan alıntılar yaparak veri seti oluşturulacaktır. Programın çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramlaran incelenmesinin sonucunda elde edilmiş olan verilerin analizinde içerik analizi kullanılacaktır.

Beklenen/Geçici Sonuçlar

MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nın çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramlar açısından incelenmesi amaçlanan bu araştırmanın beklenen ve geçici sonuçları arasında;

 MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programın temel felsefesinin çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramları destekler nitelikte olduğu,

 MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı kazanımların sınırlı bir şekilde de olsa çevre eğitimi ve çevre eğitimine ilişkin kavramları yer verildiği,

80

 MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Program genel olarak incelendiğinde, çevre eğitimine yönelik kavramların düşük düzeylerde yer aldığı,

 MEB 2013 Okul Öncesi Eğitim Program genel olarak incelendiğinde, çevre eğitimine yönelik belirli gün ve haftaların düşük düzeylerde yer aldığı,

bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler: Çevre eğitimi, okul öncesi eğitim programı, okul öncesi, program Kaynakça

Basile, C. G. (2000). Environmental education as a catalyst for transfer of learning in young children. The Journal of

Environmental Education, 32(1), 21–27.

Bakker, M. J. H. (2006). Culture affects environmental attitudes: Analysis of attitudes towards the environment of

management of hotels around the globe. Unpublished master’s thesis, Erasmus University, The Netherland.

Bowen, G. A. (2009). Document analysis as a qualitative research method. Qualitative research journal, 9(2), 27-40.

Gülay, H., & Ekici, G. (2010). MEB okul öncesi eğitim programının çevre eğitimi açısından analizi. Türk Fen Eğitimi Dergisi,

7(1), 74-84.

Gülay, H. ve Önder, A. (2011). Sürdürülebilir gelişim için: Okul öncesi dönemde çevre eğitimi. Ankara: Nobel

Kandır, A., Yurt, Ö., & Cevher Kalburan, N. (2012). Okul öncesi öğretmenleri ile öğretmen adaylarının çevresel tutumları yönünden karşılaştırılması. Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 12(1), 317-327.

Ogelman, H. G., & Güngör, H. (2015). Türkiye’deki Okul Öncesi Dönem Çevre Eğitimi Çalışmalarının İncelenmesi: 2000- 2014 Yılları Arasındaki Tezlerin ve Makalelerin İncelenmesi.Mustafa Kemal Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,

12(32), 180-184.

Yayla Ceylan, Ş. ve Ülker, P. (2014). Okul öncesi eğitim çocuklarında çevre eğitimi neden önemlidir. İçinde H. Gülay Ogelman, (Ed.), Çocuk ve Çevre (37-58). Ankara: Eğiten Kitap.

Yıldırım, A. & Şimşek, H.(2013).Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri . 5. Baskı, Ankara: Seçkin.

Yoleri, S. (2012). Children and the environment: Creating environmental awareness among preschool children. Buca Eğitim Fakültesi Dergisi, 34, 100-111.

Temel, Z. F. ve Toran, M. (2011).Montessori Eğitim Yöntemi, Erken Çocukluk Döneminde Yaklaşımlar ve Programlar (Ed. Z.Fulya Temel), Ankara: Vize Yayıncılık, s.141-192

(11618) Çocuklarla Araştırma Yapma Konusunda Akademisyen Görüşlerinin İncelenmesi

NESLİHAN AVCI RUMEYSA GÜNDOĞDU FATİME ŞALLI

Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi Gazi Üniversitesi

Problem Durumu

Kavram olarak çocuk, zamana göre, toplumların yapılarına, kültürlerine, inançlarına ve ekonomilerine göre değişen dinamik bir kavramdır (Polat, 2007). 20 Kasım 1989 tarihinde yayınlanan Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin ilk maddesinde çocuk için yapılan tanım şu şekildedir: “Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre, erken yaşta reşit olmak durumu hariç, 18 yaşına kadar her insan çocuk sayılır” . Alanyazında görüş birliğine varılmış net bir yaş aralığı olmamakla birlikte genellikle Çocuk Hakları Sözleşmesinde belirlenen aralık temel alınmaktadır. (BMÇHS, s.5; Moroğlu, 2003, s.29; Polat, 1997, s.7; Akyüz, 2001).

Toplumsal bir kavram olan “çocukluk” içinde yaşanılan toplumun sosyal ve ekonomik durumlarından etkilenmektedir. Çocukların nasıl yaşadığı ve anlaşıldığı toplumların kültürel ve tarihsel bakış açısını yansıttığından, bu bağlamın dışında evrensel bir çocuk doğasından söz etmek mümkün değildir. Bu nedenle çocukluğu tek bir imge olarak değil, kültürler arası çeşitliliğe sahip bir kavram olarak görmek gerekir (Ercan, 2011, s. 86,87,91). Çocukluk diye ayrı bir dönemin varlığının kabul edilmesi gerektiğini dile getiren Rousseau, kendine has bir çocukluk anlayışına sahiptir. Çocuğun yetişkinlerden farklı bir dönem olarak algılanması gerektiğini vurgular.(Rousseau, 2013).

Son zamanlarda ve özellikle erken çocukluk eğitiminde, çocuk deneyimlerine ve çocukların yaşam dünyasındaki algı ve anlayışlarına ilişkin kendi görüşlerini nasıl temsil ettiği konusu araştırmalara dahil edilmeye başlanmıştır. Çocukların araştırmalara dahil edilmesiyle erken çocukluk araştırmalarında katılımcı araştırma terimi ortaya çıkmıştır (Levy, Thompson, 2015; Sommer, Pramling-Samuelsson ve Hundeide, 2010). Bu konuyu araştırmaya yönelik yapılan çalışmalarda geleneksel olarak çocuklar katılımcıdan çok araştırmanın bir nesnesi gibi düşünülmektedir (Lipponen, Rajala, Hilppö & Paananen, 2015, s.2). Geleneksel yöntemleri kullanan bu çalışmalarda genelde çocukların görüşleri kendilerinden değil yakınlarından (ebeveyn, aile, bakım elemanları vb.) dolaylı olarak alınmaktadır (Neill, 2005, s.46). Fakat son 20 yılda araştırmalarda çocuklar araştırmalara görüşleri ve deneyimlerine değer verilen birer katılımcı olarak dahil edilmektedir. Çocukların katılımcı olarak dahil edildiği birçok farklı yöntem vardır. Gözlem, görüşme, anket, resimler, deneyler- eğitim programı denemeleri, yaratıcı metotlar- fotoğraf, çizim, oyun, hikaye anlatımı bu yöntemlere örnek olarak gösterilebilir (Neill, 2005; Mukherji & Albon, 2010).

Araştırma yapan ve özgün araştırmalarla alana katkıda bulunmayı amaçlayan akademisyenlerin bazıları araştırmalarını çocuklarla yapmaktadır. Bu araştırmalar akademisyenlerin çocukluk anlayışlarına göre değişiklik gösterebilmektedir. Çünkü çocukluk anlayışları kullandıkları araştırma yöntemleri etkilemektedir. Bu durum ise araştırmanın sonucuna yansıyabilir. Türkiye’ deki alanyazın incelendiğinde akademisyenlerin çocuklarla araştırma yapma konusundaki görüşlerine yönelik bir çalışma tespit edilmemiştir.

Bu çalışmanın amacı alanyazın eksikliği gidermek için çocuklarla çalışan akademisyenlerin çocuklarla araştırma yapma konusundaki görüşlerini almaktır. Çalışma ile ülkemizde çocukluk çağı ile ilgili araştırma metodolojisi ve uygulamaları ortaya konularak çocukluk araştırmaları ve çocukluk anlayışı alanına katkı sağlanması umulmaktadır.

Araştırma Yöntemi

Bu araştırmada nitel araştırma deseni kullanılmıştır. Geleneksel yöntemlerle açıklanması zor olan sorulara cevap bulmak için gerekli olan nitel araştırmalar, ayrıntılı ve derinlemesine bilgi toplama, olguların, olayların ya da davranışların gerçekleştiği doğal ortamda inceleme, katılımcıların bireysel algı, deneyim ve bakış açılarını doğrudan öğrenme olarak tanımlanabilir (Büyüköztürk, Kılıç Çakmak, Akgün, Karadeniz ve Demirel, 2016, s.244-245; Creswell, 2014).

Araştırmanın çalışma grubunu Ankara’daki devlet üniversitelerinde yüksek lisans ve doktora eğitimine devam eden veya doktorayı son iki yıl içinde tamamlamış olan akademisyenler oluşturmaktadır. Çalışmaya başlamadan önce etik kurul izni alınmıştır. Katılımın tamamen gönüllülük esasına dayandığı ve araştırmanın herhangi bir yerinde özgürce katılımın sonlandırılabileceği hususunda bilgilendirici aydınlatılmış onam formu katılımcılara imzalatılmıştır (Glesne, 2013).

Verilerin toplanmasında yarı yapılandırılmış̧ soru formu kullanılmıştır. Araştırmada kullanılan soru formu araştırmacılar tarafından hazırlanmıştır. Araştırmada katılımcılara çalıştığı yaş aralığı, çocuklarla ilgili ilgi alanları, çocuk deyince akıllarına gelen sıfatlar, çocuklarla doğrudan araştırma yapma deneyimleri, çocuklar hakkında yetişkine soru sorma deneyimleri ile çocuklarla araştırma yapmanın avantaj ve dezavantajlarına ilişkin sorular yöneltilmiştir. Çalışmaya dahil olmaya gönüllü ve onay vermiş akademisyenlere soru formu doldurtulmuştur.

Araştırmanın verilerini, katılımcıların görüşleri oluşturmaktadır. Görüşmelerden toplanan verilerin analizi içerik analizi tekniği ile yapılmaktadır. Bunun için öncelikle beş katılımcının yanıtlarıyla kategoriler ve kodlar oluşturulmuştur. Çalışmanın bundan sonraki süreçlerinde on katılımcının formları iki araştırmacı tarafından ayrı ayrı incelenerek güvenirlik hesaplanacaktır.

82

Güvenirlik için görüş birliği ve görüş ayrılığı sayıları belirlenerek araştırmanın iç güvenirliği, Güvenirlik = Görüş Birliği / Görüş