• Sonuç bulunamadı

Fasıllardaki Konuları Baştan Kaleme Almasına Örnekler

2. Nûru’l-‘Ayn ve Câmi‘u’l-Fusûleyn Arasındaki Farklılıklar

2.1. Nûru’l-‘Ayn ve Câmi‘u’l-Fusûleyn Arasındaki Üslup ve Telif Tarzından

2.1.1.5. Fasıllardaki Konuları Baştan Kaleme Almasına Örnekler

- 25. faslın başlıkları arasında olan “Kefalette Zaman” Câmi‘u’l-Fusûleyn’de sadece iki nakille açıklanmıştır. Nişancızâde ise kendi eserine sadece el-Udde fî’l-Fetâvâyı155 almış

-ki bu nakli de sonra kendi açıklamıştır- Şeyh Bedreddin’in kısa ve yüzeysel işlediği bu konuyu çoğunlukla Kâdîhan’dan yaptığı nakilleri kullanarak “Kefalette Zaman Tayin Etme” başlığı altında işlemiştir.156

- 25. faslın son başlığı “Helali Kendine Haram Kılma Yoluyla Yapılan Talâk”tır.

Câmi‘u’l-Fusûleyn’de ise bunun yanında yeminle ilgili bazı meseleler de ele alınmıştır.

Nişancızâde’nin yeminle ilgili bazı meseleleri tespit ettiğimiz kadarıyla eserine almadığını söyleyebiliriz. Helali kendine haram kılarak yapılan talâk konusunda ise önemli değişiklikler yapmıştır. Konunun gidişatını baştan sona değiştirerek daha düzenli bir hale getirmiştir.157 Câmi‘u’l-Fusûleyn’de talâka niyet bahsi farklı yerlerde zikredilmiş

ve fazlaca örnekler verilmişken Nişancızâde bunları tek bir yerde toplamış bazı nakilleri

Câmi‘u’l-Fusûleyn’den gerekli gördüğü kadarıyla almış ve kendisi yeni nakiller

eklemiştir.158 Câmi‘u’l-Fusûleyn’de verilmeyen yeni hükümler ve ulemanın ihtilaf ettiği

meselelere de değinmiştir.159

153 Simavna Kâdısıoğlu Şeyh Bedreddin’in (ö.823/1420) eseridir. 154 NA, vr. 182b. Bahsi geçen nakil için bkz: NA, vr. 72a; CF, vr. 113b.

155 Câmi‘u’l-Fusûleyn’de Udde’tü-l-Müftîn lin-Nesefî olarak verilmiştir. Eser Keşfü’z-Zunûn’da bulunmakla beraber hangi Nesefi olduğu belirtilmemiştir. [Hacı Halîfe (Kâtip Çelebi), Keşfü’z-Zunûn fî

Esâmi’l-Kütübi ve’l-Funûn, thk. Muhammed Abdulkadir ‘Ata, Beytut: Daru’l Kütübi’l-İlmiyye, 2017, II,

s.395]

156 CF, vr. 236b-237b.

157 Câmi‘u’l-Fusûleyn konuya bu yemini eden kişinin niyetinin sorulması gerektiği açıklamasıyla başlarken Nişancızâde ilk önce genel hükmü vererek kişinin bu yeminin bâin talâkla sonuçlanacağını açıklar (NA, vr. 149b; CF, vr. 237a.)

158 Nişancızâde, talâka niyet eden kimsenin kaç talâka niyet ettiyse o kadarının gerçekleşmesi meselesinde

Câmi‘u’l-Fusûleyn’de Zehiratü’l-Fetâvâ’dan verilen nakli almayarak Hulâsa’dan nakille hem Câmi‘u’l- Fusûleyn’deki örnekleri vermiş hem de farklı örneklere yer vermiştir. (NA, vr. 150a.)

159 Burhâneddin el-Mergīnânî’nin Muhtârâtü’n-Nevâzil’inden nakille gelen “Helal olan bana haram olsun” sözünün bir şeye niyet etmemişse istihsanen yeme içme üzerine olacağı müteahhirunun örfteki kullanımının

32

- 29. faslın konularından olan “Fasit Hibe” Nişancızâde’nin belki de en çok takdim ve tehir yaptığı bölümlerin başında gelmektedir. Bu sebeple konuyu baştan ele almıştır diyebiliriz. Bütün takdim ve tehirleri vermek yerine örnek olması açısından sadece bir kısmını vermekle yetineceğiz.

Şeyh Bedreddin, Câmi‘u’l-Fusûleyn’de “Fasit Hibe” konusuna İmam Hâherzâde’den taksim edilebilen bir şey iki kişiye hibe edilip teslim edilse ve bu kişiler taksim edilmeden o şeye sahip olup mal da helak olursa tazmin edecekleri şeklindeki nakliyle başlar. Ardından el-Udde fî’l-Fetâvâ’dan fasit hibede mevhubun kabzla tazmin edileceği ancak hibe alan kişinin kabzla ona sahip olmayacağı, Fetâvâ el-Kâdı

Zâhîreddîn’den, kabzedilse dahi ortak olarak verilen hibenin mülkiyet ifade etmeyeceği, Vakıât’tan Ebu Hanife’ye göre taksim edilemeyen ortak mallardan verilen hibenin

mülkiyet ifade etmeyeceği nakilleriyle devam etmiştir.

Nişancızâde ise konuya “Tenakuz ve Dava Faslı”nda (10. fasıl) Vakıât’ta geçen şu açıklamayla başlamıştır:

Hibe ikrarı, akitte sıhhat asıldır kuralı sebebiyle sahih hibeyi ikrar anlamına gelir ve hem hibenin hem de hibenin kabzının ikrarını içerir. Çünkü hibenin kabzedilmesi kabul edilmesi konumundadır. Akdin ikrar edilmesi de akdin iki rüknünün ikrar edilmesi anlamına gelir.160

Nûru’l-‘Ayn’daki sıralama ise el-Udde fî’l-Fetâvâ, İmam Hâherzâde, Fetâvâ el- Kâdı Zâhîreddîn ve Vakıât şeklindedir.161 “Tenakuz Faslı”ndan buraya aldığı nakille

beraber düşünüldüğünde bu sıralamanın konu bütünlüğüne daha uygun olduğu görülmektedir.

Nişancızâde 29. fasıldaki “Fasit Müzâraa” ve “Fasit Müsâkat” başlıklarını da tekrar ele almıştır diyebiliriz. Yaptığı tasarruflara örnek olarak şunları verebiliriz: Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre müzâraa ve müsâkat akitlerinin caiz olması için üç kural ve yedi şarta ihtiyaç vardır. Nişancızâde, Câmi‘u’l-Fusûleyn’de verilen kuralları zikretmemiş, şartların sıralamasını değiştirmiş ve neler olduğuna kısaca değinmiştir. Şartlarla ilgili Câmi‘u’l-Fusûleyn’de yapılan açıklamalara eserinde yer vermezken,

yaygınlığında dolayı niyetsiz talâkın gerçekleşeceği görüşü ve buna göre fetva verilmesi örnek olarak verilebilir. (NA, vr. 149b.)

160 NA, vr. 166; CF, vr. 84a. 161 NA, vr. 166a-166b; CF, vr. 266b.

33

kendisi sadece ortaklığı kaldırmayacak derecede çıkan ürünün taraflar arasında pay edilmesine Kâdîhan’dan örnek vermiştir.162

Câmi‘u’l-Fusûleyn’de müzâraa akdinin caiz olmasının kural ve şartları

açıklandıktan sonra Nişancızâde, müzâraanın fasit şartla batıl olacağına dair açıklamaları, toprak, tohum, iş ve öküzün ait olduğu tarafa göre müzâraa ortaklığının sahihliği ve tarafların alacakları meselesinden sonra zikretmiştir.163

Toprak, tohum, iş ve öküzün ait olduğu taraflara göre hem müzâraanın sıhhati hem de tarafların alacakları değişmektedir. Örneğin toprak ve öküz birine tohum ve iş birine ait olursa veya tohum birine kalanlar diğerine ait olursa müzâraa fasit olur. Bu konu

Câmi‘u’l-Fusûleyn’de çok karışık ve dağınık işlenmiştir. Nişancızâde yaptığı

değişikliklerle bu karışıklığı gidermeye çalışmıştır. Konuyu Dürer Gurer ve Kâdîhan’dan nakille açıklamıştır. Câmi‘u’l-Fusûleyn’den ise sadece tohum ve öküz birine, toprak birine, çalışma birine ait olmak üzere kurulacak müzaraa ortaklığıyla tohum ve toprak birine, öküz birine, çalışma birine ait olmak üzere kurulacak müzaraa akdinin fasit olacağı hükümlerini almıştır.164

Şeyh Bedreddin “Fasit Müsâkat” konusunda tek bir örnekle yetinmişken, Nişancızâde birçok ilavede bulunmuştur. Câmi‘u’l-Fusûleyn’de sadece bir kimsenin sürenin tamamlanmasından sonra bağın kendisine mestur bir şekilde teslim etmesi şartıyla üzüm bağını müsâkat akdi için vermesinin fasit olması örneği verilmiştir.165

Nişancızâde müsâkat akdinin mahiyetini ve caizliği konusunda üç imamın görüşlerini aktardıktan sonra caiz olmasının şartlarını, hangi ürünlerde müsâkat akdinin geçerli olduğunu, müsâkat akdinde şart koşulan paylaşımlardan hangilerinin akdi fasit kılacağını, müsâkat akdinin sone ermesini ve feshini Kâdîhan ve Dürer Gurer’den yaptığı nakillerle ilave etmiştir.166

162 NA, vr. 168a; CF, vr. 270a-271b. 163 NA, vr. 169a.

164 NA, vr. 169a; CF, vr. 271b. 165 NA, vr. 169b-170a; CF, vr. 272b. 166 NA, vr. 170a.

34

2.1.2. Şeyh Bedreddin’in Nakil Yaptığı Örnek ve Hükümlere Nişancızâde’nin Delil