• Sonuç bulunamadı

3. ÜNİVERSİTE YERLEŞKELERİNDE VE FAKÜLTE BİNALARINDA

3.1. Üniversite Yerleşkeleri, Fakülte Binaları ve Mekan Konfigürasyonu

3.1.3. Fakülte binalarında mekan konfigürasyonu

Üniversite çevrelerinin ana işlevi olan eğitim – öğretim ve araştırma ortamları fakülte binalarıdır. Günümüzde eğitimde meydana gelen gelişmeler ışığında, fakülte binalarının eğitimin formel yapısı dışında kullanıcılarının psikolojik ve sosyal ihtiyaçlarına da cevap veren mekan konfigürasyonları dahilinde planlanmaları gerekliliği karşımıza çıkmaktadır.

Bu anlamda çağdaş eğitim yapıları:

 İçinde ve dışında sürekli öğrenim ve gelişimin sürdürüldüğü,

 Öğrencilerin, yalnızca bilişsel değil, duyuşsal eğitimi ve gelişimine de değer verilen,

 Gerçek yaşam modelinin uygulanmasıyla kişilik, kimlik ve geleceğin yaşayarak kurgulandığı,

 Çevresindeki yaşamla dinamik ve üretici bir ilişki kurabilen, gerçek yaşam modelleri (Sanoff, 1994) olarak ele alınmalıdır.

Fakülte binalarının kullanıcıları, eğitim veren akademisyenler, eğitim alan ve meslek sahibi olacak olan öğrenciler ve idari personel olarak genellenebilir. Kullanıcıları geçici ve sürekli kullanıcı olarak sınıflandırdığımızda, öğrenciler belirli bir sürede eğitim alacak ve mezuniyetle ayrılacak olmaları sebebiyle geçici kullanıcılar olarak tanımlanabilmektedir. Kullanıcı grupları bazında, bina programındaki mekan gruplarını idari bölüm, öğretim üyeleri bölümü, eğitim bölümü, sosyal – kültürel mekanlar (kantin, konferans salonu, vb.) ve teknik mekanlar olarak gruplamak mümkündür. Her mimari kurguda olduğu gibi fakülte binalarında da belirli mekan konfigürasyonları benimsenebilmektedir. Eğitim yapıları genelinde olduğu gibi, fakülte binalarının mekan konfigürasyonunda da sirkülasyon ağının belirleyici olduğu görülmektedir.

Eğitimin formel sürecinin gerçekleştiği değişik türlerde ve boyutlarda biçimlenmiş derslikler eğitim yapısının temel birimlerini oluştururlar. Dersliklerin eklemlenmesi, belirli bir mantık içinde gruplanması ve belirli diziler oluşturması beklenir. Dersliklerin bir araya geliş biçimler dizilim, gruplanma ya da kümeler

biçiminde olabilmektedir. Elde edilen dizilerin veya grupların değişik kombinasyonları yapılarak okulun “katı” bölümleri elde edilir. Eğitim yapılarında bu “katı” bölümler dışında bireylerin diğerleriyle sosyal buluşma, tanışma, davranış geliştirme mekanları da kurgulanmalıdır. Yapılar veya yapı gruplarının kesişimlerinde yer alacak olan yemekhane, hol, kantin, toplantı salonu, fuaye, öğrenci kulüpleri, satış birimleri, kitaplık, spor salonları gibi mekanlar bu buluşmanın gerçekleşeceği kamusal mekanlar olarak düşünülmelidir (Karabey, 2004).

Eğitim yapılarında koridor tipi ve merkezi tip olmak üzere iki mekansal konfigürasyon görmek mümkündür. İlkinde sınıflar bir koridor üzerinde, diğerinde ise merkezi bir alanın etrafında konumlandırılmışlardır. Koridor şeması bir dolaşım mekanı görevini üstlenir ve öğrenci ile öğretmenlerin sınıflara erişimini sağlar. Merkezi organizasyonda bir ortak alan bulunmaktadır. Bu alan sadece sınıflara erişim sağlamakla kalmaz ayrıca öğrenci toplanmalarına, sosyal ilişki ve temaslara olanak sağlar (Pasalar, 2003).

Eğitim yapılarının mekansal organizasyonlarının büyük çoğunluğu dersliklerin lineer ya da küme halinde gruplanmalarına dayanmaktadır. Perkins’in (2001) eğitim yapılarının mekansal organizasyonlarını kategorize ettiği çalışmasında eğitim çevrelerinde gerekli olan temel bölümler dolaşım, ortak kullanım alanları ve derslikler olarak belirtilerek şematize edilmiştir (Şekil 3.3).

ana sirlülasyon derslikler ortak alanlar (kütüphane, spor alanı, vb.) derslik düğümleri

Şekil 3.3. Perkins’in eğitim yapıları mekan konfigürasyonuna dayalı sınıflandırması (Perkins, 2001)

21. yüzyılda Avrupa’daki eğitim yapılarında tasarım modellerini ele alan bir başka çalışmada bu modeller: avlulu plan, blok plan, küme plan ve kent plan olarak

sınıflandırılmıştır (Tablo 3.2). Bu modellerin detaylandırılmasında esas olan, morfoloji ve mekan konfigürasyonudur (Rigolon, 2010).

Tablo 3.2. Eğitim yapıları mekan konfigürasyon modelleri (Rigolon, 2010)

avlulu plan kapalı avlulu çok avlulu açık avlulu

Avlulu plan: geçmişten günümüze dış mekan ilişkisine önem veren tasarımlarda tercih edilen bu modelin standart özelliği rahatça kullanılabilen, psikolojik olarak güven ve aidiyet hissi veren, korunmuş bir dış mekanın varlığıdır. Tek avlulu, açık veya kapalı avlulu ve çok avlulu olmak üzere 3 alt modele sahip olan bu plan şemasında hacimler genellikle lineer bir örüntüde akar ve avlular sosyal etkileşim mekanı olarak kullanılır.

blok plan blok atriyum blok eğitim allesi

Blok plan: basit bir iç mekan konfigürasyonu ile kompakt hacimlerden oluşur. İkincil önemli özelliği doğrudan ana öğrenme mekanlarına (derslik, stüdyo, laboratuar) yönelme sağlayan büyük ve benzersiz bir sosyal etkileşim mekanına sahip olmasıdır.

küme plan esas atrium esas lineer birim atrium birim lineer Küme plan: bu modelde bina farklı hacimlere bölünmüştür. Farklı hacimleri birbirine bağlayan sirkülasyon şemasına dayalı olarak çok çeşitliliğe sahip olan bu modelde lineer boylamasına bir düzenleme olabileceği gibi merkezi bir atriyum görmek de mümkündür.

kent plan karmaşık blok bileşik bloklar

Kent plan: bir şehirde olduğu gibi mekanların ve fonksiyonların çok çeşitliliğe sahip olduğu bir modeldir. En kamusal alan (kent meydanı) en önemli binalarla (kütüphane, oditoryum) ile çevrelenmiş, bu alana bağlanan yollar ile daha “özel” mekanlara (derslikler) erişim sağlanmıştır. “Karmaşık bloklar” ve “bileşik bloklar” olmak üzere iki alt modele sahip olan bu şemada karmaşık bloklar genellikle tek katlı kompakt bir yapı sergilerken, bileşik bloklar serbest şekilde düzenlenmiş çok sayıda hacimden oluşur.

Başarılı bir fakülte binası tasarımı için belirgin ve iyi düşünülmüş bir mimari program gereklidir. Eğitime dayalı temel konular tanımlanmalı, bunlar arasındaki ilişki ve önerilen binanın fiziksel formu düşünülmelidir (Wyatt, 2003). Bir binanın niteliğini etkileyecek fiziksel çevrenin değerlendirilmesinde dikkate alınabilecek ölçüt ve standartlar bulunmaktadır. McCormick (1970) dış çevrenin özelliklerine bağımlı olan standartları şöyle sıralamaktadır:

 Eylem performansı: çalışma, spor yapma gibi eylemler

 Fiziksel kolaylık: nesnelerin kolay ve rahat kullanılabilmesi

 Rahat ulaşım: istenilen yere erişim kolaylığı

 Fiziksel/bedensel mutluluk: sağlık ve güven duygusu

 Fiziksel konfor: sıcaklık, gürültüden korunma, oturma rahatlığı, vb.

 Fiziksel mekan: kişinin ihtiyaçları çerçevesinde yeterli mekanın varlığı

 Toplumsal bağlar: sosyal etkileşimde bulunma olanakları

 Estetik: kişinin tercihleri

 Kişisel değerler: kişinin değer verdiği şeyleri seçme özgürlüğü, kültürel faaliyetler, eğlence, rekreasyon.

Bu standartlar dış çevre tarafından, yani mekan örgütlenme biçimi gibi bina özelliklerinden, mobilya ve diğer dekor elemanlarının oluşturduğu görsel çevre özelliklerinden, iklim – aydınlatma – sıcaklık kontrolü gibi fiziksel çevre özelliklerinden, rekreasyonel ve kültürel tesisler gibi ortak tesislerden ve ulaşım sisteminden etkilenmektedir. Buradan da anlaşılabileceği gibi binanın işlevselliği dış çevre faktörlerinin yeterince gelişmiş olmasına da bağlıdır. Howard ve Smith (1982) bu özellikler arasında en çok mekan konfigürasyonu üzerinde durmaktadır. Mekanların ve binanın kullanılış biçimi, kullanılan eşyaların yerleşimi, mekanlar arası koordinasyonun nasıl sağlandığı gibi konular fiziksel çevrenin değerlendirilmesinde ele alınması gereken önemli faktörlerdir (Bulut, 1996).

Fakülte binaları da bu standartlar bazında ele alındığında, eylem performansı açısından kullanıcılarının çalışma, öğrenme, dinlenme ve sosyal etkileşimde bulunma eylemlerine olanak sağlayan mekanların genel mekan kurgusunda önem taşıdığı görülmektedir. Mekanların kolay erişilebilir olma gerekliliği, sirkülasyon ağının biçimlenmesi ile doğrudan ilişkilidir. Mekanlar kullanıcılarına mutluluk, rahatlık, ait olma, güven hissini verecek, uygun sıcaklık, aydınlık, gürültüden korunma ve oturma rahatlığı gibi fiziksel konfor şartlarını sağlayacak şekilde planlanmalıdır. Kullanıcılarının zamanlarının büyük çoğunluğunu geçirdikleri mekanlar olan fakülte binalarında, sosyal etkileşim olanaklı mekanlar kurgulanmasını da toplumsal bağların güçlenmesi ve kullanıcıların psiko-sosyal ihtiyaçlarının karşılanması açısından bir gereklilik olarak ifade etmek mümkündür.

Bir fakülte binasını oluşturan mekanları işlevlerine göre; yönetim mekanları (dekanlık, bölüm veya anabilim dalı başkanlıkları, öğretim elemanı odaları ve yardımcı

mekanlar), eğitim birimleri (derslikler, seminer odaları, konferans salonları, çizim atölyeleri ve yardımcı mekanlar), araştırma mekanları (laboratuarlar ve kitaplık), toplantı ve gösteri mekanları (büyük kapasiteli salon ve amfi tiyatrolar), sergi alanları, beslenme ve sosyalleşme mekanları (kafeterya, kantin, dinlenme alanları), yardımcı mekanlar (çeşitli depolar ve tesisat merkezleri), dolaşım alanları (çeşitli koridor, merdiven ve asansörler) vb. olarak örgütlemek mümkündür (Türeyen, 1999).

Fakülte binaları yoğun sirkülasyon yüklerine sahip karmaşık fonksiyonlu binalardır. Dolaşım ve çıkış açık olmalı, koridorlar geniş, tuvalet mekanları yeterli büyüklükte olmalıdır. Çok katlı fakülte binalarında yeterli sayı ve büyüklükte merdiven ve asansör sağlanması gerekmektedir. Ortak kullanım alanlarına da ayrıca önem verilmelidir.

Eğitim ortamı; eğitsel iletişim ve etkileşimin yer aldığı, öğrencinin etkileşimde bulunduğu ve eğitim etkinliklerinin meydana geldiği çevre anlamında bir kavramdır. Psikolojik, sosyal ve fiziksel boyutları olan bu çevrenin öğretme – öğrenme etkinliklerine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Diğer bir deyişle, çevre ile öğrenci arası etkileşim boyutlarının eğitim hedefleri doğrultusunda organize edilmesi ve yönetilmesi gerekmektedir. Öğrencinin içinde yaşadığı ve çalıştığı çevrenin onun tüm davranışlarını etkilediği bilimsel bir gerçektir. Çeşitli bina donatım, model, düzenlemeler, sıcaklık, renk ve çeşitli objelerden oluşan çevre önce insanlar tarafından şekillendirilmekte, aynı çevre daha sonra da insanları şekillendirmektedir (Alkan, 1979).

Bu anlamda fakülte binalarının mekan konfigürasyonu, eğitimin fiziksel ve sosyal kalitesi için büyük önem taşımaktadır. Fakülte binalarının tasarımı; mekan veya mekan gruplarının konumlandırılması, biçimlendirilmesi ve kitlesel kompozisyonu olmak üzere üç aşamada gerçekleştirilmektedir. Mekan veya mekan gruplarının birbirleri ile olan ilişkilerinin önem derecelerine göre tüm birimlerin arsa üzerindeki ideal noktalarda konumlandırılmaları tasarım evresinin ilk adımıdır. İkinci adım olan biçimlendirme aşamasında, tüm mekanlar barındırdıkları eylemlere göre en uygun şekilde biçimlendirilir, ölçülendirilir, donatıları yerleştirilir ve ölçekli olarak yerleşim planı içinde konumlandırılır. Tasarım aşamasının son adımı olan kitlesel kompozisyonun belirlenmesi aşaması ise mekanların ait oldukları ana birimi oluşturmak üzere kompozisyonlarının sağlanmasını içermektedir. Bu aşamada gerçekleştirilen kompozisyon çalışmalarının sonuç ürünü genellikle çeşitli geometrik şekillerde bütünleştirilmiş tek bir kitlesel ünitedir. Bu ünite yaygın ve tek katlı veya kompakt ve

çok katlı olmak üzere iki şekilde düşünülebilir. Birincide, ünite kapsamındaki mekanlara yatay dolaşım elemanı olarak koridorlar, ikincide ise koridor, merdiven ve asansörler eklenmiştir. Ana birimlerin kompozisyon çalışmalarının tamamlanması ile fakülte bütününün kitlesel kompozisyon çalışması aşamasına geçilmektedir. Bu aşamanın sonucunda elde edilen sonuç ürün çeşitli geometrik şekillerin entegrasyonuyla oluşan tek bir monolitik kütle olabileceği gibi, yaygın kütlelerin yatay dolaşım elemanları ile birleştirildiği pavyonlar topluluğu şeklinde de olabilir. Ayrıca bu ana birimler kümeli, merkezi, lineer, ızgara ve ışınsal şekilleriyle vurgulu kavramsal modeller ışığında kompoze edilebilir. Bu aşamada mekan ve ana birimlere ek olarak yoğun bir şekilde gündeme gelen yatay dolaşım elemanları (koridorlar, köprüler, tüp geçitler) ve düşey dolaşım elemanları (merdivenler, rampalar, asansörler) dolaşım ve ulaşım işlevleri yanı sıra sayısız formlarıyla iç ve dış mekanlarda vurgulayıcı, sınırlayıcı, ayırıcı ve bağlayıcı rolleri ile biçimlenmeyi etkileyen önemli birer mimari eleman olarak kullanılmaktadır (Türeyen, 1999).

Fakülte binalarında mekan konfigürasyonu, eğitim yapılarının genelinde de görüldüğü gibi sirkülasyon ağının biçimlenmesi ile şekillenmektedir. Yüksek kullanıcı sayısına ve fonksiyon çeşitliliğine sahip karmaşık bir fiziksel oluşum olarak fakülte binaları, kullanıcılarının eğitime dayalı temel ihtiyaçları yanında, sosyalleşme gereksinimlerine de cevap verecek mekansal düzenlemeleri sağlamak durumundadır. Öğrencilerin farklı ihtiyaçlarını karşılayabilecekleri mekansal konfigürasyona sahip fakülte binalarında eğitimlerini sürdürmelerinin akademik hayatları üzerinde olumlu yönde etkisi olacaktır.