• Sonuç bulunamadı

1.2. Yugoslavya‟nın DağılıĢındaki DıĢ Etkenler

1.2.1. ABD‟nin Yugoslavya Politikası

1.2.1.1. Yugoslavya‟nın DağılıĢında Rusya‟nın Etkisi

1.2.1.1.2. AB'nin Eylemsizliği ve ODGP

AB, 1991 yazında Gözlemci Misyonu adıyla silahlı olmayan güçlerden oluĢan ateĢkes denetleme birimi oluĢturmuĢ; gözlemciler, çatıĢan taraflar arasında arabuluculuk yapmaya çaba göstermiĢlerdir. Ancak savaĢın yayılması karĢısında Fransa tarafından 1992 Ağustos ve Eylül aylarında yapılan çağrıda, çatıĢma bölgelerine ateĢkesi denetlemek üzere BAB barıĢ gücü gönderilmesi istenmiĢtir. Ancak bu öneri diğer üyeler tarafından kabul görmemiĢtir46. Bu arada Fransa'nın önerisi ile oluĢturulan bir çalıĢma

grubunda BAB'ın müdahale seçenekleri belirlenmiĢtir. Ancak bu seçeneklerden hiçbirisi BAB Bakanlar Konseyi tarafından uygun bulunmamıĢtır47

. BarıĢ gücü oluĢturulması konusunda görüĢ birliği sağlanamayınca dikkatler BM üzerinde yoğunlaĢmaya baĢlamıĢ; böylece, Eski Yugoslavya krizine AB'nin müdahale etme seçeneği ortadan kalkmıĢtır.

44 Avrupa gözlemcilerine lojistik destek öngören birinci seçenek için iki bin asker gerekli görülürken,

gözlemcilere eskort ve koruma öngören ikinci seçenekte 5- 6 bin askere ihtiyaç olduğu saptanmıĢtır. Üçüncü seçenekte hafif silahlarla donanmıĢ 4500 -5000 askerden oluĢan barıĢ gücü ile 3000 ila 5000 arasında değiĢen ateĢkes gözlemci yer almıĢtır. Son seçenek ise 20-30 bin kiĢiden oluĢan ağır silahlarla donatılmıĢ barıĢ gücü oluĢturulmasını teklif edilmiĢtir. Bk. John Zametica, Yugoslav Conflict, Summer 1992, s. 61.

45 Bougarel, aynı eser, s. 98. 46

Ben Soetenderp, Foreign Policy in the European Union, Longman, London ve New York, 1999, s. 141.

47 Edward Goffrey, The Potential and Limit of The CFSP: The Yugoslav Example, Foreign Policy of the

European Union- From EPC to CFSP and Beyond,(ed: Elfriede Regelsberger ve diğerler), London 1997, s. 186–187.

BM Güvenlik Konseyi tarafından 1992 ġubat ayında Hırvatistan'da Sırp ve Hırvat güçler arasında ateĢkesi korumak amacıyla BM Koruma Gücü kurulması kararı alınmıĢtır. Ġngiltere ve Fransa, bu gücün içinde aktif olarak yer almıĢlar, ancak Almanya, anayasal engelleri nedeniyle bu güce asker vermemiĢtir.

Bosna-Hersek iç savaĢında 1992–1995 barıĢ gücü görevlerini BM Ģemsiyesi altında NATO yerine getirmiĢ; Adriyatik denizi ve Tuna nehrinde NATO ve BAB tarafından ortaklaĢa olarak Karadağ ve Sırbistan'a karĢı deniz ablukası uygulanmıĢtır. Bosna üzerinde uçuĢa yasak bölgeler, buradaki askerî güce hava desteği ve Bosna- Hersek içindeki "güvenli bölgeler"in koruması Ġtalya'da bulunan NATO hava üssünden sağlanmıĢtır48

.

Diğer taraftan güç kullanma ve güç kullanma tehdidinde kararlılığın ortaya konulamaması Bosna-Hersek operasyonunda büyük sıkıntılar yaratmıĢtır. Kuzey Ordu Harekât Merkezi içinde yer alan barıĢ gücünün güç kullanması konusunda görüĢ ayrılığına düĢülmüĢtür. Bu durum 5 ġubat 1994'te Saraybosna‟da Pazar yerinde katliama yol açan bomba saldırısının ardından NATO tarafından yayınlanan ültimatomda Bosnalı Sırplardan 10 gün içinde ağır silahlarını Saraybosna'nın 20 km uzağına taĢımaları istenmiĢ, aksi takdirde imha edileceği belirtilmiĢti. Bu ültimatomun ardından 18 ay boyunca Saraybosna'ya topçu saldırısı olmamıĢtır. 28 Ağustos 1995'teki saldırıdan sonra Bosna‟da bulunan Sırp mevzilerine yönelik NATO bombardımanı baĢlamıĢtır. Bosna-Hersek'te üç buçuk yıl süren savaĢa son veren de ABD öncülüğünde NATO güçlerinin Sırp mevzilerine yönelik hava saldırısı olmuĢtur. SavaĢan tarafların liderleri arasında 1995 Ekim ayında daha sonra üzerinde durulacak olan Dayton BarıĢ AntlaĢması imzalanmıĢtır.

Kısaca AB‟nin Yugoslavya'nın dağılması sırasında ortaya koyduğu dıĢ politika pratiği, kendi içinde bütünsellik yaĢamamıĢtır. AB'nin askeri gücünün ve müdahaleyi mümkün kılacak altyapının olmaması olayların tırmanmasına neden olmuĢtur. baĢarısızlığın temelinde erken uyarı ve çatıĢma önleme mekanizmasının olmaması Netice olarak Yugoslavya krizi, AB'nin Balkanlar konusunda stratejisinin bulunmadığını göstermiĢtir.

48 James Gow, Triumph of the Lack of Will : International Diplomacy and the Yugoslav War, London

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

BOSNA-HERSEK DEVLETĠ’NĠ KURAN DAYTON BARIġ ANTLAġMASI Dayton BarıĢ AntlaĢması49

, ABD‟nin arabuluculuğuyla Ohio eyaletinin Dayton kentinde 14 Aralık 1995‟te Paris‟te Bosna-Hersek, Hırvatistan ve Sırbistan devletlerinin cumhurbaĢkanları tarafından imzalanarak Avrupa‟nın II. Dünya SavaĢı‟ndan bu yana gördüğü en kanlı savaĢı resmen sona erdirmiĢtir.

Slovenya ve Hırvatistan‟ın sırasıyla 1990 ve 1991 yıllarında Eski Yugoslavya‟dan ayrılmasının ardından, Bosna Hersek‟te 29 ġubat – 1 Mart 1992 tarihlerinde bağımsızlık için referandum yapıldı. Bosnalı Müslümanlar ve Hırvatlar plebisite büyük ölçekte katılım göstererek Bosna-Hersek‟in federasyondan ayrılmasını desteklerken, Bosnalı Sırpların büyük çoğunluğu oylamayı boykot etti. Buna rağmen 5 Nisan 1992‟de Bosna-Hersek Parlamentosu Federasyon‟dan ayrıldığını ilan etti. Bu kararı takip eden aylarda savaĢ baĢladı. Üçbuçuk yıl süren çatıĢmaya son vermek için bir barıĢ antlaĢması imzalanması için gösterilen uluslararası düzeydeki baĢarısız çabaların ardından, ABD, 1995 yılının sonbaharında yeni bir giriĢim baĢlattı. Sırp CumhurbaĢkanı Slobodan Miloseviç, Hırvat CumhurbaĢkanı Franjo Tudjman ve Bosna- Hersek CumhurbaĢkanı Alia Ġzetbegović savaĢ halindeki tarafları temsilen 1 Kasım 1995‟te Ohio eyaletinin Dayton kentindeki Wright-Patterson Hava Üssünde biraraya gelerek Amerikan DıĢiĢleri Bakan Yardımcısı Richard Holbrooke baĢkanlığında görüĢmelere baĢladılar. (Ek-2) Oturumlarda Ġngiltere, Fransa, Almanya ve Rusya'dan oluĢan Temas Grubu ve AB'den temsilciler de hazır bulundu. Miloseviç, Tucman ve Ġzetbegović, görüĢmelerin baĢlamasından üç hafta sonra 21 Kasım‟da antlaĢmaya vararak, Bosna-Hersek BarıĢ için Genel Çerçeve AntlaĢmasını paraf ettiler. Dayton BarıĢ AntlaĢması ismini alan bu belge, 14 Aralık 1995‟te Paris‟te resmen imzalandı. Ġmza törenine katılanlar arasında BM Genel Sekreteri Boutros Boutros-Ghali, NATO Genel Sekreteri Javier Solana, ABD BaĢkanı Bill Clinton, Fransa CumhurbaĢkanı Jacques Chirac, Ġngiltere BaĢbakanı John Major, Almanya BaĢbakanı Helmut Kohl ve

49 Hırvatistan SavaĢı ve Bosna SavaĢı'nı sona erdiren antlaĢmadır. O zamanki Bosna-Hersek Devlet

BaĢkanı Alija Izetbegoviç, Sırbistan Devlet BaĢkanı Slobodan Miloseviç ve Hırvatistan Devlet BaĢkanı Franjo Tudjman tarafından Kasım 1995'te ABD'nin Ohio eyaletindeki Dayton kenti yakınında uzlaĢma sağlanmıĢ ve 14 Aralık 1995'te de antlaĢma resmen imzalanmıĢtır. Bu antlaĢmanın arkasından 1996'da bölgelere NATO güçleri gönderilmiĢtir. Bu antlaĢma ile Bosna Hersek kantonlara bölünmüĢ ve ülkenin %49'unu Sırp Cumhuriyeti %51'ini BoĢnak-Hırvat Federasyonu'nun kontrol etmesi öngörülmüĢtür. Ayrıca, Doğu Slavoniya'yı Hırvatistan'ın kontrol etmesi öngörülmüĢtür.

Rusya BaĢbakanı Viktor Çernomirdin de yer aldı. Törende AB‟yi, Ġsveç‟in eski baĢbakanı ve Dayton BarıĢ Konferansı‟nın eĢ baĢkanı Carl Bildt bulunuyordu. Törende konuĢan Clinton, “Bugün bu barış korosunda kurbanların – oyun oynadıkları yerler

bombardıman altında ölüm tarlalarına dönüşen çocukların, tecavüze uğrayan genç kızların, öldürülerek toplu mezarlara gömülen erkeklerin, toplama kamplarında açlık çekenlerin, çarpışmalarda ölenlerin, evlerinden ve ailelerinden koparılan milyonlarca insanın – kutsal seslerini de duyuyoruz. Bu kurbanlar yattıkları yerlerden bu barış şarkısına eşlik ediyorlar. Onların sesleri sonsuza dek kalplerimizde ve akıllarımızda kalsın” dedi50

. Böylece üçbuçuk yıl süren savaĢ sona ermiĢ oldu.

Dayton BarıĢ AntlaĢması'nın, barıĢ kararları dıĢında bölgesel istikrar konularının askerî, siyasi ve sivil yönlerini düzenleyen 11 eki mevcuttur. Bu AntlaĢma çerçevesinde Müslüman ve Hırvatlar‟dan federasyon ile Bosnalı Sırpların yönetimindeki Sırp Cumhuriyeti olmak üzere büyük ölçüde özerk iki taraftan oluĢan egemen bir devlet olarak kurulan Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin uluslararası ve taraflar arası sınırları belirlendi, ayrıca Ek 4'te Bosna-Hersek Cumhuriyeti anayasasına yer verildi.

Batı‟daki yaygın kanaate göre, Dayton, etnik temizlik sürecini ve insanların topraklarından edilmesi sürecini tersine çevirmeyi hedeflemesi ve Bosna‟nın bölünmesini engelleyerek çoğulcu bir kimlik yapısını ve çokulusluluğu esas alan egemen bir devlet yapısını öngörmesi nedeniyle, önemsenmesi ve desteklenmesi gereken bir barıĢ antlaĢmasıdır. Ancak bu antlaĢmanın tenkit edilecek yönleri de bulunmaktadır. AntlaĢma esas itibariyle iki nedenle eleĢtirilebilir: Birincisi, bu antlaĢma aslında etnik bölünmeyi meĢrulaĢtırmıĢ ve kurumsallaĢtırmıĢtır. Ġkincisi, Sırpların kanla, terörle ve etnik temizlik yoluyla ele geçirdikleri topraklar, bu antlaĢmayla esas sahiplerine verilmemiĢtir. ġimdi bu iki nokta üzerinde durulacaktır.

Dayton BarıĢ AtnlaĢması tüm tarafları eĢit bir Ģekilde tatmin etmemiĢtir. Çünkü mevcut Ģartlar Sırp ulusal hedefleri ile uyum içindedir. BoĢnaklar, Bosna‟nın çoğulcu ve kozmopolitan karakterini muhafaza etmeyi hedeflerken, özellikle Sırplar bu fikre baĢtan itibaren karĢı çıkıĢlardır. Çok kimlikli ve çok kültürlü, hoĢgörüyü esas alan demokratik bir Bosna projesi, ne yazık ki savaĢ sonunda Sırpların ırkçı yaklaĢımlarına feda

edilmiĢtir. Neticede Bosna-Hersek Devleti, özü itibariyle, etnik bölünmeye uğratılmıĢtır. Kâğıt üzerinde varmıĢ gibi görünen ve BoĢnak, Hırvat ve Sırp iĢbirliğini esas alan aslında cılız yetkilere sahip, uluslararası denetim altında tutulan bir devlet haline getirilmiĢtir. Bu açıdan Bosna toprakları hem hukuken hem de fiilen bölünmüĢ olmaktadır.

Ġkinci olarak, Dayton BarıĢ AntlaĢması, bugünkü medeni dünyada kaba gücün yerini hak ve hukukun yer elması çalıĢmalarının henüz istenen ölçüde gerçekleĢmediğini göstermesi bakımından da dikkat çekicidir. Çünkü bu antlaĢma bir bakıma, “güçlü olan haklıdır” söyleminin hâlâ geçerli olduğunu göstermiĢtir. Aynen Hitler‟in, II. Dünya SavaĢı‟na giden süreçte uluslararası hukuku hiçe sayarak iĢgal ettiği Çekoslovakya topraklarını, baĢta Ġngiltere olmak üzere dıĢ güçlerin kayıtsızlığı neticesinde Almanya topraklarına katması (1938); ya da Ġsrail‟in 1948, 1956 ve 1967 savaĢlarında ele geçirdiği Arap topraklarının önemli bir bölümünü yine uluslararası toplumun kayıtsızlığı yüzünden kendi topraklarına kattığını ilân etmesi gibi, Sırbistan‟ın ve Bosnalı Sırpların uluslararası hukuku hiçe sayarak BoĢnakların topraklarının önemli bir bölümünü iĢgalleri görmezlikten gelinmiĢtir. Gerçekten de bu antlaĢma ile Bosnalı Sırplara, BoĢnak topraklarının % 49‟u bırakılmıĢtır. Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın kabulünde zamanlama da âdeta BoĢnaklara yönelik bir önyargının varlığına iĢaret etmektedir. Çünkü antlaĢma, Bosnalı BoĢnak güçlerin, saldırganlara bazı yerlerde Hırvatlarla birlikte karĢı koymaya geçtiği ve baĢarılar elde etmeye baĢladıkları bir dönemde kaleme alınmıĢtır. KuĢkusuz savaĢın her Ģeye rağmen sona ermesi önemlidir. AĢağıda Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın hükümlerine ayrı baĢlıklar halinde değinilecektir.