• Sonuç bulunamadı

Bosna-Hersek kaynaklarına göre Yugoslavya'nın dağılmasından sonra Bosna-Hersek Federasyonu'nun kurulması

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bosna-Hersek kaynaklarına göre Yugoslavya'nın dağılmasından sonra Bosna-Hersek Federasyonu'nun kurulması"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ SOSYAL BĠLĠMLER

TARĠH ANA BĠLĠM DALI

ATATÜRK ĠLKELERĠ VE ĠNKILÂP TARĠHĠ BĠLĠM DALI

BOSNA-HERSEK KAYNAKLARINA GÖRE

YUGOSLAVYA’NIN DAĞILMASINDAN SONRA BOSNA

HERSEK FEDERASYONU’NUN KURULMASI

Cemile TEKĠN

DOKTORA TEZĠ

DanıĢman

Prof. Dr. Ramazan ÇALIK

(2)
(3)
(4)

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı Cemile TEKĠN Numarası:

05411020511004 Ana Bilim /

Bilim Dalı

Tarih

Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılap Tarihi DanıĢmanı Prof. Dr. Ramazan ÇALIK

Tezin Adı Bosna-Hersek Kaynaklarına Göre Yugoslavya‟nın Dağılmasından Sonra Bosna Hersek Federasyonu‟nun

Kurulması

ÖZET

BOSNA-HERSEK KAYNAKLARINA GÖRE YUGOSLAVYA‟NIN DAĞILMASINDAN SONRA BOSNA HERSEK FEDERASYONU‟NUN KURULMASI

Bosna-Hersek bölgesinde ilk devlet XII. Yüzyılda Bosna Krallığı adıyla kurulmuĢtur. Osmanlıların XIV. ve XV. Yüzyıllarda fetihler sonucunda Krallık yıkılmıĢ; bundan itibaren XIX. Yüzyıl ortalarına kadar Bosna toprakları Osmanlı idaresinde kalmıĢtır. Daha sonra Avusturya-Macaristan Ġmparatorluğu‟nun iĢgaline uğramıĢ; I. Dünya SavaĢı‟ndan sonra Yugoslavya Krallığı kurulmuĢtur. 1945‟te Tito önderliğinde Yugoslavya Federal Cumhuriyeti kurulmuĢ; bu dönem 1990‟da sona ermiĢtir.

Yugoslavya‟nın dağılmasından sonra Alija Izetbegović önderliğinde Bosna-Hersek Cumhuriyeti kurulmuĢtur. BaĢkanlığı yaptığı Demokratik Eylem Partisi genel baĢkanı olarak girdiği 1991‟de cumhurbaĢkanı seçilmiĢtir.

Bosna-Hersek Devleti kurulup kısa sürede birçok devlet tarafından tanınınca, Avrupa‟nın ortasında bir Ġslam devleti görmek istemeyen Sırplar, BoĢnaklara 1992‟de savaĢ açmıĢ, çok sayıda insan bu savaĢta katledilmiĢtir. Bosna savaĢı, ABD ve AB ülkelerinin müdahaleleriyle 1995‟te NATO aracılığıyla durdurulmuĢtur. 14 Aralık 1995‟te Bosna; Sırp ve Hırvat liderlerinin koydukları imzalarla Dayton BarıĢ AntlaĢması yürürlüğe girmiĢtir. Bu antlaĢma ile Bosna-Hersek Devleti resmen kurulmuĢtur.

Bosna-Hersek Devleti‟ni üç etnik grup oluĢturmaktadır. BoĢnak, Sırp ve Hırvatlar, kantonlar halinde devlete ortak olmaktadırlar. Dayton, savaĢı durdurmuĢ, ancak çok uluslu Bosna-Hersek Devleti‟nin problemleri sona ermemiĢtir. AB‟ne çalıĢmaları devam etmektedir. Bu çerçevede yapılacak reformlar sonucu Bosna-Hersek Cumhuriyeti bağımsız bir devlet olarak dünya ulusları arasında yerini alacaktır.

(5)

Öğr

enc

ini

n Adı Soyadı Cemile TEKĠN Numarası: 054102051004 Ana Bilim /

Bilim Dalı Tarih Ana Bilim dalı Atatürk Ġlkeleri ve Ġnkılâp Tarihi Bilim Dalı DanıĢmanı Prof. Dr. Ramazan ÇALIK

Tezin Ġngilizce Adı The Foundatıon Of Bosnıa And Herzegovına Federatıon After The Collapse Of Yugoslavıa Accordıng To The Documents Of Bosnıa And Herzegovına

SUMMARY ABSTRACT

THE FOUNDATION OF BOSNIA AND HERZEGOVINA FEDERATION AFTER THE COLLAPSE OF YUGOSLAVIA ACCORDING TO THE DOCUMENTS OF BOSNIA AND HERZEGOVINA

The first state in the Bosnia-Herzegovina region was established in the 12th century under the name of Bosnia Kingdom. The Ottomans ruled the area from the 14th century on until the midst of the 19th century. Later on it was invaded by the Austro-Hungarian Empire. After the World War I, the Yugoslavian Kingdom was established. The

Yugoslavian Federal Republic, established in 1945 under the leadership of Tito, disintegrated in 1990.

After the disintegration of Yugoslavia, under the leadership of Alija Izetbegović, the Bosnia-Herzegovina Republic was founded. He became the president in 1991 in the elections that he has joined as the head of the Party for Democratic Actions (Stranka Demokratske Akcije, SDA).

The Serbians who did not want to see an Islam state in the midst of Europe when Bosnia-Herzegovina State was established and widely recognized by many states killed many people in the war they started with the Bosnians in 1992. The war in Bosnia ended with the intervention of USA and EU States by means of NATO. On 14th December 1995 the Dayton Peace Agreement was signed by the Bosnian, Serbian, and Croatian leaders. This agreement was the official foundation of the Bosnia-Herzegovina State.

Three ethnic groups form the Bosnia-Herzegovina State. The Bosnians, Serbians, and Croatians participate in the state as cantons. Dayton agreement has stopped the war but not the problems of the multinational Bosnia-Herzegovina State. EU membership negotiations are still in progress. The reforms made within this framework will enable Bosnia-Herzegovina Republic to be an independent nation among the nations of the world.

(6)

ĠÇĠNDEKĠLER ĠÇĠNDEKĠLER ... i ÖN SÖZ ... v KISALTMALAR ... vii GĠRĠġ ... 1 Bosna-Hersek‟in Tarihçesi ... 2

Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin DoğuĢu ... 5

Stratejik Perspektiften Bosna-Hersek ... 7

Tezin Kapsamı ve Amacı ... 7

BĠRĠNCĠ BÖLÜM YUGOSLAVYA FEDERASYONU’NUN DAĞILIġINI HAZIRLAYAN ETKENLER ... 9

1.1. Ġç ve DıĢ Etkenler ... 9

1.1.1. Yugoslavya‟nın DağılıĢındaki Ġç Etkenler ... 9

1.1.1.1. Çok Uluslu Yapı ... 10

1.1.1.2. Dini ve Kültürel Faktörler ... 12

1.1.1.3. Ekonomik Faktörler ... 13

1.1.1.4. Milliyetçi Hareketler ... 15

1.2. Yugoslavya‟nın DağılıĢındaki DıĢ Etkenler ... 18

1.2.1. ABD‟nin Yugoslavya Politikası ... 19

1.2.1.1. Yugoslavya‟nın DağılıĢında Rusya‟nın Etkisi ... 20

1.2.1.1.1. AB'nin "Toprak Bütünlüğünü Des"teklemesi ve Arkasından -"Tanıma" Ġkilemi ... 20

1.2.1.1.2. AB'nin Eylemsizliği ve ODGP ... 22

ĠKĠNCĠ BÖLÜM BOSNA-HERSEK DEVLETĠ’NĠ KURAN DAYTON BARIġ ANTLAġMASI ... 24

2.1. SavaĢa ĠliĢkin Hükümler ... 26

2.2. Sınırlar ... 27

(7)

2.4. Anayasa ... 27

2.5. Tahkim ... 28

2.6. Ġnsan Hakları ... 28

2.7. Mülteciler ve Yerlerinden EdilmiĢ Olanlar ... 28

2.8. Uluslararası Polis Gücü ... 29

2.9. Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın Öngördüğü Amaçlara UlaĢılma Durumu ... 29

2.9.1. SavaĢ Suçlularının Büyük Çoğunluğunun Yakalanamaması ... 30

2.9.2. Dayton'la "Dondurulan" Sorunlar Türkiye'nin GiriĢimleriyle Çözülebilir ... 31

2.9.3. Dayton BarıĢ AntlaĢması Sonrasında Bosna-Hersek‟in KurulĢunda KarĢılaĢan Problemler ... 32

2.9.4. Soykırım Davası ... 32

2.10. Bosna-Hersek ile Sırbistan ĠliĢkilerinde Gerginlik ... 33

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM DAYTON BARIġ ANTLAġMASINA GÖRE BOSNA-HERSEK DEVLETĠ’NĠN SĠYASĠ VE ĠDARĠ YAPISI ... 35

3.1. Siyasi Yapısı ... 35

3.2. Ülkenin KarıĢık Siyasi Yapısı ... 38

3.3. Bosna-Hersek Devleti Ortak Kurumları ... 41

3.4. Bosna-Hersek Cumhuriyeti Kurumları ... 41

3.4.1. Una-Sana Kantonu ... 43

3.4.2. Posavina Kantonu ... 44

3.4.3. Tuzla Kantonu ... 45

3.4.4. Zenisa-Doboy Kantonu ... 45

3.4.5. Bosna-Podrinje Kantonu ... 46

3.4.6. Orta Bosna Kantonu ... 46

3.4.7. Hersek-Neretva Kantonu ... 46

3.4.8. Batı Hersek Kantonu ... 46

3.4.9. Saraybosna Kantonu ... 47

3.4.10. Livno Kantonu ... 47

(8)

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BOġNAK-HIRVAT FEDERASYONU VE BOSNA SIRP CUMHURĠYETĠ’NDE

KARAR ALMA MEKANĠZMALARI VE YAġANAN SORUNLAR ... 49

4.1. Birimler Arasında Karar Alma Süreçleri ve YaĢanan Sorunlar ... 49

4.1.1. Dayton Sonrası Bosna Hersek‟te Anayasal Düzeni geliĢtirme ÇalıĢmaları . 49 4.1.1.1. Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın Doğasından Kaynaklanan Sorunlar ... 50

4.1.1.2. Yüksek Temsilcilik Kurumu ve Yetkileri Sorunu ... 51

4.1.1.3. Mülteciler ve Mülkiyet Sorunu ... 52

4.1.1.4. Ortak Güvenlik Sorunu ve Savunma Reformu ... 53

4.1.2. Egemenliğin Kullanımı Konusunda Sorunlar ... 54

4.1.2.1. Dayton Bosnası‟nın Yapısal Sorunları ... 55

4.1.2.2. Dayton Bosnası‟ndaki Etnik Sorunlar ... 57

4.1.2.3. Bosna-Hersek Federasyonu‟nda Ekonomik Yapılanmada Sorunlar ... 58

4.1.2.4. Bosna-Hersek Federasyonu‟nda Ekonomik Kriz Sorunu ... 60

4.2. Dayton Kriterlerinden AB Kriterlerine Bosna-Hersek ... 61

4.3. AB‟nin Bosna-Hersek Politikası ve Polis Reformu Faktörü ... 61

4.4. AB‟nin Bosna Hersek Politikasında GeliĢmeler ... 63

4.5. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi‟nin Bosna-Hersek Kararı ... 64

4.6. Uluslararası Toplumun Bosna-Hersek Politikası Konusunda Hatası ... 65

BEġĠNCĠ BÖLÜM BOSNA-HERSEK CUMHURĠYETĠ EKONOMĠSĠ ... 68

5.1. Dayton BarıĢ AntlaĢmasına Göre hazırlanan Bosna-Hersek Anayasandaki Temel Ekonomik Öğeler ... 68

5.1.1. Anayasanın Makroekonomik Çerçevesi ... 68

5.1.2. Anayasanın Ekonomik Hükümlerinin Hayata GerçekleĢtirilmesine Yönelik ÇalıĢmalar ... 70

5.2. Bölgesel Ekonominin GeliĢtirilmesi ... 71

5.3. BölgeselleĢme Etkeni Olarak Bosna-Hersek‟in Doğal Zenginlikleri ... 74

(9)

ALTINCI BÖLÜM

BOSNA-HERSEK DEVLETĠ’NĠ KURAN LĠDER ALĠJA ĠZETBEGOVĠģ ... 78

6.1. Alija‟nın Doğum Yeri ve Tarihi ... 78

6.2. Ailesi ... 78

6.3. Siyasi Hayatı ... 79

6.3.1. Üye Olduğu “Genç Müslümanlar TeĢkilatı”nın KuruluĢu, Yapısın ve Faaliyetleri ... 79

6.3.2. Ġslam Eğitimi Alması ... 80

6.3.3. “Genç UstaĢalar TeĢkilatı”ndan ArkadaĢlarıyla Birlikte Gördüğü Baskı ... 81

6.3.4. Hırvatların “Genç Müslümanlar TeĢkilatı”na KarĢı Tavırları ... 82

6.3.5. “Genç Müslümanlar TeĢkilatı”nın II. Dünya SavaĢı Sırasında FaĢistlerle ĠĢbirliği Yaptığına Dair GörüĢler ... 83

6.3.6. Aliya‟nın Ġlk Mahkûmiyeti ... 83

6.3.7. “1983‟teki Tutuklanması”nda Affedilmesi Ġçin Yalvarmasının Ġstenmesi ... 84

6.3.8. SDA‟nın Kurulması ... 85

6.3.8.1. Demokratik Eylem Partisi‟nin Kamuoyunu Bilgilendirmesi ... 86

6.3.8.2. Demokratik Eylem Partisi‟nin Bayrağınının TartıĢılması ... 87

6.3.9. Alija‟nın Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin CumhurbaĢkanı Seçilmesi ... 87

6.3.10. Ġzetbegović‟in Ġkinci Defa BaĢkan Olması ... 88

6.3.11. Alija'nın Demokratik Eylem Partisinin Genel Kurulu'ndaki Veda KonuĢması ... 88

6.4. Alija Ġzetbegović‟in Hastalığı ve Ölümü ... 89

6.5. Alija Ġzetbegović‟in Yazdığı Eserler ... 89

6.5.1. Doğu ve Batı Arasında Ġslam Adlı Kitabı ... 89

SONUÇ ... 92

BĠBLĠYOGRAFYA ... 95

(10)

ÖN SÖZ

Üçgen Ģekilli, tamamen ormanla kaplı, dünya haritasında zor göründüğü halde tüm dünyayı ayağa kaldıran ve toprak olarak küçük fakat doğal güzelliğiyle büyük devletlerin ilgisini çeken ülke Bosna-Hersek, Eski Çağ‟da kurulmuĢ günümüze kadar birçok kez el değiĢtirmiĢ; fakat ayakta tutunmayı baĢarmıĢtır. Osmanlıların Bosna‟da Ġslamı yaymasıyla bugünkü Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin tohumlar atılmıĢtır. Bunun için Osmanlılar BoĢnakları önce Anadolu‟da eğitmiĢ; sonra Bosna‟da eğitim kurumları inĢa ederek Ġslam-Türk kültürünün yayılmasını sağlamıĢtır. Bunun sonucu olarak Bosna‟da çok sayıda değerli Ġslam âlimi yetiĢmiĢtir. O âlimlerden birisinin torunu Bosna‟da Ġslam‟a karĢı cephe alan komünistlere baĢ kaldıran bilge insan merhum Alija Izetbegović BoĢnaklarda Müslümanlığın ölmediğni verdiği mücadele ile ispat etmiĢtir. Bugünkü Bosna-Hersek Devleti, onun eseridir.

Bu çalıĢmada, böyle bir konunun seçilmesinde birkaç sebep etkili olmuĢtur: Birincisi kendim Bosna asıllı bir BoĢnağım. Ġkincisi, araĢtırmada kullandığım kaynaklardan çoğu BoĢnakça, Sırpça ve Hırvatça‟dır. Doğup büyüdüğüm toprakta konuĢulan bu Slav dillerini bilmem iĢimi büyük çapta kolaylaĢtırılmıĢtır. Konuyu seçmeme neden olan diğer sebep, anne tarafından geldiğim Ġslam âlimi yetiĢtiren sülale ve Türkçe‟yi bilmedikleri halde kendilerini Türk olarak kabul etmeleridir. Doğup büyüdüğüm komünist sistem döneminin ardından çıkan Bosna-Hersek SavaĢına bizzat katıldım ve savaĢta Ģahsen görevler aldım. Bosna-Hersek CumhurbaĢkanı merhum Alija Izetbegović‟in maiyetinde çalıĢtım. Benim Türkiye‟ye gelmeme de o sebep oldu. Yukarıdaki mülahazlar göz önünde bulundurularak aĢağıda sunulan araĢtırma Bosna-Hersek‟in 1990–2011 yılları arasını kapsamaktadır.

Bu araĢtırma esnasında tabii ki bir takım problemlerle karĢılaĢıldı: Bunlardan ilki bazı konularda çok detaylı bazı konularda da sınırlı bilgiler edinilmesidir. Bu durumda konuyu bir bütün halinde vermek için detaylı bilgilerin bulunduğu konulara çok fazla ağırlık verilmemiĢtir. Bu çerçevede ele alınan konu, bir bir giriĢ ve altı bölüm olmak üzere tasnif edilerek incelenmiĢtir. GiriĢte, Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin kurulmadan önce ayrıldığı Yugoslavya Sosyalist Federativ Cumhuriyeti‟nin dağılıĢının sebeplerini belirtilerek, Bosna-Hersek Federasyonu‟nun kuruluĢunun zorlukları ifade edilmeye çalıĢılmıĢtır. Birinci bölümde Yugoslavya Federasyonu‟nun dağılıĢını hazırlayan etkenler incelenmiĢtir, onu terkip eden sonraki bölümlerde; Bosna-Hersek

(11)

Federasyonu‟nu kuran Dayton BarıĢ AntlaĢması, Dayton BarıĢ AntlaĢmasına göre Bosna-Hersek Devleti‟nin siyasi ve idari yapısı, Bosna-Hersek Federasyonu ve Bosna Sırp Cumhuriyeti‟nde karar alma mekanizmaları ve süreçleri, Bosna-Hersek ekonomisi, ve Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟ni kuran Alija Ġzetbegović‟e yer verilmiĢtir.

AraĢtırmanın ana kaynakları Saraybosna‟da Bosna-Hersek Devlet, Bosna-Hersek DıĢiĢleri Bakanlığı ve Bosna-Hersek BaĢbakanlık Cumhuriyet arĢivlerindeki belgelerdir. Bibliyografyada görüleceği gibi, ayrıca konuyla ilgili Bosna-Hersek ve Balkanlar‟da bu konuda çıkan kitaplar ve makalelerden faydalanmıĢtır.

Bu araĢtırma süresince o kadar çok insandan teĢvik, takdir ve yardım gördüm ki bunların hepsine teĢekkürü eksiksiz yapmaya kalkıĢsam epey bir yer daha alır. Bunların hepsine zamanında teĢekkürü bizat ifade etmiĢ olmakla birlikte bir kez daha Ģükranlarımı sunduğumu belirteyim. DanıĢmanım Prof. Dr. Ramazan ÇALIK‟a; tezle ilgili birtakım problemlerin hallinde bana kıymetli zamanlarını ayıran Prof. Dr. Yusuf KÜÇÜKDAĞ‟a ve Doç. Dr. Caner ARABACI‟ya burada ayrı ayrı teĢekkürü borç bilirim.

(12)

KISALTMALAR

AB: Avrupa Birliği

ABD: Amerika BirleĢik Devletleri

AGĠT: Avrupa Güvenliği ve ĠĢbirliği TeĢkilatı AK: Avrupa Komisyonu

AP: Avrupa Parlamentosu BAB: Batı Avrpa Birliği Bk: Bakınız

BM: BirleĢmiĢ Milletler Çev: Çeviren

DĠA: Türkiye Diyanet Vakfı Ġslâm Ansiklopedisi Ed: Editör

HDZ: Hırvat Demokratik Birliği

HDZBiH: Bosna-Hersek Hırvat Demokratik Birliği ĠLO: Uluslararası ÇalıĢma Örgütü

IMF: Uluslararası Para Fonu

ISAF: Uluslararası Güvenlik Destek Gücü KOB: Katılım Ortaklığı Belgesi

OTP: Ortak Tarım Politikası PDP: Çiftçi Demokrat Partisi

PHARE. Polonya ve Macaristan: Ekonomileri Yapılandırmak Ġçin Yardım S: Sayı

s: sayfa

SDA: Demokratik Eylem Partisi SDP: Sosyal Demokrat Partisi SDS: Sırp Demokrat Partisi

SNSD: Bağımsız Sosyal Demokrat Partisi SSCB: Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği UAD: Uluslararası Adalet Divanı

YMÖ: Yugoslav Müslüman Örgütü ZaBiH: Bosna-Hersek Ġçin Partisis

(13)

GĠRĠġ

Balkanlı olmak, farklı toplumların ve devletlerin, aynı coğrafyada yaĢamak, hatta aynı dili konuĢmak gibi birleĢtirici olabilecek ortak değerlere sahip olmayı gerektiriyordu. Tüm çabalara rağmen Balkanlı devletlerde din, mezhep, milliyet, kültür ve sosyo-ekonomik yapı gibi kendi kimliklerini tanımlamakta kullandıkları farklılıklar baskın çıkmıĢ, bunu sonucunda XX. yüzyıl sonlarında bir daha küçük parçalara bölünme meydana gelmiĢtir1

.

Yugoslavya‟nın dağılması, toplumların bir arada geçirdiği yılların, birbirlerinden ayrı olmalarını engellemediğinden baĢka birbirlerini farklı hatta düĢman görmelerine yol açabileceğini göstermesi açısından önemlidir. Merkezî bir güç olmadan bir arada yaĢanmasını sağlayacak en temel unsurun toplumların kültürel ve sosyo-ekonomik olarak birbirlerine benzemesi gerektiği ileri sürülmektedir. Bu durumun günümüz dünyasındaki küreselleĢme ve çağın iletiĢim imkânları sonucu birbirleriyle daha fazla etkileĢmeleri ile giderek sosyo, ekonomik ve kültürel olarak birbirlerine benzemeleri, daha fazla ortak değeri paylaĢmaları ve benzer hayat standartları ile dünya görüĢüne sahip olmaları demek olduğu anlamına gelmektedir.

Yugoslavya‟nın dağılıĢı, II. Dünya SavaĢı‟ndan sonraki en kanlı savaĢ sürecidir. Günümüz dünyasının en medeni olduğu düĢünülen bölgesinde meydana gelen kanlı bir savaĢ, insanlığın birliği ve birleĢmesi fikrinin uzun vadede somut olarak belirmesine yol açacak bir tarihi süreç olarak da görülebilir. Fakat dünyanın gruplaĢmalar sonucu farklı parçalara bölünebilme ihtimalinin ne kadar sonuçlara yol açabileceğinin küçük çaplı bir örneği olarak da kabul edilebilir.

(14)

Bosna-Hersek’in Tarihçesi

BoĢnakların menĢei Ġlirlere dayanır. Onlar, bugünkü Bosna-Hersek olarak tanınan ülkenin en eski yerleĢenleri kabul edilebilir. Çünkü halkın, M.Ö. 2000 yılı civarında Batı Balkanlar‟a Saraybosna yakınlarında Butmir adı verilen yerde eskiden yaĢayan çeĢitli Avrupa kavimlerinin yerine gelmiĢlerdir. M.Ö. IV. ve III. asırda Keltler buraya gelip yerleĢtikten sonra, Romalılar dönemine kadar Ġlirler burada hâkim grup olarak kalmıĢtır. Yapılan savaĢlardan sonra Roma Ġmparatorluğu Ġlirya‟yı iĢgal etmiĢtir. Orta Bosna‟da birkaç kabile isyanının bastırmasından Roma Ġmparatorluğu‟nun hemen her tarafından gelen göçmenler Ġlilerin arasında yerleĢmiĢlerdir.

Slavlar, Bosna ve etrafına BoĢnaklardan sonradan gelip (M.S. VII. asır) yerleĢmiĢlerdi. (M.S. VII. asır) Sırp ve Hırvat kabileleri ise Slavların ilk göçünden sonra Bosna‟ya gelmiĢlerdir. Bugünkü Kuzeybatı Hırvatistan toprağında Hırvatlar krallık kurmuĢtur. Güney Sırbistan toprağına ise Sırplar göç etmiĢlerdir; daha sonra kuzey ve doğuya yayılaĢmıĢlardır.

Bu mezhebin kurucusu Bogomil adında bir köy papazıydı. YaklaĢık 930 yıllarında Bogomil yoksulluk alçakgönüllülük dua ve tövbe ile geçen bir yaĢamı vaaz etmiĢtir.

XIV. yüz yılda Bogomilizm giderek etkisini yitirdi ve Osmanlıların Bulgaristan 'ı (1393) ve arkasından Bosna'yı fethetmelerinden sonra (1463) Bogomiller 'in büyük çoğunluğu kendi inançlarına yakın buldukları Ġslam Dini‟ne geçtiler. Bu yeni hayat tarzı, zaten diğer Balkanlı toplumlardan farklı olan BoĢnakları kalın çizgilerle ayırmıĢtır. Bunu için günümüzde Balkanlar‟da BoĢnak deyince hemen her Ģeyiyle kendisine özgü tamamen ayrı bir toplum akla gelmektedir.

Bosna adının nereden geldiğine dair farklı görüĢler ileri sürülmektedir. En fazla kabul gören, “Besler”den Bosna‟ya dönüĢmüĢ olmasıdır. Varginyeli Karla‟ya göre Besler Trakya milletinden olup Nest Nehri boyunda yerleĢmiĢlerdir. Evtropije de Trakya‟daki Beslerlden bahsetmiĢtir. Oktavijana‟nın anlatıklarına göre, Svetonije Trankvil Çarı, Besler ile çok savaĢmıĢtır, Dion, Brut, Makedonya ve Yunanistan‟ın baĢına geldiğinde, çar unvanını alması için Besler‟in ülkesine girmiĢtir. Sebestijan Minster ise Besler, Trakya‟da kavgalı yaĢadıkları Bulgarlar tarafından kovulmuĢlar Sava, Vardar, Drim nehirleri ile Adriyatik Denizi arasında bulunan Yukarı Mezija‟ya

(15)

gelip yerleĢmiĢlerdir. Fakat zamanla millet adında daha sonra değiĢiklik olmuĢ; E harfi O harfi ile onların yaĢadığı ülkeye değiĢtirilmiĢtir. Böylece Bosler daha sonra Bosna adı verilmiĢtir2

.

Eski Ġllirya Krallığı hariç tutulursa, Batı Balkan arazisi hiçbir zaman bağımsız yerli bir siyasi teĢekkül olarak bütünleĢememiĢtir. Roma‟nın ikiye bölünmesiyle Ġllirya arazisi de sonuçları günümüze yansıyacak Ģekilde bölünmüĢtür. Bu bölgenin tam ortasında yer alan Bosna‟nın batısı-kuzeyi Roma‟nın, doğusu Ġstanbul‟un etkisine girmiĢtir. Bu arada VI. ve VII. yüzyıllarında Doğu Avrupa‟dan gelen Slavlar yerli Ġllir, Dardan, Trak ve Latin halkları eriterek eski Ġllirya arazisini tamamen Slav toprağı haline getirmiĢlerdir. Roma ve Doğu Roma imparatorluklarının hâkimiyet mücadelesine sahne olan ve arada kalan Bosna bölgesi zamanla iki tarafa da karĢı bir tutum geliĢtirerek kendi özgün dinî-siyasi kimliğini oluĢturmuĢtur. Bizans‟a bağlı olan bugünkü Saraybosna-Visoko-Zenica hattındaki derebeyleri ise, kimi zaman bağımsız, kimi zaman yarı bağımsız olarak XII. yüzyılda kesin Ģeklini alacak olan Bosna Krallığı‟nın temelini atmıĢlardı. Bu yüzyılın sonunda Kulin Ban önderliğinde tam bağımsız hale gelen Bosna, XIV. yüzyıl sonunda, Türklerin Balkanlar‟a yerleĢtiği zamanlarda, en güçlü Balkan devleti durumunda idi. O zaman Bosna‟nın sınırları bugünküne ilaveten Dalmaçya‟yı, Sancak‟ı, Karadağ‟ın kuzeyini ve Sırbistan‟ın batısını da kapsıyordu.

Bosna, 1386–1463 yılları arasında Osmanlılar tarafından fethedilmiĢ, önce sancak, ardından eyalet olarak düzenlenmiĢtir. Kısa süre içinde halkının büyük çoğunluğu Ġslam‟ı kabul etmiĢ ve dolayısıyla Osmanlı Devlet‟in Batıdaki müstahkem kalesi durumuna gelmiĢtir. BoĢnaklar da Osmanlı‟yı kendi devletleri olarak görmüĢler ve hem geliĢmesinde, hem de korunmasında büyük hizmet vermiĢlerdir. XVI. Üzılda Hersek-Zade Ahmet PaĢa, Rüstem PaĢa ve Sokollu Mehmet PaĢa baĢta olak üzere (Ek-1) pek çok değerli yönetici BoĢnaklar arasında çıkmıĢtır. Bölgeyi tanımaları sebebiyle Osmanlıların Macaristan ve Hırvatistan‟daki fetihlerinde de kilit iĢlevde bulunan BoĢnaklar, gerileme döneminde ise Avusturya‟ya karĢı yaĢadıkları bölgeleri kendi imkânlarıyla korumuĢlar; Osmanlı Devleti‟nin toprak bütünlüğüne yardımcı olmuĢlardır.

2 Muhamed Filipovic, Bosna i Hercegovina – Najvaznije Geografske, Demografske, Historijske, Kulturne

(16)

Sırpların 1875 yılında Doğu Hersek‟te baĢlattığı, BoĢnaklar‟ın da kısmen katıldığı isyanı hem Bosna, hem de Osmanlı tarihinde de kırılma noktası olmuĢ, Sırbistan özerk yönetimi tam bağımsızlığını kazanmıĢ; Bosna ise Osmanlı toprağı olarak kalmakla birlikte, Avusturya idaresine verilmiĢtir3.

Hersek isyanlarından sonra gelen Habsburg yönetimi BoĢnakları çok sıkıntıya sokmuĢ; pek çoğu Anadolu‟ya ve Osmanlılar‟ın Rumeli‟de elde kalan bölgelerine göç etmiĢler; bu yüzden Bosna-Hersek bölgesinde Müslüman nüfus iyice azalmıĢtır4

. Avusturya bu dönemde Bosna‟yı ayrı bir idari birim olarak tutmuĢ, yani siyasi kimliğini korumuĢtur. I. Dünya SavaĢı (1914–1918)‟nda BoĢnaklar, merkez güçlerinin yanında Ġtilaf Devletleri‟ne karĢı savaĢmıĢtır. Avusturya yönetimi ve I. Dünya SavaĢı‟nı kapsayan süreç Güney Slav arazisinin üç önemli halkı BoĢnaklar, Hırvatlar ve Sırplar arasındaki iliĢkileri tersine çevirmiĢtir. Nitekim savaĢ Ġtilaf Devletlerinin aleyhine neticelenince Avusturya-Macaristan Ġmparatorluğu parçalanmıĢ; Slav halklarından Hırvatlar, Slovenler ve Sırplar, BoĢnakları da yanlarına alarak Yugoslavya‟yı kurmuĢlardır. BaĢlangıçta krallıkla idare edilen bu devlette yönetim birimleri tarihî, etnik ve dinî tüm olguların aksine çizilmiĢ; dolayısıyla sadece Bosna değil, buradaki tüm toplulukların siyasi kimlikleri dikkate alınmamıĢtır.

Yugoslavya‟nın siyasi birliği 1941 Nisanı‟nda Mihver güçlerinin iĢgaline uğradığı için bozulmuĢ, Bosna, iĢgal süresince Almanlarca kurulup Hırvatlara hediye edilen “Bağımsız Hırvat Devleti” sınırları içinde kalmıĢtır. SavaĢta sosyalistler dolayısıyla Tito5

tarafından baĢlatılıp yürütülen kurtuluĢ harekâtının, hemen tamamına

3 Gavran Fra Ġgnacije, Suputnici Bosanske Povijesti – Sedam Stoljeca Djelovanja Bosanskih Franjevaca,

Sarajevo 1990, s. 92.

4

Filipovic, aı eser, s. 154.

5 Yosip Broz Tito‟nun ( 7 Mayıs 1892 - 4 Mayıs 1980 Ljubljana) Babası Hırvat, annesi Sloven‟dir.

Gençlik yıllarında Trieste, Avusturya, Bohemya ve Almanya'da metal iĢçiliği yaptı. ÇalıĢtığı yerlerde sendika faaliyetlerine katılarak aktif görevler aldı ve Hırvatistan Sosyal Demokrat Partisine girdi. Zagreb'teki 25. Alay'da askerlik hizmetini yapmak üzere silâh altına alındı. Bu sırada I. Dünya SavaĢı baĢladı. Ağustos 1914'te askeri birliğiyle birlikte Sırbistan'a gönderildi. SavaĢa karĢı olduğunu söyleyerek propaganda yapmaya baĢladı. Suçlu görülerek Petrovaradin‟de tutuklanarak hapse atıldı. Ocak 1915'te serbest bırakılarak, Karpat cephesinde tekrar savaĢa katıldı ve bazı yararlıklar gösterdiği için cesaret madalyası verildi. Bukovina Cephesi‟nde çarpıĢırken bir Kazak askeri tarafından süngüyle ağır bir Ģekilde yaralandı. Rus ordusuna esir düĢtü. BolĢeviklerin safında 1917-1920 devrime katıldı. 1920'de bir Rus kadınıyla evlenmiĢ olarak Yugoslavya'ya geri döndü. Yugoslavya Komünist Partisi‟nin kurucuları arasında yer aldı. Komünist Partisi‟ne bağlı olarak yürüttüğü siyasi faaliyetlerinden dolayı birçok kere tutuklandı. Özellikle 1928'deki soruĢturmasının neticesinde altı yıl hapis cezasına mahkûm edildi. 1934'te hapisten çıktı. Moskova, Paris, Prag ve Viyana'ya görevli olarak gitti. 1934'te hapisten çıktı. Moskova, Paris, Prag ve Viyana'ya görevli olarak gitti. Tito, bir federasyon biçiminde teĢkilatlanmasını savundu ve onun fikri zamanın devlet adamı Churchill tarafından desteklendi. Rakibi olan Mihailovic'i saf dıĢı

(17)

yakını Bosna içinde geçmiĢ, diğer yerler Bosna‟dan sonra kurtarılmıĢtır. Dolayısıyla federal bir birim olarak kurulan ilk devlet Bosna olmuĢtur. SavaĢ sonunda Bosna-Hersek Federal Sosyalist Cumhuriyeti, diğer beĢ cumhuriyet ve iki özerk bölge ile birlikte ikinci Yugoslavya içinde yer almıĢtır. Tarihi sınırları içerisinde bağımsızlığını ilan ettiği 1992 yılına kadar kesintisiz federal cumhuriyet kimliğini korumuĢtur.

Bosna-Hersek Cumhuriyeti’nin DoğuĢu

Bosna-Hersek, Eski Yugoslavya‟yı oluĢturan federal cumhuriyetler arasında etnik dokusu en karıĢık olan bölgedir. 1991 nüfus sayımına göre, toplam 4.760.000‟luk nüfusun % 44‟ünü Müslümanlar, % 31‟ini Sırplar, % 17‟sini Hırvatlar % 6‟sını ise kendilerini “Yugoslav” olarak tanımlayanlar oluĢturmaktadır.

Tito‟nun ölümü (1980) ile etnik dokusu çok karıĢık olan Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti‟nde Bosnalı Müslümanlar, Sırplar ve Hırvatlar kendi milliyetçi partilerini 1990‟da kurmuĢlar; aynı yılın sonunda yapılan çok partili seçimlerde, Müslümanların kurmuĢ olduğu Stranka Demokratske Akcije/Demokratik Eylem Partisi çoğunluğun oyunu almıĢ, partinin baĢkanı Alija Izetbegović cumhurbaĢkanı seçilmiĢtir. Aslında bu seçim, bir bakıma Bosna-Hersek‟in etnik dokusunu yansıtmıĢ, oyların % 36‟sını Müslümanlar, % 30‟unu Sırplar, % 18‟ini ise Hırvatlar almıĢtır6. Bu sonuç, bir bakıma Bosna-Hersek Sosyalist Cumhuriyeti‟ndeki derin bölünmenin tablosu olarak da yorumlanabilir.

bıraktı. Partizanlardan meydana gelen bir ordu kurarak devrim hükûmetinin baĢına geçti. Alman Nazi birliklerinin, 1941'de Yugoslavya'ya girmesi, çok milliyetli insan gruplarından meydana gelen ülkenin parçalanmasına yol açtı. Daha sonra Nazi Almanyasının Rusya'ya saldırması üzerine, ayaklanmanın hızla yayılması sonucu Yugoslavya'nın yarısı bağımsızlığa kavuĢtu. Tam bu sırada (1943), Ġtalya Almanya'ya teslim oldu. Partizan grubunu komuta eden Tito büyük devletlere haber vermeden gizlice Partizan parlamentosunu topladı. Bir geçici devrim hükûmeti kurdu. Yugoslavya'nın eĢit halklardan meydana gelen federal bir topluluk olduğunu ilan etti. Bu çalıĢmalarından dolayı Tito'ya 1943'te Yugoslavya MareĢalliği, daha sonra Hükûmet BaĢkanlığı ve BaĢkomutanlığı da verildi (7 Mart 1945). Aynı yıl seçimlere gidildi. Tito'nun partisi olan Halk Cephesi seçimlerde galip çıktı. Seçimlerden hemen sonra resmen Yugoslavya Federal Cumhuriyetini kurarak ülkedeki monarĢi yönetimine son verdi. KomĢu devletlerde baĢgösteren halk demokrasisi diye adlandırılan ayaklanmaları destekledi. Bu sırada Yugoslavya'yı kendi yönetim ve denetimi altına almak isteyen Stalin ile arası açıldı. Yugoslavya'nın bağımsız bir devlet olarak kalmasını istemesi bu anlaĢmazlığın baĢlıca sebebiydi. 1962–1970 yılları arasında sık sık Asya, Afrika ve Latin Amerika'ya geziler yaparak bağlantısızlar hareketini güçlendirdi. 25 Üçüncü Dünya Ülkesinin bir araya gelip Bağlantısızlar Konferansı düzenlenmesini sağladı. Bunların Sovyet Rusya'nın nüfuzundan kurtarılmasını baĢardı. 1974'te kolektif baĢkanlık sistemiyle aynı görüĢü resmen kabul edildi. Aynı yıl ömür boyu devlet baĢkanlığına getirildi. 04 ayıs 1980 öldü. NaaĢı Belgrad'da bir anıt mezarda gömülüdür. GeniĢ bilgi için bk. Paul Gadre, Zivot i Smrt Jugoslavije, Zagreb 1996, s.185.

(18)

Üç milliyetçi partiden oluĢan koalisyonla kurulan hükûmet, bu partiler arasında program birliği olmamasından dolayı hiçbir ilerleme kaydedemediği gibi, parti üyeleri arasındaki rekabet, giderek devlet kurumlarına yansımaya baĢlamıĢtır. Bosna-Hersek Hükûmeti‟ni oluĢturan milliyetçi partiler arasındaki fikir ayrılıkları, 1990‟da Slovenya ve Hırvatistan‟ın Yugoslavya Federasyonu‟dan ayrıldıktan sonra daha belirgin hâle gelmiĢtir. Bosna-Hersek Parlamentosu da 15 Ekim 1991‟de bağımsızlık kararı almıĢtır. Bunun üzerine 29 ġubat - 1 Mart 1992‟de yapılan referandum yapılmıĢ; BoĢnak ve Hırvatların büyük çoğunluğu tarafından onaylanmıĢtır. 3 Mart 1992‟de ise Bosna-Hersek Parlamentosu resmen bağımsızlık ilân etmiĢtir. Bosnalı Sırplar ise buna büyük tepki gösterek 7 Nisan 1992‟de “Bosna Sırp Cumhuriyeti”ni kurduklarını duyurmuĢlardır7

. Bağımsız Bosna-Hersek Cumhuriyeti, 6 Nisan 1992‟de AB ve ABD tarafından tanınmıĢtır. BM‟e yaptığı üyelik baĢvurusu ise 22 Mayıs 1992‟de kabul edilmiĢtir8

.

Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nin bazı uluslararası kuruluĢlarca tanınmasından çok kısa bir süre sonra ülkede çok büyük acılara sebep olan savaĢlar baĢlamıĢ; özellikle “Federal Ordu” tarafından desteklenen Sırplar, BoĢnaklara “Etnik Temizlik” hareketi baĢlatmıĢtır9

.

Slovenya ve Hırvatistan‟ın ayrılması, Sırbistan‟ın ağırlığını nispeten arttırarak Yugoslavya içindeki dengeleri bozdu. BoĢnaklar, Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟ni hemen tanımaları için Batı‟yı bu karmaĢadan çıkarmakla etik olarak yükümlü görüyordu. Aslında Hırvatların ve Sırpların, BoĢnaklarla bir arada yaĢamaya itirazları yoktu. Ancak Müslüman bir Bosna-Hersek Cumhuriyeti altında yaĢamayı kabul etmiyorlardı. Fakat Batılı güçler, Yugoslavya‟nın, cumhuriyetlerinin sınırlarına göre bölünmesine karar vermiĢlerdi. Bosna-Hersek‟teki denge insanların bilinçlerinin derinliklerinde yer alan tarihsel olaylar dolayısıyla istikrarlı bir hükûmete sahip olmasına ya da istikrarlı bir devlete eklemlenmesine bağlıydı. Yugoslavya‟nın dağılmasının en kanlı ve Ģiddetli olması beklenen olan Bosna-Hersek‟te önce Hırvat ve Sırp milliyetçiler çatıĢmaya girdiler. Federal Ordu‟ya ait silah ve teçhizat, Sırp kökenli asker ve subaylar Sırpların iç savaĢtaki askeri gücünü oluĢturmuĢtur. Buna karĢılık Hırvatlar kendi ordularını

7

Kasim I. Begić, Bosna i Hercegovina od Vanceove Misije do Daytonskog Sporazuma (1991–1996) , Sarajevo 1997, s. 238.

8 Aynı eser, s. 245.

(19)

kurmaya baĢlamıĢlar (1991), bunu sahip oldukları finansal ve uluslararası destekle donatmıĢlardı.

Sırplar, Yugoslavya‟yı bir arada tutamayacaklarını anlayınca Büyük Sırbistan hayalinin tezahürü olan küçülmüĢ ama Sırpların hâkim olduğu bir Yugoslavya devletini kurumu fikrine sarılmıĢlardır. Bu yapılanma sadece Sırpların çoğunluk oldukları bölgeleri değil Sırp ve Karadağlıların tarihsel olarak kendilerinin addettikleri toprakları da içine alıyordu10

.

Stratejik Perspektiften Bosna-Hersek

Avrupa kıtasının güneydoğu, Balkan Yarımadasının kuzeybatı köĢesinde yer alan Bosna-Hersek toprakları dağlık bir araziden oluĢmaktadır. Neretva Nehri‟nin denize döküldüğü mevkide 20 kilometrelik bir toprak parçasına sahip olduğu halde denize ulaĢan limanı yoktur11. Kuzeyde ve batıda Hırvatistan, güneydoğuda Karadağ,

doğuda Sırbistan toprakları ile çevrilidir.

Bosna-Hersek‟in stratejik önemi, mevcut coğrafi konumundan ziyade, sahip olduğu yeraltı ve yerüstü doğal zenginliklerinden kaynaklanmaktadır. Bosna Eski ve Orta Çağlar‟da bir maden ülkesi olarak tanınırdı. Bunun için Dinar Dağları iç sıralarından birisine bugün de Bosna Maden Dağları denilmektedir.

Tezin Kapsamı ve Amacı

Tarih boyunca etnik ve dinî çatıĢmaların, sosyal ve siyasi karıĢıklıkların yaĢandığı Balkan coğrafyası, büyük güçlerin Avrupa‟da üstünlük elde etme mücadelesinde bir çatıĢma ve rekabet alanı olma özelliğini halen korumaktadır. 1990‟lı yıllar boyunca Balkanlar‟da yaĢanan geliĢmeler Avrupa kıtasının istikrarını önemli ölçüde etkilemiĢ; milliyetçiliğin, bir ülkeyi nerelere götürebileceği ve Batılı devletlerin bölgeye istikrar getirme maksadıyla dikte ettikleri politikaların incelenebileceği en somut alan Bosna-Hersek‟tir. Bosna-Hersek Cumhuriyeti, tarihin eski devirlerinden beri dünya sahnesinde olan ancak, 1992‟de bağımsız bir cumhuriyet olarak tanınmasının

10 Zdravko Tomac, Tko je Ubio Bosnu? – Iza Zatvorenih Vrata, II, Zagreb 1994, s. 241. 11 Branislav Djurdjev, “Bosna-Hersek”, DİA, VI, Ġstanbul 1992, s. 297.

(20)

ardından savaĢa sürüklenen ve 1995‟te Dayton BarıĢ AntlaĢmasının imzalanması ile uluslararası himaye altına alınarak yönetilen kendine özgü bir ülkedir.

Bu çalıĢmada, uluslararası himaye yönetiminin Yugoslavya‟nın dağılması sonrası istikrarsızlığa sürüklenen ülkeler için tasarladığı bir model olduğu varsayımından yola çıkılarak Bosna-Hersek‟te oluĢturulan devlet yapısı incelenecek ve bu yapının ülkeyi günümüzde bağımsız bir devlet statüsüne kavuĢturup kavuĢturulması incelenecektir.

(21)

BĠRĠNCĠ BÖLÜM

YUGOSLAVYA FEDERASYONU’NUN DAĞILIġINI HAZIRLAYAN ETKENLER

1.1. Ġç ve DıĢ Etkenler

Genel olarak savaĢlar iktisat, ideoloji ve din/etnik sebepler yüzünden çıkar. Ortaya çıkan durum açısından bakılırsa Eski Yugoslavya‟daki bütün etnik topluluklar kendilerinin çoğunluk olduğu bir cumhuriyetin sınırları içinde yaĢamak ve diğerlerinin tahakkümü altında kalmamak istiyorlardı.

Yugoslavya‟nın dağılması sırasında yaĢanan iç savaĢta Sırplar‟ın sacaĢa sebep olduklarını gösteren yaklaĢım öne çıkarmaktadır. Zaten Tito sonrası idari yapı, yönetimde ve orduda kilit noktaları ele geçirmelerine rağmen Sırpların istemediği bir durumda idi. Sırplar, tek devlet çatısı altında toplama projesini yürürlüğe koymaya kalkıĢmıĢ ama AB ile ABD‟nin farklı planları olabileceğini, Eski Yugoslavya‟nın bir Ģekilde dağıtılacağını hesaplayamamıĢtır. Diğer taraftan Hırvatlar ve Slovenler, kendilerini Avrupalı görüyor; Avrupa‟yla birleĢmek ve bağımsız olmak için Tito‟nun ölmesini ve Yugoslavya‟nın yıkılmasını baĢlatacak konjonktürün ortaya çıkmasını bekliyorlardı. AĢırı milliyetçi Sırpların, tahakkümcü yaklaĢımları yüzünden Sloven ve Hırvat liderler, dünyaya karĢı kendilerini haklı gösterecek fırsatı bulmuĢ oldular. Yugoslavya‟nın parçalanıĢı hem iç etkenlere hem de dıĢ etkenlere bağlı olarak ortaya çıkmıĢtır. AĢağıda bu husus ayrı baĢlıklar altında incelenecektir.

1.1.1. Yugoslavya’nın DağılıĢındaki Ġç Etkenler

Yugoslavya‟yı dağılmaya götüren süreçte, ülkenin çok uluslu ve dinli bir yapıya sahip olmasının yanında, devleti oluĢturan cumhuriyetler arasındaki ekonomik geliĢmiĢlik farklarının bulunması da önemli bir etkendir. Bu durumda Yugoslavya‟da bölünmenin ortaya çıkmasını etkileyen iç etkenler Ģu Ģekilde sıralanabilir: Çok uluslu yapı, dinî, kültürel ve ekonomik faktörler, milliyetçilik.

(22)

1.1.1.1. Çok Uluslu Yapı

KarmaĢık bir nüfusa sahip olan Yugoslavya, Tito yönetimindeki sosyalist düzen içinde, değiĢik topluluklar arasında uyum kurulmuĢ gibi görünmekteydi. Yalnızca, federe devletlerin ana nüfusunu oluĢturan halklar değil, ayrı bir federe devlete sahip olmayan Türklerin yanı sıra Macarlar gibi çok küçük bir azınlık oluĢturan topluluklar bile geniĢ kültürel haklardan yararlanmaktaydılar. Bütün bunlar, Yugoslavya‟nın içine düĢürüldüğü kargaĢadan çıkarılabilmesi için yeterli olmadı. Çünkü bazı siyasetçiler Tito‟nun ölümünden sonra uyum içinde yaĢıyor gibi görünen çok uluslu yapıyı bozmaya çalıĢtılar. Bunun için Yugoslavya‟da kendi amaçları için kan dökülmesinde sakınca görmediler.

Genel olarak Balkan halkları ve özelde eski Yugoslavya‟daki topluluklar, Balkanların yerli Ġlir, Tribal ve Rasian gibi halkları ile Türk ve Slav kabilelerinin karıĢımından oluĢmuĢ görünmektedirler12. Son bin yıl içerisinde toplulukların mensup

bulundukları kiliseler, Osmanlı devlet politikasının ve iktisadi sisteminin özellikleri dolayısıyla da yavaĢ yavaĢ milliyetlerini biçimlendirmiĢlerdir. Yugoslavya‟nın parçalanmasının nedenleri arasında eski Sosyalist Federal Yugoslavya Cumhuriyeti‟nin yukarıda tarihî geliĢimi özetlenen etnik yapısının karmaĢıklığı da yer almaktadır. Bu faktör görünüĢe göre en önemli etkendir. 1991 yılında dağılan Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti, altı cumhuriyeti içermekteydi: Sırbistan, Hırvatistan, Slovenya, Bosna-Hersek, Karadağ ve Makedonya. Ayrıca özel idari statüye sahip, her ikisi de Sırbistan‟da olan özerk iki yönetim bölgesi mevcuttu: Sırbistan‟ın kuzeyinde Voyvodina ve güney batısında Kosova.

Yugoslav adı altında toplanan halkların anlaĢmazlıklarının temelinde uluslaĢmayı öne çıkaran mezhep farkları sonucu tarihî süreç içinde ortaya çıkan kültürel farkların kullanılması yatmaktadır. Niteki Almanya‟nın etkisi altındaki Hırvatlar ve Slovenler, Germen kültürüne bağlı olup Slavca konuĢan Katolik Almanlar gibi görünmesine yol açmaktadır. Bu yüzden Ortodoks Sırplar ve Karadağlılar, kültürel açıdan Hırvat ve Slovenlerden ayrılık göstermektedirler. BoĢnaklar ise, hem Hırvatlar hem Sırplar‟ca TürkleĢmiĢ/MüslümanlaĢmıĢ olarak kabul edilmekte ve Türk Müslüman Ģekilinde bahsedilmekte; “Müslüman Slavlar” olarak nitelendirilmektedirler. Bu

(23)

nedenle BoĢnaklara karĢı yapılan her saldırı Müslüman Türkleri kovmak üzere yapılan bir Haçlı Seferi olarak gösterilmiĢtir13

.

Özetle Eski Yugoslavya‟da yaĢayan Sırplar ve Karadağlılar geleneksel olarak Ortodoks; Hırvatlar ve Slovenler ise Katolik Hristiyan‟dırlar. BoĢnak ve Türklere ek olarak Arnavutların büyük çoğunluğu ise Müslüman‟dır. Bu çeĢitli milliyetler ve dinsel topluluklar karmaĢasının yol açtığı sorunlar, Yugoslav SavaĢı‟nın temel ideolojik ve dinsel-etnik kimliğin bir parçası olmaktadır.

Yugoslavya‟yı meydana getiren nüfus içinde 1980 öncesi verilerine göre, en kalabalık bölümü 8.1 milyonla Sırplar oluĢturmaktaydı. Ardından, sırasıyla 4.5 miliyon Hırvatlar, 1.7 milyon Müslümanlar, 1.7 milyon Slovenler, 1.3 milyon ile Arnavutlar, 1.2 milyon ile Makedonyalılar ve yarım milyon ile Karadağlılar gelmekteydi14. Türk kökenli olan ve olmayan nüfusu birlikte ifade etmek üzere kullanılan “Müslüman” tanımlamasının çoğunluğu, Bosna-Hersek Cumhuriyeti‟nde yaĢamaktaydı. Bunlar Bosna-Hersek‟in nüfusunun yaklaĢık %40‟ını oluĢturmaktaydı. Ayrıca, Türkler, “ulusallık” olarak ifade edilen bir kategori oluĢturmaktaydılar. Resmi verilere göre, Türklerin sayısı yarım milyona yaklaĢmaktaydı ve bunların en kalabalık bölümü Makedonya‟da bulunuyordu15

.

Bir ülkede çok uluslu bir yapının bulunması, etnik sorunları ortaya çıkarmaktadır. Esas mesele ise, etnik maskenin altında bir iktidar ya da ekonomik kaynağa sahip olmak merkezi bir rol oynar. Bu tek neden olarak değil de, siyasi liderlerin kitleleri harekete geçirmek için kullandıkları baĢka nedenlerle ortaya çıkar. Durumun trajikliği, etnik maskenin bir defa takılmasından sonra tekrar çıkartılmasının çok zor olmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle kriz ve savaĢ dönemlerinde öfke ve acıyla karıĢık bir grup kimliği canlandırıldıktan sonra, çoğunlukla düzenli aralıklarla baĢ gösteren savaĢ, çatıĢmalarda barıĢmayı imkânsız kılan bir kin üretmektedir. Bu durum eski Yugoslavya‟yı meydana getiren halklar arasında net bir Ģekilde yaĢanmıĢtır.

13

Arif Purivatra, “Stanje Bosanskih Muslimana”, Nacionalni i Politicki Razvoj Muslimana (Rasprave i

Članci), Sarajevo 1969, s. 82.

14 Alpaslan IĢıklı, Kuramlar Boyunca Özyönetim ve Yugoslavya Deneyi, Ġstanbul 1983, s. 101. 15 IĢıklı, aynı eser, s. 103.

(24)

1.1.1.2. Dini ve Kültürel Faktörler

Yugoslav iç savaĢının görünürde dini temellere de sahip olduğu iddia edilebilir. Ama din bu savaĢta amaç ya da neden değil sadece kullanılan bir etmendir. Ağağıda Eski Yugoslavya‟yı oluĢturan halkların tarih içinde yapılanmaları incelenecektir.

Temel olarak IX. yüzyılın ikinci yarısı ile X. yüzyılda HristiyanlaĢan Slavlar‟ın bir kısmını tehlikesiz hale getirmek için dinsel etkileri altına almaya çalıĢan Bizans Devleti Ortodoks, bir kısmı ise aynı amaçlarla Batı Roma ve Germenler tarafından Katolik yapılmıĢlardır. Bunun sonucu olarak “Güney Slav” halkları farklı kültürel geliĢmeler iĢine girmiĢlerdir: Slovenler ve Hırvatların büyük çoğunluğu Alman, Macar ve Venedik Cumhuriyeti‟nin etkileriyle “Katolik Kilisesi”ne tabi olurken Sırplar ve Karadağlılar, Bizans etkisiyle Ortodoks Kilisesi‟ne bağlanmıĢlardır. Böylelikle Slav dünyası baĢlangıçta dinsel ve kültürel açıdan iki ana parçaya bölünmüĢ oldu: Katolik Roma ve Germen kültürünün yayılım ve etki alanında bulunan Germenler vasıtasıyla Latin harflerini kullanan geleceğin Polonyalıları, Slovakları, Çekleri, Hırvatları ve Slovenleri Katolik; Bizans‟ın, kendi kültürünü ihraç ederek Doğu RomalılaĢtırmaya ve müttefiki yapmaya çalıĢtığı, böylelikle saldırganlıklarını kendi menfaatleri doğrultusunda kullanmak istediği, daha sonra aziz mertebesine çıkarılan Kiril ve Metodius‟un Slav dilleri için hazırladığı Kiril‟in adını taĢıyan Yunan alfabesinden türeme alfabeyi kullanan geleceğin Sırpları, Karadağlıları, Bulgarları, Ukraynalıları ve Rusları Ortodoks oldular. Slav topluluklar, XIII. ve XIV. yüzyıllara kadar mensubu oldukları kilisenin etkisiyle ve içlerine büyük oranda karıĢan Slav olmayan topluluklara bağlı olarak farklılaĢmıĢ, Fransız Ġhtilali (1789) sonrasında milliyetçilik akımları baĢlayıncaya kadar din temelli kimlikler üzerinde biçimlenmiĢlerdir. Daha sonraki tarihsel geliĢmelerle de kiliselerin biçimlendirdiği farklı topluluklar iyice birbirinden ayrılarak günümüzün etnik zenginliğini ya da karmaĢasını yaratmıĢlardır16

.

Yukarıda iĢaret edildiği üzere farklı dinî ve mezheplerden gelen Eski Yugoslav halklarının birbirleriyle olan iliĢkilerinde dini bir takım ön yargılar gündelik hayatta pratikte meydana çıkmakla birlikte bunun sistematik ve yaygın olduğunu gösteren hiçbir delil yoktur. Çünkü Tito‟nun kurduğu Yugoslavya Federal Halk Cumhuriyeti‟nde karıĢık evlilikler yapılarak beraber yaĢanmıĢ ve kendilerini dinî kimlikleriyle

16 Matyaz Klemencic v- Mitja Zagar, Etnicka Diverzija u Naciji: Diverzija Naroda Jedne Stare

(25)

nitelendirmemiĢ oldukları bilinmektedir. Yugoslav SavaĢı da bir din savaĢı değildir. Çünkü Hristiyanlar da birbirleriyle savaĢmıĢlardır. Taraflar aynı mezheptekilere bu savaĢın kendilerinden olmayanlara karĢı yapıldığını öne sürerken karĢıtlarının dinî farklılığını milliyetlerinin ve kültürlerinin bir parçası olarak üstü kapalı bir biçimde kullanmıĢlardır. Sırp Ortodoks Kilisesi ve diğer Ortodoks halklar dinî sebeplerle Sırp ve Karadağlılara yardım etmiĢlerdir. Katolik ve Protestan Kiliseleri ve toplulukları da Hırvat ve Slovenlere sempati duymuĢlardır. Müslüman BoĢnakların direniĢi Ġslam dünyasından yardım görmüĢtür. Din, bu savaĢta sadece etnik ve kültürel kimliğin parçası olarak tamamlayıcı bir faktör olmuĢtur17

. Nitekim Bosna savaĢı sırasında 5000 Yunan gönüllüsü Katolik ve Protestan dünyasının komplosuyla karĢı karĢıya oldukları bahanesiyle Ortodoks ittifakı adına Sırpların yanında Yugoslavya‟da savaĢmıĢlardır.

Yugoslavya devlet çatısı altında, güçlü yönetimler sayesinde yukarıda değinilen sosyal ve dinî farklılıkların önemi fazla öne çıkmamıĢ, sonraları değiĢen dünya düzeni ve otorite boĢluğu ile bu farklılıklar ortaya çıkmıĢ ve husumetler gündeme gelmeye baĢlamıĢtır.

1.1.1.3. Ekonomik Faktörler

Günümüz dünyasının en temel sorunu olan ekonomik geliĢim dengesizliği Eski Yugoslavya'yı da etkiledi. Ülkenin kuzeyinde bulunan Slovenya ve Hırvatistan nispeten daha geliĢmiĢ bir ekonomiye sahip oldukları için ülkenin liberalleĢmesi ve desentralizasyonu yönünde çaba harcamaya baĢladı. Federasyonun güneyindeki cumhuriyetler ise girilen derin ekonomik krizin atlatılması için devlet tarafından yönlendirilen bir ekonominin en iyi yol olacağına inanıyorlardı. Cumhuriyetlerin ekonomik geliĢmiĢlikleri arasındaki ciddi farklar “sömüren-sömürülen” tartıĢmasını doğurdu. Nispeten daha zengin iki kuzey cumhuriyeti fakir bölgeleri “beslediğini”, fakir olan bölgeler ise kendilerinin sömürülen olduğunu ve “ortak pastadan” asgari pay aldıklarını ileri sürmekteydiler. Nitekim ülke içinde ekonomik sorunlar arttıkça cumhuriyetler arasında yaĢanan sorunlarda da artıĢ gözlendi.

(26)

Marksist literatürde teori bazında tartıĢılan özyönetim18

, Sosyalist Yugoslavya‟da 1950 yılında ilk defa pratiğe aktarılmıĢ; uygulama “fabrikalar işçilerin,

toprak köylülerin” sloganı ile sunulmuĢtur. Özyönetimin uygulanmasındaki temel amaç

1948 yılında Yugoslavya ile SSCB‟nin yollarının ayrılması ve Yugoslavya‟nın Kominform‟dan19

atılması sonrasında hem sosyalist sistemi sürdürebilmek hem de SSCB‟den farklı olabilmekti. Özyönetim, iktisaden yatay olarak ve coğrafi açıdan dikey olarak ademi merkeziyetçi20 bir model öngörüyordu. Bunun pratiğe aktarılması, cumhuriyetlere siyasi, ekonomik konularda karar alma ve uygulama hakkının tanınması, özel mülkiyetin yeniden verilmesi ülke genelinde üretimin artmasına neden olmuĢtur. Özyönetimin bir adım ilerisi olarak ortaya çıkan Yugoslav tipi sosyalizm “Pazar

Sosyalizmi” yani sosyalist sistem içerisinde piyasa ekonomisi kurallarının iĢletilmesi;

ancak piyasanın kendi kuralları ile oluĢmasına izin verilmeyip Komünist Parti‟nin piyasayı denetlemesi isteniyordu. Bu ekonomik uygulama, cumhuriyetler içinde kendi pazarlarının oluĢmasına ve bireylerin yaĢadıkları cumhuriyetin menfaatlerini önde tutmasına yani iktisadi bölünmeye yol açmıĢtır. Bunun da idari ve siyasi olarak özerkliğe ve milliyetçiliğin Ģahlanmasına yol açtığı söylenebilir. Buna örnek olarak, Bosna-Hersek Cumhuriyeti içerisinde Hırvatların en yoğun olduğu bölge olan Batı Hersek verilebilir. Verimsizliği ve geri kalmıĢlığıyla bilinen bu bölge, UstaĢa FaĢist Hırvat örgütlenmesinin en yaygın olduğu yerdir. II. Dünya SavaĢı sırasında UstaĢa Hırvat Devleti‟ne en büyük desteği bu bölge vermiĢtir. Hersek‟le ilgili söylenen,“Burada sadece yılanlar, taşlar ve Ustaşa yetişir” sözü manidardır21

.

Eski Yugoslavya‟nın komünist liderleri, hayati altyapı sistemlerini geliĢtirmeyi, endüstriyel bir ekonomi yaratmayı çeĢitli bölgelerdeki hayat standartlarını eĢit seviyeye yükseltmeyi hedeflemiĢlerdi. 1960‟ların sonu ve 1970‟lerin baĢındaki kısa bir ekonomik patlamaya karĢın 1980‟lerin ortasına doğru ülke ekonomisi özellikle Sırbistan ve Karadağ‟da kötü performans sergilemiĢti. Bu iktisadi bunalım Sırbistan ve Karadağ‟da zaten var olan milliyetçiliği ve fanatizmi arttırmıĢtır. Bütün veriler Yugoslavya‟nın dağılmasındaki iktisadi faktörün etkinliğini göstermektedir. Fakat iktisadi faktörün etkisi baĢat mıydı? Ġktisadi olarak

18 Alija Isakovic, O „Nacionaliziranju‟ Muslimana – 101 Godina Afirmiranja i Negiranja Nacionalnog

Identiteta Muslimana, Zagreb 1990,. s. 10.

19 Aynı eser, s. 115. 20

J. Eric Hobsbavm, Nacije i Nacionalizam: Program, Mit, Stvarnost, (Çev. Nada Cengic), Zagreb 1993, s. 151.

21 Muhamed Hadzijahic, Od Tradicije do İdentiteta – (Geneza Nacionalnog Pitamja Bosanskih

(27)

refah düzeyi ülke genelinde dengeli biçimde yayılmıĢ olsaydı Hırvat ve Slovenler ayrılmak, Sırplar da bütün Sırpları bir devlet içerisinde toplama planlarından vazgeçerler miydi? Ġktisadi faktör, Yugoslavya‟nın parçalanmasından çok milliyetçiliğin doğmasının değil de güçlenmesinin nedeniymiĢ gibi gözüküyor. Ama milliyetçilik iktisadi sorunlardan önce de mevcuttu ve aslında Yugoslavya meselesinin önemli bir noktası halklar arasındaki çekiĢmenin 1918–1945 döneminin kapanmamıĢ hesabı olmasıdır. Oysa Yugoslavya‟da idareciler kendi iktidar ve menfaatleri için halkları birbirine düĢürerek düĢmanlar yarattılar. Aslında Yugoslavya, geleneksel olarak, sosyalist ülkeler arasında bölgesel gelir dağılımı en dengesiz olan ülke konumundaydı. Pazar ekonomisine geçiĢ bu durumu daha da ağırlaĢtırdığı bazı iktisatçılarca öne sürülmektedir. Gerçekten bu durumun sonuçları, bölgesel gelir dağılımındaki adaletsizliğin derinleĢmesinde açıkça görülmüĢtür. 1976‟ya gelindiğinde, ülkenin en zengin bölümünü oluĢturan Slovenya‟nın kiĢi baĢına ulusal geliri, en yoksul bölümünü oluĢturan

Kosova‟nın kiĢi baĢına ulusal gelirinin yedi katına yaklaĢmıĢ bulunuyordu22

. Tito sonrası

dönemde belirgin bir biçimde ağırlaĢmıĢ bulunmaktaydı. Bu geliĢmelerin sonucunda, IMF patentli istikrar önlemleri 1980‟den itibaren Yugoslavya‟da uygulanmaya baĢlanmıĢtır. Tüm bu ekonomik istikrarsızlıklar, krizler ve politikacıların hatalı yönetimleri yüzünden cumhuriyetler ve bölgeler arasındaki ekonomik geliĢme farklılıkları, halklar arasında kutuplaĢmayı artıran önemli bir faktör olmuĢtur.

1.1.1.4. Milliyetçi Hareketler

Yugoslavya‟yı yıkıma götüren “süreç” 1980‟lerin sonlarına gelindiğinde belirginleĢti. Cumhuriyetlere ve özerk bölgelere geniĢ yetki ve haklar sunan sistemin, federasyonu oluĢturan birimler tarafından milliyetçiliğin güçlendirilmesi doğrultusunda kullanılması, aslında sosyalist ideolojinin çökmesi anlamına geliyordu.Tito‟nun ölümü sonrasında ekonomik kötüleĢme gibi etnik huzursuzluklarda süreci belirledi. 1981 yılında ortaya çıkan Kosova‟daki Arnavut topluluğun ayaklanması gelecek olayların habercisiydi. birçok politikacı, 1982‟de yeni oluĢumlar ve olası bir çok partili sistemden söz etmeye baĢlamıĢtı. Bu sırada milliyetçi hareketler Sırbistan‟da biçimlenmeye baĢladı. Sırp, Hırvat ve Slovenlerin milliyetçi tutumları ayrıca geniĢ Sırp kitlelerin

(28)

desteğini alan Slobodan Miloseviç‟in milliyetçi politikaları da çözülmeyi hızlandıran etkenler oldu 23.

Yugoslavya‟da farklı etnik kökenlerden gelen, çeĢitli dinlere mensup insanları bir arada tutan ve aralarında çatıĢmalara fırsat vermeyen otoritenin daha da zayıflamasıyla federasyon çatısı altındaki halklar yeni arayıĢlar içine girmiĢlerdir. Böylece, eĢitsizliğe karĢı baĢ kaldırma eğilimi güçlenmiĢ ve milliyetçilik duyguları yeniden ön plâna çıkmıĢtır. 24

Ortaya çıkan siyasi bunalım (1989) cumhuriyetler arasında iliĢkilerin bozulmasına sebep oldu. Aynı yıl Doğu Bloğunda görülen yenileĢme hareketleri Yugoslavya‟ya da yansıdı ve 1990‟da çok partili düzene geçildi. Slovenya ve Hırvatistan‟da; daha sonra Sırbistan, Karadağ, Bosna-Hersek ve Makedonya‟da yapılan çok partili seçimler ile sonuçları, Federasyondaki fiili çözülmenin baĢlangıcı olarak yorumlanabilir. Seçimlerde Karadağ ve Sırbistan'da komünistler, Hırvatistan, Slovenya ve Makedonya'da ise milliyetçi partiler kazanmıĢlardı. Bosna-Hersek'te ise diğerlerinden farklı olarak Sırp, Hırvat ve BoĢnak milliyetçi partileri arasında koalisyon kurulmuĢtur 25

. Yugoslavya‟da milliyetçiliğin güç kazanması ve yapılan ilk çok partili seçimlerde milliyetçi partilerin iktidara gelmesi, Yugoslavya‟nın dağılma sürecine girmesiyle üst kimlik olarak tanımlanan Yugoslavlığın yok olmasıyla ortaya çıkan kimlik bunalımının bir sonucudur. Halklar bunalımı eski ama yeterince geliĢememiĢ ve geçmiĢe ait kimlik betimlemelerine baĢvurarak çözme yoluna gittiler. Yugoslav kimliği kalkınca eskiden en azından kendini Yugoslav olarak tanımlayan insanlar bile etnik kimliklerine dönmek zorunda kaldılar. Bu kimlik ve aidiyet anlayıĢı çatıĢmaya dönüĢmüĢ, hem Yugoslavya‟yı hem de içinde yaĢayan halkları kendi içlerinde bölmüĢtür. 1991‟den itibaren Yugoslavya, önce etnik ve dinî guruplar, sonraları ise federal cumhuriyetler arasındaki Ģiddetli çatıĢmalara sahne olmuĢtur. politikacıların milliyetçi söylemleriyle halklar birbirlerine karĢı kıĢkırtılmıĢlardır26

.

Sırp milliyetçiliği çok geçmeden bazı akademik çevrelerce belli kurallara bağlandı. Bunun için Sırp Bilimler ve Sanat Akademisi, 1986 yılı Eylül ayında27

, 1985– 1986 yıllarında Belgrad‟daki bir çalıĢma grubu tarafından hazırlanan Sırp

23 IĢıklı, aynı eser, s.107. 24

Diana Johnstone, Ahmakların Seferi, (Çev. Emre Ergüven-Ergin Bulut), Ġstanbul 2004, s. 30.

25 Klemencic - Zagar, aynı eser, s. 289. 26 Isakovic, aynı eser, s. 12.

(29)

milliyetçiliğinin programı mahiyetini taĢıyan bir memorandumu duyurdu. Tam baĢlığı "Sırp Bilimler ve Sanat Akademisi Akademisyenler Grubu'nun A. Isakoviç Yönetiminde

Ülkemizin Aktüel ve Toplumsal Sorunları Üzerine Düşünceleri" olan bu

memorandumdan önemli bölümler Belgrad'da çıkan Veçernje Novosti gazetesinde 24– 25 Eylül tarihlerinde yayınladı 28

. Burada Sırplar açısından Titoist Yugoslavya‟yı eleĢtiren üç temel görüĢ ortaya konulmuĢtur. Bunlar Ģöyle özetlenebilir 29

:

Federal Hükûmet‟in ekonomi alanında Sırplara karĢı ayırımcı bir politika izlemesi ve 1945‟ten beri, ekonomi ile ilgili kararların alınmasında Hırvatların ve Slovenlerin baskın olması,

1974 Anayasası‟na göre Sırbistan Cumhuriyeti‟nin Sırbistan, Voyvodina ve Kosova özerk bölgelerine bölünmesi ve iki özerk bölgenin Sırbistan‟ı atlayarak karar alma aĢamalarına doğrudan katılarak de facto cumhuriyetler hâline gelmeleri,

Kosova‟daki Arnavut ayrılıkçılar ve irredandistler tarafından Sırp karĢıtı politikaların sürdürülmesi.

Memorandumda ayrıca, Hırvatistan‟daki Sırplara karĢı ayrımcılık yapıldığı ve ülkede yaĢayan Sırpların fiilen bir asimilasyona tabi tutuldukları da iddia edilmiĢtir30

. Memorandumun Sırplar arasında duyguların körüklenmesinde büyük etkisi olmuĢ ve onları ayaklanmaya davet etmiĢtir31

. Bu arada milliyetçiliği öne çıkarmaya baĢlayan Miloseviç, daha önceki memorandumun etkisiyle Federasyon içinde ezildikleri ve dıĢlandıkları hissi verilen “Sırp Halkı”nın bu duygu yoğunluğunu kullanmıĢ ve ileri boyutlara taĢımıĢtır. I. Kosova SavaĢı'nın 600'üncü Yıldönümü nedeniyle savaĢın yapıldığı bölgeye giden Miloseviç, burada yaklaĢık bir milyon Sırp‟a seslenmiĢ, bundan sonra kimsenin Sırplara zarar veremeyeceğini vurgulamıĢ; Belgrad‟a döner dönmez de Kosova'nın özerkliğini iptal etmiĢtir32

. Bunu birlik beraberlik taraftarı olduğu için

28

http://www.netpano.com/haber/156/Kosova/Savasindan/Kosova/Katliam%C4%B1na#top,27.01.2007.

29

Xavier Bougarel, “Bosnia and Herzegovina: State and Communitarianism”, Yugoslavia and After: A

Study in Fragmentation, Despair and Rebirth, (ed. David A. Dyker-Ivan Vojvoda, New York, Longman

1996, s. 94.

30 Cviic, aı eser, s. 61-62. 31

Ayrıntılı bilgi için bk. “History of Yugoslavia”, http://www.biography.ms/History_of_Yugoslavia.html, 08.03.2005.

32 Ahmet Görmez, “BirleĢmiĢ Milletler‟in Kosova‟daki Son

(30)

yapmıĢtır. Ocak 1990‟da MiloĢeviç baĢkanlığında, Yugoslavya Sosyal Komünizm Kongresi öncesinde MiloĢeviç‟in devamlı tekrarladığı “birliği devam ettirme” sözüne karĢılık, Sloven ve Hırvat delegasyonu kongreyi terk ederek bir Slovenya ve Hırvatistan devletlerinin bağımsızlık isteklerinin bulunduğu mesajını verdiler. Bundan sonra MiloĢeviç de dağılmakta olan Yugoslavya‟da iktidarı ve gücü rakiplerine karĢı sürdürmenin tek yolun artık milliyetçilik olduğunu biliyordu. Nitekim 9 Aralık 1990‟da Sırbistan‟da yapılan ilk çok partili seçimlerde devlet baĢkanı oldu. Komünist Partisi‟nin ortadan kalkmasıyla yeni kurulan Sosyalist Parti‟ye geçerek ilk kongresinde büyük oy farkıyla baĢkanlık görevine seçildi33

. Gallagher‟e göre MiloĢeviç, Tito sonrası dönemde kendi gücünü desteklemek için milliyetçiliği kullanan ilk Ģahıstır 34

. Amacına ulaĢmak için her Ģeyi yapacak durumda idi. Uzgel‟in belirttiği gibi, “Miloşeviç Yugoslavyası” demokratik kurumlara, insan haklarına saygı ilkesine, ekonomik liberilizasyona ve özelleĢtirmeye dayanan “Yeni Dünya Düzeni”nin temel prensiplerine meydan okumuĢtur 35

.

Sırplar açısından Yugoslavya‟nın tamamının değilse bile olabildiğince büyük bir kısmının korunması gerekirdi. Bunun için de “Bütün Sırplar bir devlette” sloganı kullanılarak Sırpların çoğunlukta olduğu bölgeler ile Sırp ve Karadağlılar tarafından kendi tarihi toprakları addettikleri Güney Dalmaçya gibi toprakları ellerinde tutmak için savaĢa giriĢtiler.

1.2. Yugoslavya’nın DağılıĢındaki DıĢ Etkenler

Balkan Yarımadasında XIX. yüzyıl süresince devam eden “bağımsızlaĢma” sürecini, Rusya, Avusturya-Macaristan, Fransa ve Ġngiltere‟nin bölge dengelerini kendi lehine çevirme politikaları ile bağdaĢtırmak mümkündür. Bu nedenle Balkan ülkeleri

KıĢı”http://ilef.ankara.edu.tr/akildefteri/yazi.php?yad=9222, 09. 04. 2006.

33 Isakovic, aynı eser, s. 13.

34 Tom Gallagher, The Balkans After The Cold War: From Tyranny to Tragedy, 2003, s. 57. 35

Ġlhan Uzgel, “Finishing The Unfinished Revolution: The Return Of Yugoslavia To Europe”,

Perceptions, Journal of International Affairs, Ministry of Foreign Affairs of the Republic of Turkey, VI/1

(March - May 2001), http://www.asam.gov.tr/perceptions/Volume6/March-May2001/uzgel09.PDF, 01.

(31)

arasındaki sınırlar da yerel siyasi yapıya uygun olmayıp, dıĢ güçlerin denge arayıĢlarının bir sonucu olarak düzenlenmiĢlerdir36

.

Bilindiği üzere Yugoslavya, 1945‟te Nazilere karĢı yürütülen çetin bir bağımsızlık mücadelesinin sonucunda kuruldu. Doğu Avrupa‟daki diğer sosyalist ülkelerin hepsi, bağımsızlıklarını SSCB‟ne borçludur. Bu nedenle Tito ve partisi, baĢlangıçta Moskova‟ya içtenlikle bağlıydı. Yugoslavya, Yalta Konferansı‟na uygun olarak, kendi istek ve iradelerine rağmen Kominform‟dan atılmıĢ; Batı ile Doğu arasında yarı yarıya nüfuz bölgesi konumuna itilmiĢtir. ABD ve SSCB, bu sonucu, aralarında sağladıkları eĢgüdüme dayalı manevralar sonucunda dayatmıĢlardır. Buna tepki gösteren Tito, o dönemde yaptığı bir konuĢmada, “başkalarının hesabını ödemek

istemiyoruz; uluslararası pazarlıkta rüşvet olarak kullanılmak istemiyoruz; bir nüfuz bölgeleri politikası içine karışmak istemiyoruz” demiĢ, ancak çaresiz kalmıĢ; büyük

devletlerin planlarını bozması mümkün olamamıĢtır. Daha sonra (1973), Yugoslav yazar Drulovic, “Yalta‟nın gölgesi... Küçük ülkelerin yazgısı bakımından bir simgedir

bu... Geleceğimizi de ne yazık ki „büyüklerin‟ sayısız baskı ve hırs eylemlerinin bulutları karartmaktadır” diye yazmıĢtır37. Bu sözler, bugün yaĢanan gerçekler dolayısıyla, ayrı

bir anlam kazanmıĢ bulunmaktadır.

1.2.1. ABD’nin Yugoslavya Politikası

Yugoslavya‟nın Soğuk SavaĢın bitiĢiyle, SSCB‟ne karĢı AB ve Batı için stratejik önemi yok oldu. Hele 1989 yılında Berlin Duvarı‟nın yıkılmasının sembolize ettiği iki kutuplu dünya düzeninin sona eriĢinin; dünyada barıĢ ve silahsızlanmanın hüküm süreceği yeni bir dönemi baĢlatacağı inancı yaygınlaĢmıĢtır. ABD‟nin Balkanlar‟la ilgilenmesi eski, fakat bölgeyle ilgili planları 1980‟li yıllara dayanmaktadır. ABD tarafından 1984 yılında yanınlanan “Hassas Gizlilik” etiketli ABD Ulusal Güvenlik Karar Yönergesi ”Birleşik Devletler‟in Yugoslavya Politikası” baĢlığını taĢıyordu. Bu belgede ABD‟nin Balkanlar‟a ve Yugoslavya‟ya yönelik stratejik amacının, Balkanlar‟ı ve Yugoslavya‟yı, “serbest piyasa sistemine katmak”

36 Misha Glenny, Balkanlar: 1804–1999 Milliyetçilik, Savaş ve Büyük Güçler, Ġstanbul 2000, s. 505. 37IĢıklı, aynı eser, s.98-99.

(32)

olduğu belirtiyordu38. Daha önce ABD‟ye göre Yugoslavya konusu Avrupa‟nın

meselesiydi. Bunun için olayın içine girmek niyetinde değildi. 1990‟dan sonra ABD, Balkanlar‟da güç sahibi olma ve yıkılan SSCB‟nin yerine Balkanlar‟a yerleĢerek dünya hâkimiyetini kurma amacını gütmüĢtür.

1.2.1.1. Yugoslavya’nın DağılıĢında Rusya’nın Etkisi

Balkanlar, sosyo-kültürel yapısı ile jeopolitik konumu itibariyle, Rusya için tarih boyunca hayati öneme sahip bir bölge özelliğini taĢımıĢtır. Bu nedenle Balkanlar daima Rusya‟nın ilgi alanında olmuĢtur.

SSCB‟nin yerini 1991'de alan Rusya Federasyonu'nun dıĢ politikası, büyük dönüĢümlere uğradı. Bu nedenle yeni dönemde Yugoslavya‟da krizlerin ilk çıktığı sıralarda uluslararası toplumla birlikte hareket etti. Genel olarak, Rusya'nın Bosna SavaĢı'nda yürüttüğü dıĢ politika, Temas Grubu'na katılmak, krizlerin çözümüne yönelik neredeyse hiç birinin kabul görmediği giriĢimlerde bulunmak ve Sırplar ile uluslararası topluluk arasında bir tür arabuluculuk rolü oynamaktan ileriye gidemedi. Dayton BarıĢ AnlaĢması'nın uygulamaya konulmasından sonra kendi aleyhine geliĢmelere neden olduğu için dıĢ politikada yeni bir yapılanma sürecini baĢlattı. NATO müdahalesini Rusya‟nın kuĢatılması için atılmıĢ bir adım olarak yorumlayarak uluslararası örgütler açısından bir kriz olarak göstermeye çalıĢtı. Bu durum Rusya'nın Batı ve özellikle NATO ile olan iliĢkilerine büyük darbe indirdi39

.

1.2.1.1.1. AB'nin "Toprak Bütünlüğünü Des"teklemesi ve Arkasından -"Tanıma" Ġkilemi

AB, Yugoslavya bunalımının ilk aĢamasında kararsız bir tutum sergilemiĢtir. Haziran 1991‟de Hırvatistan ve Slovenya'nın bağımsızlık ilan etmesinin hemen ardından çatıĢmalar baĢladığında bir açıklama yaparak "Yugoslavya'nın toprak

bütünlüğü"nü desteklendiği bildirmiĢtir40

. Krizin Hırvatistan-Sırbistan çatıĢmaları Ģeklinde cereyan eden birinci aĢamasında savaĢan taraflar arasında arabuluculuk

38 Zulfikarpasic ve diğerleri, aynı eser, s. 85. 39 Zulfikarpasic ve diğerleri, aynı eser, s. 88.

(33)

yapmaya özen göstermiĢtir. Bunun etkili olmadığı ortaya çıkınca, ekonomik yaptırım kararları ile bunun uygulanmasını tartıĢmaya açtı.

AB'nin önerisi ile savaĢan taraflar 5 Kasım'da Lahey BarıĢ Konferansı'nda bir araya gelmiĢtir. Bunun için Ġngiltere eski DıĢiĢleri Bakanı Lord Carrington, AB adına arabulucu olarak görevlendirilmiĢtir. Konferansta AB'nin Yugoslavya'yı oluĢturan cumhuriyetlerin mevcut sınırlarının uluslararası sınır olmasını öngören siyasal çözüm önerisi, ekonomik yaptırım tehditlerine rağmen Sırbistan tarafından kabul edilmemiĢtir. Çünkü AB planı, Sırbistan dıĢında kalan Sırpların otonomisi için gerekli garantiler içermemekte idi. Bir uzlaĢma sağlanamaması üzerine, AB tarafından diplomatik çabalara ek olarak ekonomik yaptırımların uygulanması kararı alınmıĢtır. Konferansın ardından çatıĢan taraflar arasında tampon bölge oluĢturulması ve buralara barıĢ gücü askeri yerleĢtirilmesi önerilmiĢ; BM Güvenlik Konseyi, Kasım ayı sonunda Yugoslavya'ya barıĢ gücü gönderme kararı almıĢtır41. Öte yandan 12 Kasım 1991'de

Avrupa Siyasi ĠĢbirliği çerçevesinde konu tartıĢılmıĢ ve AB Yugoslavya'ya ekonomik yaptırım kararı almıĢtır. Söz konusu kararın içeriği Ģu Ģekildedir42

:

Yugoslavya'nın AB ile imzalamaya hazırlandığı ticaret ve iĢbirliği anlaĢmasının dondurulması,

Tekstil limitlerinin düĢürülmesi,

Yugoslavya'nın PHARE programından yararlanan ülkeler listesinden çıkarılması,

G-24 forumundan Yugoslavya'nın çıkarılması,

Silah ve petrol ambargosu için BM'ye çağrı yapılması.

Yaptırımlar nedeniyle PHARE programından Yugoslavya'ya tahsis edilen 100 milyon EURO iptal edilmiĢtir43. AB, 1991 Kasım-Aralık aylarında çatıĢmalardan etkilenen sivil nüfusa 14,6 milyon EURO insani yardım yapmıĢtır. Ancak tüm Yugoslavya için uygulamaya konan ekonomik yaptırımlardan saldırgan taraf olan Sırpların dıĢında ağdurların da olumsuz etkilenmesi üzerine 2 Aralık 1991'de Sırbistan ve Karadağ dıĢında kalan cumhuriyetler için yaptırımlar kaldırılmıĢtır. Yugoslavya

41 Komisyon, The United Nations and The Situation in Former Yugoslavia, New York 1993, s. 44. 42 Holland, aynı eser, s. 137.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bosna-Hersek bağımsızlığını kazanmakla birlikte, kurulmasını düşündükleri ve destekledikleri konfederasyon halindeki Yugoslavya‟nın içinde kalmak istediklerini

39 Deniz Özyakışır, İç Göç Hareketleri Ve Geriye (Tersine) Göçün Belirleyicileri: Tra 2 Bölgesinden (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan) İstanbul’a Gerçekleşen Göç

Bosna Hersek ile imzalanmış olan Serbest Ticaret Anlaşması bu ülke ile olan karşılıklı ticaretimizi arttırmamız açısından çok önemli bir vasıtadır.. Türk

 Bosna Hersek Dış Ticaret Odası (Foreign Trade Chamber of Bosnia and Herzegovina - FTCBH): Bosna Hersek Dış Ticaret Odası 1909 yılında kurulmuş olup,

Mısır Hidivi Tevfik Paşa’nın (1852-1892) küçük oğlu olan Emîr Mehmet Ali Paşa, uzun yıllar veliaht olmasına rağmen siyasetten uzak bir hayat yaşamış ve daha çok

Diğer taraftan, Bosna Hersek Dış Ticaret ve Ekonomik İlişkiler Bakanlığı kaynaklarına göre, Bosna Hersek’te teknik düzenlemeler kapsamında mevzuatta

İlâveten, yasa koyucu Bosna Hersek Anayasa Mahkemesi hâkimlerini seçme konusunda en çok yetkiye sahip olan makamdır ve yasa koyucunun Bosna Hersek Anayasa Mahkemesinin işinin

Mostar Köprüsü’nün Rekonstrüksiyonu (2002-2004): Köprünün kalan bölümlerinin restorasyonu, köprünün tahrip olan bölümlerinin yeniden inşası, taş