• Sonuç bulunamadı

Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın Öngördüğü Amaçlara UlaĢılma Durumu

arasında bugüne dek tarafları tatmin edecek bir güven ortamı oluĢturulamamıĢtır. Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın mimarı Richard Holbrooke, antlaĢmanın onuncu yıl dönümünde, Dayton‟un mükemmel olmadığını ve geliĢtirilmesi gerektiğini söylemiĢtir.

Dayton BarıĢ AntlaĢması`nın, o günkü Ģartlar altında tek çözüm olan, birinci amacı savaĢı durdurmaktı ve bu konuda büyük baĢarı sağladı. Ancak bugün Dayton‟un Bosna-Hersek‟in ilerlemesini engelleyen bazı maddeler içerdiği bir gerçektir. Bu yüzden tarafların birbirlerine yönelik kuĢkuları bugün de devam etmektedir. Bosnalı Sırplar‟ın sürekli olarak Sırbistan‟la birleĢmenin imkânlarını kolladıkları bilinmektedir. Bu iĢin detayına girildiğinde ise Ģu görülmektedir: BoĢnaklardan farklı olarak, Sırplar ve Hırvatlar Bosna‟da merkezî kurumların oluĢturulması ve bunların görevlerini güçlü ve etkili bir Ģekilde ifa etmeleri için ciddî bir gayret göstermemektedirler. Bu tavır, Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın yukarıda eleĢtirildiği üzere getirdiği düzenlemelerden Sırplar bir bakıma cesaret almıĢtır. Bu sebeple eĢit haklara sahip vatandaĢlardan oluĢan ve herkesi kuĢatan bir Bosnalılık kimliği oluĢumamaktadır.

Dayton BarıĢ AntlaĢması‟yla mültecilerin evlerine dönmesi konusu güvence altına alındı. Ancak verilen bu sözlerin önemli kısmı kâğıt üzerinde kaldı. Daha önce BoĢnakların çoğunlukta olduğu Banya Luka, ViĢegrad, Zvornik, Bratunaç ve Foça gibi kentlerde Ģu anda Sırp nüfusun oranı % 90'ları bulmaktadır.

Halen savaĢ suçlularının yakalanamaması ile bu kentlerde normal hayatlarına devam ediyor olmaları, BoĢnak nüfusun eskiden yaĢadığı yerlere dönmesinin önündeki en büyük engeli oluĢturmaktadır. Ayrıca savaĢ zamanında evlerini terk etmek zorunda

kalanların yaĢadıkları konutlara baĢka bölgelerden gelen Sırp ailelerin yerleĢtirilmesi ve bunların esas sahiplerine verilmemesi de geriye dönüĢlerin önündeki en büyük sorun olarak duruyor.

Öte yandan, BoĢnak ve Hırvat asıllı mültecilerin pek çoğu Dayton BarıĢ AntlaĢmas‟nda sözü edilen “dönüş hakkı” çerçevesinde terk ettikleri topraklara geri dönememiĢlerdir. Bu durum, ABD BaĢkanı Bill Clinton‟un Ulusal Güvenlik DanıĢmanı Anthony Lake‟in 1996‟da yaptığı bir konuĢmada açıkça itiraf ettiği üzere “Beklenenden

daha az mülteci evlerine dönebildi52”. Ayrıca evlerine dönen mültecilere güvenli bir

ortam sağlanamamakta, bunların mülkiyet ve eğitim hakları garanti altına alınamamaktadır.

Sonucu olarak Bosna‟da bugün savaĢ yapılmaması için barıĢ vardır. Bosna- Hersek Devleti, bugün, Dayton BarıĢ AntlaĢması ile devletin iĢleyiĢ ve güvenliğini uluslararası gözetim ve denetim altında uygulayan bir ülkedir.

2.9.1. SavaĢ Suçlularının Büyük Çoğunluğunun Yakalanamaması

BM‟nin raporlarına göre, çoğu sivil en az 100 bin BoĢnak'ın öldürüldüğü, 12 500'ünün halen kayıp olduğu, 50 bin kadının sistematik tecavüze maruz kaldığı savaĢta, SavaĢ Suçları Mahkemesi‟ne destek verilmesine rağmen savaĢ suçlularının büyük çoğunluğu henüz yakalanamadı. Sorunun büyüklüğünü 50 bin tecavüz için sadece 12 vakayla ilgili mahkemenin kararının bulunması oluĢturuyor. Diğer tecavüz vakalarıyla ilgili henüz mahkeme kararı bulunmuyor. Mağdur kadınların birçoğu, yolda yürürken veya toplu taĢıma aracına bindikleri sırada tecavüz edenlerle karĢılaĢtıklarını, bu durumun da psikolojilerini daha da kötüleĢtirdiğini ifade etmektedir53.

SavaĢ Suçlularının yakalanıp mahkemeye çıkarılmaması AB‟deki yetkilileri de rahatsız etmiĢ, bu hususla ilgili çalıĢma baĢlatılmıĢtır. Genel Sekreter Ban Ki-mun'un54

52

Dnevni Avaz, 05 April 1996.

53 Slobodna Bosna, 19 August 2008.

54 Ban Ki-Moon (d. 13 Haziran 1944 ) Kore. 1 Ocak 2007 tarihinden bu yana BM Genel Sekreteridir.

1960 yılında Amerikan Kızılhaç'ının düzenlediği bir kompozisyon yarıĢmasını kazanması sonucunda BaĢkan John F. Kennedy ile tanıĢmıĢtır. Ocak 2004-Aralık 2006 tarihleri arasında Güney Kore Hükûmetinde DıĢiĢleri ve Ticaret bakanı olarak görev yaptı. 1 Ocak 2007 tarihinde de Kofi Annan'dan BM Genel Sekreterliği görevini devraldı. Bk. Bilandzic Dusan, Hrvatska Moderna Povijest, Zagreb 1999, s. 96.

cinsel Ģiddet konusuyla ilgili özel temsilcisi Margot Wallstrom, Bosna-Hersek'e BarıĢ AntlaĢması yapıldıktan sonra gelmiĢ; tecavüz mağduru kadınlarla görüĢmüĢ; onların adaletin yavaĢ iĢlemesinden yana Ģikâyetlerini dinlenmiĢtir. Walsstrom, görüĢmenin ardından, "Bosna'dan BM'ye tecavüze uğrayan kadınların ahlarını götüreceğim"55

açıklamasını yapmıĢtır.

2.9.2. Dayton'la "Dondurulan" Sorunlar Türkiye'nin GiriĢimleriyle Çözülebilir

Eski Yugoslavya'nın dağıldığı 1990'lı yıllardaki savaĢtan sonra Bosna-Hersek, Sırbistan ve Hırvatistan arasındaki iliĢkilerde, Türkiye'nin giriĢimleriyle baĢlatılan “Üçlü Görüşmeler”le normalleĢmeye doğr önemli adımlar atılmıĢtır. T.C. DıĢiĢleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun giriĢimleriyle 2009 yılında görüĢmeler baĢlatılmıĢ;

Ġlgili devletlerin dıĢiĢleri bakanlarının katılımıyla yapılan görüĢmeler, kısa sürede meyvesini vermiĢtir. Dayton'da “dondurularak” çözülmesi “temenni” edilen, ancak bu görüĢmeler öncesine kadar ilerleme kaydedilemeyen birçok konuda baĢarılı adımlar atılmıĢtır56

. Uluslararası toplumun da dikkatini çeken ve büyük takdirini toplayan bu görüĢmelerle birlikte bu yıl içinde çok önemli geliĢmeler oldu. Ankara'da 9 ġubat 2011‟de yapılan Türkiye-Bosna-Hersek ile Sırbistan üçlü görüĢmesinin ardından Bosna-Hersek, uzun yıllar aradan sonra Sırbistan'a büyükelçi atamaya karar vermiĢtir57. En önemli geliĢme, Sırbistan Parlamentosu‟nun Nisan 2011‟de Srebrenitsa katliamını kınamıĢ olmasıdır.. Böylece Devlet BaĢkanı Boris Tadiç temmuzdaki Srebrenitsa törenlerine katılarak tarihi bir adım atmıĢtır58

.

Türkiye-Bosna-Hersek-Hırvatistan üçlü görüĢmeleriyle de önemli geliĢmeler oldu. Hırvatistan Devlet BaĢkanı Ġvo Josipoviç, 1990'lı yıllardaki savaĢta ülkesinin Bosna-Hersek'te yıkıma yol açmasından dolayı bu ülkeden özür diledi. Sırbistan Devlet BaĢkanı Boris Tadiç ve Yosipoviç de 1990'lı yıllardaki savaĢta öldürülen masumlardan dolayı ülkeleri adına karĢılıklı olarak özür dilediler59

.

55 P. Samuel Huntington, Sukob Civilizacija i Preustroj Svjetskog Poretka, Zagreb 1998, s. 60. 56

2010-12-15 AA http://www.aa.com.tr

57 Vecernje Novine, 15 Decembar 2010. 58 Dnevni Avaz, 12 Juli 2010.

2.9.3. Dayton BarıĢ AntlaĢması Sonrasında Bosna-Hersek’in KurulĢunda KarĢılaĢan Problemler

Dayton BarıĢ AntlaĢması hazırlanırken temelde biri kısa diğeri uzun vadeli olmak üzere iki amaç güdülmüĢtür. SavaĢın bir an önce durdurulması esas amaçtır; ikinci olarak ise uzun vadede bölgede kalıcı barıĢ ve istikrarın sağlanması idi. Bakıldığında birinci amaca ulaĢılmıĢ ve ölümlerin önüne geçilmiĢtir. Ancak yaĢanan savaĢın ardından bölgede barıĢ ve istikrarın yeniden tesis edilmesi türlü zorlukları beraberinde getirmiĢtir.

BaĢta yönetim mekanizmaları ile ilgili temel sıkıntılar ortaya çıkmaya baĢlamıĢtır. Üç ayrı etnik grubun ortak bir zeminde buluĢması ancak üçüncü bir aktörün dolayısıyla uluslararası toplumun rol almasıyla mümkün olmaktadır. Bosnalı Sırplar her türlü reform çabasını veto ederek sistemin iĢlemesini bloke etmektedir. Ġkinci sıkıntı ise Dayton BarıĢ AntlaĢması‟nın bizatihi kendisinden kaynaklanan bir takım sorunlardır. Ġdari ve siyasi yönetim mekanizmalarından etnik homojenliğe dayanan devletçik sistemi ve halkların eĢitliği meseleleri en küçük bir revizyon giriĢiminde var olan yapıyı tamamen yıkabilecek yapıya sahiptir. Bilhassa 2010‟li yılların baĢlarından itibaren küresel dünyada ortaya çıkan geliĢmelere paralel uluslararası toplumun yönelimlerinin ve önceliklerinin değiĢmesi sonucunda durum daha da ciddileĢmiĢtir.

2.9.4. Soykırım Davası

Bosna-Hersek Hükûmeti‟nce UAD‟a 1993‟te sunulan ve Sırbistan`ın Bosna‟da soykırım suçu iĢlediği iddiasını içeren soykırım davasını 26 ġubat 2007‟de karara bağlamıĢtır. Divan, aldığı kararda, Bosna-Hersek‟in bütününde “soykırım” suçu iĢlendiğini inkâr ederek, Sırbistan‟ı soykırım suçundan “aklamıştır”. Divan‟a göre, Bosna-Hersek‟te “etnik temizlik” yapılmıĢtır, iĢkence ve tecavüz suçları iĢlenmiĢtir; bu açıdan insanlığa aykırı suçlar ve savaĢ suçları iĢlenmiĢtir; ama bunlar soykırım suçu değildir. Dünya mahkemesi, yalnızca 7000 masum insanın öldürüldüğünü kabul ettiği Srebrenitza‟daki katliamları “soykırım” olarak nitelemiĢ ve fakat “kışkırtma, planlama

veya aktif olarak suça iştirak” anlamında Sırbistan‟ın bu suça ortak olmadığına

hükmetmiĢtir. Bu karar, hem usul hem de esas açısından tartıĢmaya çok açıktır. AĢağıda bu konu üzerinde durulmaktadır.

Divan‟a göre Bosna savaĢı sırasında yaĢanan kapsamlı etnik kıyım bir bütün olarak soykırım sayılamaz, çünkü ortada belli bir topluluğu “tamamen veya kısmen yok

etmeye yönelik” bir plan yoktur. Arıca etnik kıyımdan sorumlu bir iradenin, bir etnik ya

da dinî topluluğa yönelik “sistemli ve planlı bir imha hareketi” olduğunu gösteren bir belge olmadığı sürece, soykırımdan söz edilemeyeceğine vurgu yapmaktadır60

.

SavaĢtan sonra Sırbistan Yüksek Savunma Konseyi‟nin Bosna-Hersek savaĢının devam ettiği dönemdeki zabıtları yayınlanmıĢtır61. Bu zabıtlara bakılırsa

bunun sıradan bir savaĢ olmadığını göstermiĢtir. AUD‟de varılan sonuca bakılırsa hakimlerin “siyasî kaygılarla‟ hareket ettiği hemen görülür. Olayların geliĢi bu yargıya insanı götürmektedir. Batı dünyası, iki nedenle Sırbistan‟ın soykırım suçundan aklanmasını istemiĢtir: birincisi, Sırbistan‟ın Eski Yugoslavya için oluĢturulan Uluslararası Ceza Mahkemesi ile iĢbirliği yapmasını sağlayarak savaĢ suçlularını bu mahkemeye teslim etmesini kolaylaĢtırmaktadır. Ġkincisi, bu sayede, kısa bir süre önce soykırım suçu iĢlemiĢ bir devletin AB‟ye üyeliğini hem insan hakları hem de psikolojik sonuçları açısından düĢünüldüğünde büyük bir engel bertaraf edilmiĢtir62

.

Bosna savaĢının ve burada iĢlenen soykırım suçunun arkasındaki en önemli aktörün Sırbistan olduğunu, tüm dünya bilmektedir. Bosna-Hersek‟te yaĢanan trajediyi yalnızca etnik temizlik olarak geçiĢtiren UAD, böylece Sırpları memnun eden bir karara imza atmıĢ olmaktadır.