• Sonuç bulunamadı

2. KURAMSAL TEMELLER VE KAYNAK ÖZETLERİ

2.7 Evlilik Uyumunu Etkileyen Etmenler

Evlilikte uyumu etkileyen birçok farklı etken üzerinde durulmaktadır. Eş seçimi kararı, ailede yaşanan ekonomik sorunlar, eşler arasındaki iletişim ve dayanışmanın etkisi evliliği olumlu ve olumsuz şekillerde etkilemektedir.

2.7.1 Eş seçimi kararının etkisi

Eş seçimi, insan yaşantısındaki en önemli kararlardan biridir. Kişinin geri kalan yaşamı vereceği bu kararla birlikte birçok yönden olumlu veya olumsuz yönde etkilenebilmektedir. Evlilik ilişkisi insanın yaşam süresinin yarıdan fazlasını, hatta bazen üçte ikisine ulaşan bir süreyi kapsayabildiği için son derece önemli bir karardır.

Bu kararla birlikte kişi bundan sonraki yaşamını kiminle sürdüreceğine, kiminle birlikte yol alıp, gelişip değişeceğine, nasıl bir yaşam sürdüreceğine ve hatta kimden çocuk sahibi olup, kiminle birlikte çocuk yetiştireceğine karar vermiş olmaktadır (Yavuzer 2004b).

Eş seçiminde eşlerin ortak yönlerinin bulunması evlilik uyumu açısından önemli bir etkendir. Benzerlikler, eşlerin birbirlerinden etkilenmesini sağlayan bir unsurdur.

Yapılan araştırmalar; eşlerin birçok değişken açısından birbirine benzediğini göstermektedir. Bu değişkenlerden bazıları fiziksel sağlık, aile geçmişi, yaş, din ve eğitim gibi demografik özelliklerdir. Demografik özelliklerin yanı sıra, kişiliklerin benzemesi de eşleri birbirine çeken bir unsurdur. Birçok araştırma, benzer kişiliklere sahip eşlerin evlilik doyumlarının ve mutluluklarının, kişilikleri farklı olan eşlerden daha fazla olduğu bulmuştur (Günay 2000).

Eş seçimi kararında; eğitim düzeyi, fiziki görünüm, sağlık durumu, ekonomik durum, yaş, hayat görüşü, sosyo-kültürel yakınlık, inanç birliği, kişilik özelliklerde benzerlik, siyasi görüş faktörlerinden hangilerinin ne ölçüde veya başka hangi tür özelliklerin göz önüne alınması gerektiği kişinin kendi tercihlerine göre değişebilmektedir. Tüm bu özellikler açısından eşlerin sahip olacakları benzerliklerin evlilikte avantaj olacağını söylemek mümkün görünmektedir. Eşlerin sahip olacakları ortak hayat görüşü ve hedeflerin benzer olması da çiftin beraberliğindeki uyum ve mutluluğu olumlu yönde etkileyecektir (Yavuzer 2004b).

2.7.2 Ekonomik sorunların etkisi

Evlilik kurumunun sağlıklı ve başarılı bir şekilde devam etmesinde eşlerin ekonomik ve

Çiftlerin gelir idaresi, bütçe gibi ekonomik kararlarında eşler arasındaki güç dengesi anahtar rol oynamaktadır. Ekonomik kaynakları daha fazla elinde ve kontrolünde bulunduran eş, evlilikte daha güçlü ve dolayısıyla karar verme sürecinde daha baskın olmaktadır. Günümüzde kadının çalışma yaşamına katılması ile birlikte, toplumsal cinsiyet rollerindeki ve evliliğin geleneksel yapısındaki gelişmelere rağmen, çoğu ailede önemli konulardaki kararlarda erkek daha fazla söz sahibi olmakta, karar verme sürecinde kadın ikinci planda kalmaktadır. Ailede, ekonomik amaç ve sorumluluklar gerçekleştirilirken ve kararlar alınırken, eşler arasında zaman zaman sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Bu konulardaki sorunlar ise eşler arası uyumu ve evlilik memnuniyetini azaltan etkenler arasında önemli yer tutmaktadır (Terzioğlu ve Şener 2002).

Ekonomik sorunun en önemli yönü ekonomik olanaksızlıktan çok, para tüketim biçimidir. Kadınlar genellikle cimri ve tüketim biçimini tek elden yürütmeye çalışan, tekelci eşlerinin soruna neden olduğunu ifade etmektedirler. Bu tip erkekler, eşlerinin varlığını adeta inkar edercesine davrandıklarından, evlerinde dengeli ve olumlu bir ilişki kurmak zor olmaktadır. Ekonomik sorunların çözüm biçiminin aslında nişanlılık döneminde tartışılıp bir karara ulaşılmış olması evlilikteki uyumu sağlam temellere dayandırır (Bilen 1994).

Aile yaşantısında, temel ihtiyaçları karşılayacak yeterli gelirin olmaması durumunda, harcamaların kontrolünü kimin yapacağı gibi konularda da çeşitli sorunlar yaşanmaktadır. Evlilik uyumunda önemli olan bir nokta da, gelirin miktarı ile birlikte eşlerin para idaresi vb. ekonomik konularda fikir birliğine varmaları ve ortak bir anlayış oluşturmalarıdır. Böylece, ailede ekonomik kaynakların kullanımı, muhafazası ve tasarrufuna ilişkin problemlerin çıkması önlendiği gibi, aile güvenliği sağlanarak kişiler arası çatışmalar da azalır (Terzioğlu ve Şener 2002).

2.7.3 İletişim ve dayanışmanın etkisi

Evlilik ilişkisi, etkileşim rollerinin ve iletişim ağlarının oluşturduğu bir sistem olarak görülmektedir. Sağlıklı aile ilişkileri kurulmasında doğru iletişim oldukça önemlidir.

Ailede iletişim, mesajların paylaşılması yolu ile zamanla gelişen ve kişiler arası ilişkilerde birlikteliği gerektiren, organize olmuş ve doğal olarak oluşan etkileşim mekanizmasıdır (Terzioğlu ve Şener 2002).

Açık, etkili ve nitelikli iletişim, evlilik başarısını ve mutluluğu pozitif yönde etkiler.

İletişim evliliğin başarısında pek çok faktörle ilişkili ve sorunların çözümünde pek çoğundan daha da önemlidir. Örneğin; para ile ilgili evlilik sorunlarında sorunun kaynağı çoğu zaman paranın yetersizliği değil, ekonomik sıkıntı karşısında eşlerin sıkıntının üstesinden nasıl geldiği ve sıkıntıyı nasıl paylaştığı ile ilgilidir. Bu da ancak, iyi ve etkili bir iletişimle sağlanabilir. Birçok araştırma, her iki eşin de iletişim konusunda başarılı ve istekli olduğu evliliklerin, büyük ölçüde mutlu, iletişim konusundaki eksikliğin ise mutsuz evliliklerde ortak nokta olduğunu göstermektedir.

Mutlu çiftlerin birbirleri ile çeşitli konular ve olaylar hakkında daha çok konuştukları, birbirlerini daha iyi anladıkları, kelimelerin ardında yatan duygu ve ifadeleri daha iyi sezinledikleri, problem çözme yöntemleri ve karar verme süreçlerinde başarılı oldukları görülmektedir (Burleson and Denton 1997).

Eşler arasındaki dayanışma, evlilik uyumunun sağlanmasında önemli rol oynamaktadır.

Evlilikte dayanışmanın kurulmasını engelleyen birçok etken vardır. Etkenlerden birisi, toplumsal etkinliklerden kopmaktır. Böyle bir yaşantı, monotonluğu, dolayısıyla can sıkıntısını doğurur. Evde dayanışmayı etkileyen bir başka etken de aileye çocukların katılışıdır. Çocuk genellikle istenir ve çocuksuz yaşantı anlamsız görülür. Çocuğun doğması ile eşlerin birbirleri için ayırdıkları zaman azalmakta, çocuğun bakımı için zamanlarının neredeyse hepsini evde geçirme zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Eşlerin sosyal etkinliklere katılmaları kısıtlanınca evdeki yaşantı sıkıcı olmaya başlamakta ve bu durum dayanışmanın kurulup sürdürülmesini tehlikeye atmaktadır. Evlilikte uyumun olumlu ve dengeli olabilmesi için, evlilik ilişkilerinin sürekliliğini sağlamak, yeni etkinlikler planlamak, romantik olanaklar yaratmak, duygusal dayanışmayı güçlendirmek ve mesleki rollerle ilgili destek sunmak gerekmektedir (Bilen 1994).

2.7.4 Cinsel yaşamın etkisi

Cinsel uyum genel uyumun bir parçasıdır ve birçok karmaşık ruhsal olayı da içermektedir. Sevme, sevilme, bağlılık, dokunma, okşama, konuşma vb. gibi birçok duygu ve gereksinim cinsel uyumun içinde yer alır. Yaşamda genellikle önemli üç uyum alanı belirlenebilir; iş alanı, sevme-sevilme-cinsel alan ve toplumsal alan. Bu üç alan birbirleri ile yakından bağlantılıdır. Bir alandaki uyumsuzluk ve doyumsuzluk diğerini de etkileyebilir. Örneğin iş yaşamında insanlarla ilişkilerinde ağır uyumsuzluk gösteren bir kişinin cinsel alanda da uyumsuzluk göstermesi beklenebilir (Öztürk 1992).

Eşlerin cinsel yaşamlarını doyumlu olarak nitelendirmeleri ile eşleri ile olan ilişkilerinde yaşadıkları uyum arasında anlamlı bir ilişki olduğu birçok araştırma tarafından ortaya konmuştur. Evliliklerini mutlu olarak nitelendiren çiftlerin önemli bir bölümünün cinsel güçlükler yaşadıkları görülmektedir (Kudiaki 2002).

Evde eşler arasında sağlıklı ilişkilerin kuruluşunda cinsel ilişkilerin önemli etkisi olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Kadın ve erkeğin değişik zamanlarda enerji ve hormonal düzen açısından farklılık gösterdiklerini bilen bir eşin, etkili bir yol olan cinsel ilişkilere yaklaşım şekli olgun, sağlam ve güvenilir olmalıdır. Evlilik, eşler arasında cinsel ilişkiyi doğal hale getirmekte ise de, zorunlu kılmamaktadır. İlişkilerde zaman etkili bir etken olarak dikkate alınmalıdır. Bütün gün çalışıp oldukça yorgun olan erkeğe, eve döner dönmez borçtan, ödenecek paradan, çocuktan vb. sorunlardan söz etmek olumsuz cevap almak demektir. Gün boyunca çeşitli sorunlarla, işlerle bitkin düşen eşi tarafından sert bir dille eleştirilen bir kadın eşinin isteklerine elbette olumlu cevap veremez. Eşler partnerlerinden ne zaman ne beklemesi gerektiğini bilerek isteklerini gerçekleştirmelidir. Zamansız ve bezdirici istekler ilişkilerde yapıcı değil, bozucu bir rol oynar (Russel 1999).

Benzer Belgeler