• Sonuç bulunamadı

Araştırma, anaokuluna devam eden çocukların sosyal davranışları ile ebeveynlerinin evlilik uyumlarının bazı değişkenlere göre incelenmesi, çocukların sosyal davranışları ile ebeveynlerinin evlilik uyumları arasında ilişki olup olmadığının saptanması amacıyla planlanmıştır.

Araştırmanın eşlerin evlilik uyumu ile ilgili olan bölümlerinde anne ve babalardan kadın-erkek terimleri kullanılarak bahsedilmiştir. Evlilik uyumuna ilişkin sonuçlar, kadınların evlilik uyumuna ilişkin değerlendirmeleriyle sınırlıdır.

Çizelge 4.1 ve çizelge 4.3 arasında; çocukların yaşlarına, cinsiyetlerine, doğum sıralarına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.4-4.8 arasında; çocukların kardeş sayısına, anaokuluna devam süresine, anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye, annenin çalışma durumuna, annenin öğrenim düzeyine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.9’da babanın öğrenim düzeyine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.10 ve çizelge 4.11’de annenin ve babanın yaşına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.12’de aile yapısına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları verilmiştir.

Çizelge 4.13-4.16’de ebeveynlerin sahip oldukları çocuk sayısına, çocuklarının anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye, kadının çalışma durumuna ve öğrenim düzeyine göre evlilik uyum puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.18-4.20 arasında; kadının-erkeğin yaşına ve evliliğe karar verme biçimine göre evlilik uyum puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.21’de ebeveynlerin evlilik sürelerine göre evlilik uyum puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir. Çizelge 4.22’de ebeveynlerin aile yapılarına göre evlilik

Çizelge 4.23’te ise çocukların sosyal davranışları ile ebeveynlerinin evlilik uyumları arasındaki ilişkiye ait Pearson Korelasyon Katsayısı Önemlilik Testi sonuçları verilmiştir.

Çizelge 4.1’de araştırmaya alınan çocukların yaşlarına göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar görülmektedir.

Çizelge 4.1 Araştırmaya alınan çocukların yaşlarına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları

YAŞ N

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler S S 4 Yaş

5 Yaş

120 120

77.64 11.78 78.54 12.31 80.91 12.16 80.51 12.31 t-testi sonuçları SD

238

t p t p -2,11 .850 -1,20 .830 Çizelge 4.1 incelendiğinde; dört yaşındaki çocukların sosyal davranışların işbirliği boyutundan aldıkları puan ortalamasının ( =77.64), beş yaşındaki çocukların puan ortalamasından ( =80.91) yüksek olduğu görülmektedir. Dört yaşındaki çocukların sosyal davranışların sosyal ilişkiler boyutuna ait puan ortalamaları ( =78.54) da benzer şekilde beş yaşındaki çocukların puan ortalamalarından ( =80.50) yüksektir. Ancak yapılan t testi sonuçları incelendiğinde; yaşın sosyal davranışların işbirliği [t(238)=-2,1 , p>.05] ve sosyal ilişkiler [t(238)=-1,20 , p>.05] boyutlarından alınan puanlarda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir.

Yapılan t-testi sonuçları, sosyal davranışlara ait boyutların hiçbirinde çocukların yaşlarına göre anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymuştur. Dört ve beş yaş grubunun yaş olarak birbirine çok yakın olması, sosyal gelişimin uzun sürede ve yavaş gerçekleşmesi, dolayısıyla çocukların sosyal gelişim yönünden benzer gelişimsel özellikler gösterebilmeleri araştırmaya alınan çocukların yaşlarının sosyal davranış puanlarında farklılık yaratmamasının nedeni olabilir.

Çizelge 4.2’de araştırmaya alınan çocukların cinsiyetlerine göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.2 Araştırmaya alınan çocukların cinsiyetlerine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları

CİNSİYET N

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler S S Kız

Erkek

120 120

81.15 10.83 81.69 11.32 77.40 12.94 77.35 13.63 t-testi sonuçları SD

238

t p t p 2.43 .102 2.67 .070 Çizelge 4.2’de de görüldüğü gibi; kız çocukların sosyal davranışların işbirliği boyutuna ait puan ortalamalarının ( =81.15), erkek çocukların puan ortalamalarından ( =77.40) yüksek olduğu belirlenmiştir. Kız çocukların sosyal davranışların sosyal ilişkiler boyutuna ait puan ortalamaları da ( =81.69), erkek çocukların puan ortalamalarından ( =77.35) yüksektir. Ancak yapılan t testi sonucunda; cinsiyetin sosyal davranışların işbirliği [t(238)=2.43, p>.05] ve sosyal ilişkiler [t(238)=2.67, p>.05] boyutlarından alınan puanlarda anlamlı bir farklılığa neden olmadığı görülmektedir.

Bu bulgu, araştırma kapsamına alınan çocukların anne-babalarının çocuk yetiştirmede cinsiyetler arasında herhangi bir ayrım yapmadıklarını göstermektedir.

Çizelge 4.3’de araştırmaya alınan çocukların doğum sırasına göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.3 Araştırmaya alınan çocukların doğum sırasına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları DOĞUM

SIRASI N

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler S S İlk çocuk

Ortanca veya son çocuk

171 69

79.47 11.96 79.57 12.59 78.78 12.39 79.42 13.03 t-testi sonuçları SD

238

t p t p .401 .637 .081 .734 Çizelge 4.3 incelendiğinde; ailenin ilk çocuklarının sosyal davranışların işbirliği boyutundan aldıkları puan ortalamalarının =79.47, ortanca veya son çocukların puan ortalamalarının ise =78.78 olduğu görülmektedir. Sosyal davranışların sosyal ilişkiler boyutundan ilk çocukların aldıkları puan ortalamalarının =79.57, ortanca veya son çocukların puan ortalamalarının ise =79.42 olduğu görülmektedir. Yapılan t testi sonucunda da, doğum sırasının işbirliği [t(238)=.401, p>.05] ve sosyal ilişkiler [t(238)=.081, p>.05] boyutlarından alınan puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı saptanmıştır.

Yapılan t-testi sonuçları sosyal davranışlara ait boyutların hiçbirinde çocukların doğum sırasına göre anlamlı bir farklılık olmadığını ortaya koymuştur. Bu bulgu, araştırma kapsamına alınan çocukların anne-babalarının çocuk yetiştirmede ilk, ortanca ya da son çocukları arasında herhangi bir ayırım yapmadıklarını göstermektedir. Araştırmaya alınan ebeveynlerin öğrenim düzeylerine baktığımızda gerek annelerin gerekse babaların büyük bir çoğunluğunun üniversite mezunu olduğu görülmektedir.

Ebeveynlerin öğrenim düzeylerindeki artış çocuk yetiştirme konusundaki bilinci beraberinde getirmekte, çocuklarına karşı daha eşitlikçi ve demokratik tutumlar göstermelerine neden olmaktadır (Gazeloğlu-Er 2000).

Çimen (2000) anaokuluna devam eden beş-altı yaş çocuklarının psiko-sosyal gelişimlerini incelediği çalışmasında, psiko-sosyal gelişime ait alt boyutların hiçbirinde çocukların doğum sırasının anlamlı bir farklılık yaratmadığını ortaya koymuştur.

Çizelge 4.4’de araştırmaya alınan çocukların kardeş sayısına göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.4 Araştırmaya alınan çocukların kardeş sayısına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

KARDEŞ

SAYISI SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S Tek çocuk

1 kardeşi var 2 ve daha fazla kardeşi var

139 79.97 11.57 80.55 11.90 90 78.04 13.05 77.41 13.90 11 80.54 9.57 83.82 10.08 GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Gruplararası

Gruplariçi Toplam

2 110.71 .760 .469 237 145.76

239

376.04 2.360 .097 159.35

Çizelge 4.4 incelendiğinde kardeş sayısının sosyal davranışlara ilişkin puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı (işbirliği: F2-239: .760, p>.05 ve sosyal ilişkiler: F2-239: 2.360, p>.05) saptanmıştır. Puan ortalamaları incelendiğinde, iki ve daha fazla kardeşi olan çocukların işbirliği( : 80.54) ve sosyal ilişkiler ( : 83.82) boyutlarından tek çocuk ve bir kardeşi olan çocuğa göre daha yüksek puan aldığı dikkati çekmektedir.

İnsanların hayatında, anne-baba ilişkisinden sonra en yakın ve en uzun olan ilişki, kardeş ilişkileridir. Kardeşler, anne babalarına göre aynı kuşaktan oldukları için birbirlerini daha iyi anlama olanağına sahiplerdir. Kardeş sahibi olmak, daha fazla paylaşmayı ve işbirliğini gerektirir. Ayrıca çocuklar bazı becerileri büyük

gözlemleyerek, farklı davranış biçimleri geliştirebilirler. Bu doğrultuda anne-babasının kardeşi için onaylamadığı davranışları yapmaktan vazgeçebilirler (Özbay 2004).

Günümüzde aile yapısının küçülmesine paralel olarak tek çocuklu ailelerin sayısı da giderek artmaktadır. Aile ortamında tek çocuk olmanın getirdiği sonuç, kendi sorumluluklarını kendisinin yerine getirmesi durumudur. Bunun sonucu olarak da hiç kardeşi olmayan bir çocuğun daha fazla sorumluluk alması ve kendi kendine kararlar alması söz konusudur. Kardeş sayısı arttıkça evde sorumluluk paylaşımı ve işbölümü olanağı da artmaktadır (Çimen 2000).

Çizelge 4.5’de çocukların anaokuluna devam süresine göre sosyal davranışlarına ilişkin sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.5 Araştırmaya alınan çocukların anaokuluna devam süresine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

**p<.01

Çizelge 4.5 incelendiğinde; çocuğun anaokuluna devam süresinin işbirliği boyutuna ait puanlarda anlamlı bir farklılık yarattığı görülmektedir (F4-239: 4.364, p<.01). Başka bir ifadeyle çocuğun işbirliği davranışı anaokuluna devam süresine göre anlamlı bir şekilde değişmektedir. Puan ortalamaları, anaokuluna 7-12 aydır devam eden çocukların işbirliği puanının ( : 81.31) diğerlerine göre en yüksek düzeyde olduğunu, bunu 19-24 aydır anaokuluna devam eden çocukların puanlarının izlediğini ( :79.96) ortaya koymaktadır. 0-6 aydır anaokuluna devam edenlerin puanları ise ( : 72.24) en düşüktür. Scheffe Testi sonuçları da 0-6 aydır anaokuluna devam eden çocuklarla 7-12

ANAOKULUNA

DEVAM SÜRESİ SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S 0-6 ay

7-12 ay 13-18 ay 19-24 ay 2 sene ve üzeri

29 72.24 13.23 75.38 12.03 124 81.31 11.36 81.47 12.33 38 79.92 9.26 79.08 12.30 29 79.96 9.86 79.34 10.69 20 74.65 17.29 74.60 16.98

GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p Anlamlı

fark KO F p Gruplararası

Gruplariçi Toplam

4 600.98 4.364** .002 235 137.71

239

1-2 365.01 2.315 .058 157.69

aydır anaokuluna devam eden çocukların puanları arasındaki farkın anlamlı olduğunu göstermiştir.

Sosyal ilişkiler boyutuna ilişkin sonuçlar incelendiğinde; puan ortalamalarının anaokuluna devam süresine göre dağılımının işbirliği boyutuna benzerlik gösterdiği, ancak puan ortalamalarında gözlenen bu farklılığın anlamlı düzeyde olmadığı (F4-239: 2.315, p>.05) görülmektedir.

Okul öncesi eğitim kurumlarının önemli görevlerinden birisi de çocukların olumlu sosyal davranışlar kazanmalarını sağlamaktır. Anaokuluna başlayan çocuk, ilk günlerden itibaren arkadaşlarına ısınmaya, birlikte oynamaya ve yardımlaşmaya başlamaktadır. Zaman içerisinde geniş grup içinde işbirliği yaparak oynama, sempati gösterme, rekabete girişme ve başkalarıyla ilişkilerinde çeşitli yöntemleri kullanma gibi sosyalleşmeye yönelik davranışlar sergilemektedir. İşbirliği, paylaşma, rekabet, kendi haklarını koruma ve başkalarının haklarına saygı göstermeyi bu kurumlarda yaşıtlarıyla olan alışverişleri sonucunda kazanmaktadır (Saatçılar 1997).

Anaokulu, çocuğa en iyi örgütlenmiş oyun ortamını sağlayan bir kurum niteliğindedir.

Çocuk bu ortamda bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim olanağı bulur. Toplu yaşam kurallarına uymayı öğrenir. Yardımlaşma ve işbirliği duygusunu geliştirir. Bu arada kendi hakkını korurken, başkalarının özgürlüğünü zedelememeyi de öğrenir (Yavuzer 2004).

Çizelge 4.6’da araştırmaya alınan çocukların anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.6 Araştırmaya alınan çocukların anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

Çizelge 4.6 incelendiğinde; anaokuluna gitmeden önce anne-baba ve büyükanne tarafından bakılan çocukların işbirliği (anne-baba : 80.13, büyükanne : 80.05) ve sosyal ilişkiler (anne-baba : 81.95, büyükanne : 80.23) puan ortalamalarının kreşe giden, yakın bir akraba veya bakıcı tarafından bakılan çocuklardan yüksek olduğu dikkati çekmektedir. Ancak yapılan varyans analizi sonucunda sosyal davranışların sosyal ilişkiler ve işbirliği boyutlarından alınan puanlarda, anaokuluna gitmeden önce çocuğun bakımını üstlenen kişinin anlamlı bir farklılık yaratmadığı belirlenmiştir (işbirliği F : .504, p>.05 ve sosyal ilişkiler F : 1.589, p>.05).

ANAOKULUNA GİTMEDEN ÖNCE BAKIMINI

ÜSTLENEN KİŞİ

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S

Kreşe gitti Anne-baba Büyükanne Yakın bir akraba Bakıcı

7 78.14 8.91 79.00 8.74 63 80.13 14.18 81.95 14.30 92 80.05 11.19 80.23 11.79 16 77.12 9.76 76.12 11.67 62 79.27 11.94 76.95 12.58

GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Gruplararası

Gruplariçi Toplam

4 73.95 .504 .733 235 146.68

239

253.545 1.589 .178 159.590

Belirli bir yaşa kadar çocuğun anne tarafından büyütülmesi en ideal bakım şekli olarak kabul edilmektedir. İlk üç yıl içinde çocuk, anne-babasını model olarak alır ve kendisine tanınan fırsatlar ölçütünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa varır. Ancak 3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren kurumların anne-babanın yokluğunu giderecek bir kurum olarak değil, ailenin çocuğun üzerindeki ilk yıllarındaki rolüne katkıda bulunan ve bu rolü yaygınlaştıran bir kurum olarak değerlendirmek gerekir (Göksel ve Çoşkun 2005).

Annenin çalışması nedeniyle çocuğun bakımının bir büyük ebeveyne devredilmesi en uygun çözüm olarak kabul edilmektedir. Çünkü bu dönemde çocukların benlik gelişiminin temeli olan sevgi ve güven duygusuna çok ihtiyaçları vardır. Bunu da kan bağı olan kişinin daha iyi sağlayabileceği düşünülmektedir. Büyükanne ve büyükbabalar, çocuğun sevgi ve güven duygularını hissetmesine yardımcı olmaktadırlar. Ayrıca geçmişle bugün arasında bir köprü kurmaları için çocuklara yardımcı olurlar. Ana-babaların sağlayamadığı para, birlikte zaman geçirme gibi çeşitli olanaklar sağlayabilir, yaşam felsefesine ve incelik taşıyan değerlere ilişkin duygular aşılar, yaşlı insanlara karşı nasıl davranılacağına ilişkin tutumlar kazandırırlar (Razon 1990, Demiriz 1997, Rice 1997, Kaya 2003).

Bununla birlikte anne-baba ve büyük ebeveynler ile çocuğun bakımını gerçekleştiren diğer kişiler, çocuğun sosyal davranışlar geliştirebilmelerinde tek başına yeterli değildir.

Anaokuluna devam eden çocukta paylaşma, işbirliği yapma, arkadaşları ile birlikte oynama gibi olumlu sosyal davranışlar gelişmektedir. Öğretmenlerin çocukları olumlu sosyal davranışlara yöneltmesi, çocuklarda sosyal etkileşimi arttırarak, antisosyal davranışları azaltmaktadır (Fişek ve Yıldırım 1993).

Çizelge 4.7’de araştırmaya alınan çocukların annenin çalışma durumuna göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.7 Araştırmaya alınan çocukların annenin çalışma durumuna göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

*p<.05

Çizelge 4.7 incelendiğinde; sosyal davranışların işbirliği boyutundan alınan puanlarda annenin çalışma durumunun anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir (F2-239: 2.252, p>.05). Bununla birlikte sosyal ilişkiler boyutundan alınan puanlarda annenin çalışma durumunun anlamlı bir farklılık yarattığı belirlenmiştir (F2-239: 4.663, p<.05).

Çocuğun sosyal ilişkileri annenin çalışma durumuna bağlı olarak anlamlı bir şekilde değişmektedir. Annesi çalışmayan çocukların sosyal ilişkiler puan ortalaması ( : 84.13), annesi yarım gün ( : 79.48) ve tam gün ( : 78.04) çalışanlardan yüksektir.

Scheffe Testi sonucunda da annesi çalışmayan çocuklarla, annesi tam gün çalışan çocukların sosyal ilişkiler puanları arasındaki farkın anlamlı düzeyde olduğu ortaya konmuştur. Çocukların işbirliği boyutundan aldıkları puanların annenin çalışma

ANNENİN ÇALIŞMA DURUMU

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S Çalışmıyor

Yarım gün çalışıyor

Tam gün çalışıyor

52 82.00 13.38 84.13 13.81

27 80.74 11.89 79.48 12.41

161 78.14 11.54 78.04 12.07 GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Anlamlı fark Gruplararası

Gruplariçi Toplam

2 324.12 2.252 .107 237 143.96

239

729.18 4.663* .010 156.37

1-3

durumuna göre dağılımı benzer olmakla birlikte, gözlenen bu farklılığın anlamlı düzeyde olmadığı saptanmıştır.

Hayatın ilk yıllarında sık sık el değiştiren ya da uzun süre anneden ayrı kalarak sağlıklı anne-çocuk ilişkisi kuramayan çocukların gösterdiği davranış bozukluklarının altında sosyal ilişki kuramama yatmaktadır. Bu çocuklar anneleriyle olumlu duygusal bağ kuramadıkları için sevgi ve dostluk gösteremezler. Başkalarıyla ilişkilerinde yüzeysellik, düşmanca ve sosyal olmayan davranışlar mevcuttur. Çünkü yaşamın ilk yıllarında anne ve çocuk ilişkisi yönünden doyurulmamış olan çocuklarda ahlak, vicdan başkalarına sevgi ve saygı gelişememektedir (Ekşi 1990).

Çalışan anne çeşitli problemlerle karşılaşmaktadır. Çalışan annenin problemleri genelde çalışmak zorunda kalmasından değil, çocuklarına zaman ayıramadıkları endişesinden ve çocukları ile geçirdiği zaman içerisinde nasıl ilgileneceklerini bilmemelerinden kaynaklanmaktadır (Razon 1990, Ertuğrul 2002).

Çalışan anneler, çocuğun bakımı ve gelişimi açısından büyük bir tedirginlik yaşarlar. Bu da onları stresli bir yaşama sürükler. Çocuğuna daha fazla zaman ayırma, iş yerinde daha iyi çalışabilme bocalaması yaşarlar. Bu durum çalışan annelerin daha yorgun, tedirgin ve sinirli olmasına neden olabilir. Bunun yanında yorgunluk nedeniyle çocuklarıyla yeteri kadar ilgilenememe ve ihtiyaçlarını karşılayamama durumu söz konusu olabilir, çocuğa karşı ilgisiz tutum sergilenmesi nedeniyle iletişim problemi yaşanabilir (Gürsoy ve Yıldız-Bıçakçı 2004).

Çalışmayan anneler, çocuklarına daha fazla zaman ayırabilmekte ve onlarla daha yakından ilgilenebilmektedirler. Çocuklarıyla daha çok şey paylaşmaktadırlar. Çalışma hayatında yaşanan stresten uzak olmaları nedeniyle çocuklarıyla olumlu ilişki içindedirler. Akrabalık, arkadaşlık ve komşuluk gibi sosyal ilişkilere daha fazla zaman ayırabildiklerinden bu ortamlarda çocuklar, kendi yaşıtlarıyla ve akrabalarıyla paylaşma, yardımlaşma, işbirliği vb. sosyal becerileri kazanabilirler.

Çizelge 4.8’de araştırmaya alınan çocukların, annenin öğrenim düzeyine göre sosyal

Çizelge 4.8 Araştırmaya alınan çocukların annenin öğrenim düzeyine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

*p<.05

Çizelge 4.8 incelendiğinde; annenin öğrenim düzeyinin çocuğun sosyal davranışlarına ait işbirliği boyutundan aldığı puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir (F2-239: .841, p> .05). Sosyal ilişkiler boyutunda ise annenin öğrenim düzeyi anlamlı bir farklılık yaratmıştır (F2-239: 3.362, p<.05). Başka bir ifadeyle çocuğun sosyal ilişkileri annenin öğrenim düzeyine bağlı olarak anlamlı bir şekilde değişmektedir. Anlamlı farklılık orta dereceli okul mezunu anne ile üniversite mezunu anne arasında bulunmuştur. Puan ortalamaları incelendiğinde üniversite mezunu olan annelerin çocuklarının işbirliği ( : 78.60) ve sosyal ilişkiler ( : 78.12) boyutlarından aldıkları puanların ilkokul ve orta dereceli okul mezunu annelerin çocuklarının aldıkları puanlara göre daha düşük olduğu saptanmıştır.

ANNENİN ÖĞRENİM DÜZEYİ

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S İlkokul mezunu

Orta dereceli okul mezunu

Üniversite mezunu

6 80.33 10.74 83.00 13.87

68 80.82 11.77 82.65 11.98

166 78.60 12.22 78.12 12.76 GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Anlamlı fark Gruplararası

Gruplariçi Toplam

2 122.44 .841 .433

237 145.66 239

531.37 3.362* .036 158.04

2-3

Ebeveynin öğrenim düzeyinin çocukların pek çok alandaki başarısı ile yakından bir ilişkisi olduğu unutulmamalıdır. Annenin öğrenim düzeyi yükseldikçe çocuğuna karşı davranışları ve tutumları da değişmekte, onun beklentilerine cevap verebilmekte ve çocuğuyla olumlu iletişim kurabilmektedir. Ancak, annenin öğrenim düzeyi çocuğun sosyal ilişkilerinde tek başına belirleyici bir faktör değildir. Önemli olan annenin öğrenim düzeyinden ziyade, çocuğuyla iletişim biçimi ve çocuğunun sosyalleşmesine katkı sağlayan yaşam ve davranış biçimidir. Artan öğrenim düzeyinin, annenin bu yöndeki davranışlarını olumlu yönde etkileyebileceği düşünülmekle birlikte, yüksek öğrenim düzeyine sahip her annenin çocuğunun sosyal ilişkilerinde başarılı olması mümkün değildir.

Çizelge 4.9’da araştırmaya alınan çocukların, babanın öğrenim düzeyine göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.9 Araştırmaya alınan çocukların babanın öğrenim düzeyine göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları

BABANIN ÖĞRENİM

DÜZEYİ N

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler S S Orta dereceli okul

mezunu

Üniversite mezunu

70

170

79.31 13.23 80.24 13.85

79.26 11.54 79.23 12.22 t-testi sonuçları SD

238

t p t p .032 .520 .561 .442 Çizelge 4.9 incelendiğinde; orta dereceli okul mezunu babaların çocuklarının sosyal davranışların işbirliği boyutuna ait puan ortalamaları =79.31, üniversite mezunu babaların çocuklarının puan ortalamalarının =79.26 olduğu görülmektedir. Orta dereceli okul mezunu babaların çocuklarının sosyal davranışların sosyal ilişkiler boyutuna ait puan ortalamaları =80.24, üniversite mezunu olan babaların çocuklarının puan ortalamaları ise =79.23’tür. Puan ortalamaları incelendiğinde; orta dereceli okul

mezunu olan babaların çocukları ile üniversite mezunu olan babaların çocuklarının işbirliği ve sosyal ilişkiler boyutlarından aldıkları puanların birbirine yakın olduğu görülmektedir.

Çizelge 4.9 incelendiğinde babanın öğrenim düzeyinin işbirliği [t(238)=.032, p>.05] ve sosyal ilişkiler [t(238)=.561, p>.05] boyutlarından alınan puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir.

Ayrıca araştırmaya alınan çocukların büyük bir kısmının babasının üniversite mezunu olduğu dikkati çekmektedir. Babanın öğrenim düzeyi ile ilgili olarak elde edilen bu sonuç, çocuğun sosyal davranışlarının gelişiminin babanın öğrenim düzeyinden bağımsız olarak, başka faktörlerden etkilendiğini ortaya koymaktadır.

Çizelge 4.10’da araştırmaya alınan çocukların annenin yaşına göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir

Çizelge 4.10 Araştırmaya alınan çocukların annenin yaşına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

Çizelgede çocukların sosyal davranışlarına ilişkin puan ortalamaları incelendiğinde;

yirmi-yirmi dokuz yaştaki annelerin çocuklarının işbirliği( :80.26) ve sosyal ilişkiler( : 80.61) puanlarının, otuz-otuz dokuz yaşındaki (işbirliği: :79.02, sosyal ilişkiler: : 79.11) ve kırk-kırk dokuz yaşındaki (işbirliği :77.69, sosyal ilişkiler : 79.19) annelerin çocuklarının puanlarından daha yüksek olduğu saptanmıştır. Bu durumda yirmi-yirmi dokuz yaş aralığında bulunan annelerin çocukları diğer yaş aralıklarında bulunan annelerin çocuklarından daha fazla olumlu sosyal davranış göstermektedir. Ancak yapılan varyans analizi sonucunda annenin yaşının çocuğun sosyal davranışlarına ilişkin puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı saptanmıştır (işbirliği F2-239: .395, p>.05 ve sosyal ilişkiler F2-239: .327, p>.05).

ANNENİN

YAŞI SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S 20-29 yaş

30-39 yaş 40-49 yaş

65 80.26 10.83 80.61 12.01 159 79.02 11.99 79.11 12.56 16 77.69 17.18 79.19 16.86 GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Gruplararası

Gruplariçi Toplam

2 57.75 .395 .674 237 146.20

239

53.03 .327 .721 162.08

Adams (2000), annelerin yaşı ilerledikçe çocuklarıyla kurdukları ilişkilerde farklılıklar olabileceğini vurgulamaktadır. Çocuk, annenin ona yaklaşımını göz önünde bulundurarak duygu ve düşüncelerini açıklar. Annenin yaşı ne olursa olsun, önemli olan çocuğuyla kurduğu iletişimdir. Ona karşı davranışları ve tutumu çocuğun yaşamında önemli bir yer tutmaktadır.

Çizelge 4.11’de araştırmaya alınan çocukların babanın yaşına göre işbirliği ve sosyal ilişkiler puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir.

Çizelge 4.11 Araştırmaya alınan çocukların babanın yaşına göre sosyal davranış

puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

Çizelge 4.11 incelendiğinde; babanın yaşının çocuğun sosyal davranışlarına ilişkin puanlarda anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir (işbirliği F2-239: .395, p>.05 ve sosyal ilişkiler F2-239: .899, p>.05). Puan ortalamaları incelendiğinde; yirmi-yirmi dokuz yaş aralığındaki babaların çocuklarının işbirliği ( : 81.09) ve sosyal ilişkiler ( : 82.77) puanlarının, otuz-otuz dokuz yaşındaki (işbirliği : 79.02, sosyal ilişkiler :78.99) ve kırk-kırk dokuz yaşındaki (işbirliği : 79.36, sosyal ilişkiler : 79.96) babaların çocuklarının puanlarından daha yüksek olduğu görülmektedir.

Genç yaştaki anne-babaların çocuklarının işbirliği ve sosyal ilişkiler konusunda daha başarılı olma eğilimleri ile birlikte, anne-baba yaşlarına göre çocukların sosyal davranışlarında anlamlı bir farklılık olmaması, anne-babaların yaş grupları ne olursa

BABANIN

YAŞI SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler N S S 20-29 yaş

30-39 yaş 40-49 yaş

22 81.09 10.95 82.77 11.51 171 79.02 12.35 78.99 12.94 47 79.36 11.63 79.96 12.30 GENEL

240 79.27 12.06 79.52 12.69 VARYANS

ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p KO F p Gruplararası

Gruplariçi Toplam

2 42.12 .395 .674 237 146.34

239

145.05 .899 .408

162.08

olsun çocukların sosyal davranış gelişimlerini benzer şekilde desteklediklerini düşündürmektedir.

Çizelge 4.12’de araştırmaya alınan çocukların aile yapısına göre sosyal davranışlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.12 Araştırmaya alınan çocukların aile yapısına göre sosyal davranış puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve t-testi sonuçları

AİLE YAPISI N

SOSYAL DAVRANIŞLAR

İşbirliği Sosyal İlişkiler S S Çekirdek Aile

Geniş Aile

224

16

79.09 12.27 79.19 12.81

81.87 8.46 84.25 10.07 t-testi sonuçları SD

238

t p t p -,892 .141 -1,546 .208 Çizelgede görüldüğü gibi geniş aileye sahip çocukların sosyal davranışların işbirliği boyutuna ait puan ortalamalarının ( =81.87), çekirdek aileye sahip çocukların puan ortalamalarından ( =79.09) yüksek olduğu belirlenmiştir. Geniş aileye sahip çocukların sosyal davranışların sosyal ilişkiler boyutuna ait puan ortalamalarının da ( =84.25), çekirdek aileye sahip çocukların puan ortalamalarından ( =79.19) yüksek olduğu saptanmıştır. Çizelge incelendiğinde aile yapısının çocukların işbirliği [t(238)=-,892, p>.05] ve sosyal ilişkiler [t(238)=-1,546, p>.05] boyutlarından alınan puanlarda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığa neden olmadığı görülmektedir.

Geniş ailelerde anne babaların çalışmasıyla, çocukların yakın akrabalarıyla birlikte kalması, onların sevgi, güven ve paylaşım ihtiyaçlarının karşılanması açısından önemli olmaktadır (Yıldız-Bıçakçı 2004).

Geniş aile yapısında çekirdek ailelerden farklı olarak çocuğun sosyal deneyimlerini paylaştığı kişi sayısının daha fazla olması, sosyal davranışlar geliştirmesi açısından

etkili görünmekle birlikte, elde edilen bu bulgu çocuğun içinde yaşadığı ailenin yapısının tek başına etkili olmadığını göstermektedir.

Çizelge 4.13’de araştırmaya alınan annelerin sahip oldukları çocuk sayısına göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar verilmiştir.

Çizelge 4.13 Araştırmaya alınan annelerin sahip oldukları çocuk sayısına göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

ÇOCUK SAYISI

EVLİLİK UYUMU

N S 1 çocuk

2 çocuk

3 ve daha fazla çocuk

139 47.79 7.43 90 48.71 5.90 11 47.45 6.86 GENEL 240 48.12 6.86 VARYANS ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p Gruplararası

Gruplariçi

Toplam

2 25.67 .544 .581 237 47.20

239

Ebeveynlerin sahip oldukları çocuk sayısına göre evlilik uyumuna ilişkin sonuçlar incelendiğinde; çocuk sayısının annelerin evlilik uyumuna ilişkin puanlarında anlamlı bir farklılık yaratmadığı görülmektedir (F2-239: .544, p>.05). Puan ortalamaları incelendiğinde; tek çocuk ( : 47.79), iki çocuk ( : 48.71), üç ve daha fazla çocuk ( : 47.45) sahibi ebeveynlerin puanlarının birbirine yakın olduğu saptanmıştır.

Çocuk sahibi olmak eşlerin evlilikten aldıkları doyumu arttırmaktadır. Evli çiftlerin büyük bir kısmı mutlaka çocuk sahibi olmak ister. Aileye katılan çocuk yaşantıya renk katar, eşler arasında var olan uyum ebeveyn olarak da devam ederse, evlilikteki uyum bu durumdan olumlu etkilenir (Yılmaz 2001).

Sahip olunan çocuk sayısı ile ilgili elde edilen bu bulgu, çocuk sayısının eşlerin evlilik uyumunu etkilediği şeklindedir. Ancak, ebeveynlerin büyük bir kısmının en az bir çocuğa sahip olduğu dikkati çekmektedir.

Fışıloğlu (1992) çalışmasında çocuğun evliliğe olan katkısının aile çalışmalarının temelini oluşturduğuna değinmektedir. Genel kanı olarak, çocuğun evliliği tamamladığı ve eşleri yakınlaştırdığı, çocuksuz evliliklerin mutsuz olduğu ve eşlerin psikolojik sorunları olduğu vurgulanmaktadır. Ancak çocuğun evlilik uyumunu arttırdığı sonucunun yanında, olumsuz yönde de etkilediğine ilişkin sonuçlar vardır. Çocuksuz ve çocuklu evliliklerin, evlilik uyumu açısından farklı olup olmadığını araştıran çalışmalarda, bu iki grup arasında fark olmadığını gösteren bulgular yanında, çocuksuz evliliklerde, evlilik uyumunun daha yüksek olduğuna ilişkin bulgular da dikkati çekmektedir.

Çalışgan ve arkadaşlarının (2006) psikoloğa başvuran ergenlerin evlilik uyumlarını değerlendirdiği çalışmalarında çocuk sayısı arttıkça evlilikteki uyumun da azaldığı görülmüştür.

Çizelge 4.14’de araştırmaya alınan annelerin çocuklarının anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları verilmiştir.

Çizelge 4.14 Araştırmaya alınan annelerin çocuklarının anaokuluna gitmeden önce bakımını üstlenen kişiye göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

ANAOKULUNA GİTMEDEN ÖNCE BAKIMINI ÜSTLENEN

KİŞİ

EVLİLİK UYUMU

N S Kreşe gitti

Anne-baba Büyükanne Yakın bir akraba Bakıcı

7 46.57 8.69 63 48.43 6.68 92 47.47 7.09 16 50.87 4.13 62 48.24 7.01 GENEL 240 48.12 6.86 VARYANS ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p Gruplararası

Gruplariçi

Toplam

4 46.08 .980 .419 235 47.04

239

Çizelge 4.14 incelendiğinde; anaokuluna gitmeden önce kreşe devam eden çocukların ebeveynlerinin evlilik uyumu puanlarının diğerlerine göre en düşük ( : 46.57), yakın bir akraba tarafından bakılan çocukların ebeveynlerinin puanlarının ise ( : 50.87) en yüksek olduğu görülmektedir. Yapılan varyans analizi sonucunda, anaokuluna gitmeden önce çocuğun bakımını üstlenen kişinin, annenin ebeveynlerin evlilik uyumuna ilişkin değerlendirmelerinde anlamlı bir farklılık yaratmadığı saptanmıştır (F4-239: .419, p>.05).

Puan ortalamaları incelendiğinde daha düşük olduğu görülmektedir.

Çocukların yakın bir akraba tarafından bakılıyor olması ebeveynlerin çocuklarıyla ilgili kaygılarını azaltabilmekte ve çocuklarının rahat ve güvenli ortamda bulundukları düşüncesiyle eşlerin birbirlerine karşı uyumlarını olumlu etkileyebilmektedir. Ancak çocukların büyük bir kısmı anaokuluna gitmeden önce anne-babaları ve büyükanneleri

tarafından bakılmıştır. Bu nedenle, anaokuluna gitmeden önce çocuğa bakan kişinin, ebeveynlerin evlilik uyumlarında farklılık yaratmamış olması beklenen bir sonuçtur.

Kadının çalışma durumuna göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar Çizelge 4.15’de verilmiştir.

Çizelge 4.15 Araştırmaya alınan annelerin çalışma durumuna göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

KADININ ÇALIŞMA DURUMU

EVLİLİK UYUMU

N S Çalışmıyor

Yarım gün çalışıyor Tam gün çalışıyor

52 48.86 6.95 27 48.33 6.83 161 47.84 6.85 GENEL 240 48.12 6.86 VARYANS ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p Gruplararası

Gruplariçi

Toplam

2 21.16 .448 .639 237 47.24

239

Çizelge 4.15’de puan ortalamaları incelendiğinde kadının tam gün çalıştığı ailelerde, çalışmayan veya yarım gün çalışan kadınların olduğu ailelere göre evlilik uyumu puan ortalamasının daha düşük olduğu ( : 47.84) görülmektedir. Bununla birlikte yapılan varyans analizi sonuçları kadının çalışma durumunun annelerin evlilik uyumuna ilişkin puanlarında anlamlı bir farklılık yaratmadığını ortaya koymuştur (F2-239: .448, p>.05).

Çalışma yaşamı kadınların güven duygusunu arttırarak ailesiyle olan ilişkilerine olumlu katkılar sağlamakta ve iş yaşantısı hayat görüşlerini aydınlatarak eşlerini seçme olanağı sağlamakta ve eşleriyle ilişkilerini olumlu etkilemektedir. Kadının iş hayatında verimli ve başarılı olması, kendine güven duygusunu pekiştirerek aile ortamını ve eşiyle olan ilişkilerini olumlu yönde etkilemektedir (Yıldız-Bıçakçı 2004, Baran 2005).

Bu nedenle kadının çalışmasını evlilik uyumu açısından bir dezavantaj olarak değerlendirmemek gerekir. Elde edilen bu sonuç evlilikteki uyumun, kadının çalışıp çalışmamasından etkilenmediğini ortaya koymaktadır.

Kadının öğrenim düzeyine göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin istatistiksel sonuçlar çizelge 4.16’da verilmiştir.

Çizelge 4.16 Araştırmaya alınan annelerin öğrenim düzeyine göre evlilik uyumu puanlarına ilişkin ortalamalar, standart sapmalar ve varyans analizi sonuçları

KADININ ÖĞRENİM DÜZEYİ

EVLİLİK UYUMU

N S İlkokul mezunu

Orta dereceli okul mezunu

Üniversite mezunu

6 47.50 7.50 68 46.45 8.71 166 48.82 5.82

GENEL 240 48.12 6.86 VARYANS ANALİZİ

SONUÇLARI SD KO F p Gruplararası

Gruplariçi

Toplam

2 136.60 2.953 .054

237 46.26 239

Çizelge 4.16’da evlilik uyumuna ilişkin puan ortalamaları incelendiğinde; üniversite mezunu olan kadınların ( : 48.82), ilk ( : 47.50) ve orta dereceli ( : 46.45) okuldan mezun olan kadınlara oranla daha yüksek puan aldıkları görülmektedir. Ancak kadının öğrenim düzeyinin annelerin evlilik uyumuna ilişkin puanlarında anlamlı bir farklılık yaratmadığı saptanmıştır (F2-239: 2.953, p>.05).

Elde edilen bu bulgu, eşlerin evlilik uyumunun, kadının öğrenim düzeyinden bağımsız olarak başka faktörlerin etkisiyle şekillendiğini ortaya koymaktadır.

Benzer Belgeler