• Sonuç bulunamadı

Evliliğe Bağlı İnanış ve Uygulamalarda Su ve Ateş

II. ARKETİPSEL SEMBOLİZM İLE İLGİLİ GENEL BİLGİ

II.1. Sembol

II.1.1. Arketip

II.1.1.5. Persona

1.6. Türk Folklorunda Su ve Ateş

1.6.2. Geçiş Dönemi Âdetlerinde Su ve Ateş

1.6.2.2. Evliliğe Bağlı İnanış ve Uygulamalarda Su ve Ateş

Evlilik, insanların toplumsal statü kazandığı, hayatın en önemli olaylarından biridir. Toplumun devamını sağlayacak olan nesillerin dünyaya gelmesinde ilk adım olan evlilik, kültürümüzde oldukça önem verilen ve kutsal kabul edilen bir müessesedir. Atalarımız evliliğin önemini “Nikâhta hayır vardır.” sözüyle yüceltmiş, böylece geçmişi günümüze taşıyan, toplumsal bir mesaj vermişlerdir.

Türk kültüründe hayatın her aşamasında önemli rolleri olan su ve ateş, evliliğe bağlı uygulamalarda da, üzerlerine yüklenen sembolik anlamlarla birlikte var olmaktadır. Evlilik aşamasında su ve ateşle ilgili inanış ve uygulamaların bazıları şu şekildedir:

“Zara’da, kısmetlerinin açılmasını isteyen geç kızlar, Üyükyurdu bölgesindeki ‘Bahtiyar Kuyusu’na gider, bu kuyunun suyundan içerler ve içerken de ‘Bahtım açılsın’ diye üç defa tekrarlarlar. Divriği’de ise kısmet açılması, çocuk sahibi olmak ve kırklanmak için ‘Âlim Pınar’, ‘Çamlı Çeşme’, ‘Değnekli Havuz’ gibi kutsal bilinen sulardan istifade edilir.” (Kalafat, 2006: 71). Kısmet açma uygulamasına bağlı olarak

Tokat, Sivas ve Kars’ta yedi ayrı kaynak suyundan alınan suyla sabah ezanında yıkanılır. (Yardımcı, 2012: 35).

“Muş çevresinde, gelin kapıdan içeri gireceği zaman kaynana içi su dolu bir küpü yere atarak kırar, su yere dökülür. Su aydınlığı temsil eder. Gürültü ise, gelinin korkuluğunu kaldırır. Suyun yere dökülmesi ile evlilerin hayatının saadet içinde geçeceğine inanılır.” (Kalafat, 2006: 82). Su, iyiliğin ve güzelliğin sembolüdür. Yere

dökülen su ise, kötülükleri çevresinden uzak tutarak, iyiliği beraberinde taşır.

“Erzurum’da gelinin el ve ayak kınaları yıkanır ve evin dört tarafına bu kınalı su dökülür. Bu tür evlerde ev hayatı bolluk içinde geçermiş.” (Kalafat, 2006: 170).

Hayat kaynağı olan su, üzerine bereket yüklenen anlamlar taşımaktadır. Bundan dolayı halk inançlarında su, bolluk ve bereket kaynağıdır. Bu inanışla bağlantılı olarak

“Diyarbakır ve Ağrı’da, gelin eve girerken ayağına su dökülür. İnanca göre, bu hareket hem geline, hem de yeni geldiği eve uğur getirir.” (Kalafat, 2006: 171).

Abdulkadir İnan’ın belirttiğine göre Başkurtlar’da gelinler, kayınbabalarının içtiği pınar, ırmak ve göl sularına gümüş paralar atarak suya selam verirler. (İnan, 2006: 167). “Suyun sihirli güçlere sahip olmasının yanı sıra –gerektiği gibi saygı gösterilip,

memnun edilip veya övüldüğünde- sağlık, talih ve arzu edilen diğer şeyleri bahşeden ya da en azından gözden uzak olup, yoldan geçenleri rahat bırakmaya ikna edebilecek

ruhlarla dolu inanılırdır. Bugün havuzlara madeni paralar atarak dilek tuttuğumuz zaman bu tür inançları yeniden canlandırırız.” (Rupp, 2007: 88). Su iyelerini memnun

ederek hayırlı bir evlilik temennisi taşıyan bu uygulama, günümüzde Anadolu’da da benzer şekilde yaşamaktadır. Karadeniz Ereğli Keşkek Köyü’nde, gelin alma merasimi sırasında damada bal ve kaymak yedirme geleneği bulunmaktadır. Bal ve kaymak yedikten sonra, damadın yanındaki suya bozuk para atması istenir. Bu uygulama, geçmişten günümüze suyla ilgili inanışların devamı niteliğindedir. Su iyelerini memnun etme inancıyla ilgili olan bu uygulama ile evliliğin, gelin ve damada uğur getirmesi amaçlanır.

Su, bolluğun ve bereketin sembolüdür. Ayrıca suyun, kötülüklere karşı koruyucu bir yönü vardır. Bu özellikleri ile su; evliliğe bağlı inanış ve uygulamaların da kökeninde bulunmaktadır. “Bingöl ve Tunceli çevresinde de, gelin eve getirilirken

mutlaka ırmak veya dere üstüne kurulu köprüden geçirilir. Dere ya veya ırmak kurumuş olsa, bu hareket yerine getirilir. Böylece, eve gelen gelinin, kötülüklerden korunacağına ve eve bereket getireceğine inanılır.” (Kalafat, 2006: 72). Bu uygulamayla soyun

devamının sağlanması arasında da bağlantı vardır. Kurumuş olan su hiçbir zaman temenni edilmez tıpkı çocuksuzluğun hoş karşılanmadığı gibi. Ancak evlilik kurumunun kutsallığı nedeniyle gelin, kurumuş bile olsa su yataklarının üzerinden geçirilir. Bu uygulamayla, suyun kendi varlığında tekrar hayat bulması amaçlanır.

Ateş unsuruyla ilgili evlilik döneminde de çeşitli inanış ve uygulamalar bulunmaktadır. “Orta Asya, Altay ve Sibirya Türkleri arasında, yeni evlenen çiftlerin

mesut bir hayat sürmek için ateşe yağ döktükleri görülür.” (Kalafat, 2006: 86). İnanış

kaynağı, ateşin ruhunu memnun etmektir.

“Makedonya-Debre yöresi Türklerinde, damat kapanacağı (gerdeğe gireceği) zaman kız ve oğlan tarafı ‘çıra’ yakar.” (Kalafat, 2006: 85). Ateş gücün sembolüdür.

Gerdek gecesi ateş yakılması, güçlü bir evlilik temennisinden kaynaklanmaktadır. Trabzon’da yaşayan bir halk inancına göre gelin eve girerken, evdeki bir kişi ocak sönmesin, sürekli olarak tütsün diye karıştırır. (Kırcı, 1998: 406). Bu uygulama ocak ve ateş kültüyle sembolize edilen ailenin sürekliliğin sağlanmasına dair temenni doğrultusunda şekillenmiştir.

Erzurum ve Şenkaya çevresinde, inanışa göre eve ilk defa ayak basan gelin, o an ocağa doğru bakarsa, kaynanası ölür. (Kalafat, 2006: 90).

“Sarıkamış’ta genç kızlar, kısmetlerini belirlemek için fal bakarlarken, su ve nişan yüzüğünün yanı sıra ocaktan henüz alınmış kül kullanırlar.” (Kalafat, 2006: 90).

Ankara’nın Çamlıdere ilçesi Elvanlar Köyü’nde, düğünlerde “Sinsin” oyunu oynanır. Büyük bir ateşin etrafında dolaşıp, üzerinden atlamak suretiyle gerçekleştirilen oyun, Anadolu’nun birçok yerinde yaygın olarak oynanmaktadır. Bu oyun, eski Türk dininden gelen, ateş iyelerinin ruhlarını kutsama düşüncesinin kültürel devamıdır. Ateşin sağaltma işleviyle de bağlantılı olan oyun, Göktürklerde de görülen, ateşin kirlerden arındırma ritüeliyle paralellik arz etmektedir.

Su ve ateş, bireyin toplumsal statü kazandığı evlilik döneminde, birçok inanış ve uygulamayla birlikte, canlı birer unsur olarak düşünülmüştür. Evlilik döneminde görülen su ve ateşle ilgili uygulamalar, eski Türk dininden izler taşımaktadır. Her iki unsura karşı da saygının sonuna kadar sunulduğu bir geçiş dönemi olan evlilik, bolluk, bereket ve uğur temenni edilen bir dönemdir. Su ve ateş bütün bu yönleriyle halk inanış ve uygulamalarında yer almaktadır.