• Sonuç bulunamadı

Serkan YILDIZ1, Mustafa YILMAZ2, Serkan KIVRAK3,

Burcu GÜLTEKİN4

syildiz@kho.edu.tr

1-2Kara Harp Okulu Komutanlığı, İnşaat Müh. Böl., Ankara / Türkiye 3Anadolu Üniversitesi, İnşaat Müh. Böl., Eskişehir / Türkiye 4Gazi Üniversitesi, Teknoloji Fak. İnş.Müh. Böl., Ankara / Türkiye

Öz: Kalkınma ve doğal çevre arasında denge kurulması arayışları, insanların ve diğer canlıların yaşamları üzerinde etkili olan tüm faktörleri içinde barındıran, çevreyi ve beşeri sermayeyi dikkate alan, kaynakların optimum kullanımını amaçlayan uzun dönemli bir kalkınma modeli olarak “sürdürülebilir” kalkınmaya odaklanılmasını sağlamıştır. Yaşam döngüsü boyunca yüksek doğal kaynak tüketimi ve çevreye olumsuz etkileri nedeniyle inşaat sektörü ve ürünü olan yapılar sürdürülebilir kalkınma stratejilerinin önemli parçalarından biri haline gelmiş, bu çerçevede yeşil binalar ön plana çıkmıştır. Bugün başta Amerika olmak üzere gelişmiş ülkelerde yeşil bina sektörü inşaat sektörü içerisinde önemli paylar edinmiştir. Ülkemizde sadece özel sektörün uygulamalarının görüldüğü çok küçük bir yeşil bina sek- törü bulunmaktadır. Türkiye İstatitik Kurumu 2000 yılı verilerine göre Türkiye’de 280 bin civarında kamu binası bulunmasına, okuldan, hastahaneye, resmi dairelerden, yurtlara kadar değişik kullanım amacı ile her yıl yüzlerce yeni kamu binası inşa edilmesine rağmen, yeşil bina sınıfına giren çok az sayıda kamu binası bulunmaktadır. Kamunun sadece sınırlı yasal düzenlemeler ile değil, bizzat uygulamaları ile örnek teşkil etmesinin, ülkemizde yeşil binaların yaygınlaşmasının önünü açacağı düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen bu çalışmada, kamuda yeşil bina üretimini teşvik eden ve engelleyen unsurların belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmada literatürde yer alan bir anket formu, kamu çalışanları için geçerli olabilecek hususlara göre düzenlenerek kullanılmıştır. Kamuda yeşil bina üretimini teşvik edici hususlar ekonomik, çevresel, sosyal ve organizasyonel nedenler başlıkları altında, engelleyici hususlar ise ekonomik,

olumsuz etkileri azaltmak olmak üzere tamamı yüksek önem katsayısına sahip çıkmış, bu konudaki farkındalığın oldukça yüksek olduğu anlaşılmıştır. Yeşil binaların bireylerin yaşam kalitesini artırdığı ve daha sağlıklı yaşam ola- nağı sunduğu şeklindeki önermeler en önemli sosyal nedenler olarak belirlenmiştir. Organizasyonel nedenler olarak kurumun itibar ve imajının artırılması, enerji korunumu gelişimine liderlik ve toplumsal sosyal sorumluluk bilincini yayma ön plana çıkmıştır. Yeşil binaların teşvik eden en önemli üç neden enerji tasarrufu, çevreye az zarar verme ve kurum itibar ve imajını artırma şeklinde belirlenmiştir. Yeşil bina uygulamalarının önündeki engeller incelendiğinde, en önemli ekonomik engel olarak başlangıç yapım maliyetinin yüksekliği belirtilmiştir. Farkındalık/eğitim engelleri genel olarak daha önemli görülmüş, bilgi, eğitim, uzman personel ve teşvik eksikliği bu konuda öne çıkan engeller olmuşlardır. Sektörel engellerin başında yeşil bina konusunda deneyimli yüklenici ve proje müellifinin olmaması gelmiştir. Organizasyonel engeller içerisinde üst yöneticilerin tutumu, tek merkezli olmama ve kamu ihale kanunu kaynaklı sorunlar öne çıkarılmıştır. Türkiye’nin, büyük oranda dışa bağımlı olduğu enerji ihtiyacının her yıl %4 ila %5 civarında artmaya devam etmesi, 2030 yılında su fakiri ülkeler kategorisine geçeceğinin tahmin edilmesi, mevcut yapı stokunun enerji verimsizliğin yanısıra iç ortam kalitesi, konfor düzeyi, çevre, hijyen ve insan ihtiyaçlarını karşılama açısından da yetersiz ve sağlıksız olması, kentlerinin büyüyerek tarım arazilerini ve doğayı hızla tahrip etmesi gibi onlarca problemi nedeniyle, yeşil binalara olan ilgisini artırması ve sektörü daha hızlı bir şekilde büyütmesi gerek- mektedir. Bu çalışmada kamuda yeşil bina uygulamalarının teşvik edicilerinin ve engelleyicilerinin neler olduğu, bir kamu kurumu çalışanlarının görüşleri doğrultusunda tespit edilmeye çalışılmıştır. Türkiye’de iki yapı dışında henüz kamuda yeşil bina inşaatı gerçekleştirilmediği için, araştırmaya katılan kamu personelinin yeşil binalar konusunda bilgisi olmakla birlikte uygulama tecrübesi bulunmamaktadır. Dolayısıyla değişik uygulamalar gerçekleştirdikten sonra katılımcıların görüşlerinin değişmesi, daha farklı engellerin veya teşvik edici unsurların ortaya çıkması veya tespit edilen unsurların önem seviyelerinin değişmesi kuvvetle muhtemeldir. Burada kamu binalarının çevre dostu olması konusunda farkındalık yaratmak, olası teşvikleri ve engelleri önceden tespit ederek kamu uygulamalarının önünü açmak hedeflenmiştir. İleride uygulamaların artması ile elde edilecek deneyimler ışığında aynı konuda yeni çalışmalar yapılması faydalı olacaktır.

BULANIK MULTİMOORA YÖNTEMİ İLE EN UYGUN MEKANİK OTOPARK SEÇİMİ Cebrail ÇİÇEK1, Adem BAKIŞ2, Veli BAYAZIT3

ccicek@kho.edu.t

1-2-3Kara Harp Okulu, İnşaat Mühendisliği Bölümü, Ankara / Türkiye

Öz: Geleneksel açık otoparklar hemen her yerde karşılaşabileceğimiz otopark türlerindendir. Kapsamlı bir inşaat gerektirmeyen ve kısa sürede faaliyete geçirilebilen tesislerdir. Daha önceleri ihtiyacı karşılama noktasında eksiklik yaşamayan tesisler artık ihtiyacı karşılamamaya ve kapasite arttırmayı zorunlu hale getirmiş bulunmaktadır. Teknolojinin gelişmesiyle otopark sistemleri gelişmeye başlamış ve aynı alanda daha fazla araç kapasitesine sahip sistemler ortaya çıkmıştır. Lift tipi otopark sistemleri aynı alanda kapasiteyi 2 veya 3 katına çıkarabilen kurulumu ve kullanımı kolay olan elektronik sistemlerdir. Çalışma prensibi asansör gibidir. Palet üzerine bırakılan araçlar yukarıya kaldırılarak 1 araçlık alana 3 aracın park edebilmesi sağlanmaktadır. Dönme dolap tipi otoparklar da kapasite artırımına yönelik geliştirilmiş otomatik otopark sistemidir. Çalışma prensibi oldukça basit olan sistemde geleneksel otoparklarda 2 aracın kapladığı alana 12 araç kapasiteli bir sistem kurulabilmektedir. Bu da oldukça yüksek bir ihtiyaca cevap ver- mek anlamına gelmektedir. Özellikle otopark ihtiyacının çok fazla olduğu şehir merkezlerinde, okul, hastane gibi kurumlara yakın yerlerdeki ihtiyacı karşılama konusunda oldukça önemli bir yere sahiptir. Puzzle olarak adlandırılan otomatik katlı sistemler de kapasite arttırmayı amaçlayan tamamen otomatik sistemlerdir. 5 kata kadar tasarlanabilen otopark sistemi, kabul kabinine bırakılan aracın tamamen otomatik olarak paletler yardımıyla sağa-sola, yukarı-aşağı hareket ettirilerek sürücü olmadan park edilmesini sağlamaktadır. Sisteme park edilen araçların tamamı birbirinden bağımsız ve sürücüsüz olarak belirlenen yere iletilmekte ve park işlemi sonunda sürücüye teslim edilmektedir. Gele- neksel otoparklarda 6 aracın park edebileceği alana 26 araç park edebilmektedir. Yapılması düşünülen otopark tesisi için hangi sistemin seçileceği konusu yatırımcı için son derece önemlidir. Öncelikle tesisin yapılacağı alanın araç kapasitesine bağlı olarak sistemin yatırım maliyeti hesaplanmalıdır. Bir tesisin sürdürülebilirliği, tesisin yapılacağı bölgenin bugünkü ve gelecekteki ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yeterli kapasitenin sağlanmasına bağlıdır. Tesislerin özellikle araç yoğunluğunun fazla olduğu iş merkezlerine yakın yerlerde planlanması ihtiyaçların karşılan- ması konusunda büyük fayda sağlamaktadır. Planlanacak tesislerin tüm yardımcı sistemlerle bir bütün içerisinde ele

minin seçilmesinde önemli rol oynamaktadır. Çalışmamızda öncelikli olarak otopark seçim kriterleri belirlenmiştir. Bu kriterler literatür çalışması ve sektör yöneticileri ile birebir görüşülerek oluşturulmuştur. Bu kriterler; (1)Yatırım maliyeti, (2)park süresi, (3)güvenlik ve konfor, (4)işletme maliyeti, (5)birim alandaki araç kapasitesi, (6)otomatik imkanlar, (7)yapım süresi, (8)teknik personel ihtiyacı ve (9)yakıt tasarrufuna etkisidir. MOORA (Multi-objektive Optimization By Ratio Analysis) metodu ilk olarak 2006 yılında Willem Karel M.Brauers ve Edmundas Kazimieras Zavadskas tarafından “Control and Cyberneticks” çalışma ile tanıtılmıştır. Hesaplama zamanı, basitlik, matematiksel işlemlerin miktarı, güvenilirlik ve analizlerde kullanılan veri türleri açısından diğer çok kriterli karar verme yöntem- lerinden üstünlüklerinden dolayı bu yöntem seçilmiştir. Bulanık MULTİMOORA yöntemi kendi başına bir model veya metot olmayıp farklı MOORA metotları sonucunda yapılan sıralamaları değerlendirerek baskınlık durumunu ve son bir gözden geçirme sağlayarak diğer çok kriterli karar verme yöntemleri açısından üst seviye oluşturmakta- dır. Melez yaklaşımlar yöntemlerin zayıf yönlerini gidermektedir. Mekanik otopark seçim problemi öncelikli olarak üçgensel bulanık sayılar ile kriterlerin ağırlıkları bulunmuş ve Bulanık MULTİMOORA gurup karar verme yöntemi ile belirlenen kriterlere göre önem dereceleri bulunmuştur. Belirlenen önem derecelerine göre mekanik otoparkların sıralaması yapılmıştır. Böylece mekanik otopark seçim problemine uygulanarak yöntemin uygulanabilirliği göste- rilmiştir. Sektör yöneticilerinin zor ve karmaşık olan karar verme problemi çözülmüş ve Bulanık MULTİMOORA yöntemi ile en uygun otopark seçimi yapılmıştır.

BORÇKA BARAJ GÖLÜ VE YAKIN ÇEVRESİNİN REKREASYON POTANSİYELİNİN SWOT