• Sonuç bulunamadı

PERSPEKTİFİDEN BAKIŞ

2.1.1. Etiket Yönetimi Teorisi

Yakın zamana kadar damgalanma ile başa çıkma konusundaki araştırmalar, etiketli kişiye odaklanmıştır. Peki, etiketli insanlar durumlarını bir sırdaşa ifşa ettiğinde ne olur? Güven, etiketli kişiye çekilme, gizlilik veya eğitim almalarını tavsiye ediyor mu? Etiketli kişilerin bu başa çıkma stratejileri ile yardım almadan ortaya çıktığını varsaymak yerine, Etiket Yönetimi (Label Managment) teorisi, etiketli kişilerin gelecekteki damgalama ve ayrımcılıktan kaçınmasına yardımcı olmak için sırdaşların geri çekilme, gizlilik veya eğitimi önerebileceğini söyler (Smith ve Hipper, 2010).

Etiket Yönetimi teorisinin temel öncülü, etiketli kişinin etiketleme koşulunu etiketlenmemiş bir onaylayıcıya açıklamasıdır. İnsanlar yakın ilişki içinde oldukları kişilere tavsiyelerde bulunarak zorlu durumlarda yardım isterler (Feng ve Burleson, 2008). Gizlilik, geri çekilme ve eğitim çok fazla teorik dikkat ve deneysel test almasına rağmen, Meisenbach (2009), etiketli bir kişinin damgalanma iletişimini yönetmek için mizah, inkâr veya görmezden gelme gibi çeşitli iletişim stratejileri kullanabileceğini belirtmektedir.

60 2.1.2. Damga İletişimi Modeli (DİM)

Damga ile ilgili iletişimin rolüne odaklanmış sayılabilecek ilk teori Smith’in (2007) Damga İletişimi Modelidir (DİM). Model, damgalama ile ilgili tutumların iletişim yoluyla topluluk üyelerine nasıl sosyalleştirildiğini açıklamaktadır. DİM, damganın grup sağlığını desteklediğini öne süren sosyo-işlevsel bir bakış açısı benimsemektedir (Neuberg, Smith ve Asher, 2000). Sosyo-işlevsel perspektif, damgalanmanın bireyleri, grubun bütünlüğüne tehdit oluşturanlara karşı koruduğunu öne sürmektedir. DİM en çok bulaşıcı hastalıklar bağlamında incelenmiştir (Smith, 2012, 2014) ve iletişimi sağlığın tehdit edici unsurlara karşı nasıl korunabileceğini anlamak için verimli bir temel sunmaktadır. DİM herhangi bir damgaya uygulanabilse de, Smith (2014) pratik etkilerinin bulaşıcı hastalıkların yayılmasını durdurarak halk sağlığını destekleme yeteneğinin olduğunu belirtmektedir.

DİM içinde üç bileşenden oluşmaktadır, bunlar; mesaj içeriği, mesaj tepkisi ve mesaj etkileridir. Mesaj içeriği, belirli topluluk üyelerinin değerini düşürmeye etmeye hizmet eden mesajlardaki dört içerik türünden oluşur. Bunlar, damgalanmış grubun özelliklerini tanımlayan “işaretleri”, damgalanmış grup için terimler oluşturan

“etiketler”, bireyin gruba ait seçimini açıklayan “sorumluluk” ve damgalanmış grubun bir tehdit olduğunu öne süren “tehlike” den oluşmaktadır. Mesaj tepkileri, algılanan tehlike, korku, iğrenme ve öfke dâhil olmak üzere damgalanma ile ilgili içeriği ileten mesajların işlenmesindeki bilişsel ve duygusal tepkiler olarak tanımlanmaktadır. Bu tepkiler, sırayla, damga ile ilgili sonuçları teşvik eder. Damgalamayla ilgili tutumların benimsenmesi ve sürdürülmesine odaklanarak, DİM temel olarak damgalamanın sosyal inşasında iletişimin rolünü kuramlaştırmaktadır. DİM, gruplar arası (Smith, 2012) ve kişilerarası bağlamda (Smith, 2014) açıklamaya destek olmuştur ve bulaşıcı hastalıklar (Smith, 2012; 2014) ve beden büyüklüğü damgası (Anderson ve Bresnahan, 2013) da

61 dâhil olmak üzere bir dizi damga ile ilgili tutumların incelenmesi için kullanılmıştır.

Özetle, DİM damgalama ile ilgili tutumları ileten mesajların özelliklerini teorileştirerek damgalama ve iletişim literatürüne katkıda bulunur ve böylece damgalama sürecinde iletişimin kilit bir faktör olarak konumlandırılmasını sağlar.

İletişim literatüründe “stigma communication” olarak ifade edilen damgalama iletişimi, gruplandırmayı ve basmakalıplaştırmayı teşvik eden içeriği ve değerini düşürme ve ayrımcılıkla ilgili sebepleri ve duygusal motivasyonları incelemektedir.

Smith (2011: 456) bu etkileri; işaretler, etiketler, sorumluluk ve tehlike olarak dört başlık altında incelenebileceğini ifade etmiştir. İşaretler, damgalanmış bir grubun üyelerini tanımak için kullanılan simgelerdir. En etkili “işaretler”, tanınmayı kolaylaştırır, öğrenmesi kolaydır ve birisini bulunduğu konumdan çıkarmayı istemek gibi davranışsal tepkileri tetikleyen duygular uyandırır. İşaretin gizlenmesi zorsa ve işaret iğrenç veya tiksindirici ise (Goffman, 1963; Jones ve diğ., 1984) bu durum birini damgalanmış bir grubun bir üyesi olarak daha kolay bir şekilde sınıflandırmaya yardımcı olur (Deaux ve diğ., 1995; Frable, 1993; Jones ve diğ., 1984). Madde kullanımı, sosyal olarak kabul edilmeyen fiziksel işaretler yaratabilir; en belirgin şekilde, kollarda görünür izler bırakır. Bu bağlamdaki “sorumluluk”, bir kişinin seçimi veya kontrolü ile ilgili atıflar yaparak, suçlamalar içeren mesajlara dâhil edilen bilgileri ifade eder. Başka bir deyişle, damgalanmış bir grup içindeki kişilerin toplumu riske sokan kararlar aldıklarını iddia etmek için kullanılır. Damgalı bir grubun işaretli, etiketli üyelerinin ahlak dışı bir karaktere sahip olduklarından dolayı damgalanmış durumlarını seçtiği düşünülebilir (Jones ve diğ., 1984). Damgaları azaltabilmek için ise empatiyi, etiketlenme koşullarını onların seçtiğini düşünen kişilerde uyandırmak gerekmektedir (Batson ve diğ., 1997). “Tehlike” kavramı, işaretlenmiş, etiketlenmiş, sorunlu bireyleri, topluluğun yaşam tarzını tehdit eden fiziksel veya sosyal bir tehlikeye bağlayan bilgilere

62 atıfta bulunur (Deaux ve diğ., 1995; Frable, 1993; Jones ve diğ., 1984). Örneğin, medya zihinsel hastalıklara sahip karakterleri dengesiz (Wahl, Wood, ve Richards, 2002), sapkın ve yozlaşmış, irrasyonel ve suç oluşturan şekillerde davranan karakterlerle betimler (Wilson ve diğ., 2000). Bu tehlikeyi vurgulamak korku uyandırır ve korkunun tehditten kaçma eylemlerini teşvik ettiği düşünülür (Cottrell ve Neuberg, 2005). Bu nedenle tehlike, bireylere damgalanmadan kaçınmalarını hatırlatmaya yardımcı olur ve damgalanamayan kişilerin onları tehdit etme kabiliyetini ortadan kaldırmak için damgalanmamış olanları kolektif faaliyetlere teşvik eder.

İşaretler, etiketler, sorumluluk ve tehlike hakkında bilgiler içeren mesajlar, dinleyicilerin ilgili sosyal alanlara ve tutumlara erişmelerini, basmakalıp yargılara erişip geliştirmelerini ve iğrenme, öfke ve korku hissetmelerini sağlar. Bu bilişsel ve duygusal tepkiler, dinleyicileri damgalama inançları, klişeler ve tutumlar geliştirmeye veya sürdürmeye teşvik eder. Bunlar, damgalanmış kişinin toplumdan izole edilmesi, izlenmesi ve çıkarılması gibi eylemlere neden olurlar. İnsanlar koşullarını onarmaya çalışsalar bile “normal” bir statüye kavuşmayabilirler, ancak düzeltilmiş koşullara sahip olarak kabul edilebilirler (Goffman, 1963). Bu aynı zamanda iletişimin gerçekleşmesini de etkiler (Smith, 2011: 458). İşaretler, etiketler, sorumluluk ve tehlike damgalamaya giden yolu açıyorsa, o zaman damgalama azaltma kampanyalarının bu özellikleri değiştirmesi gerekir. Damgalar kalıp yargı temelli fenomenlerdir, bu nedenle iletişimin bu kalıp yargıları baltalaması gerekir.

63 2.1.3. Damga Yönetimi İletişimi Teorisi (DYİ)

DİM’in ardından onun bileşenlerini tamamlayıcı olarak Meisenbach (2010), Damga Yönetimi İletişimi teorisini (DYİ) (Theory of Stigma Managment Communication) ortaya koymuştur. DYİ insanların damgalama mesajlarına nasıl tepki verdiklerini teorize ederek damgalamayı yönetme sürecini açıklamaktadır. DYİ damganın söylemsel olarak oluşturulduğundan, aynı zamanda söylemsel olarak meydan okunabileceğini veya değiştirilebileceğini iddia ederek damgalamadaki iletişimin rolünü kuramlaştırır. Teori ayrıca damgaların doğal yapısının akışkan olduğunu ve derecesine göre farklılık gösterdiğini ileri sürer. Bu yaklaşıma göre süreç bir kişinin damgalayıcı mesajı almasıyla başlar ve aşama Smith’in (2007) bahsettiği dört aşamada (işaret, etiket, sorumluluk, tehlike) görülebilir. Mesajı değerlendirdikten sonra, alıcı çeşitli yanıt stratejilerinden birini kullanır. Damgalama mesajlarına potansiyel cevaplar iki boyutta ele alınabilmektedir. Bunlar; damgalanmanın toplum tarafından algısına yönelik tutum ve damgalanmanın bireye uygulanabilirliğine yönelik tutumdur. Bir alıcı damgalamanın hem toplum algısı hem de damgalamanın kendisi için geçerli olduğunu kabul ederse, damgalamayı sessizlik, mizah veya özür gibi stratejiler aracılığıyla kabul eder. Alternatif olarak, alıcı damgalamanın toplumsal algısını kabul eder ancak damgalama kendisi için geçerliliğini reddederse, alıcı özniteliği gizlemek veya damgalama durumlarından kaçınmak gibi kaçınma stratejilerini kullanacaktır. Bir damgalayıcı mesajın alıcıları, toplumsal damgalanma algısını reddettiğinde, ancak damgalanmanın kendine karşı olduğunu kabul ettiğinde, DİY, alıcıların damgalanma sorumluluğunu ortadan kaldırdığını ya da kişisel özelliğin kötülüğünü azaltmaya çalıştığını öne sürmektedir.

Son olarak, hem toplumsal algısına hem de kendilerine karşı uygulamalarla karşı karşıya kalan alıcılar, damgalamayı göz ardı eden ya da inkâr eden tepki stratejilerini kullanma olasılıkları daha yüksektir. DİY stratejilerin çıktılarla (sağlık veya özgüven

64 gibi) bağlantılı olabileceğini belirtmektedir ancak, DİY hangi stratejilerin hangi sonuçlara ulaştığını gösterememektedir. DİY'nin bir amacı, mevcut araştırmayı bir çerçeve içinde düzenlemek olmak olmasına rağmen, DİY'nin test edildiği çalışmalar sınırlıdır (Erzikova, Mills ve Sparks, 2014).