• Sonuç bulunamadı

Etik göreceli bir kavramdır, yani bireyin davranışlarının etik olup olmadığı toplumdan topluma, kültürden kültüre, gruptan gruba, bireyden bireye farklılık gösterir. Zira her bağlamda etiği etkileyen farklı faktörler vardır (Akıncı Vural ve Coşkun, 2011: 68). İnsanların davranışlrının etik kabul görüşmüş etik ilkeler ve değerler bağlamında olup olmadığını ortaya koyabilmek için norm, ahlak, değer ve olgulardan yararlanılır (Demirhan, 2013: 17). Bu kavramlar aşağıdaki gibi açıklanabilir:

2.2.1. Kültür

Kültür, geçmişten günümüze gelen gereksinimlerle şekillenen ayırt edici özellik taşıyan, bir toplumu diğerlerinden ayıran yaşam biçimidir (Coşğun, 2012: 839). Bu yaşama biçimi, insan tarafından tesis edilmiş ve yaratılmış, eğitim yoluyla öğrenilmiş ve toplumun üyelerince paylaşılan maddi ve manevi unsurlar bütünü şeklinde tanımlanmaktadır (Eroğlu, 1995: 104-106). Kültür sosyal yaşamı düzenleyen inanç, değer, ilkeler, töreler, gelenekler ve ahlak kurallarından oluşur (Coşğun, 2012: 839). Kültür, bireylerin çabalarını özendirerek, örgütün ihtiyaçları ile onların ilgilerini bir araya getirerek bireylerin ve küçük grupların rollerini belirleyen, diğer etmenlerin

55

yaptığını tek başına yapabilen bir unsurdur (Filizöz, 2011: 10). Hofstede kültürün bireysel bir nitelik değil kolektif olduğunu, doğrudan görülemez ama davranışlarda kendini gösterdiğini ve bazıları için değil, tüm insanlar için ortak olduğunu vurgulamaktadır (Ho, 2010: 157). Kültür insan hayatının şekillenmesi ve onun ahlaki altyapısının kurulmasında önemli ölçüde etkendir. Fukuyama, kültürü ve sosyal yapıyı bir arada içeren ve “doğuştan aktarılan ahlaki alışkanlıklar” biçiminde yaptığı kültür tanımıyla, kültürün davranışlara yön veren etik kodları kapsayan sistem olduğunu ileri sürer. Kültürün unsurları olan bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, örf ve adetlerin yanısıra bireyin toplumun bir parçası olarak sonradan kazandığı yetenekler de etik kuralları beslemektedir. Buradaki önemli nokta ise toplumların kültürel farklılıklarının farklı etik yaklaşımlara neden olması ve bu farklılıklar nedeniyle evrensel ilkeler oluşturmada güçlüklerin ortaya çıkmasıdır (Filizöz, 2011: 10-11).

2.2.2 Normlar

Normlar, her toplumda uyulması gereken, bireysel ve toplumsal ilişkileri düzene koyan, bireyin tutum ve davranışlarını şekillendiren, doğru-yanlış ayrımını yaptıran ve yaptırımı olan kurallar bütünüdür. Normlar toplumdan topluma gruptan gruba hem norm farklılık gösterir, hem de önem dereceleri farklılık gösterir. Normların önem dereceleri karşılığında uygulanacak yaptırımlara göre belirlenmektedir. Normlar, açık kurallardır ve yol göstericilerdir. Normlar, etiğin unsurların sadece biridir. Çünkü toplumlarda etik ilkeler ve kuralların yer edinmesi için normlardan yararlanılmaktadır (Topaloğlu, 2010: 28). Normlar çoğu kez yazılı olmayan türdendir. Norm; bireylerin davranışlarının kendilerine göre değerlendirildiği, ödüllendirildiği veya cezalandırıldığı kurallardır. Normlar, toplumun kendi bütünlüğü içerisinde “doğru davranış” veya “ideal” olarak kabul ettiği değerlere dayanır (Eren, 2007: 290-291). Normlar hem toplumsal yaşam hem iş yaşamını düzenleyici bir işlev görür.

56

2.2.3. Ahlak

Ahlak; “birey veya grubun belirli eylemlerinin doğruluğunu veya yanlışlığını, eylemde bulunan kişilerin iyi veya kötü taraflarını ve bu eylemlerin yöneldiği amaçlarla ilişkili olarak insanlığın refahını sağlayan unsurların neler olduğunu inceleyen ve bu unsurları teşvik etmek için gereken davranış ve karar çeşitlerini açıklayan standartlar, değerler, ilkeler ve kurallar bütünü” olarak ifade edilmiştir (Özgener, 2008: 33). Ahlak ve etik kavramları birbirinden farklı olsa da ikisi de birbirini tamamlayıcı niteliktedir. Etik doğru ve yanlış kuramı iken ahlak onun pratiğidir. Ahlaki, değil de etik ilkelerden; etik değil de ahlaki bir davranış şeklinden bahsetmek daha yerinde olacaktır. Etik bir bireyin belirli bir durumda açıklamak istediği değerlerle ilgilidir. Ahlak ise bunu hayata aktarma tarzıdır (Özkalp ve Kırel, 2016: 504). Ahlak daha çok günümüz toplumunda kabul edilmiş ilkeler ve değerlerle ilgilidir.

2.2.4. Değerler

Değerler, toplumda kabul gören ve uzun süre varlığını sürdürebilen kabul edilebilir ve tekrar edilebilir idealler, tercihler ve kararlardır. (Eren, 2007: 291). Fitcher ise, sosyolojik anlamda değerleri, grubun veya toplumun, kişilerin davranış tarzlarının, amaçların ve diğer sosyo-kültürel etkenlerin ölçülmesine yarayan kriterler olarak tanımlamıştır (Topaloğlu, 2010: 26). Değerler, bireylerin mevcut araç ve amaçlar arasından yaptığı tercihleri etkileyen daimi inançlardır. Karar ve eylemleri tayin eden yargılar niteliğinde olan değerler, belirli bir durumda sergilenmesi gereken uygun davranışı açıklayan kurallar olarak nitelendirilen ve normlardan daha geneldir. Van Wart (1998) etiği doğru değerlere göre doğru eylem ve davranışlarda bulunma olarak özetlemektedir. Değerler etik sistemlerde doğru ile yanlışın ne olduğunu belirleyen ölçütlerden birdir. Hiç şüphesiz bireylerin tutum ve davranışları bireysel, toplumsal, siyasi vb. birçok değer dizisinden etkilenebilmektedir. Etik değerler, diğer değerler arasında çıkan çatışmaları uzlaştırıcı bir aracıdır (Apa, 2013: 7-8).

57

2.3. ETİĞİN BOYUTLARI

Etiğin olduğu yerde doğru ve yanlışı ayırt edebilecek bireylere ihtiyaç vardır. Ancak insanlar bir arada yaşamadıkları zaman, etikten söz edilemez. Bu nedenle her toplum da kendi etik anlayışını şekillendirir. Yani etik, sosyal ve kollektif bilincin bir yansımasıdır. Etik sadece bireysel olarak kabul edilen norm ve davranışlarla ilgili değildir, nesilden nesile aktarılan sosyal bir üründür. Aynı zamanda etik iş yaşamının da bir parçasıdır. İş ortamındaki davranışlara yol gösteren standartlar, ilkeler ve kurallar bütünüdür. Bazı düşünürler iş yaşamında etiği bir kişisel vicdan meselesi olarak görürken bazıları da etiği yönetilmesi gereken stratejik bir araç olarak görmektedir (Özgener, 2004: 6-11). Etik ilkelerin bireysel, toplumsal ve örgütsel boyutları bulunmaktadır (Gül ve Gökçe, 2008: 380). Bunlar (Tepe Küçükoğlu, 2012: 179; Demirhan, 2013: 20-21):

Bireysel Boyutu: Etik ilkeler her ne kadar ilk aşamada toplumsal yargı ve eylemleri

düzenleme ve sorgulama bilincine sahip olsalar da, bireysellik hiçbir zaman geri plana atılamamaktadır. Teorik olarak ortaya konulan etik ilkeler, pratik anlamda bireysel eylemlerle uygulanabilmektedir. Bireysel boyutta etiğin dayanağı, toplum değerlerinin içselleştirilmesidir. Bireyler sahip oldukları değerleri, fikirleri, hakları, sorumlulukları, görevleri ve yaşadıkları toplumun kurallarını baz alarak kendi etik algılarını oluştururlar ve bu algılara göre davranışlarda bulunurlar.

Toplumsal Boyutu: Bu boyut, toplumsal uzlaşmayı sağlamak amacıyla benimsenen

inançlar, eğilimler ve erdemleri kapsar. Toplumsal etik; sosyo-kültürel bir varlık olan bireyin içinde bulunduğu toplumun değer ve yargılarıdır. İnsani değerleri ön planda tutan ve dayanışmayı esas alan bir yaşam biçimidir. Böylelikle iç ve dış yapıda sorumlulukların yerine getirilmesinde süreklilik ve tutarlılık sağlanmış olmaktadır.

Örgütsel Boyutu: Örgütler farklı kültürlere sahip kişileri bir araya getirerek onları

uyum içinde çalışmaya sevk ederler. Herhangi bir hizmet veya ürün üretimi yapan örgütlerin bulunduğu çevreye uyumlu olmaları gerekmektedir. Bu bilinç etik

58

ilkelerin kurumsallaşması zorunluluğunu gündeme getirmektedir. Farklı kültürlerden çalışanların etik davranışları sergilemesi için hukuk kadar etik ilkelerin geliştirilmesinin gerekliliğini de ortaya koymaktadır.