• Sonuç bulunamadı

Eserin Rebî’e Aidiyeti Problemi

4. GENEL OLARAK İBÂDİYYE MEZHEBİ

2.1.2. Eserin Rebî’e Aidiyeti Problemi

İbâdî kaynaklara göre Müsned, hicrî ikinci asırda Rebî’ b. Habîb tarafından telif edilmiş ve eserin Rebî’e aidiyeti hususunda herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır. İbâdî tarihçi Dercînî, Rebî’in Müsned’i hakkında şunları ifade etmiştir: “O (Rebî’ b.

Habîb), Ebû ‘Ubeyde’den asırlar geçmesine rağmen bereketli olarak görülen el- Müsned’i rivâyet etmiştir.”423 Bir başka önemli İbâdî tarihçi Şemmâhî ise “Ebû

‘Ubeyde’den rivâyet edilen Rebî’in eseri Müsned’e gelince”424 şeklinde Müsned’in

Rebî’in eseri olduğunu ve hocası Ebû ‘Ubeyde’den yaptığı rivâyetlerden müteşekkil olduğunu belirtmiştir. Eserin önemli şarihi Sâlimî, Kitâbu’t-Tertîb’in giriş kısmında konu hakkında şunları ifade etmiştir: “Bil ki bu değerli Müsned’in tamamı, Rebî’ b.

Habîb’in rivâyetleridir. Eserdeki rivâyetlerin ekseriyeti Ebû ‘Ubeyde ve Câbir b. Zeyd’dendir. … Diğer hocalarından yaptığı rivâyetler ise başka eserinde yer almıştır.”425 Devamında da şunları söylemiştir: “Eserin mürettibi, Ebû Yakub Yusuf b.

İbrahim el-Vârcelâni’dir. Vârcelânî Müsned’e Rebî’in muhalifleri ile yaptığı tartışmalarda kullandığı asâr ve rivâyetleri de eklemiştir.”426 İbâdî tarihçi Bârûnî,

Muhtasaru Tarihi’l-İbâdî adlı eserinde Rebî’in, Ebû ‘Ubeyde’nin talabelesi olduğunu

ve hadis ilminde telif edilen ilk eser olan Müsned’in sahibi olduğunu ifade etmiştir.427 ‘Amr en-Nâmî de İbâdiyye mezhebinin en önemli hadis kaynağı olan el-Câmiu’s-

Sahîh’in Rebî’e ait olduğunu ve şu an eserde kullanılmakta olan tasnîf düzenin ise

Vârcelânî’ye ait olduğunu belirtmektedir.428

422 ‘Umân Sultan Kabûs Üniversitesinde akademisyen olan Mehnâ b. Ömer, eserin farklı isimlerle

anılmasının hadis tarihinde karşılaşılan yaygın bir problem olduğunu belirtir. Mesela, İmam Buhârî ve Müslim’in eserleri daha sonraki yıllarda ilk isimlerinden farklı olarak el-Câmiu’s-Sahîh ve İbn Huzeyme’nin eseri de ilkinden farklı olarak Sahîhu İbni Huzeyme şeklinde meşhur olmuştur. Hâlbuki Buhâri eserinin tam ismi el-Câmiu’l-Musnedu’s-Sahîhu’l-Muhtasar min Umûri Rasulillâhi ve Sünenihi

ve Eyâmih, Müslim’in eserinin tam ismi ise el-Müsnedu’s-Sahîhu’l-Muhtasar bi Nakli’l-‘Adli ani’l-Adli ilâ Rasulillâh şekilindedir. İbn Huzeyme’nin kitabının tam ismi ise Muhtasru’l-Muhtasar min Müsnedi’s-Sahîhi ani’-Nebi (sav), şeklindedir. Bkz. (Mehnâ b. Ömer et-Tivâcnî, “Hayatun Min Ecli’s-

Sünne”, Nedve Min ‘Alâminâ el-Hâmise, el-Matâbi’l-Alemîyye, ‘Umân Sultanlığı 1996, s. 187-189).

423 Dercînî, Tabakât, II, s. 273. 424 Şemmâhi, Siyer, s. 119.

425 Vârcelânî, et-Tertîb, (Sâlimî Tenbihât), I, s. 16. 426 Vârcelânî, et-Tertîb, (Sâlimî Tenbihât), I, s. 17. 427 Bârûnî, Muhtasaru Tarihi’l-İbâdiyye, s. 30. 428 Nâmî, Dirâsât ‘Ani’l-İbâdiyye, I, s. 129.

81

Şeyh Kannûbî, Rebî’in geride bıraktığı en önemli eserin, el-Müsnedu’s-Sahih olduğunu belirtikten sonra Müsned’in, Rebî’e ait olmadığı ve daha sonraki geç asırlarda başkası tarafından telif edildiği iddialarına sert bir üslupla cevap vermiştir.429

Kannâbî’ye göre Müsned’in Rebî’in eseri olduğu hususu, İbâdîler nezdinde neredeyse tevatür derecesinde ve ispata ihtiyaç duyulmayacak kadar kesindir. Müsned’in Rebi’e aidiyeti, İbâdîler arasında yaygın ve meşhur olmuş bir haberdir. Şöhret bulmuş bir haberin, bir veya iki ravinin naklettiği haberden daha güçlü olduğu hususu, ulema nezdinde malumdur.430

Hayreddin Ziriklî, Rebî’ b. Habîb’in hicrî ikinci asrın önemli hadis âlimlerinden birisi olup hadis alanında bir eserinin olduğunu ve Vârcelânî’nin söz konusu esere el-Câmiu’s-Sahîh ismini verdiğini ifade etmiştir.431 Sezgin de Rebî’in hacimli ve birçok fasıl ihtiva eden el-Câmi’ adlı bir esere sahip olduğunu belirtmektedir.432

Görüldüğü üzere Rebî’ Müsned’inden somut bir şekilde söz eden en erken kaynak hicri yedinci asra ait Dercînî’nin eseridir. Yedinci asırdan önce Müsned’den söz eden herhangi bir kaynağa rastlamadık. Müsnedi’in Özellikle Vârcelânî’den sonrası çok fazla problem teşkil etmezken Vârcelânî ile Rebî’ arasındaki irtibatı kurmak son derece güçtür. Bu durum belki de konumuzun en problemli kısmını oluşturmaktadır. Zira her ikisi arasında yaklaşık olarak dört asır gibi uzun bir süre vardır. İbâdî olmayanların esere yönelttikleri eleştirilerin geneli, eserin ilk halini gösteren bir aslın, el yazmanın olmayışı hakkındadır. Eserin ilk halini gösteren bir aslın olmayışı ve Rebî’ ile Vârcelânî arasındaki râvilerin belli olmamasından ötürü eserin Rebî’e ait olmadığını iddia edenler olmuştur.433

Rebî’ ile Vârcelânî arasındaki zaman çok uzun ve Varcelâni’nin eseri nasıl bir nüshadan aldığı belli değildir. Bu konuda mevcut olan bilgiler sadece Vârcelânî’nin eseri karmaşık olarak bulduğu ve bu şekilde kendisinden istifadenin zor olması

429 Kannûbî, er-Rebî’ b. Habîb, s. 105-106. 430 Kannûbî, er-Rebî’ b. Habîb, s. 106. 431 Ziriklî, A’lâm, III, s. 14; VIII, s. 212. 432 Sezgin, Buhârî’nin Kaynakları, s. 27, 84.

433 Bkz. Humeyyid, “Aksâmu’l-Hadîs”, MKUDD, s. 1231-1289; “Müsnedu’r-Rebî’”, MCUK, s. 247;

“Ebû ‘Ubeyde”, el-Mecelletu’l-İlmiyye, s. 4539-4613; Âl Selmân, Kutubun Hazzara, I, s. 295-297; Elbânî, Silsile, XIII, s. 105, 112, 729.

82

nedeniyle eseri yeniden tertip ettiği yönündedir. Eserin aslını gösteren bir nüshayı bulmak ümidiyle ‘Umân Sultanlığına yolculuk ettik. Maskat’ta Sultan Kâbûs Üniversitesine bağlı kütüphanelerde, bakanlık ve bölgedeki çağdaş İbâdî âlimleriyle yapmış olduğumuz görüşmelerde Müsned’in özellikle altıncı asırdan yani Vârcelânî’den önceki döneme ait herhangi bir nüshasına rastlamadık. Maskat’taki devlet kütüphanesinde mevcut olan el yazmalar, Vârcelânî’den sonraki dönemlere aittir. Rebî’den hangi râvilerin Müsned’i naklettiği, eserin bu kadar uzun bir süre gizli kalmış ve ortaya çıkmamış olmasının nedenleri, çokça sorulan sorulardandır.434

Benzer Belgeler