• Sonuç bulunamadı

3. Siyasetnâmeler Tarih ilişkisi: Tarihe Kaynaklık Etmesi Bakımından Siyasetna-

1.2. Râhatü’s-Sudûr ve Âyetü’s-Sürûr :

1.2.4. Eserin Muhtevası ve Kaynakları :

Râhatü’s-Sudûr, Selçukluların tarih sahnesine çıkışından, m. 1194’te Irak Selçuklularının yıkılışına kadarki olayları ihtiva eder. 24 Eserde m. 1199 yılına kadar- ki hadiselere de temas vardır. Tarihi vakıalar, Selçuklu devletinin kurucusu Tuğrul Bey (m. 1037-1063)’den itibaren Irak Selçuklu devletinin son sultanı Tuğrul b. Arslan (m. 1177-1194)’a kadar hükümdar merkezli olarak anlatır. Eserin nâşiri Mu- hammed İkbal, Ravendî’nin, Selçuklu hanedanının kuruluşundan kendisinin de yaşa- dığı devir olan Tuğrul b. Arslan’a kadarki dönemi içine alan bilgileri, Zahireddin Nişabûrî’nin Selçukname’sine dayandırdığını ifade etmektedir.25 Bununla beraber Ravendî’nin sadece Nişabûrî’den değil, Atebetü’l-Ketebe adında XII. yüzyılda der- lenmiş bir münşaât mecmuasından da hiçbir değişikliğe tabi tutmadan alıntılar yaptı- ğı bilinmektedir.26 Ravendî’nin ismini anarak kullandığı diğer bir kaynak ise, Sultan Muhammed b. Melikşah (1105-1118)’ın zevcesi Gevher Hatun’un müstevfisi olan

21 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XI.

22 G. M. Curpalidis, “Selçuklu Devletinin Tarihiyle İlgili Fars Kaynaklarının Tekstolojik Tahlili

(“Atebet El-Ketebe” Adlı 12. Yüzyılın Belge derlemesi ve Muhammed Er-Ravendî’nin “Râhat Es- Sudûr Ve Âyet Es-Surûr” Eserinin Kıyaslandırılması Temelinde”)”, Uluslararası Osmanlı Öncesi

Türk Kültürü Kongresi (Ankara 4-7 Eylül 1989) Bildirileri, Ankara 1997, s. 120.

23 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX.

24 Erdoğan Merçil, “Selçuklular Dönemiyle İlgili Türkiye’deki Kaynak ve Araştırmalar”, İran ve

Türkiye Arasındaki Tarihi ve Kültürel İlişkiler Konulu Makaleler Mecmuası 1, Ankara 2002,

s. 23.

25 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX-XX.Nişapûrî’nin eseriyle ilgili bazı değerlendirmeler için

bkz.: Affan Selçuk, “Selçuklu Dönemi İran Tarih Yazıcılığı” Nüsha Şarkiyat Araştırmaları Der-

gisi, Türkçeye çev. H. İbrahim Gök, Yıl VI, Sayı 22, Ankara 2006, s. 156; G. M. Curpalidis, a.g.m.

s. 119-120.

Ebu Tahir Hatunî’nin Selçuklu sultanları hakkında ilginç kıssa ve rivayetlere yer verdiği Şikarname adlı eseridir.27 Ayrıca Claude Cahen, Ravendî’nin, eserinde, yazılı kaynaklardan başka sözlü kaynaklardan da istifade ettiğine dikkat çekmektedir.28

Râhatü’s-Sudûr’un, Farsça olarak yazılmış Selçuklu kaynakları arasında önemli bir yerde olduğunu ifade etmek gerekir. Yazarın yaşadığı döneme ait olayları bizzat müşahedelerine dayandırarak aktarması yönüyle ilk elden verileri içermesi ve tafsilatlı malumat ihtiva etmesi, eserin bir başka dikkate değer vasfı olmaktadır.29

Müellifin, anlattığı konuyu desteklemek ve o konuyu daha veciz bir şekilde ifade etmek niyetiyle Arapça atasözlerine de yer verdiği görülür. Ravendî, kullandığı 264 adet atasözü için her hangi bir kaynak belirtmiyorsa da, onun bunları Seâlibî’nin Kitab’ul-Ferâid ve’l-Kalâid30 adlı eserinden aldığı ifade edilmektedir.31

İkbal, yazarın eserine almış olduğu beyitlerin toplamının 2799 olduğunu ve bu beyitlerin 511’inin yazarın kendisine ait olduğunu belirtir. Geri kalan şiirlerin ise 77’sinin Esir-i Ahsiketî’den, 348’inin Mücir-i Beylekânî’den, 81’inin Cemaleddin İsfehanî’den, 72’sinin İmâdî’den, 249’unun Nizamî’nin meşhur Hüsrev u Şirin adlı mesnevisinden, 122’sinin Tuğraî ve Mütenebbî gibi muhtelif meşhur Arap şairlerin- den, 6’sının halk şivesi ile yazılmış şiirlerden ve 676’sının da Şehname’den alındığı- nı söyler. Şehname’den iktibas edilen beyitler devamlılık arz eden parçalar halinde değildir. Yine İkbal’e göre yazar, bu beyitleri büyük ihtimalle doğrudan kitabın ken- disinden değil de Şehname’den derlenmiş başka bir kitaptan almış olabilir.32 Ayrıca Ravendî, Sultan Tuğrul b. Arslan’a ait iki şiire ve başka çağdaş şairlerin şiirlerine de eserinde yer vermektedir.33

27

Râhatü’s-Sudûr, s.132. Ayrıca bkz.: Affan Selçuk, a.g.m. s. 156.

28 Claude Cahen, “Selçuklu Devri Tarih Yazıcılığı”, Türkçeye çev. Nejat Kaymaz, Tarih Araştırma-

ları Dergisi, 1969, Cilt VII, Sayı: 12-13, s. 214.

29 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX.

30

Bu eser, sekiz ayrı başlık altında toplanmış bir ahlaki ve siyasi hikmetler mecmuasıdır. İkbale göre

bazıları bu eseri Seâlibi’den önce yaşamış olan Ebu’l-Hasan Muhammed b. el-Hüseyin el-Ehvazi’ye isnat etmektedirler. Bkz. Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX.

31 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX. 32 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XIX-XXII. 33 Affan Selçuk, a.g.m. s. 158.

Eserin son bölümünde avlanmak, satranç ve tavla oynamak ile içki türlerin- den hangisinin helal ya da haram olduğuna dair yazar tarafından yapılan izahların, Hanefi fıkhıyla alakalı olarak İmam Muhammed (ö. 189/805) tarafından yazılan el- Camiu’l-Kebir ve el-Câmiu’s-Sağîr gibi kitaplardan ve bunların şerhlerinden alındığı tespit edilmiştir.34

Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Râhatü’s-Sudûr, bir tarih kitabı olarak genel manada Büyük Selçukluların kuruluşundan Irak Selçuklularının yıkılışına kadarki tarihi vukuatı zikretmeye çalışır. Bunun yanında pek çok farklı konuya da sayfaları arasında yer veren eseri, içerik olarak genel itibariyle şu şekilde sıraya koymak mümkündür: Eser, ilk olarak Allah’ın adını anarak ve Peygamberi sena ederek baş- lar. Sahabe-i kiramı ve din âlimlerini övgü ile yâd eder. Sonra eserin ithaf edildiği padişahın methine dair bahis gelir. Burada yazar, kendine ait beyitlerinden müteşek- kil kasidelere yer verir, kendi durumunu ve bu kitabı yazma sebebini anlatır. Ayrıca Anadolu Selçuklu hükümdarı I. Gıyaseddin Keyhüsrev (1205-1211) den bahsettiği kısımda en değerli ahlak kuralı olarak gördüğü adalet ilkesi üzerinde durmaktadır.

Daha sonra eserde Selçukluların siyasi tarihi, hükümdar silsilesini takiben yine bu devletin saltanat kaideleriyle birlikte anlatılır. Bunların ardından nedimlik, şarap, cinsi kuvvet veren ilaç ve içkiler ve satranç-tavla hakkında bir fasıl yer alır, ok atma, at sürme, av kaideleri, kabul merasimleri, harp ve eğlence meclislerinden bah- sedilir. Müellifin de mütehassısı olduğu güzel yazı yazma ve kuralları konusu, yaza- rın şahsi tecrübeleriyle edindiği pratik bilgilerin de yardımıyla ele alınır. Galip- mağlup cetvelinin mahiyeti izah edilir. Son olarak kitabı okuyanların ilgisini arttır- mak ve eserin ciddiyetinden sıkılmamalarını sağlamak için bazı hikâyelere yer veri- lir.

Böylece, bu muhtevadan da anlaşılacağı üzere, eserin yalın bir tarih kitabı olmaktan öte bir anlam ve değer taşıdığı görülür. Siyasetnamelerin daha önce saymış olduğumuz içerik ve özellikleri ile burada vermiş olduğumuz muhtevayı karşılaştır- dığımızda, Râhatü’s-Sudûr’un siyasetnamelerle olan yakınlığı daha iyi fark edilecek-

34 Muhammed İkbal, “Mukaddime”, s. XXI.

tir. Çalışmamızın ana temasını oluşturan bu yakınlık ve özelliklere, bir sonraki bö- lümde daha geniş olarak değinmemiz mümkün olacaktır.