• Sonuç bulunamadı

3. Siyasetnâmeler Tarih ilişkisi: Tarihe Kaynaklık Etmesi Bakımından Siyasetna-

1.2. Râhatü’s-Sudûr ve Âyetü’s-Sürûr :

2.1.2. Hükümdarın Nitelikleri :

2.1.2.2. Hükümdarın Özel Hayatı :

2.1.2.2.4. Eğlence Kültürü ve İçki :

Hükümdarların özel hayatında eğlenmeleri adabı, şüphesiz önemlidir. Eğlen- me kültürü dendiğinde genel olarak insanların aklına yeme, içme ve çalgılar gelir. Bu unsurların, hükümdar gibi makamının ağırlığından dolayı kendisinden vakar bekle- nen bir insanla yan yana gelmesi zaten hassas olan meseleyi daha da hassas hale ge- tirmektedir. Zira eğlenme işinde ölçüyü kaçıran hükümdarların neler yaşadıkları ki- taplarda anlatılmaktadır.186 Ravendî de, Irak Selçuklu Sultanı Melikşah’ın (1151- 1153) tahtta fazla oturamayıp azledilmesinin sebebi olarak tanınmayan iki üç kişiyle içki içmesi ve eğlenmesi olduğunu söyler.187

Ravendî, diğer konularda olduğu gibi, bu meselede de önemli uyarılarda bu- lunur. Ona göre, “her hangi bir hükümdar keyif ve ciddi olmayan şeylere düşkün oldu

mu, bilgi ve aklın azlığı ile muttasıf olur.”188 Zevk ve eğlenceyle vakit geçiren hü- kümdar ise düşmanlarının ve muhaliflerinin kurmuş olduğu tuzakların farkında ol- maz.189 Bununla beraber yine ona göre, içkiye devam eden hükümdar, zamanla in- sanlardan çekinmeye başlar ve onları kendi huzuruna kabul edemediği gibi insanlar da ondan çekinir ve ona yaklaşamaz hale gelir.190 Böyle bir durumda halk ile sultanın arası açılmaya başlar. Sultanın halktan kopuk yaşantısı ve dağınık hali, milletin kendi içersinde ferdi davranışlarla birlikte ayrışmalara sebep olmaya başlar.

Bununla birlikte eğlencenin olmasında bir mahzur yoktur ve fakat bunun belli başlı şartları vardır. Ravendî’ye göre de, “eğlence ve gezintinin iyi olanı akıllı insan-

ların fikrine uygun olarak yapılandır.”191 Zira hislerin ve duyguların emrindeki eğ-

186 Bazı örnekler için bkz. Seâlibî, a.g.e. s. 163-164. 187 Râhatü’s-Sudûr, s. 242. 188 Râhatü’s-Sudûr, s. 242. 189 Râhatü’s-Sudûr, s. 245. 190 Râhatü’s-Sudûr, s. 265. 191 Râhatü’s-Sudûr, s. 266.

lencelerde, genel olarak ölçü kaçar ve nahoş olayların yaşanması da kaçınılmaz olur. Bunun için eğlencede ölçülü olma ve ortamın nezaheti de önemlidir. Bir eğlence meclisinin nezahetinin göstergesi ise kimsenin ağzından boş, çirkin bir laf ve küfrün çıkmamasıdır. Aynı zamanda hiç kimsede terbiye harici davranış sadır olmamalı- dır.192 Çünkü Ravendî’ye göre, “eğlence meclisinin tertiplenmesinden maksat, gön-

lün ferahlığa ermesidir.”193 Yoksa zihni dağıtan, gönlü daha çok perişan eden ve nihayetinde ruhen, başka sıkıntılar doğuran eğlence, eğlence değil, her şeyi salıver- mişliğin bir göstergesidir.

Hükümdarların içkiyle olan ilişkisi, onların aklının açıklığı ve devletin işleri- nin selameti açısından önem arz etmektedir. Fakat bununla beraber, genel olarak eğ- lenme kültüründe aklın gücünü zayıflatan etkisiyle içki, önemli bir yer tutmaktadır. Geçmiş milletlerin ve devletlerin eğlence meclislerinde içkinin başköşede olduğu bir gerçektir ve içki eğlenmenin en önemli aracı olarak kabul edilmiştir.194 Bu durum, devletlerin ve dolayısıyla idarecilerin önemli birer zaaf noktalarıdır.

İçkiyle alakalı İslam Dininin emri ortada olmakla beraber siyasetnamelerden ve diğer bazı kitaplardan halk arasında kullanımının yaygın olduğu anlaşılan içkinin bazı hükümdarlar tarafından da kullanıldığı görülmektedir. Bu durum, yazarları da ikilemde bırakmış ve içkiyle alakalı ne iç ne de içme diyebilirim şeklinde söylemlere itmiştir.195 Bununla beraber aynı yazarların, içki içilmemesinin insana kazandıracağı faydalardan bahsederek hem Allah’ın hem de insanların, içkiden uzak duranlardan hoşnut olacaklarını anlattıkları da görülür.

Ravendî de, kitabında içkiyle alakalı bir fasıl açar ve içkiye dair birçok mese- leye değinir. Bir Müslüman için içki dendiğinde ilk önce akla gelen onun haramlığı meselesidir. Ravendî’nin bu fasılda, daha çok içkinin haramlığı ve nasıl olursa bir içki haramlıktan kurtulur gibi meseleler üzerinde yoğunlaştığı görülür. O, bu mesele- ye girişte şu hadisi nakleder: “Allah şarapta on kişiye, satana, alana, üzümünü sıka-

na, sıkılan üzüme, içene, verene, taşıyana, kendisine götürülene, her zaman onunla meşgul olana ve kazancını yiyene lanet etsin.” Bu hadisi nakleder ve bununla birlikte 192 Râhatü’s-Sudûr, s. 269. 193 Râhatü’s-Sudûr, s. 384. 194 Râhatü’s-Sudûr, s. 294. 195 Kabusname, s. 161.

bu lanetten uzak kalabilmek için bazı tavsiyelerde bulunur. Ona göre, “sarhoşluk

veren içkiyi içmekten pek çok haram hâsıl olursa da müselles yani üçte biri kalıncaya kadar kaynatılan üzüm suyu içmekten helal hâsıl olur.”196 Ravendî, müsellesle ala- kalı olarak kendisinde helal olduğuna dair kati bilginin hâsıl olduğunu belirtir. Zira ona göre “Allah’ın haram kıldıklarında şifa yoktur” ve “Allah’a karşı günahkârlıkta

rahat yoktur” gibi hadislere karşı, müsellesteki şifa ve faydalar düşünüldüğünde

onun haram olmadığı hakikati ortaya çıkar. Bununla beraber o, içkinin haram oldu- ğunu, birçok yerde tekrar ederek yanlış anlaşılmalara fırsat vermemeye çalışır. Ona göre, eğer bir içki meclisi tertip edilecekse cezayı icap ettirecek şekilde olmamalı ve müselles olarak ifade ettiği helal olan şarap içilmelidir.197

Ravendî, bu meselede mezhep imamlarının görüşlerine uzun uzadıya yer ve- rir198 ve sonuç olarak şunları söyler: “kötü cins ve çok müselles içmekten, vesvese,

kötü meraklar, delilik, anlayış kıtlığı, saçma fikirler, unutkanlık, akıl noksanlığı, göz kararması, hasselerin bozulması, uykuda ve uyanık iken sebepsiz olarak korkma ve sersemlik hasıl olur. Bütün bunlar çok içki içmekten hasıl olan dimağ hastalıklarıdır. Vücut hastalıklarına gelince, sekte-i kalp, boğulma, titreme, nikris199, felç, birsam200, mizacın bozulması, ciğer zayıflığı, istiska201, baş ağrısı, diş ağrısı, ateşli şiş ve hum- malar, ani ölüm gibi hastalıklar hasıl olur.”

Bunları aktardıktan sonra Ravendî, bazı nasihatlerde bulanarak konuyu son- landırır. “Şimdi akıllı olan, bütün bu zararları bir tarafa bıraksa bile, his kılavuzu sayesinde ahiret cezasından sakınır ve değil içki içmek, helal olan müsellesten dahi az içer. Üzüm şırasına su ilave eder, üçte ikisi kalıncaya kadar kaynatır ve küpe ko- yar, o küpte tebahhur eder, kendisi de ölçülü içerek sarhoşluktan sakınır. Bu suretle bütün faydalar elde edildiği gibi, ahiret cezalarından da emin olur. Böylece eğlence meclisinin süsü, dostların muhabbeti ve insanların gönül ferahı temin edilmiş

196 Râhatü’s-Sudûr, s. 384. 197 Râhatü’s-Sudûr, s. 390. 198 Râhatü’s-Sudûr, s. 385-390.

199 Organizmadaki ürik asidin atılmayarak vücudun bazı yerlerinde özellikle ayak başparmağında,

topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağrı ve şişlerle ortaya çıkan bir hastalık. Bkz.: T.D.K., Büyük Türkçe Sözlük, ilgili madde.

200

Halüsinasyon anlamına gelmektedir. Bkz.: Büyük Türkçe Sözlük, ilgili madde.

201

Karında su toplanması hastalığına verilen isimdir. İng. Ascites, Bkz.: Büyük Türkçe Sözlük, ilgili

olur.”202 Burada da görüldüğü gibi Ravendî, içkiye karşı son derece mesafeli dur- maktadır. Bunun sebebi olarak ise içkinin, gaflete sebep olması ve insan aklını işlev- siz hale getirmesini gördüğü anlaşılmaktadır. Konu bir de hükümdarlar ve onların aklının uyanıklığı olunca meselenin değeri daha iyi anlaşılmaktadır.