• Sonuç bulunamadı

İmam Hâdî’nin hakkında rivayet bulunmayan bazı meselelerde “konu hakkında rivayet bulunmadığı için ictihad edeceğim” diyerek kendi görüşünü vermesi166 veya konu hakkında “benim görüşüm bu” diyerek görüşünü belirttiği uygulama örnekleri bulunmaktadır. Bu durum, onun salt ictihad merkezli bir yaklaşımı benimsediği anlamına gelmemektedir. Zira meselelerin büyük bir kısmında ya Hz. Peygamber’den ya da Kâsım er-Ressî’, Hz. Ali, Zeyd b. Ali’den (ö. 122/740) gelen rivayetlere başvurduğu ve bunları benimsediği görülmektedir.

Öte yandan İmam Hâdî’nin meseleler hakkında tercihte bulunduğu birçok uygulama örneği de bulunmaktadır.167 Bu örneklerin bir kısmında farklı görüşlere yer verilirken diğer bir kısmında bunlardan bahsedilmediği görülmektedir. İmam Hâdî, her ne kadar bazı konulardaki ihtilaflara yer vermeksizin tercihini yapmış olsa da onun kullanmış olduğu lafızlardan mesele hakkında farklı görüşlerin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu bilgiler doğrultusunda, onun tercih ictihadına sıkça başvurduğu söylenebilir.

Bu başlık altında İmam Hâdî’nin meseleler hakkında yapmış olduğu tercihlerde kullanmış olduğu lafızlar ve tercih sebepleri araştırılacaktır. Bu bağlamda ilk önce İmam Hâdî’nin tercih yapmada kullandığı lafızlar tespit edildikten sonra bu lafızlar üzerinden mesele hakkında tercih sebepleri tespit edilmeye çalışılacaktır.

1. İçtihadında Tercih Lafızları

İmam Hâdî’nin meseleler hakkında yaptığı ictihadı bildirmek için genellikle kullanmış olduğu tercih lafızları şunlardır:

166 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, II, 143.

a) “Daha sevimli, sevmiyorum/hoşlanmam” (بحأ, بحأ لا, بحأ ام); İmam Hâdî’nin eserinde en fazla kullandığı tercih lafzı “بحأ” kelimesidir. İmam Hâdî bu kelimeyi olumlu kullanmak suretiyle tercihini doğrudan, olumsuz kullanarak da dolaylı yolla ifade etmektedir. Örneğin, konu hakkında farklı görüşler ve farklı rivayetler olduğunu belirten İmam Hâdî, namazda secde ayeti okuyup namaz içerisinde secde yapmayı hoş karşılamamaktadır. Zira namaz içerisinde yapılacak olan tilavet secdesini namaza yapılmış bir ziyade olarak görmektedir. Ona göre, namazın eksik bırakılmaması ilkesi ne kadar gerekli ise namaza fazla bir fiilin eklenmemesi ilkesi de bir o kadar gereklidir.168

b) “Daha faziletli” (لضفأ): İmam Hâdî’nin tercih yaparken çokça başvurduğu lafızlardan biri de لضفأ kelimesidir. Örneğin, İmam Hâdî, Ramazan orucunu art arda bozan kişinin aynı şekilde kazasını da art arda tutması gerektiğini belirtir. Fakat orucu farklı günlerde bozan kişinin aynı şekilde farklı günlerde kaza etmesini söyledikten sonra daha faziletli olanın ise bunun kazasının da art arda tutulması olduğunu ifade eder.169

c) “Gördüklerimin en iyisi” (ىرأ ام نسحأ): Örneğin, İmam Hâdî, “balların zekâtı” konusunu işlerken mesele hakkında en iyi gördüğü görüşün “Her sene hasat edilen balın kıymeti iki yüz dirheme ulaşıyorsa bu baldan öşür alınması” olduğunu belirtir. Eserde her ne kadar mesele hakkında farklı görüşlere yer vermemişse de kullanmış olduğu bu lafızdan onun mesele hakkında var olan farklı görüşlerden haberdar olduğu ve bu görüşler arasından yukarıda ifade edilen görüşü tercih ettiği anlaşılmaktadır.170

d) “Duyduklarımızın en iyisi” (انعمس ام نسحا): Örneğin, İmam Hâdî, “küsûf namazı” konusunu işlerken mesele hakkında kendisine ulaşan rivayetler arasında duyduğu en iyi görüşün “küsûf namazının dört secde ile on rekât olarak kılınması” olduğunu ifade etmektedir. Mesele hakkında Hz. Peygamber’den farklı

168 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 97-98. Diğer örnekler için bk. I, 92, 115-116, 127-128, 144, 149, 161 vd; II, 43, 62, 137, 190, 328, 346, 384 vd.

169 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 218. Diğer örnekler için bk. I, 65, 97, 148, 211, 220, 274, 291; II, 128, 130-131, 246, 346 vd.

rivayetler bulunduğunu, fakat bunların kendilerince sahih rivayet kabul edilmediğini ifade eden İmam Hâdî’nin yukarıda belirtilen görüşü tercih ettiği görülmektedir.171

e) “İhtiyata en uygun ve bana daha sevimli” (يلا بحاو طوحا): Örneğin, İmam Hâdî, efendisinin boşadığı ümmü veled cariyenin başka biriyle evlenebilmesi için her ne kadar bir hayız süresi iddet beklemesini yeterli görse de bu cariyenin iki hayız süresi iddet beklemesinin ihtiyata daha uygun olduğunu bu lafızla tercih etmektedir. İmam Hâdî kendileri dışındakilerin bu durumda olan bir cariyenin bir hayız beklemesinin yeterli olacağı kanaatlerini ise ihtiyata uygun bulmamaktadır. Aynı şekilde efendisi vefat eden ve daha öncesinde boşamadığı ümmü veledin başka biriyle evlenebilmesi için genel kanaate uyarak iki hayız süresi beklemesini yeterli görmekle birlikte, ihtiyata daha uygun ve kendisine daha sevimli geldiği gerekçesiyle üç hayız iddet beklemesi gerektiği tercihinde bulunmaktadır.172

f) “Güzel, hoş buluyorum (بحتسأ): İmam Hâdî, bu lafızla tercihini belirtirken bir yandan da hakkaniyete, Müslüman kimliğine yaraşır uygulamaya işaret etmektedir. Örneğin, yemin kefaretini ödemek amacıyla fakirlere yemek veren kişinin, öğle ve akşam vakitlerinde yoksulları kendi evine davet edip doyurmasını, evlerinden çıkıp gelmeleri mümkün olmayanlar içinse pişirilmiş ve hazırlanmış yemek göndermesini daha güzel bulmaktadır. İmam Hâdî bu görüşü kendisinin güzel gördüğünü söylemekle yetinmemekte, kendisi ve tabileri için de tercih edilecek görüşün bu olduğunu belirtmektedir. Yine ona göre bu görüşle, “on yoksulu doyurmak”173 ayetine uygun davranılmış olur. Zira bu şekilde davranıldığında pişmiş yemeğin yenildiğinden emin olunmuş, pişmemiş olarak gönderilen yemeğin ise maksadının dışında farklı amaçlar için kullanılmasının önüne geçilmiş olacağını ifade etmektedir.174

g) “Müstehab görülür” (بحتس ): İmam Hâdî bu kelimeyi tercih ettiği ي görüşü genel kanaat olarak vermektedir. Uygulama örneklerine bakıldığında lafzın “müstehab amel” bağlamında terim anlamında kullanıldığı söylenebilir. Örneğin,

171 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 121. Diğer örnek için bk. I, 76.

172 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 419. “يلا بحا” diğer örnekler için bk. I, 68, 115, 149, 211; II, 62, 328. “طوحا” diğer örnekler için bk. I, 276, II, 16. İmam Hâdî’nin bazen tercih lafzı kullanmaksızın ihtiyata göre hüküm verdiği de görülmektedir. Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 46; II, 16.

173 Mâide, 4/89.

dedesinden yaptığı bir rivayette İmam Hâdî “sabah ve vitir namazında kunut okunması farz değildir. Fakat güzel bir sünnettir, yapılması müstehaptır” şeklinde bir ibare nakletmektedir.175

2. İçtihadında Tercih Sebepleri

İmam Hâdî’nin farklı görüşler arasından tercih yaparken birtakım sebepler zikretmiştir. Burada onun uygulama örneklerinin sayısından hareket edilerek bir sıralama yapmak zor görünmektedir. Zira tercih sebeplerinin tekrarlanma sayısı birbirine yakındır. Bu sebeple önemine binaen İmam Hâdî’nin yaptığı ictihadlarda gözetmiş olduğu tercih sebepleri nassa, Hz. Ali’nin uygulamasına, hakkaniyete ve ihtiyata uygunluk şeklinde bir sıralama ile ele alınacaktır.

a) Nassa Uygunluk

İmam Hâdî mesele hakkında tercih yaparken sebep olarak tercihinin “Kur’ân’ın delâlet ettiği manaya daha yakın olduğunu söylemesi” yahut “konu hakkında Hz. Peygamber’den rivayetin bulunduğunu belirtmesi” onun nassa uygunluğu dikkate aldığını göstermektedir. Örneğin İmam Hâdî, namaza başlamadan önce okunması gereken ayetleri, “veccehtü…”176, “inne salâtî…”177 ve “elhamdülillahillezi…”178 şeklinde verdikten sonra tekbir alınması ve Fatiha süresinden sonra kolayına gelen ayetin okunması gerektiğini belirtmiş, bu şekilde namaza başlamanın mezhepte en sahih ve en iyi görüş olduğunu ifade ettikten sonra bunu Kur’ân’ın ruhuna daha uygun olmakla (eşbah bi’t-tenzîl) gerekçelendirmiştir.179 Yine daha önce de ifade edildiği üzere baldan öşür zekâtı alınması konusunda ileri sürmüş olduğu “şayet her yıl elde edilen balın kıymeti iki yüz dirheme ulaşıyorsa” şeklinde ifade ettiği tercihini konu hakkında Hz. Peygamber’den yapılan rivayete dayandırmıştır.180

175 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 92. Diğer örnekler için bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 38, 62, 141, 148, 209, 224, 241, 243, 273, 277, 279; II, 337, 339, 346, 474, 482 vd.

176 En’âm, 6/79. 177 En’âm, 6/162. 178 İsra, 17/111.

179 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 76-77. Diğer bir örnek için bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, II, 137-138 180 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 169. Diğer bir örnek için bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, II, 327-328.

b) Hz. Ali’nin Uygulamasına Uygunluk

İmam Hâdî, fıkıh konularının hükümlerini belirtirken mesele hakkında Hz. Ali’den yapılan rivayetlere ayrı bir önem vermiştir. Bu bağlamda o, her ne kadar mesele hakkında farklı rivayetler bulunsa da şayet bu meselede Hz. Ali’nin uygulaması varsa bunu tercih etmiştir. Örneğin, İmam Hâdî, küsûf namazı konusunda kendisine ulaşan en iyi görüşün “küsûf namazının dört secde ile on rekât kılınması” olduğunu ifade ettikten sonra tercih sebebi olarak Hz. Ali’nin küsûf namazını bu şekilde kıldığı yönündeki rivayeti göstermektedir.181

Ali’nin görüşlerine bu denli önem vermesinin altında İmam Hâdî’nin onu emîrü’l-mü’minîn görmesi dışında Hz. Ali’nin din adına yaptığı ve söylediği şeyleri Hz. Peygamber’den öğrendiği iddiası bulunmaktadır. Onun bu tür ifadelerinden Hz. Ali’nin bir konu hakkındaki görüşü, uygulaması ve tercihinin arka planında, her ne kadar Hz. Ali (ö. 40/661) tarafından belirtilmemişse de Hz. Peygamber’in konu hakkında görüşü, uygulaması veya tercihi olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda Hz. Ali’den yapılan uygulama ve görüşlerin aslında, Hz. Peygamber’in görüş ve uygulamalarının bulunduğu ve dolayısıyla konu hakkında Hz. Ali’nin görüşüyle amel edilmesi gerektiği kanısı bulunmaktadır.182

c) Hakkaniyete Uygunluk

İmam Hâdî’nin ele aldığı mesele hakkındaki tercih sebeplerinden bir diğeri, hükmün hakkaniyet ve adalete uygun olmasıdır. Örneğin İmam Hâdî, selem bahsinde seleme konu olan malın müslemün ileyh ve rabbü’l-mâl tarafından ölçü veya tartı ile ölçülüp tartıldıktan sonra elde ettikleri tecrübe sonucu mal üzerinde anlaşmaya varmalarını daha uygun bulduğunu ifade etmektedir. Tercih sebebini ise, taraflar arasında yapılan akdin sıhhatini etkileyecek hiçbir fesat unsurunun veya belirsizlik olmayacak şekilde yapılan akitte adalet, hakkaniyet ve doğruluğun sağlanması olarak göstermektedir.183

181 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 121. Diğer örnekler için bk. I, 76, 79. 182 Bk. Hâdî-İlelhak, el-Ahkâm, I, 86.

d) İhtiyata Uygunluk

İmam Hâdî’nin bazı meselelerde tercihte bulunurken “ihtiyat” ilkesine başvurması, onun konuya ilişkin hassasiyeti ile açıklanabilir. Örneğin, İmam Hâdî, ihramlı kişi eşini taşımak zorunda kalır ve taşıma esnasında şehvet olmaksızın ondan mezi gelecek olursa bu durumda en fazla bir kurban kesmesi gerektiğini belirtir. Kurban kesmemesi durumunda bu kişiye herhangi bir şeyin gerekmediğini de ifade ettikten sonra ihtiyata uygun olan davranışın ise kurban kesmesi olduğunu söyler. İmam Hâdî, burada kişinin yapmış olduğu ibadetinin eksiksiz ve kusursuz olabilmesi için bu yönde bir görüşü tercih etmektedir.184