• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 3: AVRUPA KONSEYİ SİBER SUÇLAR SÖZLEŞMESİNDE TELİF

3.3. Fikri Mülkiyet Hakların Kavramsal Zemini Ve Unsurları

3.3.4. Eser Sahibi

Kanun eser kavramına ilişkin çerçevelendirmesini, eser sahibini tanımlayarak desteklemiştir. FSEK'e göre eser sahibi madde 1/A-b'de "eseri meydana getiren

kişi"332şeklinde oldukça yalın bir şekilde ifade edilmiştir. Bu yaklaşım yukarıda izah etmeye çalıştığımız eserin özgünlüğü ve farklılığını vasıtalarla ortaya koyan kişi, yaklaşımımızı desteklemekte ve yayımcıların, yapımcıların ve tüzel kişilerin eser sahibi olarak kabul edilmesine engel teşkil etmektedir.333

Kanunun 03.03.2004 tarihinden önceki halinde "eseri meydana getiren gerçek kişi"334 şeklindeki tanımlamasından gerçek ibaresi çıkarılmıştır. Bu da FSEK'in değişen teknoloji ve yeni sanatsal ve fikirsel ürünlerin üretiminin salt kişi ile sınırlanması değil aynı zamanda kurumsal ya da örgütsel yapıların da FSEK'in sunduğu hukuksal koruma imkanından yararlanmasına imkan tanımasını sağlamak amacıyla olduğu aşikardır. Nitekim telif haklarının bazen kurum yada gruplar eliyle üretilen yada onlar üretmese de eser bağlamında yine kurum yada örgütlerin uhdesinde haklara sahip olabildiği öngörülmektedir.

Kanunun tanımlar başlıklı 1'inci maddesinde eserin ne olduğuna dair kısa bir tanımlama yapıldığını belirtmiştik; bu noktada asıl çerçevelendirme ise eser sahibi başlığını taşıyan 8'inci madde ve devamı maddelerde yeniden ve alt maddelerinde yapılmıştır. FSEK madde 8'e göre eser sahibi: "(...) onu meydana getirendir. Bir işlenmenin ve derlemenin

sahibi, asıl eser sahibinin hakları mahfuz kalmak şartıyla onu işleyendir."335Tanım bize eser ve meydana getiren (eser sahibi) bakışlı iki perspektif sunar. İlkinde eseri kim meydana getirdiyse o eserin sahibidir, yani merkezde eser vardır. Haliyle öncelikle bir

331 Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 97.

332 5846 sayılı FSEK, (1952), Madde 1/A-b

333 Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 134.

3345846 sayılı FSEK, (1952), Madde 1/A-b,(03.03.2004 Öncesi Madde Metni).

76

eser olmak zorunda ve bu üretimin sahibi kimse o da eserin sahibidir. Kanun özellikle üreten kimse dememektedir. Haliyle telif hakkının üretenden başka başka kişi yada kurumların da elinde olabilmesine imkan tanımış olmaktadır. Kanun üretenin eser üzerindeki haklarını başka kişi ya da kurumlara devrini bu şekilde hüküm altına almaktadır.

FSEK 11ise eser sahibine yönelik kanuni karineleri sıralar. Burada kanun yapıcı ikili bir ayrıma gitmiştir: Sahibinin adı belirtilen eserler ve sahibinin adının belirtilmediği eserler. Madde 11/1: "Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin

aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır."336

Eserin üreteninin kim olduğu meselesini birinci maddede belirtiltidiği üzere eserin sahibi onu üretendir ve bu üretenin kim olduğunu belirleme açısından belirleyici bir hükümüdür337 ama madde 11'de eser üzerindeki hak sahipliğine ki bu telif hakkı olarak ifade edilir ilişkin bir hüküm getirmektedir. Bu karineye göre bir üretim sonucu yayınlanan eserin herhangi bir şekilde onu temsil edecek bir adı ya da müstear isminin varlığı onun eser üzerindeki haklarını kullanması için yeterli olacaktır. Hak sahipliği eserin her türlü kullanımını kapsar. Haliyle bu ve devamı madde hakkın ispatı bakımından önemli bir hüküm içermektedir.

Bir eser üreten çeşitli yollarla eserin hakkının yani her türlü kullanımının kendine ait olduğunu ispatlayabilir ama bu ispat hukuku (adli/idari) açısından gereklidir yoksa arızi yollara başvurmadan eser üzerindeki kullanma hakkı hiçbir işlem yapmadan eseri üretene aittir.338

Madde 11/b'de eser sahibinin kamuya açık bir şekilde kim olduğunun beyan edilmesiyle eserin sahibinin bahsedilen kişi olacağını ifade eder. Burada maddenin ilk kısmındaki karinenin aksine sahipliğin kamuya açık şekilde beyanı yeterli sayılmakta ve bu durum şu şekilde hüküm altına alınmaktadır: "Umumi yerlerde veya radyo - televizyon aracılığı

ile verilen konferans ve temsillerde, mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimse o eserin sahibi sayılır, meğer ki, birinci fıkradaki karine yolıuyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın."339

Her eserde sahibinin adı ya da müstearı belirli olmayabilir. Bazen öyle ürünler var ki eseri üreten (yaratan) belli değildir bu durum hak sahipliğinin kime ait olacağı sorununu

336 5846 sayılı FSEK, (1952), Madde 11/1

337Ayiter, Hukukta Fikir ve Sanat Ürünleri, 85.

338Akaydın, İnternet Üzerinden Telif Hakkı İhlalleri, 10.

77

doğuracaktır ve bu da telif hakkı bakımından hukuki bir mesele olacaktır. İşte kanun bu gibi durumlar için aşamaları olan bir hüküm koymuştur. FSEK Madde 12'ye göre: "Yayımlanmış olan bir eserin sahibi 11'inci maddeye göre belli olmadıkça, yayımlıyan

ve o da belli değilse çoğaltan, eser sahibine ait hak ve salahiyetleri kendi namına kullanabilir"340hükmüne istinaden eser üzerindeki hakları kullanabilir."Bu salahiyetler,

11'inci maddedenin 2'nci fıkrasındaki karine ile eser sahibinin belli olmadığı hallerde konferansı verene veya temsili icra ettirene aittir. Bu maddeye göre salahiyetli kimselerle asıl hak sahipleri arasındaki münasebetlere, aksi kararlaştırılmamışsa, adi vekalet hükümleri uygulanır."341

Eserin sahibinin belli olmadığı durumlarda hak sahipliği için ilk olarak eseri yayınlayanın hak sahibi olduğunu belirtir. Burada yayımlamak kavramı üzerinde durmak gerekmektedir. TDK'ya göre yayımlamak "(1) Kitap, gazete, dergi gibi şeyleri

basmak ve dağıtmak, neşretmek. (2) Dinlenilecek, görülecek şeyleri radyo ve televizyonla sunmak, bildirmek, duyurmak. (3) Resmen bildirmek, açıklamak, ilan etmek."342 Tanımdan da anlaşılacağı üzere kanunun kastettiği metinleri basan, dağıtan, neşreden ile görsel ve işitsel eserleri sunan, bildiren, duyuran eğer eserin bir sahibi yoksa eser üzerinde haklara sahiptir. Devamında bu şekilde bir yayımlayanın olmaması durumunda hak sahipliğinin çoğaltana geçeceğini ifade etmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında kamuya açık durumlar için bir düzenleme getirmiştir. FSEK'in 11'inci maddenin ikinci fırkasındaki karineye göre eser sahibi belirli değilse eserin hakkını kullanma yetkisi konferansı veren kişi ya da onu (örneğin tiyatro eseri gibi) icra ettiren kişiye bırakılmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrası telif hakkı bağlamında borçlar kanununa gönderme yapmaktadır. Eser üzerindeki hakkın kullanımı ve hakkın ileri sürülmesi bakımından yukarıda bir ve ikinci fıkrada belirtilen sıralamaya göre yetkili kişilerin eserin asıl sahibi ile olan ilişkisinde Borçlar Kanunu'nun temsile ilişkin maddelerde hüküm altına alındığı şekilde bir vekalet ilişkisi ileri sürmektedir. Borçlar Kanunu ilgili maddelerinde vekaletin konusu, vekil olan ile vekil olunan ehliyeti, aradaki hukuki ilişkinin kapsamı, şekil unsurları ve sınırları343 gibi hususlar sıralanmıştır. Yani bu durumda sanki eser sahibinin temsil edilen, yetkili kişilerin temsilci sıfatıyla eser üzerindeki telif ve diğer hakları kullanımı ifa edilmiş olacaktır.

340 5846 sayılı FSEK, (1952), Madde 12

341 5846 sayılı FSEK, (1952), Madde 12

342 TDK Türkçe Sözlük, "Yayımlamak", 9.Baskı, (Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1998), 2416.

78